İslam Dünyasında Siyasi, İlmi Ve Ahlaki Çöküş

Sa, 10/07/2018 - 00:33

‘’Ama kim benim zikrimden yüz çevirirse kitabımı dinlemez ve beni anmaktan gaflet ederse, ona dar bir geçim ve yaşam sıkıntısı vardır ve Biz onu kıyamet günü kör olarak diriltir, duruşmaya getiririz.’’

İlim, hikmet, marifet ve yüce ahlakı değerlerle insanı onure eden yüce İslam dini, tarih içinde insaniyet mektebinin hayat kaynağı olmuştur. Bütün yönleriyle beşeriyeti muhatap alan yüce İslam dini, ona en üst derecede yaşamın tadını tattırmak ister. Herşey insan için yaratılmıştır, insan ise yaratanına kulluk için yaratılmıştır; şu yüce makamda seyreden insan Kur’ani Kerimde övgüye şöyle layık görülmüştür.

‘’İncir ve zeytin hakkı için! Sina dağı, hakkı için! Bu emin belde hakkı için ki: Biz insanı en mükkemmel değerde yarattık.’’ Tin suresi

İlk üç ayette Hz. Musa, Hz. İsa, Hz. Muhammed (Aley himü’s- selam) gibi ululazm peygamberlere vahyi gelen değerli yerlere dikkat çekerek insanın yüce değerini beyan eder. Yüce Allah insanı her yönüyle, cismi, akli, ruhi bakımdan mükemmel yaratmıştır; çünkü her türlü kabiliyetleri onun vücuduna yerleştirmiştir, Kabe kavsey arasında seyrisuluk yapabilme derecesi ona verilmiştir. Her nekadar insan yapı bakımından küçük cüsseli’ise onun meleküt aleminde yer edecek imtiyaza sahip ve değer bakımından üstün bir kimliği vardır. Ancak bu değerler verilmiş ilahi recete’ile korunma altına alındığı taktirde insan üstün bir kimlik olarak yaratılmışlar arasında ilmen, siyaseten, ahlakan üstün bir makamda kendine yer edinir ve mevla onu şöyle onure eder:

''Allah Adem’e bütün isimleri öğretti. Müteakiben onları meleklere göstererek:' iddianızda tutarlı iseniz haydi bana şunları isimleriyle bir bildirin bakalım!’’ dedi’: Subhansın ya Rab! Senin bize öğrettiğinden başka biz ne biliriz ki? Her şeyi hakkıyla bilen, her şeyi hikmeti ile yapan Sensin’ dediler. Allah: Adem! Eşyanın isimlerini onlara sen bildir’ dedi. O da isimleriyle onlara bildirince Allah buyurdu : Ben size demedim mi ki göklerin ve yerin sırlarını ben bilirim’, Ve ben sizin gizli açık yapmakta olduğunuz herşeyi bilirim.’’ Dedi.2/ 31- 33

Bu kadar yüce değerlerle insan oğlunu onure eden Allah, aynı zamanda onu küçülterek te onu tanıtır. "Sonrada onu en aşağı dereceye indirdik." Tin suresi

Bütün güzelliklere sahip olan insan, güzellikler içinde yaşadığı zaman insan güzeldir, yaradılışındaki gerçekte bunu emreder insana, çünkü güzel ve temiz olan şeyler güzel olanlar içindir. Kötü kokan şeylerde kötüler içindir. Kıymet ve değerini bilenler devamlı kıymetli ve değerli yaşarlar, ama kendi değerini korumasını bilmeyenler ucuz ve değersiz şeylere satanlar değersiz yaşamayı tercih ederler.

Bu pencereden bakıldığı zaman İslam dünyasının çökmesinin sebeplerini rahatlıkla çözülmüş olur. Zira insanın bu yüce değerlerinin korunması için elçisi Muhammed (s.a.a) vastasıyla göndermiş olduğu ilahi kitap Kur’ani Kerim müslüman milletlerin hayatından uzaklaştırıldı, kötüler iyilerin yerine geçti, iyilere ise hayat hakkı tanınmadı, zulüm adaletin yerini aldı, cehalet ilmin kapısına kilit vurdu, saray ve saltanat hayatı başladı, yönetenlerle yönetilenler arasında ciddi bir mesafe oluştu. Saraylardan akan fitne ve fesat lağamları halkın üzerinde etkisini göstererek büyük bir ahlaki çöküntüye uğradılar, diğer taraftan saray yönetimi ayakta kalabilmesi için ilim adamları sarayın emrine girdi, yaptıkları zulmün fetvasını onlardan alındı. Tekka ve medreseler dünya kafirler içindir ahiret bize yeter fikrini insanlara aşılıyarak ilim ve ilmi araştırmalardan insanları uzaklaştırdılar. Bunu takip eden cami ve mescitler ilim ve marifetten yoksun, siyasi bilinçlenmeden uzak bir toplum yetiştirerek saray yöneticilerine karşı itaat etmeyi vacip kıldılar velev zalimde olsa bile! İlmi, siyasi ve ahlaki değerleri toplumun elinden alarak yukarıda Allah aşığıda devlet diye itaat yapmayı farz olarak halka kabul ettirdiler.

