Seyda

Ct, 02/01/2021 - 15:03

Senin vasıtanla  Allahu tealanın bir kişiye hidayet vermesi senin için üzerine güneşin doğup batığı her şeyden daha hayırlıdır.  Hz Muhammed (s.a.s)

O değerli Alimin  vefatının üzerinden iki yıl geçti ve onu görmeden gecen 730  kocaman gün. Bazı acıları kelimeler sıkılır anlatmaktan, zira bu kelimelerin acı karşısında aciz düşmesindendir.  Eğer Allah alışma unutma nimetini  insana  vermeseydi  şüphesiz insanoğlu için  sevdiklerinden sonra yaşamak  mümkün olmayacaktı.

İmam  Ali a.s bir Alim öldüyünde  kıyamete  kadar kapanmayacak  bir gedik oluşur buyurmuşlardır bunu değerli hocamızın vefatıyla bizzat muşahade ettik  onun ölümünün  keskin acısı kadar ehli beyt imamlarını ziyaret  sırasında vefat  etmesi  hiç şüphesiz ehli beyt sevenleri ailesi  talebeleri için büyük bir teseli olmuştur.  Merhum Hacı Muhammed Avcı hoca kişi sevdiyle beraberdir hadisinin hakikatine ulaşmıştır .

O büyük insanı elbete  nakız  kelimelerle  anlatabilmek mümkün değildir onu anmanın verdiği derin ayrılık acısı bir o kadar kalbi zorlarken ama buna rağmen onu anlatmamakta vefayla  bağdaşmazdı   bu anlatım  ona layık hakınca olmasada.  

O pek çok yünde örnek bir insan eğitmen rehberdi  onda gördüğüm  bana göre  tebliğinde  çokça etki bırakan onunla  bütünleşmiş  ehlibeyt sevgisi ve gayretini  bir kaç misale anlatmak istiyorum rabimin yardımı ehlibeytin inayeti  ve elbete değerli hocamın izniyle    

Onu ilk kez canlı olarak Frankfurta bir Aşura konferansında konuşurken gördüm tüm konuşmacılar hakikati dilendirmişlerdi ancak onun konuşmaları beni tanımadığım bambaşka bir  aleme götürmüştü Kerbela imam Hüseyin  Ehli beyt  bunları duyduğumu tanıdığımı sanıyordum  ama onun söyledikleri  kalbimi titretiyor acı veriyordu  gercekten Ehli beyt bu kadar zulümmü görmüştü  Hz  Zehranın ciğer paresi bu kadarmı mazlumdu bize büyük kadın olarak tanıtılan Zeynebin büyüklüğü  bu büyük musibeten dolayımıydı.

O anlatıkca kulaklarım açılıyor kalbim sızlayarak gözlerim ıslanıyordu, ayrıca devrim diyordu Humeyni yi kebir diyordu büyük şeytan Amerika Siyonizim işbirlikçi yardımcıları diyordu bu zamanın Yezitleri diyordu onlardan bahs edince sesine bir azamet geliyor korkusuzca bir başkaldırı meydana getiriyordu ama   aynı insan  imam Hüseyin deyince sesi muhabetle yumuşuyor  cezb edici bir atmosfer oluşuyordu . O  imam Hüseyni öyle bir anlatıyorduki artık  imam Hüseyne davasına kayıtsız kalmak mümkünün dışına çıkıyordu

22 yıl boyunca onu gördüyöm o  günden vafatına kadar bu sevgi hep onun en belirgin özeliği oldu ve Ehli beytin imam Hüseynin velayet sevgisi onunla cemaati arasındaki  bağ oldu hakikate susamış izeti arayanların aziz rehberi oldu o imam Hüseyin diyordu ve bizler bu kelimenin Bereketiyle gördüklerimizin dışında  bir islamı tanımanın nimetine lezzetine varıyorduk sanki ehli beytin sevgisi  ilahi bir maide sofra misali serilmiş  fakir ve mazlum   bizlere onun elleriyle  ikram ediliyordu imam  Hüseyni davasını  tanımak en tatlı azıktı hayatımızda  çünkü Rehberimizin kalbindeki muhabet  amelerindeki güzelik  bizim kalblerimizde uyanışa vesile oluyordu.    

