Muhammed Avci: Adalet

Cu, 09/03/2018 - 22:39

Bismihiteala

ADALET

Ey iman edenler! Allah için hakkı ayakta tutan, adaletle şahitlik eden kimselerden olun. Bir topluluğa karşı, içinizde beslediğiniz kin ve öfke, sizi adaletsizliğe sürüklemesin.

Adil davranın, takvaya en uygun hareket budur.

Allah’a karşı gelmekten sakının! Çünkü Allah yaptığınız her şeyden haberdardır. 5/8

Ayetin metnide var olan ilahi ilke, insanların sosyal hayatında adaletin tesisi istenilmektedir. Ayetin önemle işaretlediği adil şahitler olun ifadesi insanlar arasında güvenin, emin olmanın ilkesinin tesis etmek içindir ki Allah mümin kullarını muhatap alarak onları şöyle uyarıda bulunmaktadır.

‘’Ey iman edenler! Haktan yana olup var gücünüzle ve bütün işlerinizde adaleti gerçekleştirin ve adalet numunesi şahitler olun!’’

Uyarıya devam ederek şöyle buyurmaktadır; Şahsi hesaplar, kavmi düşmanlıklar, siyasi çekişmeler ve çıkar ve menfaatlar olmasın ki sizi adaletin yerine getirilmesinde ve başkalarının hak ve hukukunu çiğnetmiş olsun, zira adaletli olmak herşeyin üstünde kabul görmektedir; adil şahid olmak ise insanın maddi ve manevi değeridir. Buna binaendir ki Allah şöyle ikazda bulunur.

‘’Bir topluluğa karşı, içinizde beslediğiniz kin ve öfke sizi adaletsizliğe sürüklemesin’’ Ve devamında şöyle buyurur:

‘’Adil davranın takvaya en uygun olanda budur.

Allah'a karşı gelmekten sakının! Çünkü Allah yaptıklarınızdan haberdardır.’’

İslam dininde çok az mesele vardır ki adalet kadar önemli olsun; zira adalet tevhid gibi Usulu dinden sayılmıştır. Hiç bir mesele yoktur ki, akidevi, ameli, ictimai, ahlaki, siyasi ve hukuki mesele tevhidten ayrı düşünülsün; buna binaendir ki herşeyin mayası tevhidir, tevhidsiz hiç birşey düşnülmediğine göre adaletsiz de hiç bir şey düşünmek mümkün olamaz.

Adalet: Usulu dinin ilkelerinden biri olduğu gibi müslümanların düşüncelerinin temelinide oluşturmaktadır. Adalet Allah’ın sıfatlarında biridir, tevhidle olan münasebeti ise kainatın dengeli ve düzenli adil bir işleyişin olması Allah’ın ehediyet sıfatının delildir. Buna binaendir ki tevhidle adalet içiçe olduğu bilinmektedir. Şöyle bir soru akla gelebilir Adaletsiz biri tevhid ehli olabilirmi? Veya tevhid ehli olmadığı halde adil olabilirmi? Adaletin olmadığı yerde zulüm vardır zulmün olduğu yerde adalet yoktur.

İnanmadığı halde adil davranan biri en büyük adaletsizliği kendi şahsında yaptığı görülmektedir, çünkü o kendi fıtratını bozarak yaradılışındaki var olan tevhidi bozmuştur; ya kendi nefsini ilahlaştırmıştır veya insan eliyle yapılmış şekil ve cisimleri ilah edinmiştir, maddeyi, şöhreti ve makamı kendilerine ilah edinenlerde bu kabilden sayılmaktadır.

Adeletsiz ve zalim bir kişi tevhid ehli olabilirmi sorusuna gelince yüce Allah şöyle cevab verir.

‘’Bilerek kim bir mümini öldürürse cezası ebedi cehennemdir.’’

Öyle ise İslamdaki savaşın hükmü nedir?

İslam dininde saldırganlık ve başkalarını toprağını işgal etme yoktur, İslamdaki savaş bir coğrafyada Allah’ın dini anayasa olarak kabul edilmiş ve hükmediyorsa düşmanlar tarafından ilahi dini yok etmek için saldırıya geçer ve İslam beldesini işgal ederse müslümanların üzerine farzdır Kuran'ın hükmettiği vatanı korusun ve saldırgan düşmanla savaşsın, ölür veya öldürür ama düşmanla savaşır ilahi ve şeri vazifesini yerine getirir. İslam kadın, çocuk ve savunma gücünü kaybetmiş olanlarla savaşmayı veya onları öldürmeyi yasaklamıştır. İslam'daki savaş savunmadır saldırganlık veya başkasının toprağını gasp etmek yoktur.

