MESCİDÜL AKSA

Çar, 21/02/2018 - 16:48

Asırlardır islam ümmetinin sinesinde kanayan bir yaraya, saplanan yeni bir hançer, Kudüsün siyonistler tarafından başkent ilan edilmesidir. Yaraya tuz biber serperek yarayı dahada derinleştiren bu acı haber, Kudüsün siyosist israilin başkenti olması için Amerikanın almış olduğu karardır.

Korkusuzca hergün bir yeri işgal ederek islam ümmetinin kalbine doğru hareket etmeleri islam ümmetinin nekadar derin bir uykuda olduğunu göstermektedir. Çünkü islam ümmeti cehalet karanlıkları içinde kendi kendilerile boğuşup kendi elleriyle kendi kanlarını dökerek cihat yapıklarının iftiharını yaşamaktalar. Bu durumdan istifade eden şer güçler yıllardır islam ümmetinin mukaddesatına zımnen el koymuşlardır. Müslümanlardan almış oldukları cesaretle şimdi de filen işgal ettiklerini ilan etmekteler. Bu işgal olayı yeni bir hadise değil, velayet ve imamet makamı işgal edildiği günden itibaran islam ümmetinin yürütme ve yönetme makamına perde arkasında el koymuşlardır. makam ve saltanatın sevdalıları olan padişahlar, yapmış oldukları futuhatların serhoşluğu içinde saray refahını yaşarlarken siyonist sömürgecilere saraylarına girme imkanı sağlanmıştır. Bu fırsatı güzel değerlendiren siyonistler gizli gizli saraya sızarak saray aşkını yaşayanların zihnine girerek kendilerine sarayda yaşama imkanını başarmışlardı, elde ettikleri bu başarıyla artık islam, sarayın hobisi olarak kullanılmaya başlanmıştı!

İslam dininin amansız düşmanı olan siyonistler, yavaş yavaş saltanat kürsülerinin perde arkasını yöneterek hedeflerine adım adım yaklaşmayı başardılar; tarihin verdiği bilgiye dayanarak hristiyan dünyasının başına getirmiş oldukları perde arkası projeyi müslümanlara uygulalmaktalar; kiliselerin perdesine bürünerek hrıstiyanlık adına hrıstiyanları ağır vergilerle dize getirerek İsa (a.s) mın getirdiği dinden uzaklaştırdıkları gibi islam ümmetinide camilerin perdesine sığınarak islam ümmetini yavaş yavaş islam dininde uzaklaştırmayı nisbi olarak başardılar.

Siyonistlerin başarısını sağlayan dört ilkeyi dikkatla okuyalım!

Eğtimi, ekonomi, diyaneti ve askeriyeyi ele almakla ciddi başarılar elde ettiler; bunlar böyle sinsi sinsi çalışırlarken müslümanlar birbirinin boğazına sarılmış birbirini boğmakta idiler ve halen davam etmekteler. Bunların bu tip çalışmaları bugün Kudüsü başkent ilan etmelerini onlara kazandırmıştır.

Kudüsün başkent olması yani dünyanın başkenti olduğuna adres yazmaktalar. Zira mukaddes Kudüs şehri hem hristiyanlar için hemde müslümanlar için ve hemde yahudiler için mukaddes bir şehirdir. Buna binaen Kudüsün siyonist israilin başkenti olması hem hristiyanların hemde müslümanları ve hemde yahudilerin idare etme merkezi olduklarını ilan etmiş bulumaktalar. Siyonist israilin Kudüsü başkent ilan etmesi şemsiye devlet olduğunu ve hristiyanları, müslümanları ve yahudileri kendi çatısı altında barındırmayı başardığının bayramını yapmaktalar. Çünkü mukaddes Kudüs şehri bütün semavi dinlerce mukaddes kabul edilmektedir. Buna binaen siyonist israil Kudüsü başkent ilan etmesile dünyaya hakim olduğunu yapmış olduğu hayalle yaşamaktadır. Eğer müslümanların uyku hali devam edecek olurlarsa siyonistlerin yapmış oldukları hayalı gerçekleşmiş olurlar.

Günümüzün yönetici makamında oturanlar sömürgeci siyonistlerin bu isteğine kapı aralamaktalar, yapmış oldukları gizli anlaşmalar siyonist israilin Kudüsü başkent ilan etmesi bunun açık delilidir. Yapılan tepkiler, atılan sloganlar artık inandırıcı olmadığı herkes tarafından bilimektedir. Zira daha önce yapılan tepkiler, atılan sloganlar bir müddet sonra geri adım atarcasına perde arkasındaki dostluklarını açıkca ilan ederek halkı uyutmuşlardır ama hakiki müslümanlar o günde uymadılar bugünde uymayacaklar, bütün güçleriyle perde arkasındaki gizli dostlukları ifşa için çalışacaklar ve başarıya ulaşacaklar bi’iznillah!

Şeytan Amerikanın belirlemiş olduğu yol haritasına göre şekillenen müslümanlar unutmasınlar ki Filistinlilerin başına gelen siyonist belası bir gün onlarında kapısını çalacaktır. Suudi kralı şunu unutmasın ki siyonistler bir gün haybere, beni kureyzeye gelip buralar bizimdir diyecekler ve sizi ya kovacaklar yada hizmetçi olarak kendilerine çalıştıracaklar. Zaten bugünde köleliklerini efedilerine taktim etmekteler.

