Direnişin Zaferi Zalimleri Çıldırttı!

Pt, 06/03/2017 - 14:58

Direnişin Zaferi Zalimleri Çıldırttı!

Bu ne vaveyla…

Geçen hafta Halep’in kurtarılmasıyla birlikte sesler yükselmeye başladı, medya adeta bir seferberliğe girişti…

Görsel medya tüm marifetlerini ortaya koyup ‘Halep düştü’ başlıkları atıldı, bu doğrultuda yayınlara hız verildi. Şaşkınlıkla izlediğimiz bu yayınlar ibret verici idi. Sanki yılardir düşmüş olan Halep değilmiş gibi bizler bunca zamandır El Nusra ve IŞİD’in yaptıklarına şahitlik ederken sanki bir günde iş ters yüz edildi. El Nusra, IŞİD ve diğer tekfirci terörist örgütlerin adı telafuz edilmezken Haşdi Şabi, zalim Esed, mazlum halk telavuzları yükseldi. YPG’nin ismi pek telafuz edilmek istenmezken hoşnutsuzlukla 21 grubun birleşmesinden bahs etmekteler.

Direniş ve beraberliğin kazandığı bu zafer alkışlanması gerekirken aksine baltalanıp karartılmaya çalışılmakta. Elbette ki bunun nedeni bazıları için malumken kitleler yanlış haber ve yorumlarla saptırılıp üvgü duymaları gereken büyük zaferle karşı karşıya getirildiler, yani pak hak olanı karartma eylemine geçildi…

Terörizim babaları elbete bu zaferi hazmedemiyeceklerdir. Ellerindeki son kozu kulanmaktan geri durmayacaklardır ancak Allah’a yönelenlerin bu delalet yolundakilere inanmaları, müstakim yola sırt dönmeleri demektir. Ayeti kerime şöyle buyuruyor: Ey iman edenler! Size bir fasık bir haber getirirse bilmeyerek bir topluma zarar verip yaptığınıza pişman olmamak için o haberin doğruluğunu araştırın (Hucurat 6)

Bugün medya samiri buzağısını temsil ederken oluşturulmak istenen bu kamuoyu yapılan işe odaklanmadan mezhep savaşları çıkarmak istiyor. Haşdi Şabi diye töhmet etmek istedikleri dünyanın her yanında müslümanların yardımına koşan ALLAH erleridir. Dünyanın neresinde onlara ihtiyaç olursa orda olanlardır yani söylendiği gibi Şiilere değil mazlumlara yardım edenlerdir. Bunu Filistin’de Suriye’de açık görmekteyiz. Amerika’ya el vermemiş bu yiğitlerin zaferi düşmanın kalbini sıkıştırmıştır. Elbete bunu Amerika’ya elerini verek parmak ve ellerini kaptırmakla kalmayıp akılarını da onlara kaptıranların anlamasını bekliyemeyiz.

Onların feryadı boşa değildir, bu hamle Ordadoğu’da mazlumiyeti kader olarak benimsetme arzusunu düşmanın kursağında bırakmıştır. Dünya mustazafları kendilerini sömürenlere başkaldırmışlardır. Ortadoğu’da son 37 yılda atılan bu tohum yeşermiş vehdete zemin oluştumuştur. Lozan’ın yüzyılık geçmişini yenilemek isteyenler karşılarında uyanmış bir kitle bulmuşlardır. İnsan kanı üzerine kurulan medeniyetler bunu hazm edememekte. Halep düştü feryadı bu kaygıdandır… İnsani yardım çığlıkları, insani yardım koridorları, terörist IŞİD ordusunu kurtarma amaçlıdır.

Ne kadar esef vericidir, altı yıl boyunca ağızlarından düzgün bir kelime düşmeyen batılı başkanlar hep bir ağızdan endişeleniyoruz, insan hakları ihlali var! diye konuşmaya başladı. İsveç kültür ve demokrasi bakanının Suriyelilerin dıramına ağladığı göz yaslarını tutamadığı söyleniyor, ne kadar ilginç! Demek ağlamayı biliyorlarmış…

Batı, demokrasi ve kültürü ancak böyle durumlarda ağlıyormuş. Bir sabah kalktığımızda Şengal IŞİD’in saldırısına uğramıştı. Ölüm dehşetiyle insanlar dağlar da göz açmışlardı. Bu cinayetlere sağır kalanalar bugün hak ve hukuktan bahsediyorlar. Kobani kuşatıldığında masum insanlar katl edildiğinde bir gözyaşı döküp hakkı hatırlamadılar. ‘Düştü, düşecek!’ deyip beklediler. Ordaki katliamlar her halde insanlık ayıbı sayılmıyordu ve onlar da her halde insan değildi!