Batı Asyadaki kirli savaşa gelince savaşın ayaklarını oluşturan sömürgeci Amerika NATO ve müttefikleri; Bölgeyi tamamen ele geçirip sömüre bilmesi için bölgedeki NATO üyesi şefleriyle birlikte İslamın beldeleri Amerkanın emrine verilmesi için savaşı fitillemişlerdir, çeşitli çete örgütleriyle İslam adına islamın mukaddesatlarına saldırarak adeta koyun boğazlarcasına insan boğazlıyarak islamın sayfasına yazdırmışlardır. Büyük bir nefret oluşturarak bölgeyi kana boyamışlardır ve devam etmektedirler.

İkinci ayak VARŞOVA pahtı (Rusya) bölgenin Nato ittifakının eline geçmemesi için kendi varlığını sahaya indirmiştir. Zira bölgenin insiyatifini elinde tutabilmesi için rengten renge dönüşerek yavaş yavaş itibarını kaybetmektedir. Nihayet oda emperyal bir güçtür çıkarları peşinde koşar.

Üçüncü ayak ise İslamın yüce sesi İslam cumhuriyetidir. Büyük şeytan ismile tanımlanan Amerika ve onun müttefiki olan İsrailin ve bölgedeki müslüman geçinen şefleriyle İsrailin nefesini daraltan islamın dilaver geçleri olan HİZBULLAHI aradan kaldırıp İsrailin derin nefes almasını ve bölgeyi onlara teslim etme amacıyla iki yüzlü munafık bölge şeflerinin eliyle kan akıtarak hakim olmak istemekteler, buna karşı İslami direniş güçleri sahayı onlara bırakmamak için sahaya inmişlerdir. Bu muazzam iniş küfrün saraylarında ve bölge şeflerinin tahtlarının yıkılmasının korkusuyla birbirlerine tutunarak ayakları üzerinde durmaya çalışmaktalar, bazen sıkıntılara tahammül edemediklerinden birbirini rencide edecek sözlerle sözlü düelloya girerek uyanmak üzere olan insanları tekrar uyutmak için milli duyguları kabartırlar ve hizmete devam ettirirler. Buna binaendir ki İslamın mukaddes toprakları batı sömürgecilerinin eline geçmemesi için İslam cumhuriyeti sahaya inmiş bulunmaktalar.

Batı ve doğunun hedefleri açık ve net sömürmektir ve islam beldelerini kayıtsız şartsız tasarruflarına almak isterler. Bölgedeki şeflik konumunda olanlar niçin bukadar heycanla savaş vermekteler? Bölge şefleri iki şey için kıyasıya savaşmaktalar. Öncelikle tarihten beri Muhammedin (s.a.a) nurundan o secereyi tayyibenin meyvesi olan Ehl-i Beytin bulunduğu makam ve mekanlardan vahşete kapılarak o makamları ve mekanları tahrip etmek isterler; zira gerçek Muhammedi (s.a.a) İslam onları saltanat yapmalarına engel olcağından endişelenen şefler Ehl-i Beyt taraftarlarının bölgede hakim olmamaları için peygamber evladına karşı savaşmaktalar. Bölge şeflerinin ikinci hedefleriyse Amerikayı ve israili memnun etmek için savaşmaktalar. Belki kabul etmiyeceksiniz, ama Allah Adil şahitler olun diye emretmektedir; şimdi soralım Arabistan, Ürdün, Mısır ve diğer arap ülkeleri niçin Suriyenin içişlerine müdahale ediyorlar ve ordaki teröristleri silah ve para vererek destekliyorlar? Arabistanda zulmün ve baskının avukaya çıkmasına rağmen neden sessiz kalınmakta, Bahreynde kraliyet tarafından halka yapılan zulme neden sessiz kalınmakta, Nijeryada insanlar katliam yapılırken neden kimsenin sessi çıkmamakta buna benzer olaylar oldukça çok ama herkes sessiz ve suskun!

Şu Suriyeye kahramanlık destanlarını yazmak isteyenler ve Ümeyye camisinda namaz kılmak isteyenlere ve taraftarlarına şunu sormak istiyoruz. Suriyede devletle milleti arasında ki geçimsizliklere karşı bütün sömürgeci güçler ve şeflerile birlikte Suriyeye girerek bir ülkeyi virane çevirdiler Niçin? Vicdanıza danışarak cevap verin!

