Yine mi Kerbela!

Sa, 07/03/2017 - 13:49

Daha ne zamana kadar şu ümmet kendilerini idare edenlerin İsrailin bekçisi olduğunu bilecek ve görecek!

 YİNE Mİ KERBELA?

Gelişmekte olan siyasetlerin zahiri yönünü ve arka planını iyi okuyacak olursak tarihin yeniden tekerrür ettiğini görmüş olacağız; insanların kanıyla beslenmekte olan zalim ve sömürgeci güçler, Muhammedi (s.a.a) dinin karşısında ittifak ederek imha hareketini başlatmışlardır. Bu hareketin tarihi bağlantısı Hayber, Ben-i Kurayza ve Medine Yahudiler`i, zayıf imanlı ve kıskanç şahsiyetlerin desteklerini alarak İlahi Nur`u söndürmek için başlatmış oldukları arka planlı velayet karşıtı hareketlerini Peygamber`(s.a.a)in vefatından sonra yavaş yavaş Usame’nin ordusuna itirazla ilk başkaldırıyı denemişlerdi.

Peygamber`(s.a.a)in vefatından yirmibeş yıl sonra velayet makamı sahibini bulunca Yahudi planlı Ben-i Ümeyye destekli velayet karşıtı kıskanç insanlarla hazırlamış oldukları ordularla Cemel, Sıffin ve diğer savaşları başlattılar. Emevi hanadanından sonra görevi devralan Abbasiler aynı batıl çizgi üzerinde devam ederek Selçuklular’a ve Osmanlılar’a devrederler.

Birinci Dünya Savaşı`ndan sonra İslam alemini küçülterek sınırlarla böldüler ve sonra birbirine düşman ederek sömürüyü daha kolay yapma imkanını elde ettiler. İngilizler ve Fransızlar, Dünya hakimiyetinin gururunu yaşadılar; çünkü İslam beldelerinin yeraltı ve yerüstü  kaynaklarına el koyarak muslukları kendilerine akıttılar. Çok zaman geçmeden İkinci Dünya Savaşı`yla  Dünya`yı iki kutup yaparak Amerika ile  Rusya arasında ikiye böldüler, artık İslam’ın İ’sinden eser bırakmadılar; kendilerine hizmet eden bir İslam’i anlayışı kölelerinin eliyle İslam toplumuna kabul ettirdiler.

Artık köle bir İslam anlayışını İslam toplumunun damarlarına kadar yerleştirdiler. Mezheb kavgalarıyla birbirine düşman ederek müslümanın eliyle İslam Ümmeti’nin kanını döktüler ve hala dökmeye devam etmekteler. O gün akıtmış oldukları Velayet ve İmamet kanının bir benzerini de demokrasi hayranı Batı yanlısı sözüm ona kendini müslüman ülke kabul edenler bu görevi yapmaktalar. O gün kurmuş oldukları kanlı tezgahı bugün İŞİD’le devam etmektedirler. Tarihte olduğu gibi bugün de İslam Ümmeti’nin kanını akıtmakta olan terörist gurupların arka desteğini sağlamakta olan Batı; Türkiye, Arabistan, Katar gibi ülkelerin eliyle bunu yaptırmaktadır. Zira bu ülkelerin tarihi de kirlidir. Bu kirli çamaşıra sahip olanlardan Yahudiler tarih boyunca istifade ederek İslam Ümmeti’nin kanını akıtmışlar ve ta günümüze kadar taşımışlar. Hala kirli tarihin sahipleri olanların  arkasında durarak kirli işleri yaptırtmaya devam etmekteler. Zira kan dökücü, fesat çıkarıcı ne kadar plan varsa İngilizler tarafından hazırlanır Amerka’ya verilir, Amerika bu şeytani planı kendisi gibi kirli bir tarihe sahip olanların eliyle uygulamaya koyar ve insan öldürme avına çıkarlar. Ama görüntüde ıslahatçı- barışçı bir eda ile kendilerini sahneler  ve iki yüzlü oluşlarını gizlerler.

Çünkü bunu tarihi bir görev kabul ederek Yahudiler’in varlığını koruma altına alırlar. Çünkü Batı Dünyası’nın iki yüzlü nifak aynasının tanzimini yapan ise Yahudi lobileridir; farklı cephelerden farklı yansıma yaparak Dünya’ya demokrasi  getireceğiz  şiarıyle  akıtmış oldukları kanla İsrail devletini koruma altına almışlardır.

