İRADELERİN SAVAŞI

Ct, 03/08/2019 - 19:48

Şeytan sürekli vesvese verir gücü yoktur, ancak onun vesvesesine aldananlar onun adımlarını takip ederek onu güçlendirirler. 

Şeytan yumuşak bir dil kulanır ve sürekli olarak telkin eder, taki irade zayıflasın ve onun fısıltılarını düşünmeye başlasın. Bazen güzel bir surete bayan koruyucu bir sedayla  seslenir.

Latif olabilme özeliğini kullanarak binbir renkten binbir hadiseden bahs etmeye başlar, çok iyi tanıdığı insanı al aşağı etmek için her yolu meşru bilerek tüm marifetlerini sergiler ve ne yazık ki insanların büyük çoğunluğu bu düşman karşısında direnmez, direnme yollunu seçmezler şeytanın adımlarını takip etmeye başlarlar. Bazen korkudan bazen menfaaten iblis adımlarını takip ettirerek ifsat ve şeri başka sıfat ve  cehrelere bürünerek yeryüzünde kanlar akıtır. Günümüzün büyük şeytanı olan Amerika‘da  siyonistlerle elele vererek tamda bunu yapmakta.

Uyguladıkları şeytanı siyasetlerle insanları mesiri haktan uzaklatırmaktalar, milyon dolarları toplumları ifsat yoluyla sömürmek için harcamaktalar. Hakikatlerin üstünü örtüp hakikat dışı haberlerle gündem belirlemekteler. Terörizmin kaynağı olmalarına rağmen terörizme karşı savaştıklarını iddia etmekteler. Şeytani sıfatlar ve Amerika‘nın politikaları incelendiğinde latif şeytanın bugün de tecessümünün Amerika olduğu görülmektedir. ‚Onlara arzda fesat çıkarmayın denildiği vakit biz ancak islah edicileriz derler.  Bakara Süresi  (11‘)

İmam Humeyni (r.a) büyük şeytan teşisi günümüzde tescilenmiş bir gerçektir ve imamın büyük şeytan için vurgu yaptığı şu sözler son derece düşündürücü ve ibret vericidir.

İmam şöyle buyurmaktadır:

Eğer Amerika‘nın her tarafında mescit inşa edip minarelerinin üstüne Allahu Ekber şiarını yazsalar yinede karolsun Amerika şiarını unutmayın çünkü Amerika büyük şeytandır.

Bugün bu şeytani hilerinin tesirinde kalanlar haktan yana irade sergiliyemedikleri için İslam aleminin kanını büyük şeytan Amerika siyonistlerle birlik olup dökebilmektedir. Yaşadığımız şu zamanda bu hakikatler gözardı edildiğinden Güney Asya tarihinin en büyük siyası savaşıyla karşı karşıyadır.  

Geçtiğimiz mayıs ayında Amerika filolarını Süveyş kanalından yol aldırarak İran‘ı hedef gösterip takviye kuvvetlerinide getirtmesi ve bu hareketin bölgenin istikrarı Amerika‘nın çıkarları için olduğunu beyan etmesi sinsiliklerinin uç noktası olmuştur. Yıllardır askeri yaptırımlardan bahs eden Amerika bu dirayetli müminler karşısında bunu yapacak güçte olmadığını anlayınca yeni bir hamle başlatmıştır. İslam inkılabı Rehberi İmam Hamanei’inn değimiyle bu doğrudan bir meydan savaşı değil iradeleri zayıflatma şavasıdır. Amerika yıllar yıllıdır yatırım yaptığı iradesizleştirme hamlesini başlamıştır, huzurun istikrarın sağlanmaya calışıldığı Ortadoğuna yeni bir fitne başlatmışlardır ve malesef yine bu fitne senaryosunda islami vahdetden mahrum insani iradeden yoksun pek çok devletin yöneticisi yer almaktadır ve bugün yine malesef Amerika‘ya biat etmeyen toplum ve insanlar bu büyük şeytanın taaruzlarıyla yerlerinden yurtlarından edilmişlerdir. B takımı dedikleri kukla  ekipleri ise yine malesef müslümanları idare eden yöneticilerdir.  Oysaki azıcık tefekkür edilse akşam ve sabah siyasetleri bir olmayan Amerika ve müttefiklerinin örümcek ağıyla dahi kıyaslanmacak çürük siyasetleri görülecektir ama malesef tevekkürden uzaklaşmış toplumlar sayesinde binlerce kilometre uzaktan gelip işgal edebilmekte savaş çıkırtkanlığı yapa bilmekte sömürülen müslümanların mallarıyla işlediği tüm cinayetlere karşı hala Güney Asyada varlık sürdürmekte. 

