ZULME HAYIR

Pt, 06/03/2017 - 14:47

ZULME HAYIR

7 Haziran’dan bu yana Kürdistan adeta bir kaos tufanının içine çekildi, aylardır yaşananların sordurduğu soru şu: gerçekten orda devlet var mı? Halk faal bir savaşın içinde aslında, bu yeni bir savaş olmasa da şu an şiddet kazanmış bir savaş devletin varlığını sorgulayan da bu. Zira devlet halkının canını, malını, namusunu ve inancını korumak zorunda. Bu dört esası yerine getiremeyen bir yönetim kendine ne der bilinmez ama ona devlet denmez. Üstelik bu korunması gereken esaslar devlet eliyle ihlal ediliyorsa artık ismini siz koyun.

Acaba bu savaş İngilizler’le ya da siyonist İsrail’le mi? Hayır bu savaş omuz omuza savaşmış, dar günlerin paha biçilmez kardeşleri Kürtlerle Türkler arasında. Neden bu halkların birey olarak bir sorunu yok da, siyasal olarak çatışma içindeler? Bu savaş kimin menfaatine? Zulümde bu ısrar niye? Birilerine sürekli zulm edip rıza beklemek ne kadar insaflı? Zulme ses çıkarmak hayır demek insan olma gereği değil mi?

Bu devlet bu halka ne verdi de ne istiyor? Bu yönetim dindar mı, laik mı, sosyalist mi, kapitalist mi ve faşist mi? Bu halk neye göre bu zulme sussun? Yeri geldiğinde saldırıyı savunma hak ihlalini meşru tanıyor. Bu insanlar babalarından kalan koyunmu ki istediğini kesip istediğini bırakmak istiyor? Yönetim halkın hizmetkarıdır, efendiyse halktır. Halkı basamak yapıp o merdivenleri çıkanlar merdivenleri devirmiş yakmış durumdalar.

Acaba inme günü geldiğinde yıktıkları bu merdivenden dolayı al aşağı olmayacaklar mı? Bu kavganın bitirilmesi için neden çözüm aranmıyor? Şiddet ve nefret ekiliyor, diyaloğa pencereler kapatılıyor. Sıcak saraylar insanları duyarsız ve insafsız hale mi getiriyor? Devlet söylem işi değildir, ya hükmü altındaki yerde vardır ya da yoktur.

Eğer yönetim hainse düşman odur, tüm ülkeler savaşları kendi ülkelerinin dışına çekerler bunun tersini yapan istisna Türkiye’dir, zira yıllardır bir savaşta, utanç savaşı. Acaba bunlar hiç utanırmı Türk bayrağına sarılı civan geçlerinin ailelerinin yüzüne bakarken bağladıkları aylık vatan sağolsun sözü bunu cevabı mı?

Vatan sağ olsun ama benim evladım kimin kurşunuyla ölüyor? Kimler onu öldürdüyor? Kürtler hayatın aynı safında beraber olduğumuz insanlar değil mi? Öyleyse bu kavganın nedeni ne? Daha kaç evladım kaç evladımın evladı ölecek vatan sağ olsun diye. Türk toplumu bunu sorup cevaplatmak zorunda, eğer bu kavgaya yeter diyorlarsa. Dünya üç maynunları oynuyor kürtlere reva görülen zulme.

Sesizlik insanlık katlidir. Devlet ne bu halktan elini çekiyor ne de güvenliğini sağlıyor. Eğer bir ülkede sokağa çıkmak yasaksa, cenazeler kokmasın diye dolaplara katılıyorsa, eğer bir annenin cesedi sokakta 7 gün çocuklarının pencereden görebileceği bir yerde bırakılıyorsa, eğer insanlar ölülerini morgtan alabilmek için darp ediliyor açlık grevi yapıyorsa, ablulanslar taranıyor durduruluyorsa, bir çocuk yarası kanar halde üç gün yerde bırakılıyorsa ölüme!