Şimdi ikinci soruyu soruyorum adil şahitlik yapmanız imanınızın göstegesi olacaktır. Neden Türkiye Suriyenin iç işlerine müdahele etti hani biz hiç bir devletin içişlerine müdahele etmeyiz denilmekte idi şimdi Suriyenin içişlerine neden müdahele edildi? Eğer orda zulm ediliyordu onun için müdahele ettik denilirse biraz önce saydığımız devletlerin tamamında zulüm avukaya çıkmış olmasına rağmen dost ülke olarak kabul edilmekte niçin? Türkiye kendi halkına yapmış olduğu zulümü sağır sultan bile duymuştur, neden Türkiye hükümeti haklı oluyorda Suriye hükümeti zalim oluyor? Kendi topraklarını mukaddes kabul edenler neden başkasının topraklarını işgal ediyorlar? Allah şöyle bir uyarıda bulunduğu halde yine adaletsiz şahitlermi olacaksınız!

‘’Bir topluluğa karşı, içinizde beslediğiniz kin ve öfke, sizi adaletsizliğe sürüklemesin’5/8

Irki ve mezhebi taasuplar insanın gözünü kör eder ve zalimin yanında yer almasını sağlar, bunun için Allah (c.c) müminleri ciddi uyarı yaparak ırki ve kabilevi taasuplardan uzak durmalarını ister.

Allah adil şahitler olun diye uyarı yapıyor; bugün batı asyada birilerinin çıkarı için dökülmekte olan kanı nasıl değerlendirmemiz gerekir; Başta dökülmekte olan kan müslümanların ve müminlerin kanıdır, bölge halkının yüzde doksanını müslüman ve mümin halklardır, bununla birlikte diğer dinlerin ve inançları mensuplarınında kanları dökülmektedir, mümkündür ki inanmayalarda bu kanları dökülenlerin arasında bulunsun. Şimdi yukarıdaki ayet göre birilerinin menfaat ve çıkarlarını korumak için ölmekte olan insanların kanının sorumlusu kim olduğunu tesbit için adil şahitler olunması Allah tarafından istenilmektedir. Irki, mezhebi, bölgesel, ve coğrafi sınırların öteside imanın verdiği basiret gözüyle bakıldığı zaman büyük şeytan Amerikanın ve sömürgeci batı devletlerinin vermiş olduğu silahlarla bölge halkının kanı bölgedeki şefleri tarafından akıtılmaktadır.

İlahi istek olan adaleti ayakta tutun ve adaletli şahitler olun velevki babanız, kardeşiniz, kavminiz ve ırkınız olsa bile zalimi zalim olarak tanıtmak ve mazlumun hakkını savunmak imanın gereğidir.

Mümin ve muvahitlere düşen vazife perde arkasındaki kanlı elleri görerek hakla batılı, düşmanla dostu birbirinde ayırarak asıl düşmanın kim olduğunu insanlara tanıtmasıdır. Aksi halda mümin insanlığa karşı görevini yerine getirmemiştir. İnsanlık kanıyla beslenerek saltanatını korumak isteyenler mümin bir insanın babasıda olsa ayetteki adil şahitler olun emrine uyarak adilane şahitlik yapması onun imanının gereğidir. Adaletle şahitliği birleştirdiğimiz zaman fıtrattaki iman adil davran diyerek çağrıda bulunur. Eğer bir insan bu çağrıyı duyamıyacak ve his etmiyecek kadar gaflet içinde ise adalet ve adil şahitlik  o insandan beklemek saflık olur veya aklını başkasının cebine koymuş veya başkasının dünyası için satmış ise o zaman satılmış bir köleden adil şahitlik beklenemez!

Şöyle düşünülürse biraz daha gerçeğe yaklanılmış olunur; Birleşik arap emirliklerinin krallarının boyunlarındaki takılmış tasmayı ve ayaklarındaki palangayı görecek bir göz varsa rahatlıkla düşmanı tanınmış olur, eğer görmüyecek kadar kör olmuşsa o zaman akıllarını başkasına sattıkları görülecektir. Her ne kadar çok güzel ve saltanatlı bir hayat yaşadıkları görülüyorsa da güzel süt alına bilmesi için önlerine kaliteli yem bırakılmıştır; sütü kuruduğu zaman kesime göndermeleri için samiz olmaları gerekir ki yer altındaki haşaratlar güzel beslenebilsinler!

Ayrıca Amerikanın, İngilizin ve İsrailin her isteğini yerine getirmeleri için kadın, içki ve uyuşturucu sarhoşluğu onları mest etmesi gerekli olduğu için saray zevkini onlara yaşatmaktalar.