Hürmüz boğazına yaklaştırılan gemiler Amerikaya ne kazandırdı diye bakacak olursak ne yazık ki büyük maddi bir güç sağladığını esefle görmekteyiz. İşgalci amerika İranı hedef tahtasını koyup akıl yoksunlarına her zamanki telkinlerini yaptı ve bir kaç gün içinde milyonlarca dolar silah satışı gercekleştirdi. Asıl acı olansa kafir bir yönetim müslümanları müslümanlara karşı silahlandırdı, yaratığı tefrikayla rezervlerini doldurarak hiçte küçümsenmeyecek maddi kazanımlar elde etti. Savaşmadan iradesizleştirdikleri yöneticiler sayesinde yeniden bir vurgun yapıp bu korsan kazanımlar sayesinde Güney asyada tekrardan barınma  imkanı bulmuş oldu. İslami vahdet sağlanmadığı sürece bu işgalci zihniyetin def olmayacağı kesindir. İnanan ve bilinç sahibi insanlar kendilerinin ve insanlığın kaderini insanlık düşmanlarının ellerine terk etmemelidirler, eğer bu gün büyük şeytan Amerika coğrafyamıza kadar gelebilmiş ve evlerimizde nasıl onların istediği gibi yaşamamız gerektiğini bize dayatıyorsa bu diktaya bir an önce karşı durulması gerekiyor.

Sürekli olarak İran İslam Cumhuriyetini Ortadoğu meselelerinin müesibi gösterip etrafında kin duvarı örmeye çalışmaları büyük bir fitnenin hazırlığıdır ki tağut Amerikanın hakperestleri mesiri haktan uzaklaştırma savaşıdır. Amerika‘nın fitne politikası her yüzüne sahip olup insanları kendilerine ait zavalı varlıklar olarak gören siyonizmin bekası içindir, elbetteki bu emeli gerçekleştiremiyeceklerdir ancak bu zülme karşı duranlar ve yerlerinde oturanlar ve de düşmana yardım edenler aynı statüde olmayacaktır, isimleri ve kimlikleri ne olursa olsun.

Bu gün Yemen’de, Bahreyn‘de ve Nijerya‘da kanın döküldüğü heryerde bir kıyam sözkonusudur ve bu kanı dökenlerin sofrasında oturanlar tıpkı İmam Hüseyin vakasındaki namertler gibi hem ona kılıç çekip hemde ona ağlayan iradesizlerden farksız değilerdir. Oturanlarda suçludur sukut edenlerde her sukut düşmanı daha cüretlendirip oturumak düşmana yol açmıştır. Bu gün İran islam devrimi Kufe halkının filiyatını işleyen müslüman yönetimlerin musaharasına alınmak istenmekte taki Yezit Amerika gelsin peypamberi welayetin başını kesin ve bu müttefik yönetimlerde şeytanı saltanatına kavuştururken pay alsın sırf kavmiyetcilik ve kibirlerinden ve yanlarındaki kitabı insanları kandırmak için önlerine alsınlar işleri bittince arkalarına atsınlar. Başları sıkışınca mızraklara taksınlar hileler hileler ve entrikalar ama zalimleri kahreden temiz bir siyaset nur Horasanda Ruhullah Humeynin şahsında parladı ki bu Kaimin yansımasıdır ve şimdi aynı nur aynı siyasi medarlık İmam Hamanei‘de ışıldamakta taki insanlar bu nurla aydınlansın bu siyasetle hak ve batılı birbirinden ayırabilsin. Yıllardır düşmanın hilelerini onlara çeviren ilahi kaynaklarla beslenen bu Kurani siyasetir öyle ki bu pak siyaset şeytanın her saldırı ve hamlesinde karanlık çehresini teşir etmekte öyleki ona taraftar olanların munafıklarını bir bir aşikar etmekte.

Amerikan bekasının koruyucuları kurban bayramına yaklaştığımız bu günlerede feryat etmekteler hac gibi bir ibadeti siyasileştirmeyin diye. Gercek müslümanların uyanıp vahdeti siyasetle onlara karşı kıyam etmemeleri içini yontukları din putuna işleri düştükce secde etmekteler. Koyun sürüsü gibi gürdükleri halkların düşünememesi için haram ayda hacıların paralarıyla Yemen‘e pomba atmak mübah İsraile ve Amerika‘ya taş atmak haram. Bu tamda İmam Hüseynin yarım bırakıp terk ettiği hacdır. İsrail şeytanına taş atamayan Amerika şeytanını kovamayan zalim kral Firavunların tahtını deviremeyen hac İbrahimi bir hac değildir. Bunun aksi Amerika‘nın izin verdiği geleneksel bir dönüştür şeytandan geriye kalanı Allah‘a takdimdir. Hac merasiminin gerçekleşeceği bu günlerde ümmet başını kaldırıp görsün heryerlerinde mescitler olan ve Allah‘u Ekber nidaları duyulan beldelerin kimlerin emrinde olup kimleri düşman kimleri dost tutuğuna baksın ve kahrolsun Amerika şiarının neden terkedilmemesi gerektiğini ve tüm İslam ve de insanlık aleminin çağın şeytan ve taraftaralarını taşlıyacakları irade sahiplerinin iradesizleri yenecekleri yeryüzünün nurla dolup şeytan ve avenerinin hak ettiklerini bulacakları günün bir an önce gelmesi temenisiyle.

 

Kevser Şimşek



Yeni yorum ekle