UYARAN VE UYANDIRAN İNKILAP

Pt, 06/03/2017 - 15:00

UYARAN VE UYANDIRAN İNKILAP

Bu insanlığın inkılabı, hayat veren çağrının 20 yüzyıldaki tezahürüdür, bu Ferec ayetinde üzerine and içilen on gecenin ardındaki müjdedir ve bu vaat edilen ahir zaman Mehdi‘sinin devletidir. Hiç şüphesiz bu ilahi bir devrimdir, zira bunu gerçeklestiren hem İbrahimidir hem Muhamedidir. O İbrahimi put kırma eylemini bu asrın canlı putlarını devirerek büyük şeytani tarif edip taşlayarak etkisiz hale gertirerek gerçekleştirmiştir ve Muhammed Mustafa‘nın dinini yeniden tevil etmiştir.

Hayatan soyutlanmak istenen Kuran hayatın kendisi manası olmuştur. Saltanat perestlerin saltanatlarını pekiştirme aracına dönüştürülen din yeniden hanifliğine kavuşturarak asliyetine dönderilmiştir. ‚La şarkiye la ğarbiye ila islamiye‘ ilkesi 20 yüzyılın sonlarında çağının İbrahimi Peygamberi Ekremin evladı Musa Kazım‘ın oğlu Ayetullah uzma Ruhullah Humeyni tarafından yeniden tebliğ edilmiştir. Peygamberi Ekremin Medine devletinin ikinci defa kurulduğuna şahitlik etmekteyiz. Bu devrim Kerbela ve Medine‘nin iki ruhun tecelliyatıdır.

Bizat İmamın kendisi şöyle demekte: ‚Bizim devrimimiz Aşura‘nın bereketindendir‘ yani İmam Hüseyin‘in ailesi ve yarenlerinin Kerbela‘da din uğruna isharlarının aşka dönüşümünün getirisi, o ilahi aşkın bu gündeki adı şanıdır. Bu devrim bir bölge bir coğrafyaya has değildir, aryanın kalbindeki bu inkilap cihan şumuldur, bir milletin malı değildir, tüm insanlığın ve ona sahip çıkan her kesindir, bu inkılabın güçüde bu evrenliğindendir. İmam Humeyni belkide pek çok Peygambere nasip olmayan bir eylemi gerçekleştirmiştir. Dini devletleştirmiş ve halkı bu yolda kenetlemiştir, onlara rehberiyet, yol ve hedefi verebilmiş ve onları bunun dinin özü oluşuna inandırmıştır.

Toplumun bütün katmanlarını yaşlı, genç, kadın, erkek, zengin ve fakir herkesi bu fikir etrafında toplayabilmiştir. Zira insanlar devrimi onun hayatında görmüşlerdir, hayatındaki dakiklik, düzen ve intizam karalarındaki kararlılık onun insanların aradığı rehber olduğuna insanları inandırmıştır. Genç yaşta müştehitlik makamına yükselen İmam Humeyni felsefe, fıkıh, ahlak ve usul dışında siyasete ustadlığıyla öne çıkmıştır. Siyasete siyasetle cevap verebilmesi onu diğer din alimlerin içinde ayrıçalıklı kılmıştır.

Karşıdakinlerin kirli siyasetlerine karşın İmam temiz siyaseti icra etmiştir. İmam kendisini hapiste ziyaret edip uzlaşma elini uzatan Şah‘a ‚Ben senin elini tutmam zira senin elini tutarsam ömür boyu elimi temizliyemem. Şah‘ın bu siyasetir cevabına karşılık İmam ‚Bizim siyasetimiz sizin gibi kirli değil‘ cevabını vermiştir. İmam basiret sahibiydi, yolu belirlemiş hedef için hazırlık yapmıştı. Ali İmran suresindeki ‚sizden hayra davet eden bir topluluk bulunsun, size iyiliği emr eden kötülüğü neyh eden‘. İmam bunu geleceğin hazırlığı olarak işlemis ve bu kadroları yetiştirmiştir. Genç yaştan itibaren beğenmediği Şah politikalarını eleştirmiş, eleştirmekle kalmamış çözümlerini geliştirmiş, bu ümmete yeniden dinlerini ibraz etmiştir.

