İMAM HUMEYNİ (r.a) VE İSLAM DEVRİMİ

Çar, 21/02/2018 - 16:51

İmam Humeyni (r.a) çağımızın acımasız sömürgeci siyasi merkezleri karşısında gerçekleştirmiş olduğu İslam inkılabıyla tarihe yeni bir sayıfa açarak Batı eğemenliğinin tek hakim olduğu ezberciliğini bozmuştur. Yüksek basirete sahip olan İmam hakikat aynasından bakarak Amerika’yı ‘büyük şeytan’ olduğunu genelde tüm insanlığa özelde müslümanlara tanıtmıştır. Yapmış olduğu bu tanımla Amerika’nın korku putunu kırmış ve dünya mazlumlarına zalimlere karşı direnme cesaretini vermiştir.

İlim, hikmet, marifet ve üstün bir siyasetle birlikte eşsiz bir cesaretle dünyaya hakim olan güçler karşısında ‘laşarkiye ve la garbiye el islamiye islamiye’ feryadıyla müstekbirlerin arzuladıkları hedeflerine kavuşmalarını kursaklarında bırakmıştır.

Şecereyi tayyibenin meyvesı olan İmam Humeyni beslenmiş olduğu manevi kaynaktan almış olduğu manevi destekle zalim ve sömürgeci devletlerin ve onlara uşaklık yapanların kalblerine korku salarak izzetli bir duruş sergilemiş ve müminlere ümit kaynağı olmuştur.

Fetih suresinin 29. ayetini ölçü alarak hayatını şekillediren İmam Humeyni bizatihi ayeti hayatında yaşamıştır ve ceddi Hz. Muhammed’le (s.a.a) beraber olduğunu yiğit duruşuyla kanıtlamıştır.

‘’Muhammed Allah’ın Resulüdür. Beraberinde olanlar da kafirlere karşı oldukca vakarlı ve çetin bir duruş sergilerler, kendi aralarında merhametlidirler. Sen Onları rükü ederken, secde ederken, Allah’tan lütuf ve rıza isterlerken görürsün. Onların nişaneleri yüzlerindeki secde izidir. Bu, onların Tevrat’taki vasıflarıdır. İncildeki vasıfları da şöyledir: Onlar filizini yarıp çıkarmış, gittikçe onu kuvvetlendirerek kalınlaşmış, gövdesi üzerine dikilmiş bir ekine benzerler ki bu, ekincilerin daha hoşuna gider. Allah böylece onları çoğaltıp kuvetlendirmekle kafirleri öfkeledirir. Allah onlardan inanıp iyi işler yapanlara mağfiret ve büyük mükafat vaad etmiştir.’’48/29

Ayetin metni dikkatle okunduğu zaman İmam Humeyni’nin hayatının biyografisini ayetin metninde görmek mümkün olacaktır.

Şöyle ki:

1-İmam Humeyni’nin düşman karşısında vakarlı duruşuna kör gözler dahi şahitlik etmektedir.

2- İmamın Müminlere karşı merhametli oluşuna bütün mümin gönüller şahitlik etmektedir.

3-Ruku ve secde onun hayatının bir parçası ve Rabbisile mulakatını gerçekleştirdiği makamdır. İmamın yakın dostlarından biri şöyle anlatır: İmam paristen İrana döndükten sonra onuncu günü akşamı devrimin gerçekleşmesi için halkı sokağa gelmerini ve şahlığa son verilmesini ister. Bahtiyar hükümeti ise bildiri çıkararak kim sokağa çıkarsa öldürüleceklerdir ve sıkı yönetim ilan eder. İnkılabın temel sutunlarını oluşturan imamın dostları imama gelerek halkın sokağa çıkmamalarını isterler, zira katliam yapılacağını düşünürler. İmam onları dinledikten sonra sessizce onların yanından kalkıp yanı başındaki odaya geçti. Ben ise onu koruma ile görevlidim onu takip ettim, odaya girince Kıbleye karşı oturdu ve başındaki sarığını söktü boynuna doladı, halının köşesini kaldırdı yüzünü toprağa koyarak secdeye kapandı, tam yarım saat yüzünü kaldırmadı sonra yüzünü kaldırınca ağlamıştı, mendilini çıkardı gözyaşlarını sildi sarığını tekrar bağladı ve gelen heyetin huzuruna geldi ve şöyle dedi: ‘’Herkes sokağa çıkacaktır’’ bunu deyince ordakiler şaşkınlık içinde imama baktı, imam söz benim değilse ne diyeceksiniz gidin herkes sokaka çıkacak ve inkılap olacaktır dedi ve onların yanından ayrıldı ve o gece inkılab gerçekleşti.