İsrail için tehlike arz eden her türlü siyasi düşünce ve tefekkürün karşısında  şeytani görevi üstlenmiş Batılılar, aynı siyaset ve düşüncenin karşıtı bir siyaseti aynı toplumda üreterek onları birbirine öldürtürler; bugün günümüzde duymakta oldukları İslami Uyanış’ın sesi karşısında vahşete kapılarak dişi bir canavar gibi İslam beldelerine İŞİD,  adı altında mümin ve muvvahidlerin boynunu koyun boğazlarcasına boğazlıyor ve İsrail’e kurban sunuyorlar. Kendi kontrolünde bulunan ve müttefiki olan İslam ülkelerini yönetenlerin omuzlarına binerek Ümmet’in beldelerini viran ederek kanını akıtmaktalar.

Bugün Türkiye, Mısır, Suudi Arabistan, Katar, Ürdün ve Barzani’nin desteği olmamış olsaydı Batı, İsrail’in varlığı için bu cinayetlere tevessül etme cesaretini kendisinde bulamıyacaktı.

Bugün Filistin’de, Suriye’de Irak’ta ve diğer İslam beldelerinde dökülmekte olan Ümmet kanının sorumluları  yukarıda ismini zikrettiğimiz ülkelerdir. Dökülmekte olan kanların ve yıkılan yuvaların yetim kalmış yavruların hesabını Allah camiilerde ki namaz kılan ve kıldıranlardan, tekke ve zaviyelerde zikir eden ve ettirenlerden, medreselerde ders okuyan ve okutanlardan soracaktır. Çünkü İsrail’le, Amerika’yla Avrupa ile sıcak ilişkiler içinde dostluk kurmuş hainleri canı gönülden destekledikleri için; Bu ülkelerin misali  gizlice dost hayatı yaşayan kocasının yatağına hiyanet eden kadına benzer; şöyleki İsrail’e rest çeker ama arkada onunla dost hayatı yaşar. Müslümanlar bunu fark etmedikleri müddetçe mazlumların kanı dökülecektir ve dökülmektedir.

Müslümanların eliyle akmakta olan kanın her damlasında Batı’nın parmağı olduğunu şu misalla izaha çalışalım. Şeytan birgün oğlu ile yürürlerken uzakta bir çiftçinin çift sürdüğünü görürler ve çiftçinin öküzleri rahatsızlık yaptıkca çiftçi şeytana lanet edermiş. Şeytanın oğlu bunu duyunca babasına döner ve sorar baba sen burdasın o ise bizden uzakta öküzleri durmuyorsa niçin sana lanet getiriyor. Şeytan oğluna şöyle cevap verir: hernekadar ben burda isem parmağım orda  çiftçiyi rahatsız etmektedir.

Evet! Şeytanın görevini  bugün yapmakta olan Batı, parmağını sokmadığı ve orayı karıştırmadığı hiç bir ülke kalmamıştır; tabiki bu fırsatı ecnebilere veren aklını dünyasının çıkarlarına satmış ve İsrail bekçisi Amerika jandarması olan idarecilerdir; bu idarecileri, büyük bir fedakarlıkla destekleyen sözüm ona ben müslümanım diyenlerdir. Bu kör ve basiretsiz insanlar için ciddi bir ikaz ve uyarı vardır.

‘’Ama kim benim zikrimden yüz çevirirse Kitabımı dinlemez ve beni anmaktan gaflet ederse, ona dar bir geçim vardır ve biz onu kıyamette gözü kör olarak diriltir, duruşmaya getiririz. Ya Rabbi, ben gözleri gören biri olduğum halde neden beni kör olarak haşrettin?’’ Buyurur ki: Bu böyledir. Nasıl ayetlerimiz sana geldiğinde sen onları unuttuysan, bu gün de sen öyle unutulur, bir kenara atılırsın.’’ Taha Suresi 124-126

Ayetleri güzel okuyacak olursak günümüz müslümanını güzel tefsir etmektedir. Günümüz müslümanının affedilmeyecek en ağır suçu, eliyle seçtiği idarecinin bir Amerika dostu bir İsrail dostu olduğunu görmemesidir. Bakar kör dedikleri asrımızın mideci müslümanlarıdır; o kadar görmez olmuşlardır ki  akıtılan müslüman kanıyla İsrail’in bağ ve bahçelerinin  sulandığını görmemektedirler; ayrıca Batı cellatçıları tarafından başları kesilen Ümmet, kurban olarak İsrail’e sunulduğunu da fark etmemektedir. Öylesine uyutmuşlar ki baş uclarında başlarını kesmek için yapmakta oldukları toplantıyı dahi görmemekte ve görmekte istememekte!