Öğretmenlere çıkmaları söylenip okular kışlaya çevrilip camiler kurşunlanıyorsa, tarihi doku katl ediliyorsa. Sur gördüklerinden utanıyor diyen Baro başkanı tek kurşunla yere seriliyorsa, katili onca polisin arasında kaçabiliyor kaçırılıyorsa, faili meçhulerin sayısı meçhulken insanlar evlerinin içinde sofralarında roket ve kurşunların hedefi oluyorsa burda devlet ya da halkına sadık bir yönetimden bahs edilebilinir mi?

Bunu yapan devletse ya da değilse fark edermi halkını koruyaman bir devlet bir yönetim. Halkın taşlamasına maruz kalmaz mı şehirleri şehirle taşımaktan bahs etmekte başbakan, böyle çözüm bulmakta sorunlara sanki halk kışladaki askeri. Haydi kalkın diyor, baş edemediği halkı sürgüne yoluyor. Eğer bu halkın acısı onların derdiyse neden bunu onlara reva görüyorlar? Daha doymadılar mı kürtlerin gözyaşlarına ve kanlarına?

Ülke kaynayan kazana döndü herkesin elini taşın altına koyma vakti gelmedi mi? Zulüm daha yeter değil mi? Bu zulme artık hayır diyen akademisyenlere ’’aydın müsveddeleri’’ diyen bir anlayış zulmün kendisi değil mi? Ülkesinin aydınını karanlık kabul etmek nasıl bir anlayıştır!

Kendisi Hitler modelini bile gündeme getirebiliyorsa bu ülkede bu zavalı halkın Hitler faşizminden korkması gerek. Bir mafya çetesi çıkıp binleri toplayıp reis geliyor diye miting yapıyor ve akademisyenlerin barış önergesine karşılık sizi öldürüp kanlarınızla duş yapacağız diyorsa akademisyenlerin barışını cumhurbaşkanının midesi kaldırmıyor.

Bu kandan duşu kaldırabiliyorsa bu vahşetin adı nedir? Ama bunun tanımı kürt halkına yaşatılan zulümdür, küçük çocuklara vurulan örgüt üyesi damgasıdır. Uryan edilen arabalarının arkasında sürüklenen cesetlerdir. Zırhlı araçlardan açtıkları ateştir, yağmaladıkları anı geçmiş ve hayatlarıdır yakıp yıktıkları şehirlerdir. Hangi halk bunu kabul eder? Hangi insan bunun kabul edilmesini ister? İnsan ya zulmün karşısındadır, ya yanındadır susanlar zalimi güçlendirenlerdir.

Calutlar ne kadar haşin gözükürse gözüksün korkuları Davud’ların sapan taşıdır. Zira mazlumun taşı yere düşmez ve Kürt çoçukları onlara reva görülen zulme başkaldırdılar. Yüreklerine değen süngünün acısıyla öldürülmek istenen benliklerinin acısıyla kardeş diye kapılarını çalan sırtlarına saplanan hancerin acısıyla ölülerin kokusunda onları boğmak istendikleri kokuyla yüreklerine zorla ekilen kini barış dedikce kurşun yiyen sinelerinin öfkesiyle kinlerini sapanlarına koydular. Taş diye ve elleri nasırlı anneleri de onlarla aynı safta beli bükülmüş dedeleri de aynı sedayı haykırmaktalar. Biz böyle yönetim istemiyoruz! Biz bizi öldürenleri istemiyoruz, ölümüze saygı duymayanı istemiyoruz! Gençlerimizi dağa çıkaranı istemiyoruz, kendileri için yedi kıtayı isteyip şehrimizi köyümüzü taşımızı bize çok göreni istemiyoruz! Bizi ötekileştireni istemiyoruz, biz bize bizi vurduranı istemiyoruz! Davud’un sapanında artık Kürdün mazlumiyet kini var, tankı devirir. Bu kin namluyu geri teper, maskeli yüzlerdeki maskeleri düşürür.

Kürt haykırmakta: Ben artık Kabil gibi bir kardeş istemiyorum!

Kevser Şimşek



Yeni yorum ekle