İmamın ‘Sırrı Salat’ kitabını okursanız nasıl bir arif ve nasıl bir abid olduğunu anlamış olacaksınız.

4-Allah’ın lütuf ve rızasından başka bir isteği olmayan imamın hayatı, yaşantısı züht ve takvası ona şahadet etmektedir.

5-Yüzünde secde eseri olan bir hakikatın aynasıdı

Bu Tevrattaki vasıfları

İncildeki vazıflarıda şöyle anlatılır.

İnkılaba işaret edilmektedir

1-Onlar filizini yarıp çıkmış

2-Gittikçe onu kuvvetledirerek kalınlaşmış

3-Gövdesi üzerine dikilmiş bir ekine benzer

4-Mümin gönülleri sevindirir

5-Allah böylece onları çoğaltıp kuvvetledirmekle kafirleri öfkelendirmiştir.

Oldukca manevi değerlerle donatılmış bir liderin arza serpmiş olduğu manevi tohumu filiznerek gövdesi üzerinde dimdik durarak müminlere sular zalimlere ise korku vermektedir. Gün geçtikçe de bütün yer küresinde kendini göstermektedir. Zalim ve diktatörlerin tüm çabalarına rağmen izzetli bir duruşla ilahi mesajını sunmaktadır.

İmam Humeyni yapmış olduğu islam inkılabıyla arza atmış olduğu manevi ve bereketli tohum filizlenerek, büyüyerek kendi gövdesi üzerinde hiç bir şeye yaslanmadan dimdik ayakta durmaktadır ve ilahi korunma ile korunmaktadır.

Fıtratındaki nurla tanışık olan İmam Humeyni islamın amansız düşmanı olan sömürgeci ve insan kanıyla beslenen zalimleri teşhir ederek imanının verdiği cesaretle zalim güçler karşısında kıyam etmiştir. Bütün müstekbirlerinin ve onlara uşaklık yapanlar yek vücud olarak şahı desteklemelerine rağmen şahı ve dostlarını kovarak dünya mustazaflarına şöyle seslenmiştir: ‘’Ey dünya mustazafları korkmayın, kıyam edin gasb edilmiş haklarınızı tırnaklarınızla sökerek onlardan alın.’’

İMAMIN İNKILABİ ÖĞRETİSİ:

Zalim ve müstekbirlerin sömürgesi altında ezilen insanlık, çaresizlikler içinde kıvranırken imamın yapmış olduğu inkılap mazlumlara ümit kaynağı olmuştur. Zalim sömürgeciler sömürülen mazlumlar arasında ciddi bir korku yaratarak suskunluğa mahküm edilmişlerdi. Küresel emperyalist sömürgeciler insanlar arasında bilhassa müslümanlar arasında tefrika ateşini yakarak bölge halkları arasında düşmanlıklar yaratarak kardeş kanını, akraba kanını, komşu kanını akıtarak sömürü alanını genişleterek rahatça sömürülerini sürdürüyorlardı. Müstekbirler rahat bir hayatı yaşarlarken islam coğrafyasının bir parçası olan İran’dan yükselen Allah’u Ekber sesiyle sarsıntıya uğrayan zalim güçler nasıl diz çöktüklerini görmek için imamın bu öğretilerini dikkatla okumaya çalışalım:

-Sarsılmayan, korkmayan, geri adım atmayan, sadık bir imanla karşı durma dersini vermiştir.

