Ümmetin Kurtuluşu Velayet Bayramı

Pt, 06/03/2017 - 14:53

Ümmetin Kurtuluşu Velayet Bayramı

İçinde bulunduğumuz bu manevi günler bize şunu sordurmakta, Neden bu haldeyiz? Sistemin çarkları birilerinin menfaatleri için dönerken diğerlerinin hayatlarını yıkıp onları başkalaşmaya ve yoksulluğa sürüklemekte. Henüz geçirdiğimiz Kurban Bayramı bu sultacıların zulümleri altında pek cok beldede kutlandı. Bu insanlar neyin cezasına çarptırıldılar, ırkları ayrı olsada aynı zulme uğratılmaktalar. Zalimler zaman içinde isim değiştirselerde aynı sistem işleye durmakta, dünün ram sesleri bu güne uygun isimlerle meydandalar Karunlar, Hamanlar hep iş başında, ama neden hep aynı zulüm insan olma kimliğine karşılık. Biz neyi unutuk nerede hata ettik, neyi elden verdik ki zillet bizi takipten vaaz geçmiyor. Neden dönüp dolaşıp aynı noktada kayb ediyoruz? Neden bize kurtuluş olarak sunulanı bir alıp bir bırakıyoruz, Firavunları şahıslarda kınama ve lanetle yetiniyoruzda Firavuni eylemlere karşı uyanık olamıyoruz. Nasıl bir din anlayışına sahibizki yediğimiz her darbe din kisvesiyle bize değmekte. Hangi ilacı kullanıyoruz bu yaramız hep açık kalıyor.

Aynı dün Firavunun dediği gibi ben sizin bir tek ilahınızım dayatmasını yapabiliyorlar. Namazın, orucun, zekat ve diğer amelerin serbest olduğu yada böyle gösterildiği halde kanun koymada rabb kabul edilmiyor. Müslümanların kıblesi nereye dönderilmiş, dönderilmek istenmekte. Siyonist çıkarlarıyla örtüşen bir kıble Amerika tefrikasıyla çatışmayan bir islam. Bu bir zamanlar yahudi ulemalarının yaptığı ve halklarına satıkları içi boş adı din olan şeydi. Ne yazık ki bugün müslümanlar bu cehaletle vurulmuş, kuyuya çekilmiş ve de çekilmek istenmekte. İnsanı düşünmekten yoksun özüne dönmekten alıkoyan sistem ve akıllarını başkalarının ellerine bırakan müslümanlar. Bu bayramda bu sistemin hedefleri doğrultusunda işledikleri cinayetleri nasıl din adına müslümanların üzerine attıklarına bir kez daha şahit olduk.

Suudiler geçen sene işledikleri cinayetlerin hesablarını vereceklerine Allah‘a gönülden bağlı müminleri hacc‘dan mahrum ederek din adına onların yollunu kestiler. Bununla bir zamanlar Kabe‘ye sahiplik iddiasında bulunan müşrikleri hatırlatmaktalar, Peygamberi geri çevirip Hubeydiye anlaşmasına zorlayanlara benzemekteler. Ancak haremin koruyucusu ünvanıyla orta yere gelenler irham günlerinde herkesin makamlardan sıyrılıp kul olma yoluna girdiği o günlerde yüz polis, yüz elli korumayla gelip yol kapatmanın hesabını niye vermediler. İslam‘dan yana sadece isim taşıyan sözde müslüman yöneticiler neden buna sessiz kaldılar?