Belki binlerce sayfa yazılsa bu sevgi hakkında yinede eksik kalır.  imam Hüseyin kalbimizi dağlayan  gurur ve izzetimizdi hocam sanki Kerbelayı bize bizi Kerbelaya götürmüştü onun Ehli beyte  muhabeti bir başkaydı ondan şimdiye kadar duymadığımız ehlibeytin büyük annesi  Hz Haticetül Kubranın özeliklerini duymuştuk Fatımatuz Zehranın Kevser olduğunu duymuştuk  imam Alinin mazlumiyeti iliklerimizi sızlatan ne derin bir acıydı onun yanlızlığı ne yalın bir derti bilmiyorum nasıl takatimiz yetiyordu bunca acıyı  kaldırmaya.   Sahi  şu ana kadar biz hangi dine mensuptuk bu kadarmı habersiz bırakılmıştık velinimetlerimizden.

Sanki o Ashabı sufeden biriydi  bizim için  geriye bırakılmış sanki peygamberi ve ailesini bize anlatmak tanıtmak için Allah onu gürevlendirmişti, oda muhabetle bize onları  anlatıyordu.  Biz islamın hakikatine susamıştık oda sevgi olan dini bizlere sunmaktaydı. Biz hz Muhammedin kardeşleriydik  kendimizden bi haber kalmış ve o bizi gafleten uyandırmaya vesile seçilmişti.

O delile ilimle  faziletle  bizi nura  davet ederdi, Ehlibeyt taraftarı olmak ne demek ne büyük nimet Allah bunu bizden  soracak derdi. İmam Hüseynin evladı dediyi Humeyni yi kebirin devletine bağlığın imam Hüseynin yanında yer almak olduğunu söylerdi.  Hüseyni ruhtan meydana gelmiş bu devrimi bize anlatırdı sanırdık ki Medine  yeniden kurulmuş biz peygamberin devletine  selam yoluyoruz .

Geldiğimiz coğrafyada komşusu olduğumuz devrimi tanımamamız için görünmez demir perdeler çekmişlerdi ama binlerce kilometre ötede bu devrimin Muhammedi devrim olduğu onun vesilesiyle öğrenmiştik. Damarlarımızdaki kan devrim coşkunluğuna  bürünmüş   islam devletinin   aşkına tutulmuştu hocam orayı görmenizi çok istiyorum dedi .

2003 yılında bir  Hac kafilesi düzenlendi iki anlatılmaz mutluluğu heyecanı yaşıyorduk hem peygamberimizi  ziyaret edecektik hemde onun evlatlarının Hüseyni inkılaptan İlhamla   kurduğu islam devletini  görecektik. 51 kişilik hac kafilesi yola koyulda anlatılmaz duygularla  bambaşka alemlere doğru.

İran islam inkılabının uçağı  duayla havalandı  ne kadar garipmişiz  böylemi çıkılırmış yola sonra imam Hümeyni hava alanına indik bazı kardeşler  islamın toprağına  secde ettiler iner inmez  şükürlerinin nişanesi olarak. Anlatılmaz bir huzur vardı bizlerde sanki yıllardır buralıydık müslümanlar kardeşlerini karşılar gibi dahada içten bizi  karşılıyorlardı bilmiyorum hocam bizi onlara  nasıl tanıtmıştı gösterdikleri  ilgiden  mahcubiyetle başımız öne eğiliyordu.

Peygamberi Ekremin  Medinede gerçekleştirdiği kardeşlik bizi burada bulmuştu imam Hümeynin yoldaşları bize kardeş diyorlardı,  babamızın ocağında bile bu lezzet yoktu acaba biz tarihin hangi bölümündeydik .

Sonra Hocam bizi Hz Mahsumeye götürdü  haremin yeşil perdelerinin  aralanmasıyla  sanki manevi huzur dolu  bir alleme buyur  edilmiştik.   Hocam bize öncede defalarca  bu değerli hanımı anlatmıştı ve şimdi onun haremindeydik. Dolu gözlerle sanki çocuklarını hz Mahsumeye  tanıtıyordu ve bizlerede onu tanıtıyordu bu hanım varya bu hanım çok büyük  bunu tanımıyorlar bu çok büyük bir hanım dedi  üzerine basa basa imam Caferi Sadıktan onun hakında hadisler söyledi. Bu dedi Ehli beytin ikinci Fatımasıdır  Fatıma Mahsume İmam Rızayı abisini görmek için  ta Medineden bu  suyu tuzlu kumlu bölgeye geldi. Onun gelişiyle  Muhammedin ehlibeytin nurunun berekentinden   burada  bir ilim havzası oluştu. bu havzadan  Humeyni‘yi kebir doğdu ve nur patlaması yaptı. Bu nur devrimle tüm dünyaya yayıldı  belki sözlerini hakkınca anlamadık  ama idrakimizin ötesinde bir alanda olduğumuzun farkındaydık . 