İslam dünyası kendi kimliği ile yaşadığı dönemlerede ilmi, siyasi ve ahlaki konularda dünyaya öncülük yaparlarken saray ve saltanat makamındakiler topraklarına toprak katma ve saraylarına topladıkları cariyelerle aşk yapmaya başladılar. Yavaş yavaş ilmi, siyasi ve ahlaki çöküntüye doğru çökmeye başladılar.

Bu arada garplılar kadınlar vastasıyla saraylara hükm ederek saraydakilere aşk yaşatarak ilmi hazineleri garbe taşımayı başardılar. Gün geçtikçe ilmi siyasi ve ahlaki yönden küçülen İslam alemi nihayet savaş güçlerinide kayıp ettiler. Bugün 56  İslam ülkesi garbın kapı kulluğunu yapmaya dahi razılar.

Evet! Yukarıda konuya aydınlık getiren ayeti, duyarlı her müslümanın dikkatle okuması gerekir, olur ki ümmetin uyanışına vesile olur. ‘’Kim benim zikrim olan Kur’ani Kerimden, ilahi kitaptan ve benim dinimden yüz çevirirse ve onu hayattan uzaklaştırırsa ve onunla yönetilmezse ben onlara bir yaşam sıkıntısı bir geçim sıkıntısı veririm ve onları ahirette de kör olarak huzura alırım’’

Bugün dünya insanı ciddi bir bunalım geçiriyor, kimi sarhoş, kimi berdoş, kimi kan ve gözyaşı döküyor kimileride dünyanın güzelliklerini yaşıyor. İslam ümmeti hem sarhoş, hemde berdoş ve hemde kan ve gözyaşlarıyla yaşıyorlar. İlim ve bilim üzerinde çalışanlar çalışmalarının karşılığını bu dünyada güzel bir yaşamı elde ediyorlar ve yaşıyorlar. Ama ahirette kör olarak huzura alınacaklar, zira bunlar kendilerine verilmiş olan ilmin sahibini tanımadıklarından onlar huzura kör olarak alınacaklar. Amma İslam dünyası Kur’andan ve Allah’ın dininden yüz çevirdikleri için sıkıntılı bir hayat ve kanlı gözyaşlarıyla hayatlarını sürdürmekteler. Bunlar dünyada bu sıkıntıları çektikleri gibi ahirettede kör olarak huzura alınacaklar. Çünkü bunlar inandıklar ve kabul ettikleri dini hayatlarından, yönetimlerininden uzaklaştırdıkları gibi laik demokrasi ve seküler ideolojiyi Allah’ın dinine tercih ettiler, yöneticileri Allah, Kur’an ve dinden konuştular ama dinin hiç bir hükmüyle amel etmediler. Allah’ın dostlarını bıraktılar, batı dünyasını kendilerine veli ve büyük kabul ettiler, Nato ittifakıyla küfrün safında Korede savaştılar, İsrailin yerinin genişlemesi için İslam ümmetinin kanını döküp İsraile kurbanlar vermekteler.

Kur’andan ayrılan müslümanlar kötü hastalıklara yaklandılar; birbirlerine karşı kibir, kendini üstün görme kardeşini küçümseme, kıskançlık ve iki yüzlülük onları ilimden, siyasetten ve ahlaktan uzaklaştırdığı gibi batıya karşı etek öpmeyi kendilerine bir üst kimlik gibi gördüler. Şimdi gah batıya yağ çekiyorlar biz batının kaçınılmaz üyesiyiz derler, gah doğuya yüz çeviriyorlar batıya rest çekiyorlar, yanlış siyaset tutmayınca tekrar batıya yüz çeviriyorlar doğuyu taşlıyorlar. Gah müslümanların tevecühünü kazanmak için İsraile hamle ediyorlar, tepki alınca hemen kırmızı telefonlar devreye giriyor özür dileme merasimi başlıyor!

Siyaset ahlakından yoksun, ilim hikmetten uzak, çizgisi ve yol haritası belli olmayan siyasetçilerin güçlü dünya siyasetleri karşısında yok olacaklar ve bunun sorumlusu ise müslüman halklar olacak!