Zillet ve kölelik içinde saray yaşamını kendilerine izzet bilen bedevi köleler ümmetin servetini ümmetin düşmanlarına yedirmekteler. Başta Arabistan ve diğer Arap emirliklerinin petroluyla batılılar hastalarını sakat çocuklarını bakıma muhtaç yaşlılarını en güzel hastahanelerde bakımlarını yaparlarken Arabistanda Mekke ve Medine şehrinde kadınların, sakat çocukların, bakıma muhtaç yaşlıların sokak aralarında yol kenarlarında sefalet içinde yaşadıklarını tüm hacca gidenler gördükleri halde dile getirmemeleri büyük bir adaletsizlik değilmi! Birleşik arap emirlikleri Amerika ve İsrailin emriyle Arabistan kraliyet sarayında toplanarak İran islam cumhuriyetini ve Lübnan Hizbullahını islam düşmanı ilan etmeleri adaletsizlik ve islam dinine sayğısızlık ve haksızlık değilmidir! Bu menfur kararlar karşısında sessiz kalan müslümanlar Resuli ekremin şu hadisinin manası onları şamil değilmi :’Haksızlık karşısında susan........... ‘ hadisin tamamını yazmayı kendime yakıştırmıyorum çünkü biz müslümanlar edepli insanlarız! Türkiyede Ak partiden bakan olan Bozdağ Lübnan Hizbullahına hizbu şeytan diyerek hakaret etmesi açıkça tüm müslümanlar tarafından duyulmasına rağmen herkes dut yemiş bülbüle dönmüş ve bu hakaret karşısında sessiz kalmış müslümanlar Allah’a ne cevap verecekler!

Tüm bu çirkin sözlerin ve kanlı ellerin merkezini bulmamız lazım ki düşman şerrinden koruna bilelim gerçi görülmüyecek kadar gizli değildir ne varki görmek istenilmemekte çünkü NATO şefleri kırmızı kalemle işaretledimi hapishanede gözünü açar.

Arab Birliği NATONUN askeri olan batı asya şeflerine, kan dökmeleri için dolar ve silah yardımı yapmaktalar bunun doğruluğunu isteyecek olursanız televizyon yayınlarının arşivine dönün Katarın ve Arabistanın açık yapmış olduğu yardımı göreceksiniz görülmeyen kısmını da Allah bilir ne kadardır. Şayet görmek istenilmiyorsa veya tevil edilmek isteniliyorsa adaletsizlik onun kalp aynasını kirletmiştir, artık görmez işitmez ve konuşamaz ki adil şahid olabilsin!

Kraliyet saraylarını NATONUN şeflerinin saraylarını korumakla görevlendirilmiş iki kurum vardır Ordu ve Diyanettir. Bunlar hazır kıta Natonun emrinde çalışırlar; bölgede kan akıltılması istenildiğinde biri fetva verir diğeri kan döker. Gerektiği zaman halkı aynı zamanda Natonun çıkarlarını korumak için örgütleyerek ve silahlandırarak halkları birbiriyle savaştırırlar.

Birileri Türklük adına diğer biri kürtlük adına her ikisi İngiliz, Amerika ve İsrail adına bölkede kan dökmekte, Emperyalist sömürgecilerin sömürüsünü tavşanın darbu masalını anlatarak izaha edelim: ‘’Tavşan derki: Ben beni öldürmelerine ve ettimi kızartıp yemelerine acımıyorum, ben benim elimle derimi tuzlamalarına acıyorum! demesini İbretle okuyalım!

Neden bu kadar görmez bir toplum bir millet haline gelmişiz; neden etrafımızdaki cinayet şebekelerini göremiyoruz? Neden Amerikanın dünyanın diğer kıtasından gelip benim evimde beni bana öldürtürüyor? Neden ingilizler dünyanın o başından gelip beni kardeşimle savaştırıyor? Neden batının ve doğunun dev silah fabirkalarında üretilmiş silahlar benim topraklarım üzerinde denemesi yapılyor? Neden benim ülkemi kendi silah satma pazarı yapıyor? Neden beraberce yaşadığımız aynı çoğrafyad ki insanları bize düşman olarak tanıtıyorlar ve kanımızı döktürüyorlar? Neden Suriyede savaş? Neden Yemen'de savaş? Neden Bahreyde savaş? Neden Libyada savaş? Neden hep İslam beldelerinde savaş? Neden batıda savaş yok?

Evet! Dininden uzaklaşmış, kültüründen uzaklaşmış insani değerlerini ucuz fiyatla satmış ve Natoya üye olmuş bir toplum Natosuz düşünmesi mümkün değil ama birgün düşünecekler!