En büyük makam olan velayet makamının liyakatsizlere ait olmadığını söyleyerek Peygamberi Ekremin irtihaliyle ordan kaldırılıp unuturulmak istenen Velayeti Fakih müsessesini yeniden teşkil etmiştir, İmamın devletinin ikinci Medine oluşu bundandır. İmam Hüseynin kutsalığı uğrunda kurban olduğu velayet yetiştirilen bu kadroların can siperane gayretleri Allah‘ın rahmetine mahzar olan imamın yol göstericiliğinde yeniden hayat bulmuştur. Süreya yıldızı uzaklığıdaki velayet yeniden yeryüzüne dönderilmiştir, bu devrimi diğerlerinden ayıran özellik işte bu velayetir.

İmam‘ın en büyük özelliği hakka dayanır olması ve yardımı rabbinden bekliyor olmasıdır. O Allah için cihad etmis, sürgüne sürülmüş ama hiç bir zaman yolundan şüphe etmemiş, hedefindende asla vazgeçmemiştir. O kalabalıklara aldanmamış, yanlızlıktan korkmamıştır. İmam‘ın hayatı bugün bize örnektir. Allah‘ın dinine yardım edenlerin gördükleri yardımı görmek açısından o islamın devlet olmadan var olmayacağını biliyordu. O daha doğmadan mustazaflığı yaşamıştı, o mustazafların dilini hakkı arayanların hasretini, adalete susamışlarn sumamışlığını anlıyordu. Ülkesinin kaynaklarının İngiliz sömürgecilerine nasıl peşkeş çekildiğini görüyordu. Şahın beyaz devrim safsatalarının içinde aklık görmüyordu, işin içinde sadece beyaz saray var diyordu.

İmam adeletsizce dönen çarkı kabul etmiyor, Şah gidecek diyordu. İmam‘ın bir diğer devrimi buydu ki İran‘ın oldukça güçlü olan sol kesime düşmanımız birdir Şah‘la savaşmak önceliktir ilkesinde birleştirek halkı bir yumruk, bir soluk bir hedefte birleştiriyordu, mustazaflığı kabul etmiyor gönüllü mazlumiyeti red ediyordu, özünde ve sözünde sadakat öğretiyordu. Hakka, adalete susamış insanlar bu ruhaninin kendisiyle çelişmeyen sözlerinde tefrika siyasetlerinde bocalamayan ferasetlerinde kendilerinden gecip canlarını ortaya koyuyorlardı. İmam onları övüyor hicaz halkından ve Kufe‘lilerden sadık ve hayırlı olduklarını dile getiriyordu. Onlar peygamberin emrini dinlemeden dönenlere benzemiyordu, nede Ali‘ye eza edenlere benziyorlardı, ne Huseyin deyip Yezid‘e koşanlar gibiydiler. Bunlar İmam Ali‘yi sevmenin bedelini verdikleri bir hayattan sonra Ali Muhammed‘in yollunu onlara sunan birisinin nidasına ‚canımız sana feda‘ diyerek lebbeyk demekteydiler.

Bir ses yükselmekteydi biz Kufe ehli değiliz, canımız feda ey Ruhullah. Doğru rehber, doğru yol ve doğru hedef hayırlı netice gerçekleşiyordu, hiçretin muhteşem dönüşü vuku buluyordu 1979. Secereyi tahirden ayağa kalkan İmam dünyanın ufkunu durdurup zemini sarsıp göğün şükrünün bu inanmışların üzerine akmasına vesile oluyordu. Allah‘u Ekber manasıyla tekrar ediliyordu Hira‘daki doğus yenide vuku bulmuştu. Adeta inananların tekbir sesleri göğe ulaşmıştı, ‚Allah‘u Ekber Humeyni rehber merg ber Amerika Şah ve avereleri gölge gibi çekilmek zorunda kaldılar. Güvendikleri efendileri ona bir fayda sağlamadıkları gibi 38 yıldır cinet gecirme hastalığındanda iyileşemediler. Ambargo dediler olmadı, savaş dediler imanlar ziyadeleşti, hangi taşı oynatılar üzerlerine devrildi.