İnsanlığa zulmü kader biçenler IŞİD zafer kazansın diye 6 yıldır Suriye halkina bunu reva görmekteler. Sahi IŞİD altı yıl önce muhaliflerle işgal etmemiş miydi Suriye’yi? Halkı zaten bu mazlumiyetle içiçe değil miydi? İnsanları diri yakmıyorlar mıydı? Kadınlara her türlü zulmü yaşatmıyorlar mıydı? Onları satıp aralarında hediye araçlarına dönüştürmemişler miydi? Kültürel yağmanın yanında tüm dini mükadesatları hata ve hata peygamber türbelerini yıkmadılar mı?

Öyleyse Halep nasıl nereden düştü ne bu vaveyla sınır kapılarında bu halkı rezil edenler çocukları annelerinin kucağından alıp ailelerini almayanlar bu gün insan olduklarını hatırladılar… Günlerce onları yolarda perişan edenler bu günki gibi seslerini çikarmadılar. Hatta onların bir sesinin olmadığını düşündük. Bu geçtiğimiz günlerde Yezidi iki kadına IŞİD zulmünden gördükleri zulümden dolayı Almanya’da Zaharoff ödülü verdiler. İnsanlık onuruyla alay eden bu kişiler IŞİD eliyle o zulme sebep olduklarını bilirken o zavalı kadınları bir kez daha aşağılamışlardır.

Bugün hak diye korumaya çalıştıkları islam kimliğinde sunulmak istenen IŞİD haçlı ordusunun yeni versiyonudur. Artık boyunlarında kiyafet ve bayraklarında haç taşımayı bıraktılar çünki kendilerini tanıtıcı simgeler onları deşifre temekte. Yeni ordu tüm yeniliklere açık. İslami tüm objeler mevcut, cübeliden tutun sarılklı sakalı kısa pantalonl elbise takvasına kadar yok yok! Üstelik kaybetmis efendilerine öyle sadıklar ki, zafer kazanmış inançlı insanlara ‘kafir yahudiden daha kötü’ diyecek kadar bunlar mesiri haktan sapmış başkalarının da sapması için can başla calışanlardır.

Konum ve kimlikleri ne olursa olsun velati Kur’an’ı kabul etmeyen ‘vele dalin züresidir. İran’ın ve Rusya’nın konsulusluğuna yürürken Amerika ve İsrail emniyetine dokunulmuyor. Irak ve Suriye tapraklarının bütünlüğüne göz dikilirken İngilizin ‘böl parçala, işgal et’ politikasıyla insanların hayatlarına kast ediliyor. Bu insanların topraklarını babalarından kalmış miras gibi paylaşmak istiyorlar. IŞİD bunların eliyle işgal ederken Halep düşmüyor ama Hizbullah erleri halk ve devlet birlikleriyle birleşip IŞİD’i atınca, IŞİD kovulunca, yeşil ötübüse bindirilince, Halep düşmüş oluyor! Yani Halep bu hayaller peşinde olanların elinden düşüyor. Bağırıyorlar, boşuna değil elbette… Malum mal canın goncasıdır bağırıyorlar, ağlıyorlar, karalıyor kendi katliamlarının fotoğraflarıyla. Halkları etkilemek istiyorlar ama nafile. Mazlumlar uyandı mustazaflar silahlandı hem de onların sonu olan silah bilinç ve vahdet silahı.

İktidara geldiği ilk yıllarda Türkiye Cumhurbaşkanı İsrail terörist bir ülkedir derken, bugünlerde İsrail Elçiliği açıldı. Şimdide ‘bizimde İsrail’e ihtiyacımız var’ demekte oldu. İsrail teröristliği mi bıraktı yoksa bu gün terörü büyütmede ve zulmetmede mi bir birlerine ihtiyac duymaktalar! Zaten İsrail Büyükelçisi ‘yapacak çok is var’ dedi ve iş başındalar. Haleplilere babalık etmek isteyen Erdoğan neden mazlum kürtlere de merhamet etmiyor? Madem baba olabiliyor neden kendi ülkesinde ölümlerin ardı arkası kesilmiyor? Suriye’nin muhaliflerini meşru tanırken neden kendi ülkesindeki özerkliklere kulak tıkıyor? Kendisi başka ülkelerin muhaliflerini testeklerken onların terör eylemleri için eğitim, silah yardimi, sağlık hizmetleri Amerika ve İsrail hayallerine hizmet çerçevesinde sunulurken kendi iç sorununa dünmüyor. Her gün daha büyümekte olan iletişimsizlik duvarını yıkmıyor yoksa doğunun haberleri Suriye ve Irak gibi medyaya iletilmiyor mu? Her gün asker polis ve halk ölürken bir diğer bombanın nerede patlatılacaği bilinmezken, halklar karşı karşıya getirilirken ve yine bu savaşta ihtiyaç duyduğu İsrail menfaatineyken kendi meselelerini unutup başka halkların kurtarıcılığına girişiliyor.