Kudüsün israilin başkenti olmasını perde arkasında isteyen ve imza atanlar meydanlarda Kudüs bizim kırmızı çizgimizdir diyenlerin de yüzleri kara olarak ilahi huzurda haşr olacaklar ve bu dünyada da birgün yüzlerinde ki nifak perdesi kalkacak çirkin suretleri ortaya çıkacaktır.

Siyonist israilin bölgede bu kadar rahat hareket etmesi bölge müslümanlarının başlarında buluna hayın idarecilerin siyonistlerle perde arkasında müttefik olduklarını göstermektedir. Bunların halini bakara suresini 14. Ayeti şöyle açıklar:

‘’Bu iki yüzlüler, iman edenlerle bir araya geldiklerinde bizde iman edenlerdeniz derler. Fakat kendilerini delalete götürenlerle başbaşa kaldıklarında da emin olun biz sizinle beraberiz, biz onlarla alay ediyoruz derler. ‘’2/14

Bu ayete ve söylemlerimize itiraz edecek olunursa şimdiden cevabını vermek isteriz:

Bu islam ülkelerinin başıda bulunanlar bunlarla dost değillerse nasıl bunlar devlet oldular? Devlet oldular nasıl kendilerini koruyabildiler? Kendilerini korudular, nasıl korkusuzca islam ümmetinin kanını dökme cesaretini kendilerinde buldular? Hangi cesaretle Filistin topraklarını işgal ederek ve Kudüsü başkent etme cesaretini kendilerinde buldular ve bugün Kudüsü başkent ilan ettiler. Eğer bular dost değillerse neden bütün islam ülkeleri resmen müdahelede bulunmadılar? Suriye için yaptıkları askeri tepkiyi niçin siyonistler için yapmıyorlar?

Biliyoruz önümüzdeki günler islam bedelerinde duyarlı ve içi yanık müslümanlar sokaklarda yürüyecekler. Liderlerde kınama yapacaklar, ama Kudüs başkent ilan edilecek ve müslümanların kanıyla sınırlar da çizilecektir. Neden müslüman devletler Amerikanın verdiği bu onaya karşı elçilerini Amerikadan çekmediler? Eğer hatırlarsanız peygambere ve onun temiz zevcelerine hakaret eden Selman Rüştiye imam Humeyni (r.a) ölüm fetvası vermişti bu fetva üzere batılı devletle büyük elçiliklerini irandan çekmişlerdi, şimdi şu müslümanlara sormalıyız. Sizin başınızdaki liderleriniz niçin Amerika ile ilşkilerini kesme kararı almıyorlar? Elçilerini çekmiyorlar? Neden Amerika büyük elçisini dışişlerine çağırmıyorlar ve ihtarye vermiyorlar?

İslam ümmetinin büyük mütefekkiri, düşünürü ve arifi olan imam Humeyni yapmış olduğu islam devrimi sonrası bütün islam devletlerine yaptığı çağırıda şöyle buyurmuşlardı: ‘’Ey islam ülkeleri! İslamın sinesinde bir kara çıban gibi oturmuş siyonist israil, islam ümmetinin kanını akıtmaktadır; eğer bir araya gelirde herbiri bir kova su dökecek olurlarsa sel olur siyonist israili götür ve ümmet derin bir nefes almış olur.’’

Bu ilahi ve manevi çağırıya kulak vermeyenler veya hafife alanlar siyonist israille derin bir dostluklarının olduğuna işaret etmemektemidir? Çünkü bütün dünya insanının gözü önünde müslüman Filistin halkını katliam yaparak mallarına ve evlerine el konumuş ve Filistin halkı ya siyonist kamplara götürülmüş veya diğer ülkelere göç ettirilmişlerdir. Bu sessizliğin veya yüzeysel kınamadan sonra el sıkışıp dostluk ilan etmeleri perde arkasında Kudüsün siyonistlere başkent olmasına atılan imzaları hiçmi düşünmek istemiyormusunuz?

Diğer bir örnek olarakta, Suriye devlet başkanı Beşar Esada karşı müslümanlar batıyla birlikte saldırıya geçerek Beşarı diktatör ve insan katili ilan ettiler ve askeri müdahelede bulundular. Libya’ya karşı askeri müdahelede bulundular, Kaddafiyi diktatör ve kan dökücü ilan ettiler; ama siyonist israil yıllar yılıdır müslüman Filistin halkının kanını akıttığı gibi yurtlarıdan onları kovdular. Bütün dünyanın gözü önünde yakalamış oldukları Filistin gençlerinin kollarını taşla kırarak bütün düyaya gösterdiler. Yapmış oldukları büyük katliamda dozerlerle çukurlar kazarak topluca toprağa gömdüler ve halen de devam etmekteler. Şimdi sorun Kudüs bizim kırmızı çizgimizdir diyenler neden siyonistlere karşı askeri müdahelede bulunmuyorlar? Acaba atmış oldukları sloganlarla hangi yatırımlara veya ticari anlaşmalara imza hazırlığı yapmaktalar.

Bizler Avrupa Kur’an ve Ehl-i Beyt Mektebi olarak islam ümmetini saygıyla selamlar velayet şemsiyesi altında birliğe davet etmekteyiz. Yaptığımız tecrübeler ve araştırmalar sonunda ümmetin serbülent olabilmesi için ilahi velayetle görevlendirilmiş veliyül emrin etrafında kenetlenmekle gerçekleşmiş olacakır!

 

Muhammed Avci



Yeni yorum ekle