Şeriat kanunuyla muhakeme olduğunu söyleyen Suudlar neden bunu yapanı kısas etmediler de bu cinayetlerini onlar şehit oldu diyerek savdılar. Şeh Nemr için işleyen şeriatları niye kendileri için susmakta, küfürle işbirliği yapanlar nasıl Kabe‘nin sorumluları olabilir. Onlar bu hakkı Kur’an‘dan aldıklarını iddia ediyorlarsa bunu çoktan kaybettiklerine biliyor olmaları lazımdı. Bugün rekor düzeye ulaşmış silah alımıyla hergün gündeme gelmekteler daha bu yaz Fransa‘dan rekor düzeydeki silah alımından dolayı prensleri madalyayla törenle taltif edildi. Evet öyle bir çark ki her yönü düşmana yarayan petro-dolarlarla ayakta kalan Amerika ve siyonizim bunların elliyle müslümanları öldürmekte. Yemen‘e ne tür bir gerekçeyle saldırdığını izah edemeyen bu yönetim İsrail kumandasında Mescidi Haramı gasb edip masumların kanını alenen dökmekte. Tüm tekfirci akımları besleyen bu zihniyet özenle korunmakta, zira bu batini İslami elbise giymiş hacı boynundan sıyırmış haçlı ordusudur. İşlediği onca katliyam masum çocuk ölümüne karşılık sadece ismi bir kaç gün birleşmiş milletler listesine alınmıştır bunuda niye yaptıkları şaibeledirki Suudiler babalarının yapamadığını bu Siyonistler için yapmışlardır. Eğer İsrail varlığını Ortadoğuda sürdürebiliyor büyütüyorsa bunu kesinlikle Türkiye ve Suudi Arabistan‘a borcludur, bunlar öyle kadrolar yetiştirip önemli makamlara yerleştirdiler ki her ne kadar imzaları atan eller bunlar olmadıysada onlar imzalanması gereken yerleri belirlediler. Avrupa‘daki Fransız ihtilalından tutunda İsmet İnönü‘nün Lozanda attığı imzada her yerde görebilirsiniz. Onlar Müşavir, Doktor veEğitmen olarak arkadaki yönlendiren olarak her yerde kendilerini göstermeden insanları bir birlerine kırdırdılar. İnsanları kendileri için yaratılmış gören bu tür düşünceden başka bir şey beklemek saflık olur. Kuran‘ı Kerim‘in bunları aduv olak işaretlemesi bunların kimliklerinin tescilidir. Bunlar gerektiği zaman tağut putunun önünde secde edip eğilerek güya inandıkları tek Allah‘ı sen biraz dur diyebilecek kadar dinsizdirler.

Onlara göre din çıkarlarına hizmet eden dindir, cehalet üzerinden yürütükleri bu zulüm sinsiliklerini orta yere getirmekte. Ama tüm bunları görüp ses çıkarmayan basiretsiz yöneticiler ve din adamları siyaset ayrı din ayrı diğerek bunları ayakta tutmakta. Yahudi hizmetinde, Suudun esaretinde olan bayram, Peygamberi Ekremin mirası olamaz. Ama burda acı ve elim olan şu ki tamamlanmış bir dinin mensupları neden bu zulme uğramakta ve kabul etmekte. Biz neyi terk ettik ki namazlarımız ve ibadetlerimiz onlara zarar vermiyor, bizede fayda sağlamıyor. Bayramlarımız onların İzniyle oluyor Allah‘ın tain ettiği günleri değilde onların uygun gördüğü günde oluyor. Kuran‘ın onca ayetlerine rağmen bunların ellinden kurtulamıyoruz. Kah vayiz oluyorlar, kah alim, kah yönetici ve kumandan ama sürüleri hep aynı cehalet zakumu içirdikleri müslümanlar. Şeytanı taşladığını zan edip yanı başlarındaki Firavunları ayakta tutanlar, İbrahimin kırdığı putları diriltenler ve bize kayıp ettirmek istedikleri şey Velayet. Yoksa her gün bayram kutlasak ne güzel diyerek bize gülerler, ama sultalarına son verdirecek Gadiri Hum‘u bayram olarak kabul etmezler, tamamlanmış din onların ölüm fermanıdır çünkü velayet zalimlerden beridir.

Zilhicenin 18’ne rastlayan ve ey Nebi eğer bunu tebliğ etmesen bundan öncekini tebliğ etmemiş sayılırsın ayeti nuzül ettiğinde Peygamberi Ekrem yüzbine ulaşmış hacı topluluğu karşısında Maide süresi 67 ayetini beyan ederek şöyle buyurmaktaydı: ‚Ben kimin mevlasıysam Ali‘de onun mevalsıdır.‘ Gadiri Hum mevkiyinde vuku bulun bu olay müslümanların kaderlerini belirlemiştir. Ya Velayete sırt dönüp zilleti kabul yada Velayetle birleşip hür olmak, bugünde bu ayetin savaşı verilmekte. Zorbalar monarşi hayelinde olanlar müslümanları hakka ulaştıracak o hedeften saptırmak istenilmekteler. Hacı‘lara reva görülen katliyam Yemen‘e sıkılan kurşun, Iraka açılan savaş Suriye‘de yürütülem kirli savaş, Kürdistan‘daki sinsi iç savaş İran‘ı yerle bir etme hayali müslümanların Velayete ulaşmaması içindir.

Doğurtulan tüm tefriçi akımlar isimleri ne olursa olsun bunu ortadan kaldırmak içindir. Bu günlerde yıl dönümünü kutladığımız bu büyük olay özellikle saptırılıp sansüre edilmekte. Din adamı olduğunu sanan bazı insanlar tartışmalar açmakta, böyle bir bayram yoktur diye halkı uyandırmak yerine İsrail‘in menfaatlerine çalışmaktalar, bilinçli yada bilinçsizce. Müslümanların iki bayramı varmış doğrudur ancak bu bayramların teminatı Velayetir, onu belirliyende Velayetir.

