BEN BİLMEDİKLERİNİZİ BİLİRİM

Per, 20/09/2018 - 19:06

Tarihin Aydınlık Sayfası        

SARALLAH

Ey kavmim benim makamım ve Allah’ın ayetleriyle hatırlatmalarım eğer size ağır geliyorsa ben şüphesiz Allah’a tevvekül etmişim. Artık siz ortaklarınızı toplayıp yapacağınız işi karara bağlayın da işiniz size örtülü kalmasın sonra hakkımdaki hükmünüzü bana süre tanımaksızın verin

Aşura tarihi iki sayfası bulunan bir tarihtir, sayfalardan biri kara ve karanlıktır. Bir cinayet gösterisi hadsiz hesapsız zulümler öyküsüdür, kahramanları Muaviye’nin oğlu, Ziyadın oğlu, Sadın oğlu ve diğer cani kahramanlardır.

Fakat bu sayfa tek taraflı değildir, aydınlık sayfası baştan başa ilahi hamasetir. Onda azamet cesaret hak talebi, hak perestlik için bir serden geçiş vardır. Bu öykünün kahramanları Ali’nin oğularıdır.  Ali oğlu Hüseyin, Ali oğlu Abbas ve Ali’nin kızı Zeyneptir ve İmam Hüseyinin onlardan övgüyle söz ettiği sadık yaranları Ashabıdır.

Ama ne yazıktır ki kara sayfalardaki kahramanların hikayeleri halkı ağlatmak için fazlasıyla işlendi, matem merasimlerinde insanların daha çok ağlaması için bir takım hurafelerde içine sokularak mersiyeler okundu.

Bir yandan İmam Hüseyin’e ağlarken kara sayfadaki bu günün kahramanlarınında yanımızda kenarımızda durduklarını fark ettik, oysa Kerbela’da aydınlığın temsilcisi İmam Hüseyin ve karanlığın temsilcisi Yezit karşı karşıyaydı. Bu vakayı anlatanlar İmam günlerce susuzdu diyerek bizleri ağlatılar, bu gerçekten acı verici bir şey ama İmam sadece suyamı susamıştı? İmamın susadığı şey sadece sumuydu? Oysa o teslim olsaydı değil bir meşk su Fırat ve Dicle onun olurdu. Öyleyse biz imamın niçin kıyam ettiğini anlamadan sadece susuzluğu için ağlasak karanlık tarafa hizmet etmiş olabiliyoruz.

İmam Hüseyin bir tarih yazıyordu Kerbelada, hiç bir zaman silinmeyecek bir renkle. Araplarda bir kaide vardı, bir ahit yapmak istediklerinde bir kase kan getirilir ve taraflar bu kaseye ellerini bandırmak süretiyle and içerlerdi anlaşmanın asla bozulmayacağına  dair.

Kerbela’dada kan seçilmişti, rengi solmayan toprağa karışıp kaybolmayan kızıl kan, üstelikte yeryüzünün hüceti Hüseyin bin Ali’nin onun pak soyunun ve rabanileşmiş ashabının kanı. Ne yi yazmak istiyordu İmam Hüseyin ve neden her şeylerden vaz geçmişlerdi? Zeynep neden tüm ölümleri izlemek zorundaydı?

Neden kılıcı yere değen oniki on üç yaşlarındaki Kasım meydana gitmeliydi? Oysa onu atın üzerinde görenler bu kırmızı gül parcasını at nereye götürüyor diyorlardı?  Kerbela neydi?

Yüzbinlerin yolla düştüğü sefer ancak son noktaya bir avuç insan yetişebilmişti

Bu kervanın önderi siyah sayfadakinlerin aksine hiç bir şey gizlemiyordu, ölümden başka bir azık yok diyordu. Ganimet ve makam sevdalıları karanlık kuytulara karışırken İmam kalan Ashabınada Tasua gecesinde seslendi: Size olan biatimi kaldırıyorum her biriniz ailemden birini alıp karanlığa karışın, düşmanın işi benimle. Oysa karanlık sayfanın kahramanları para makam verip insanları yanında tutuyordu. İmamsa yanlız kalma pahasına gidin diyordu çünkü İmam tam bir iş yapmak istemiyordu, Aşura gününde Kerbubela meydanında temiz kanlarla Muhammedin dininine bakiyet bağlılık yeminleri sunulacaktı. Hamesetin ruhaniliğin dersi aktarılacaktı tüm beşere, o gün ne Askar esirgenecekti ne Ekber nede Abbas geri kalacaktı. Zeynep bunlara bakıp hıfz edecekti aktaracaktı tüm ümmete. Tamda bu esnada dönmemeliydi kalanlar çünkü onlar aydınlık sayfayı temsil edeceklerdi ve o meşhur meleklerin itiraz ettikleri ayetin sahnesi olacaktı Kerbubela