İmam tıpkı Peygamberi Ekrem gibi bu devleti 10 yıl büyük bir özveriyle yöneti, 28 yıldır bu kutsal görevi velayeti fakih makamının rehberi siyasetin piri İmam Ali Hamanei iftiharla yönetmekte. Her gün mürefefleştirmekte, her yönden taruzlara karşı durmakta. Müslüman aleminin basiretsiz Şah ahlaklı yöneticilerini kazanmaya çalışmakta. Bin bir yüzlü batının şer siyasetlerini ferasetle engelemekte, İsrail hayelerini hayal olmaya mahkum etmekte. Vahabi haricileriyle mücadele vermekte, Evs ve Hazrecin hastalığını taşıyan komşularını uzlaştırmaya çalışmakta. Beyaz adamın hazm edemediği devrimi dünyanin en ucra köşelerinde insanlığa örnek olarak sunmakta. İslamı bir caydırıcı güç olarak hakkı emr etmede münkeri ney etmede, icra etmekte. Tıpkı Resuli Ekremin devleti gibi halkları bu islamın pak çağrısı etrafında kendi kimlikleriyle, bayraklarıyla velayet semsiyesinde birleştirmekte. Lübnan‘da Hizbullah, Yemen‘de Ensarullah, Nijerya‘da islami uyanışı ve Bahreyn halk hareketi islam velayet şemsiyesinde birleşenlerdir. İnkilabi hareketin doğru rehberin toprakları gasb etmediğini, gönülleri birleştirdiğini dünya görmüş bulunmakta. Elbeteki küfür bunu zaten biliyordu, o yüzdende bunun tanınmaması, duyulmaması için adeta duvarlar ördüler, islam alemini bunlara düşman etmeye çalıştılar. Ezilen Kürtlerin haklarını ararken sosyalistliğe itilmeleri bu senaryonun sonucudur. Dinden geçinen meleler ve siyasetçilerin siyaseti neticesinde bu insanlar dinden uzaklaştılar. Onlar çok iyi biliyorlardı eğer islamın hakikati insanlara sunulsa kesinlikle ona teslim olurlar ve hakikatin kaçınılmaz zaferine yürürler.

Eğer bugün hala propagandalarla bu kutsal devrim karalanmakta, halbuki bir defa basiretle bakılsa bu devirimin kat ettiği yol görülmüş olur. Daha düne kadar Şah‘ın iplerini batıya bağladığı İran bugün dünyanın ipini çekmektedir. Dün İngiliz, Amerika kanunlarını icra eden ülke bugün Kur‘anı icra etmekte. Dün düşman onları yerde araken bugün göğün yollarında bulamamaktalar, demir kubesiyle övünen Tel Aviv‘in üzerinde İHA‘lar gezdirmekte. 38 yıldır baharda saldırı, kışın saldırı diye diye kafaları üşütenler birinin yaptığı anlaşmayı diğeri fesh ederken, saladığı boş sözlerin cevabını dolu dolu almakta. Bunlar depresyonda masa ararken bunları ayakta tutmaya çalışan ve kendi değerlerini peşkeş çeken zavalı yöneticilere ne demeli. Amerikan başkanları orda hapşursa bunlar burda soğuk alıyor, işte bunlarda bizim Şah‘larımız ve bizlerde bunların elinden mustazafız. Ancak bu devrim herkese yolu göstermiştir, ne batı ne doğu nede başka bir şey sadece ve sadece Muhammedi velayet islamı bizi zilleten kurtarabilir.

İslam devriminin başarıları gün gibi aşıkarken örtbas edilmekte, islami rehberin önemini rehberiyete dayanmayan devrimlerin neticesinde görmekteyiz. Atatürk‘te devrim yapmıştı sözde ancak ingiliz yasalarını ingilizlerin yapamadığını yaptı bu halka. 1950‘lere kadar ingiliz, fransız kıskacında gidip geldik, sonra Amerika‘ya devr edildik ve hala elindeyiz. İran‘ın 38 yıl öncesi bu günümüzle tıpa tıp aynı, ne Şah‘ımız eksik ne de ingiliz efendilerimiz, İsrail kadim dostumuz Amerika fikir babamız onlar program koyar Şah‘ın beyaz devrimi misali AK‘cılar hükümetler uygular. İsrail Gazze‘yi bombalar Turizim bakanı elçi olarak dostluk tazelemeye gider, Filistin halkına her türlü zulm reva görülür Türkiye başkanı Emine hanımla siyonizimin babası olan Theodor Herzl‘in mezarında saygı duruşunda bulunup çelenk koyar.