Hz Adem’den, Hz Muhammed‘e kadar tüm rükünları ve bayramları koruyan, belirleyen Velayetse bu hadisenin gerçekleştiği günüdür, Peygamberi Ekrem bu önemli günü müminlerin müslümanların bayramı ilan ediyor, buna karşı çıkan hangi dini delile kimin isteğini yerine getiriyor. Ey basiret sahibleri şeytanın izniyle kutlanan hangi bayram bayram olabilir, zindana hicrete zorlanmış hangi müslüman bayram kutladığını iddia edebilir. Müslümanlara hacı yasaklayan bir yönetim bayramlarını nasıl belirleye bilir? Düşmanla kadeh tokuşturanlar nasıl hakkımızda karar verebilir? Bu dini yaşamayanlar yaşayanların nasıl yaşaması gerektiğini nasıl ve hangi cüretle izah edebilir.

Bizim özümüze dönüşümüz bayram, Allah‘ın ipine sarılışımız kurtuluş, şeytana karşı duruşumuz kıyam, nefsin zindanından kurtuluşumuz hürriyetimizdir. Bizi öldürdüğü için madalya alanlar bizden değildir, bizde onlardan olamayız. Bizi petro-dolarlara kurban edenler velilerimiz olamaz, insanlarımızı sürgün edenler bizi yönetemez, elleri İsrail elli olanlar bizim ellerimizi tutamaz, bizi ateşkez oyunlarıyla vuranlar aslında hainliklerini tescil edenlerdir. Ama sormak vakti gelmiş geçiyor, hangi ateşkekes hangi saf! Sen kimsin, benim ülkemde ne hakkın var. Dinimin ılımlı ılımsız olması senin neyine, benim dinimin kuralları belirlenmişken bana kural ve buyruklarını hangi din adı altında dikta etmektesin. Neden beni her vurdukduktan sonra yanlışlık maskesine bürünmektesin? Beni kesenleri yaşatma mücadelesindesin, neden bu azim. Sen kimsin ki benim velim olmak istemektesin, sen kimsin ki Veli mi? Sen bu dindenmisin ki bana gelmektesin, yüzündeki sinsilik işlerinde, şer sözlerindeki tutarsızlık, hedeflerindeki malubiyet. Ekinlerinde biçilen eza vaadlerinde çekilen cefa, seni elle vermekte ey benim bayramlarımı çalan, ey benim elbiselerime ordularını bürüyen, ey benim lisanımla konuşan, ey vesveleriyle Samiri‘leri konuşturan artık vaatlerin boşuna.

Senin kendine bile faydan yok, cayır cayır yanan bir ateş yollundasın, felaketin kibir ve gururun, tövbeye sırt dönen benliğin. Oysa ben nurum, seni çıldırtan ve özümde ki nurla, rabbim diyen. Eğer senin ismin bugün değişmişsede aynı eylemlerin seni elle vermekte, Amerika olsa, İsrail olsa adın kodların Türkler olsa, Suudlar olsada yada başkaları, sen aynı fitnesin ey kovulmuş şeytan. Adem‘i kurtarmak istediğini söyleyen betbaht. Velayet bayramına sahib çıkarak bayramlarımızı koruyacağı,z tepliğ edilene şahit olanlarız.

Biz Mevla kabul ettiğimizin Mevlasını başa koyanlarız, hakk Ali (a.s) iledir Ali (a.s) hakkladır hakikatine biat edenleriz, bu günün Ali‘sini dünde yitirmeyenleriz. Bu gün hakkla olan Ali‘ye itaat bayramından bizi mahrum etmeyi kursağında bırakacağız. Muhammed‘in dinini Siyonist masonundan öğretemiyeceksin bize, ateşe versende her yanı bizi yakamıyacaksın, ALLAH‘IN vaadidir hakla olanı koruma.

Kendine acı ey betbaht haviyen ne kadar derin güneş aydınlatmışken her yeri, ne kadar kapata bilirsin gözleri, Ferecin yakınlaşmış fecrine ne kaldı. Bir vahdet bayramına yürüyor ümmet, vur başına yada çekil, vaktin bitmek üzer ilel ebet adın lanetle anılacak, akan her kan senin zulmetini haykıracak her mazlum çığlık seni boğacak. İsmin.her neyse her kim yardımcıysa sana o son yüzlerinde tükendi imanın taşları seni yerle bir edecek. Biz kraların iktidar sahiplerinin atın dediği taşları atmıyacağız, İbrahimin baltası, Davudun sapanı ve Yunus‘un yakarışıyla seni alt edeceğiz.

Gadiri Hum ilke ve yönetimimizdir, Velayet bayramımız senin sonun olacak ey büyük şeytan, biz Gadiri Hum‘un vahdet bayramına yürüyen Muhammed’ileriz.

Kevser Şimşek



Yeni yorum ekle