- Davasını sadakat, teslimiyet, samimiyetle korkususca yürütme dersini vermiştir.

-Sadece ilahi rızayı kazanmak ve onun emrini yerine getirmek için zulme karşı direnme dersini vermiştir.

-Zulme karşı direnmeyi ilahi bir vazife bilerek zalime karşı mazlumun yanında olmayı öğretmiştir.

-Zalimlerin korku putunu kırarak direnmeyi, mücadeleyi ve karşı durmayı öğretmiştir insanlara.

-Zalimlerin maddi gücü olan silah ve teknoloji gücü karşısında Allah’ın gücüne güvenerek sömürülmeke olan insanlara onlardan korkmadan karşı durma dersini vermişti

- Mustazaf ve mazlum halklara düşmanı güzel tanımak ve onun siyasetinin üstünde siyaset üretmek dersini vermiştir.

-Düşmanın siyasetini tahli etmek ve onun hedeflerinden haberdar olmak gerekir, zira düşman kendisini dost dostları ise düşman gösterir ve dikkatlı olmanın dersini vermiştir.

-Büyük şeytan Amerikayı, insanlık düşmanı siyonist İsraili ve bütün kötülüklerin siyasi merkezi olan İngiltereyi ezilmekte olan insanlara tanıtmıştır.

-İslam ümmetinin arasındaki var olan kavganın, tefrikanın ve düşmanlığın tohumunu serpen büyük şeytan Amerika ve siyonist İsrail olduğunu öğretmiştir göre bilen insanlara.

İmam’dan sonraki sürec:

39 yıl üzerinden geçen bu manevi ve ilahi inkılap tüm ambargolara rağmen dimdik ayakta durması inkilabın ilahi olduğuna en büyük delildir. İmamın rihletinden sonra bu ilahi ve manevi davayı omuzlarına alan canlı şehid Ayetullahul uzma İmam Hameyni (damet berakatuhu) bütün azametiyle ve sadık ve samimi dostlarıyla bütün emperyal ve zalim güçlere karşı ilahi destekle karşı durmakta ve ayaklarının üzerinde dimdik hedefine doğru yürümektedir.

İnsanlık düşmanı siyonist İsrail bölge halkları üzerinde oldukca şeytani bir siyaset uyguluyarak kendisini dost İranı ise düşman tanıtma siyasetini gütmekte, ne yazık ki basiret sahibi olmayan müslümanlar siyonistleri dost kabul ederek dostları olan İranı düşman görmekteler. İsrail bayrağını sererek secde edenler nasıl bir kara yılana sarıldıklarının farkınde değiller.

İmam Hameyni bölge halklarının bir millet ve tek bir ümmet olduğunu vurguluyarak yabancı ve insan kanıyla beslenmekte olan sömürgeci güçleri islami vatanlarından kovmalılar. Bu millete bu ümmete ihanet eden hain idarecileri de erbablarıyla birlikte göndermeliler ki ümmetin sinesinden akan kan tedavi edilmiş olsunun.

Düşmanı tanıma ve tanıtma noktasında çok üstün bir siyasete sahip olan imam Hameneyi islam ümmetini şöyle uyarmıştır:

‘’Amerika ve siyonist İsrailin bölge halkları üzerinde yapmış olduğu sahte dostlukla bölge halklarının asırlara dayalı dostluklarını bozarak düşmanlığa çevirmişler ve kan dökmekteler.’’

Siyonist israilin ve şeytan Amerika’nın hedefinde var olan düşman sadece İran islam devleti olduğunu her mahfelde dile getirerek müslüman halklara asıl düşman olarak göstermekteler.

Bu şeytani oyun karşısında müslümanların görevi düşmanın kim olduğunu tanımak ve fitnenin nereden kaynaklandığını görmesi kurtuluşa ve özgürlüğe atılan ilk adım olacaktır.

Evet! Tarihin bir gerçeği olan islam inkılabı sınırları aşaşarak dünyada ki müminlerin kalplerine nüfuz ederek zulme karşı direnemeyi öğretmştir mazlum halklara.