Evet!. Yine İslam adı altında yapılan toplantının hedefinde, Muhammedi (s.a.a) İslam var. Tarih tekerrür ediyor, toplantı o gün  Sakife’de, Kufe sarayında ve Yezid’in sarayında idi! Şimdi ise; Washington’da, Riyad’ta, Ürdün’de, Katar’da, Kuveyt’te ve Türkiye’de,  yapılan toplantının metninde varolan şey tarihte alınmış kararın aynısı (VELAYET MEKTEBİNE SON VERME) kararı var yine masada! Zira unutturmuş oldukları Velayet Mektebi bindörtyüz yıl sonra Ali (a.s) ve Hüseyin (a.s)’mın yiğit evladı İmam Humeyni (r.a) tarafından Velayet ve imamet felsefesi Dünya siyasetlerinin arasında yeri aldı ve şu tarihi sözünü söyledi (LA ŞARKİYE  LA  ĞARBİYE  İSLAMİYE  İSLAMİYE) bu söz zalim diktatörlerin korkulu rüyası oldu. Hiç beklemedikleri bir asırda bu sesin yükselmesi güzelim dünyalarının gündüzünü geceye çevirdi.  

Ne yapacaklarının vahşetini yaşarlarken İngiliz siyasetini devreye soktular; inananı inanana vurdurtacaksın siyasetini önce camiiyi, mescidi, medreseyi, tekkeyi, ilmi mahfellerini devreye sokarak parça parça edeceksin! Sonra düşmanlık tohumlarını ekeceksin ve mezheb kavgasını zirveye taşıyacaksın; coğrafi sınırlarını aşarak savaşa hazır duruma getireceksin! Yükselmekte olan İmamet ve Velayet felsefesinin şirk olarak tebliğ edeceksin ve hapishane kaçkınlarının eline modern silahlar vererek Ümmet kanını akıtarak İsrail’i koruyacaksın!

İşte şimdi Türkiye, Arabistan ve  Katar bu görevi yapmakta!

Evet! Yine Yahudi tezgahlı Emevi hanadanı ve hak cephede Hüseyni Mekteb, çok canlı bir şekilde yaşıyor asrımızda. Bugün de yine hakla batıl saf ayırmış Dünya  Kerbela’sında; çizginin bir tarafında İmam Hüseyin (a.s) çizginin diğer tarafında duran günün Yezid’leri. Artık çizgi net bir şekilde varlığını gösteriyor hakla batıl arasında. Bu nedenle toplanmıştı Emevi hanadanını temsil edenler Amman’da. Almış oldukları karar yine Kerbela. Hedefte varolan, Velayet çizgisini temsil eden Velayet makamı!

Niçin?

Gayri meşru İsrail devletinin kurulmasında görevli olan devletler İsrail’in korunmasının jandarmalığını da üstlendikleri için! Bu jandarmalığın başrolünü Türkiye üstlenmiştir.

Delil mi isteniliyor?

Konya askeri hava üssünde Filistin ve İslam ülkelerini vurmak için eğittikleri hava pilotları ve orayı  üss olarak kullanmaları yetmez mi?

Eğer bu yetmiyorsa Türkiye başbakanı Emevi camiisinde namaz kılacağım sözü, Sıffin ve Kerbela savaşlarının komutanlık makamı olduğunu unutmayın!..

Bunları göremiyorlarsa gökten mucize getirsen yine göremezler.

Hakikaten de görememekteler!

Bugün İslam Ümmeti’nin ana yurdu olan Ortadoğu’da İslam Ümmeti’nin başları kesilerek kulağından tutulup cesedi üzerinde fotograf çektiren İsrail muhafız alayına alkış tutanlar elbete hakkı göremezler!

Zira Siyonist Yahudiler’in kutsal kitab olarak bilinen ve okullarında okutulan Talmut’ta şöyle yazar: ‘’Ben-i İsrail Oğullarından başka insan olarak yaratılmış bir varlık yoktur. İnsan kılığında görülenler ise İsrail oğullarına hizmet etmek içindir. Aslında bunlar kurbanlık koyunlardırlar; Ben-i İsrail’in hayatta kalması için bunlar kesilecek kurbanlardır.’’ diye okullarında nesillerine öğretilmektedir. Buna binaen bütün dünyada ve özelde İslam beldelerinde dökmüş oldukları kan bu hedef doğrultusundadır. Zira bu anda  onlar için tehlike arzeden Velayet eksenli gelişmekte olan İslam’dır.

Ey İslam Ümmeti! Ne zamana kadar İslam ümmeti’nin gençlerinin kanı İsrail’in varlığı için akıtılacak!

Daha ne zamana kadar mazlum insanların dramı devam  edecek!

Daha ne zamana kadar İslam Ümmeti sinesindeki kanseri tanımamış olacak!

Daha ne zamana kadar Ümmet dostuyla düşmanını tanımış olacak!

Daha ne zamana kadar şu Ümmet kendilerini idare edenlerin İsrail’in bekçisi olduğunu bilecek ve görecek!

Daha ne zamana kadar şu Ümmet hakla batılı bir arada yaşayacak ve yaşadığı batılı İslam’dan bilecek! ...

Efsus Ümmet ne acı günler yaşanıyor asrımızda!.. Ne zaman uyanacak ve hakikatı görebilecek bu Ümmet!..

 

Muhammed Avci 



Yeni yorum ekle