Evet! Hazırda ezilmekte olan kürt milleti var. Kadın, çocuk, yaşlı ve kendini savunamayan insanlar batının vermiş olduğu silahlarla toplarla, tanklarla ve uçaklarla atılan bombaların altında can vermekteler. Evet! Batının Pazar edindiği batı asyada satılan silahlarla öldürülen kürt halkı; demokrasinin havariyleri demokrat kabul ettikleri devletlerin işlemiş olduğu cinayeti görmemezlikten gelerek onlardan yardım beklemekteler. Eyvah bu milleti idare edenler bu milletin kanını akıtmaktalar; sosyalizim adına tüm değerler ve tüm mukaddesatlar verildi, şimdi ise demokrası adına iffet ve namus verilmekte.

Evet ! Bir yandan canı ve malı hedef alınmış diğer bir yandan iffeti ve namusu hedef alınmış, diğer yandan bir milletin dünya sahnesinde dramatik yaşantısı sergilenmekte; bir yandan batı patronları vuruyor diğer taraftan NATONUN şefleri vuruyor; bir kısım Kürtlerin Nato şeflerinin yanında yer alıyor bir kısmı ise İsrail ve batı canavarlarından medet bekliyor; Bir kısım Kürtler dini sorumlu tutuyor, din bizi buhale getirmiş diyorlar; ama dinsizlik ise yıllardır bütün mukaddesatlarını ayaklar altına almalarına rağmen kan ve göz yaşından başka bir şey kazandırmamıştır ve kazanmıyacaklarda!

Ancak Kürdünde türkünde kanayan bu yarasını Muhammedi (s.a.a) İslam saracaktır; ne emevi islamı, ne abbasi islamı nede osmanlı islamı bu akan kanı durdura bilir. Bu kanı ancak Kur’an ve Ehli Beyt mektebinin sunduğu reçete bu kanı durdura bilir, oda ilahi velayetin Resulden günümüze kadar halka halka gelen velayet ipine sarılarak ümmetin vahdetini sağlıyabilmek için sunulmuş reçetedir. Allah Resulü ümmetine bırakmış olduğu emanete ümmet sarıldığı zaman kan durmuş olacaktır. Şöyle buyurmuştur:’ Ben size iki emanet bırakıyorum bu ikisine sımsıkı sarılırsanız benden sonra delalete gitmez ve sıkıntıya düşmezsiniz, bunlardan birincisi Allah’ın kitabı Kur’ani kerim diğeri ise benim Ehli beytimdir.’ Bu hadisle yüce islam peygamberinin ümmetine göstermiş olduğu yol haritasıdır Tirmizi, Nessayi ve sayır hadis kitaplarında nakletmiştir. Hadisin sihatında şek yoktur muttefikun aleyhtir

Evet! Düşünmesini ve akl etmesini bilen her insan kendine şu soruları sormalı ve cevabınıda yazarak milleti aydınlatmalıdır.

1-Neden Amerika emrinde Nato üsleri Türkiye topraklarına üslendirilmiştir Niçin? Cevab NATO üyesi olduğumuz için, o zaman şu soru gelir akla. Türkiyeninde Amerikada, İngilterede, Almanyada, Fransada üsleri varmı yoksa niçin yoktur?

2-Amerika emrinde NATO’nun dinleme ve haber alma tesisleri Türkiyeye niçin kurulmuştur? NATO üyesi olduğu için; Türkiye bir Nato üyesi olmasına rağmen Amerika, İngiltere ve Almanyada dinleme ve haber alma tesisleri yoktur niçin.

3- Amerika emrinde İngiltere, Almanya, Hollanda Amerikan askerleri Türkiyede bulunmakta ve dinleme tesislerinde ve üslerde görev yapmaktalar neden? Türkiyenin askerleri veye askeri mühendisleri bu işleri beceremediklerindenmi? Yoksa Türk hükmetine güvenmediklerindenmi? Yoksa NATONUN bir eyaletimi? Sayın başbakan diyorki biz NATONUN güney sınırlarını koruyoruz! NATONUN güney sınırlarındaki düşman kim ve kimden kimi koruyoruz? Sayın cumhurbaşkanının ifadelerine göre  Türkiye NATO topraklarıdır. Şimdi soralım ölen askerler Nato topraklarının uğruna mı ölmekteler?

İyice düşünün imanınızın sesine kulak vererek bakın bağımsız hür bir Türkiyemi yoksa tamamıyla istila edilmiş bir Nato ayaletimi!

 

Muhammed Avci

 



Yeni yorum ekle