Değerli  Alimlerle bizi gürüştürüyor onların  bizim için dua etmesini  istiyordu. Kumdaki deyerli ailesi  bizleri  ikramla sevgiyle karşılayarak edeta babalarının  diğer ailesini karşılıyordu. 51  kişilik grup sanki babalarının evine gelmişti, Cemkeran ziyareti belki özet olarak bir kaç sayfayla özetlenecek güzelikteydi. Behişti Zehra bizi götürüp şehadet kavramını şehitlerin fedakarlığını anlatıyordu, onlar anlatıkca biz mazlumluğumuzun fark edemediğimiz mustazaflığımızın farkına varıyorduk. İran ziyaretimiz  kalblerimizde  inanılmaz bir devrim yapmıştı .

Medineye gittiyimizde  İranda gördüklerimizden ötürü adeta boşluğa düşmüştük. Resuullallah sanki hala Mekke dönemindeki ablukadaydı. Baki sanki bu muhasaranın resmiydi, İranda bahar güleri açan gönlümüz burda hazan yapraklarına dönmüştü. Hocam anlatıkça biz ağlıyorduk hüzünler evine bakmak ne kadarda zormuş  peygamberin kenarında ey bemim mazlum Peygamberim beni af et demek ne kadar zormuş.

Hocam nokta nokta tarif ederek peygamberi anlatıyordu onun davasının değerini onun fedakarlıklarını bu şehrin mualimi  Musab bin Ümeyri anlatıyordu. kadın erkek hep beraber çocuklar gibi ağlıyorduk, bilmiyorum bize  Musabın peygamberine duyduğu sevgiyimi öğretmek istiyordu. Dinin böylesi fedakar insanlara ihtiyacımı var demek iştiyordu.   bizler  o güzel şehirde kimsesi olan kimsesizler gibiydik.

Peygambere huzurla bakmak şehrinde Ashabı sufe gibi kalmak ne güzelmiş ama Beni Ümmeye hükümeti hala ayaktaydı ve biz Amarın itilişiyle itiliyor, Ebu Zerin istenmeyişiyle istenmiyorduk. şirk haram   yala haci   sözü sanki Suudun askerlerinde selamın yerini almıştı.  Uhud bile mazlum olmuştu bu şehirde.

Sonra Mekkeye Kabeye ulaştık ne muazam bir ayet ne muazam bir hikmet  ve rehberimiz hep bizimle her köşeyi tatbikat yaparcasına bize anlatıyor tanıtıyor hiç yorulmadan

Arafata  Müzdelifede  Minada  hocamız hep en önde İbrahimi Haceri İsmaili  ve Hüseyni anlatıyor onlar gibi olmaya geldik diyordu.  Bayraklarla gece yol alırken gruplar  şafak sökümüne yakın mahşeri bize anlatıyor ve herkesin  peşinden gideceği imamla olacağını söylüyordu.

Taş toplarken  sadece  şeytana taş atacağız sandık ama o  büyük şeytanda var dedi.  Siyonitlerde var dedi, munafıklarda var dedi, nefiste var dedi İsmailini kurban etmeye engel ne varsa oda taşlanmalı dedi. Nur dağına çıkarken imam Alinin hz Haticenin zahmetlerini anlatıyordu ve bizden bu din uğruna çekilen zahmetlerin farkında olmamızı istiyordu. Bir baba merhametiyle Ehli beytin yaşamına  elimizden tutup bizi götürüyordu övülmeye değer bir gayretle  bizim bu ziyaretlerden nasibimiz rehberimizin vesilesiyle ehlibeytin sevgisiydi.

Onun hayatının büyük kısmı Avrupada şehir şehir ev  ev ziyaretlerle geçerdi. Dostlarını  arkadaşlarını severdi ve onlara sevgisini gösterirdi,  davetlerine iştirak eder sevinç ve kederlerini paylaşırdı. Kendine bir soru sorulduğunda soran kişi anlayana  kadar ona izah ederdi  ve hata sorulan sorudan kişinin niyetini anlayıp onu aydınlatırdı. cematle propramlarla ilgili bir şey olsa istişare yapar her kesin  fikrini alırdı. çocuklara dahada özel bir ilgi gösterir onları medh ederdi hediyeleşmeyi severdi. 