Melekler biz seni  tasdik edip dururken yeryüzünde bozğunculuk çıkaracak ve kanlar akıtacak birinimi var edeceksin ancak Cebrail ve bazı melekler bir  şey söylemeyip sustular çünkü onlar sadece karanlık değil diğer beyaz sayfadanda haberdarlardı. Allah buyurdu:’Ben sizin bilmediklerinizi bilirim’ bir yandan meleklerin dahi itiraz ettikleri insanlığın başını öne eğdiren karanlık sayfa ancak öte tarafta bilmediklerinizi bilirim dediği ve beşerin hatrına yaratığı nurlu sayfa ve her iki sayfanın karşı karşıya açıldığı maydan ise Kerbubela. İşte İmam bu yüzden gidin diyordu bu pak sayfanın nuru olamayacaksanız eğer şahadeti yaşama tercih etmiyorsanız. Eğer zilletle yaşamı izzetli ölüme tercih etmiyorsanız, eğer peygamberin oğlu Hüseyin’nin yanında olmayı tüm makamlara tercih etmiyorsanız.

Önce Abbas başladı söze sonra kardeşleri ve tüm Ashabı biz asla seni terk etmeyiz, bin canımız olsa peygamberin dini için senin yollunda veririz. Dostlardan biri dedi: Bin canım olsa bin defa öldürülsem, bin defa dirilsem yine senin yanında yer alırım. İmam bu kararlılık karşısında tebessümle Elhamdullah dedi:’Yarın hepimiz şehadete kavuşup öldürüleceğiz’ ve o andan itibaren imamın Ashabı tebessüm etmeye başladı, Hiç gülmeyenler gülüyordu, onlar rabanileşmiş gözlerindeki perdeler kalkmış gülümsüyorlardı, aydınlık sayfanın zaferi o anda gerçekleşmişti. Yarını aşkla sabırsızlık rablerine yakarışlarla namazla beklediler. Artık yeryüzü makbelerinden kurtulmak için kanlarıyla kanatlanmaları gerekiyordu

Ve nihayet Aşura sabahına vardılar, her biri ısrarla ilk meydana ben gideyim diyordu melekler itirazda bulundukları Adem oğullarını izliyordu. Yezid’in ordusu korku içinde darmadağındı, Hüseynin Ashabı ise her biri bir ordu gibi savunma yapıp düşmanın çokluğu karşısında teslim olmamıştı. Kerbelada mazlumların kanı Kumları şehadet kanlarıyla sularken gök utancından kızarmıştı. Muhammedin emanetlerine sahip çıkılıp dini korunmuştu, Hüseyin ve yarenleri meydanın son dilaveri Hüseyin bin Ali’di. Bu cinayetin bir benzeri asla görülmemişti, düşman bu yiğit karşısında her yönden yenilmiştir denilebilir. İmam Hüseyni bir gün içinde öldürüp başını bedeninden ayırdılar. Fakat İmam Hüseyin yanlızca o bedenden ibaret değildi, o bir mekteptir Şahadetiyle uyandırıp canlandıran ne dirisi karşılarında eğildi  nede ölüsüyle amaclarına erebildiler.

İmam şöyle buyurmaktaydı:’Allah’a and olsun ki onlar beni öldürecekler ama benim ölümle onların düzenleri alt üst olacak.’

Hz. Zeynep’te Şamda zalim Yezid’e aynen şunları söylemiştir: ‘Ne planın varsa uygula elinden gelen çabayı sarf et mücadeleni yap, Allah’a yemin ederim ki ne bizim adımızı ortadan kaldırabileceksin nede vahyi yok edebileceksin.

 

Kevser Şimşek



Yeni yorum ekle