Mazlum ve Mustazaf halklara çağırımız şudur.

-Düşmanın kim olduğunu öğrenmek ve tanımak ilk vazifemiz olmalı.

-Dost olarak görünmekte olan düşmana karşı siyasi ve uyanık olmalıyız.

-Müminleri bırakıp zalimleri dost edinmemeliyiz.

-Velayeti fakih mektebine itaat etmeyi vacip kabul etmeliyiz

-Velayet ekseninde ümmet birliğini tesis ederek düşman karşısında vahdetin sağlaması ve zulme karşı yek vücud olarak velayet çizgisinde haraket etmeliyiz.

- Büyük şeytan Amerika ve İsrailin ümmetin arasına fitne sokacak tüm kapıları kapatmalıyız; böylece düşmanın, ümmet arasına farklı yollar ve düşüncelerle girmelerini engelleyelim.

-Velayet makamında olan Ayetullahul uzma İmam Hameyniye itaatı vacip bilerek zalimlerinin zulmüna karşı mücadele edilmeli.

Bu çağrıya kulak veren ve kabul eden her mümin kardeşimizle birlikte düşmana karşı birlik sağlıyarak velayet makamına beyatımızı yeniliyerek bölge halklarının tümünü sahiplenerek velayet ekseninde düşmana karşı izzetli bir duruş sergiliyerek gasb edilmiş haklarımızı geri almayı ilahi bir vazif olduğunu bilelim!

Amerika ve siyonist israile ticari, iktisadi, askeri, siyasi işbirlikçi olan yöneticilere karşı ilmi, ahlaki ve siyasi mücadele yapmayı ve bu idarecilerle ilişkileri kesmeyi ilahi bir vazife bilerek velayet çizgisinde hareket edelim!

Bölgedeki kanı kimleri döktüğünü kimlerin eliyle sömürgecilerin bölgeye geldiğini ve nasıl bölge halkını birbirine düşman ettiklerini, bölge halkının kanını nasıl emdiklerini iki gözden ama olanlar gördükleri halde kendilerini dost göstererek asıl islamın ve insanlığın dostu olan islam cumhuriyetini bölge halkına düşman olarak tanıttıklarını bilme ve görme zamanı gelmiştir.

Yıllar ve asırlarca aynı çoğrafyayı, aynı toprağı, aynı bölgeyi iç içe yaşayarak kardeşçe geçinenleri Biritanyadan, Amerikadan, Avrupadan gelip yer altı ve yer üstü tabi-i kaynaklarını gasb ederek kendilerini dost ve muttefik göstererek dosları, akrabaları, komşuları birbirine düşman ederek parçalamışlar ve birbirine düşman ederek kanlarını akıtmışlar.

Artık düşmanın bu oyununa karşı Arabı ile, Farsıyla, Türküyle ve kürdüyle elsıkışarak bu hainleri ve bunların gelmesine kapı açan sahte idarecileri kovma zamanı gelmiştir; zira velayet güneşi doğmuş ve dimdik ayakları üzerinde zalim ve müstekbir güçlere korku vermekte bu zamanı güzel değerledirerek kovma zamanı gelmiştir!

Tefrika halinde kalmamız ve kendi aramızda savaşmamız onları bizim kanımızla beslenmelerinin ömrünü uzatacaktır. Bu bölge halkı Kürdüyle, Türküyle, Arabıyla, Farısıyla ve diğer milletlerle beraber yaşamışlar ve yaşıyorlar. Gözümüzü açalım düşmanı tanıyalım nasıl kanımız akıttığını görmeye çalışalım yoksa bunlar saraylarını korumak için bizim kanımızla beslenecekler, öldürmüş oldukları insanlar kendi insanı olduğu halde siyonist israilin yerini genişletmek için kendi bölge halkını öldürerek üzerinden sahte kahramanlıklarla bizi uyutacaklar ve sömürü davam edecek.

 

Muhammed Avci



Yeni yorum ekle