Ona ne zaman bir fikir götürsek böyle daha iyi olmazmı dediğimizde  hep  olumlu yönde  desteklerdi, acaba buraya gitsekmi bunlarıda çağırsakmı dediğimizde  gidin ve çağırın derdi. Bu dava bizim babamızın malı değil insanlara sunmamız lazım, sonra peygambere imam Hüseyne ne cavap veririz derdi. Sırayla yemek yaptığımız   günlerde  bir gün bende size yemek yapacağım dedi bizler hocam siz zahmet etmeyin dediysekte olurmu. Bende size ikramda bulunmak istiyorum dedi ve bize büyük bir üzenle  yemek hazırladı. Arkadaşlarına dostlarına  defalarca  böylesi ikramlarda  bulunmuştur .

Bazen yolculuktan geç saate dönerdi ve bizler ders olacakmı diye sorardık,  cevabı hep  olurmu ders olmasın ben hazırım  siz gelirseniz ders var derdi. Ne hastaklığı ne yolar asla dersine engel olmazdı. Ayetleri tefsir ettiğinde insanın o ayetlere dokunası gelirdi. Öyle  güzel  bir belağatla anlatırdı ki insan  anlatımı karşısında hayrete düşerdi.

İlerlemiş yaşına rağmen ziyeretlerden  geri kalmaz  yorgunluğunu beli etmezdi.  İkinci Hac yolculuğumuzda şeytan taşlamanın üçüncü günü  şeytanı taşlamak için hanımlar olarak  otelin bekleme salonuna geldik. Hocamda abilerle kardeşlerle birlikte bizi bekliyordu  dedi, siz kaç gündür yoruldunuz isterseniz vekalet verin   bizler sizin yerinize taş atalım. Biz rica ederek kendimiz  atmak istediğimizi söyledik o anda gözlerim onun ayaklarına takıldı üç gündür yolarda yürüdüğünü görüyordum. Hocam dedim keşke siz biraz dinlenseniz kardeşlerden birine vakalet verseniz  sizin yerine bu vazifeyi yapsa. Hemen hareketlenerek  yok yok olurmu ben çok iyiyim siz ayaklarıma bakmayın dedi. Ne kadar ısrar edildiysede kabul etmedi. Bizim önümüzde yürürken şişmiş su toplamış ayaklarının  onun  yürümesini ne kadar etkilediğini görüyor  ama  ona yardım edemiyorduk  çünkü gayreti buna mani oluyordu. Buna benzer  daha nice  misal vardı hayatında.

Son Kerbela seferinde kalbi artık yorgunluğunu   haykırıyor   ben yoruldum  diyordu Ailesi arkadaşları gitme  desede o bu Aşk kervanından  geri kalmak istemiyor  dostlarının onsuz gitmesine razı olmuyordu. Ehlibeyte olan aşkı onu Kerbelaya, Necefe ,Samaraya, Kazımeyne,  Meşhede ve herkese büyük kadın olarak tanıtığı Kuma hz Mahsumeye onu çekiyordu. Bu kutsal yoldaki son adımlarını ağrılarına aldırış etmeden zayıflamış nefesleriyle gerçekleştirdi.

İmam Rızayla en son nasıl dertleşti  ne konuştu bilmiyorum ama Mihriban İmam onun tüm dert ve sıkıntılardan arınarak bu dünyadan  ayrılışına rıza gösterdi.

Ehli beytin sevgisiyle biçimlenmiş hayatı onların yolunda şehadete kavuşmasına vesile oldu. Allah onun binlerce kişiye  peygamberi ehli beyti  tanıtmasından razı oldu. Onun pak sevgisine tevecüh etti bu yolda şişmiş ayaklarına yorgun kalbinin verdiği ızdıraba rağmen gösterdiği gayrete tevecüh etti.

Hz Mahsume kalbinden gelerek bu kadın çok büyüktür diyen o yüce Alime ey beni tanıyan ve tanıtan gel kenarıma ey bizden olan dedi. Sevgi ve gayretin ödülüyle  ehlibeyte sevdiklerine kavuştu. Onun gidişi dostlarını ailesini kedere boğarken  davasının ölümsüzlüğü Hüseyni aşkın ölümsüzlüğü aramızda baki kaldı.  Onu sevenler velayet gölgesinde kocaman  bir ailedir.   

Ehlibeyt yolunda bir bayrak olup hayatında olduğu gibi vefatıylada bizlere hedefi  gösterdi. Ondan öğrendik ki din yolundaki gayret boşa gitmez. Kalbinde Ehlibeyt sevgisi olanlar kurtuluşa erer. Bu pak sevgi insanı arındırıp temizler.    

Selam olsun  İmam Hüseyne aşık o yüce insana.

Selam olsun İslamın Nurlu yolunu açan tüm Alimlere ve tüm şehitlere .   

 

Kevser Şimşek  



Yeni yorum ekle