Bu güne kadar hiç bir mazluma el uzatmayan Birleşmiş Miletler devreye sokulmak isteniyor! Bu zaferi halka bırakmamak için yılar önce Bosna Hersekte de ayni şey vuku bulmuştu. Halk yılarca katl edilmiş her türlü zulme uğramıştı ama Batı, Amerika ve Birleşmiş Miletler başını kuma gömmüştü, arada bir bakıyorlar dı, ne zamanki halk birlikteliği oluşmaya başladı Birleşmiş Miletler hemen oraya yardım sloganlarıyla gitiler. Birleşmiş Miletler güç odaklarının hizmetindedir, ne zaman efendileri çaresiz kalır onlar devreye girer. İsrail’e ateşkes sağlamak gibi Suudi Arabistan Yemen’in mazlum halkını öldürürken hic bir tepki vermemeleri bunun en güzel kanıtıdır, yani Birleşmiş Miletler izinde ne zaman dönerler efendilerinin onlara ihtiyacı olunca çalinan minare kilif olmalari gerekince.

Mazlum kanı döken zalim olmuyor, vahabilik başka dinden olmak ve hata ataistitlik bile dinsel bir çatışmaya neden olmazken tekrardan anlıyoruz ki tağut tek miletir. Öte yandan tüm mazlumların yardımına koşan İran mezhepçi oluyor!

Batı daha düne kadar sessiz kalırken, Halep pastasının ortadan kalkmasıyla feryat ediyor. İsrail endişe taşıyor, Büyük İsrail hayalı çöküyor! Türkiye pembe hayalleri kara bir duman oluyor, şimdi yolara çıkmış insani koridor diyorlar! Doğru bu sapık teröristlerin kurtarılması gerek, pasta gitti bari IŞİD’lileri kurtaralım cabası var. Daha bir kaç gün önce Amerika Irak’ın 100 askerini vurdu, nerdeydi bunlar? Tenezül edip ey Amerika bu nedir demediler! Din istismarı yapan mehzepçilik hortlağını hortlatmak isteyen zavallı meler niye çıkıpta kafir Amerika sana yeter demediler? Bunlar ne zaman bunlara bir söz dokundurdular? Tek görevleri velayet İslamını karalamak olan bu zavalıları tanımak düşmanı alt edebilmenin yegane yoludur.

Bir zamanlar emevi hanedanı İmam Ali için bunu yapıyordu. ‘Ali İslam’ı yok etmek, bozmak için savaşıyor’ yaygaralarını yayıyorlardı, öyle ki İmam Ali’nin Kufe Camisi’nde şehit olması, halkn şaskınlığına neden olmuştu. Bu gün malesef aynı politika İmam Ali’yi öldürecek kadar dinde aşırılaşmışlar. Tefricilik akımı desteklenip arka çıkılmakta İran ve Hizbulah’ın velayet çizgisiyle şavaşılmakta! Bunların amacı aşikar ama gercekten iyi seyler yapmak isteyen ve iyiliğe taraf olmak isteyen müslüman ve insanlar iyice düşünüp tefekür etmelidir. Bu yaşananlar kimin isteği? Bu dayatılan zulüm kimin karına? Bu dökülen kan kim için? Yağmalanan hayatlar kimin hayatı? Müslümanlara kene gibi yapışmış olanlar kimin eliyle bunu başarmakta? Küfür hiç bir zaman bize zarar veremez, ona yardım eden nifak ehli münafıklar olmasa. Çağın deccalı, çağın tağutlarının üzerinde Allah yazan takiyenin kendisidir. Bu kara bayraklı kara fikirlilerden beri olun İslam değerleri ve insanlık için didinenleri tanıyın.

Sizin mukadesatlarınız uğruna kefenleri sırtlarında, sirati mustakimi muhamedi dini koruma mucadelesi verenlerle olalım. Gücümüz ve duamızla bırakın şeytan sizden menfaatlemeden hırlarında mahfolsun. Elbette Allah’ın gücü her şeye yeter Firavunlara denizleri, nemrutlara kanadi kırık sinek, ebrehelere ebabiler var ama o hakkın müminlerin eliyle yerini bulmasını istemekte. Allah’tan diliyelim ki bizi de onlardan etsin ve velayet dermanıyla hastalıklarımızı gidersin

Kevser Şimşek



Yeni yorum ekle