İlmi, ahlaki ve siyasi olarak dünya siyasetçilerine karşı damgasını vuran İmam Humeyni (r.a) islamın yüce değerlerini ilmen, ahlaken ve siyaseten koruma altına alarak (Laşerkiye vela garbiye el islamiye islamiye) diyerek inanmış müminlerin yol haritasını çizmiştir!

Ama ne var ki ilimden, siyasetten ve İslami ahlaktan yoksun olan Müslüman ülkeler kıskançlıkları yüzünde İsraili dost edinmekteler veya batıyla el sıkışarak müslüman kanı akıtmaktalar. Yine neyazık ki batılıların ve İsrailin huzurunun teminatı olarak kardeş kanını Allah adına akıtmaktalar.

İslam dünyasının çöküşü:

İslam dini saray ve saltanatı koruma dinine dönüşünce siyonist ve emperyal güçler bekledikleri hedefe ulaşmış oldular, çünkü insanlık tarihi ile başlayan semavi dine düşmanlık günümüze kadar devam ede gelmiştir. Her asır ve zaman diliminde ilahi olan velayet makamını hedef alan siyonist ve zalim güçler, ilim, siyaset, hikmet ve marifet mektebi olan Kur’an ve Ehl-i Beyt mektebinin koruma görevi ile görevli olan imamet makamı hayattan uzaklaştırılınca İslam ümmetini ilmen siyaseten ve ahlaken çöküntüye uğrattılar.

İlmin marifetin, siyasetin ve hikmetin kaynağı olan Kur’ani Kerim sırf ölülere okumak, mescitlerde güzel sesle okunmak veya sadece ahiretle alakalı ayet ve hadislerle insanları dünyadan nasiplerini almanın sadece bir lokma ve bir hırka yeter diyerek cehalete terk ettiler. Dünyada gelişen teknoloji karşısında aciz kalanlar, onlar kafirlerin icadıdır onları kullanmak haramdır diyerek cahaletlerini örtemeye çalıştılar. Kedi takvası yaparak dünya kafirler içindir bizler ahirette cennette yaşamak için hazırlık yapmalıyız diyerek müslümanları cehalete terk ettiler.

Kur’ani Kerim evrendeki bütün esrarın çözülmesi için ilmi çalışmaların yapılmasını insandan istemektedir ve şöyle buyurmaktadır.

‘’Ey cin ve ins topluluğu! Yapabilirseniz haydi göklerin ve yerin sınırından geçin bakalım! Ama geçemezsiniz; ancak üstün bir güç, kuvvetli bir delil ve ilimle geçebilirsiniz.’’55/33

Allah Kur’ani Keriminde bizden evrenin keşf edilmesi için bir çok ayeti celile’ile yol göstericilik yapmıştır. İlmi çalışma yapmak isteyenlere ve Kur’anla tanışmaya şöyle davet etmiştir.

‘’Elif. Lam. Mim. O kitap( Kur’an); onda asla şüphe yoktur. O, muttekiler için bir yol göstericidir.’’ 2/ 1-2

İlmi ve edebi yönden insanlığa yol göstermek isteyen ilahi kelam, ilmen, ahlaken ve siyaseten dünyayı onarıp yönetmesini insandan ister; zira dünyadan nasibini almamış olanlar ahirettede hüsrana uğrayanlardan olacaklar ve kör olarak huzura alınacaklar.

İnsan yeryüzüne halife olarak atanmıştır; halifenin görevi yeryüzünü ilahi isteğe göre onarıp yönetmesidir, bunun için semavi kitaplar ve elçiler göndermiştir. Kim bunlara sıkıca bağlanırsa dünya ve ahirette kurtuluşa ve özgürlüğe kavuşmuş olacaktır. Eğer bu gün islam dünyası özgürlüğünü kaybetmiş ise Kur’an ve Ehl-i Beyt’ten uzak bir hayat yaşadıklarından ileri gelmektedir. Dönüş Kur’an Ve Ehl-i Beyt’e kurtuluşta ordadır.

Dinimiz, ilmen, siyaseten, ahlaken bir bütün olarak Allah tarafında beşeriyete sunulmuştur. İslam dini bir bütün olarak sunan Allah onu parça parça etmeye veya bir kısmını alarak bir kısmını terk etmeye kimsenin hakkı yoktur. Şayet böyle olmuş denilecek olunursa parçalanmış din Allah’ın dini değildir, ona uyanlarda onlardandır. Allah şöyle buyurur.

‘’Siz Allah’ın dininden başka bir dinmi arıyorsunuz?

 

Muhammed Avci



Yeni yorum ekle