İsrail‘in hayeleri için komşusunun evini yıkar yakar, One Minutla hakları oyalar ama kapı arkalarında güvenlik anlaşmaları yapar ülkemize radarlar koydurarak israil güvenliğine katkı sağlar. Suudi Arabistan hakeza Kabbeyi sömüren bu ingiliz Şehleri müslümanların en büyük musibetidirler. Birleşmiş Arap Emirlikleriyle tağut atına binen bu çağın münafıkları ve yönetiçileri düşman olarak halklarına islam ülkesini göstermekte ve onu zayıflatmak için birlikte hareket etmekteler. Ancak Şah gibi iplerini bu kendilerini idare eden yoksun Amerika ve İsraile başkanlarına bağlayanlar kendilerinin akıbetini düşünmede malesef gaflet etmekteler. Saddam, Kaddafi ve Menderese acımayanlar günü geldiğinde onlarada acımayacaktır. İmamın ümmete en büyük iyiliği Amerikayı büyük şeytan, İsraili çiban başı kimliğini aşikar edip tanıtmasıdır.

Bugün bu şeytanı ortadoğuda besliyen Türkiye ve bu çibanı, tümürü kuvvetlendirende Suudi Arabistandır. Bunlar evs ve Hazrec hastalığındalar, biz falan falnız yıllarca bu dine hizmet ettiklerini söylemekteler. Yıllarca ne yaptıkları tartışılır, ancak bugün düşmanı beslemekteler tıpkı israiloğulları gibi dinle çatışmaktalar, inandılkarı din onları kutsalaştıran ve ayrıcalıklaştıran dindirdir. Oysa hanif din insanların eşit oduğunu söyler, bu benlikleri rehbere bağlanamamalarının nedenidir. Düşman başlarına yular geçirmiş zaman zaman çekip bırakmakta. Daha iki hafta önce Amerika başkanı müslümanlara vize uygulaması getirdi ama bunlar üzerlerine alınmadılar, her halde kendilerini böyle saymıyor olacaklar ki cıt çıkarmadılar. Gidiş gelişler düşünülürse bu suskunlukları hiçte hayra yorumlanamaz. İran anında cevap verdi, biz gelmeyiz siz hiç gelemesiniz. Tabi Trump bağırıp çağırmaya başladı ne zaman böyle bağırsa onlardan biri çıkıp piskolojisinin olmadığını söylüyor. Kenndy farklımıydı? Ya Bush‘la babası hala onların ortadoğu kanserine kurban vermiyormuyuz. Ya karalığına umut bağladığımız Obama İŞİD‘i başımıza sarmadımı? İnsanların organlarını ihraç etmedimi, karanlık işleri yüzünü geride bırakmadımı? Hepside vampir gibi arzı ifsat etmedilermi? Trumpta gördüklerini icra ediyor, kini açık kusuyor. Yani o iyi o kötü siyaseti iflas etti al birini vur ötekine.

Bugün dünyada iki yol vardır velayet yolu ve karşı duranların yolu. Ne namaz, ne müslümanım demek yetmez. Kimleri sevip kimlere buğz etmektesin, Allahın dostları yada düşmanlarıylamısın. İmam Humeyni bize bir miras bırakmıştır, İmam Hamenei‘in canıyla koruduğu ve her Müslümanın karşısında yükümlü olduğu velayet devleti. Bu kaim Mehdi‘nin devletidir, insan ya bununla olup kendini bu vampirleden kurtarır, yada bu kan içiçilerin mezesi olur. Ya insan olarak özüne erişir, yada esfele sefile çevrilerek sürüklenir. Ya izzet, ya zillet, ya iradesine sahip çkmak, yada iradesizce onlara teslim olmak. Allah bu yolda irade sahibi olmayı hepimize nasip buyursun.

Kevser Şimşek



Yeni yorum ekle