BÜYÜK AİLE BİRLİĞİNE GİDEN YOL -3-

Sa, 07/03/2017 - 13:15

Kuran ve Ehlibeyt Mektebi önderi Muhammed Avci Hoca bu yazısında Islamda Büyük Aile Birliğinin nasıl oluşacağını ayrıntılı bir şekilde açıklamıştır.

 BÜYÜK AİLE BİRLİĞİNE GİDEN YOL -3-

Aile riyasetinde bulunan baba ve anne

Büyük aile birliğinin riyasetinde bulunan anne ve baba, evvel emirde sorumluluklarını taşıdıkları çocuklarını dünya ve ahirette onları zarara uğratacak her türlü kötü şeylerden arındırıp Allah’a, Resuli Ekreme, imamlara, Kur’ana, Aile Reisi olan anne, babaya ve büyük aile birliğinin fertlerine  karşı olan sorumluluk bilinci içinde yetiştirip islamın aile birliğine kazandırması, ebeveynin ilahi görevlerinin arasında en önemli görevlerden biridir. Ayrıca beşeriyetin küçük yapı taşlarını oluşturan ve giderek büyüyen çocuklar, anne ve baba tarafından güzel terbiye edilerek insanlığın temel yapısında köşe taşı olmalarını sağlamalarıdır. Çocuklarının geleceğinin aydınlatıcı nuru olan anne ve baba, yüce ahlak abidesi olan islam peygamberi Hz. Muhammed`in (s.a.a.) hayatından aldığı ilhamla çocuğunu şekilledirip istenilen ilahi hedefe doğru yönlendirmesi ve onun insanlık değerlerine zarar verecek tehlikeli işlerden yani günahlardan koruması gerekir. Kur’ani Kerim lokman suresinin 13-19. Ayetleriyle anne ve babanın çocuklarına karşı görevini Hz. Lokmanın çocuklarına yapmış olduğu nesihatla belirler ve öğretir.

Hz. Lokmanın oğluna  nesihatı:

‘’Lokman oğluna nesihat ederken: ‘’Evladım!’’ dedi,’’sakın  Allah’a eş, ortak uydurma! Çünkü şirk en büyük bir zulümdür.’’

‘’Eğer onlar seni, şerik olduğuna dair hiçbir bilgin olmadığı şeyleri, Bana ortak saymaya zorlarlarsa sakın onlara itaat etme! Ama o durumda da kendileriyle iyi geçin, makbul bir şekilde onlara sahip çık! Bana yönelen olgun insanların yolunu tut! Sonunda hepinizin dönüşü Bana olacak ve Ben işlediklerinizi tek tek size bildirip karşılığını vereceğim’’

‘’Kendileriyle iyi geçin, makul bir tarzda onlara sahip çık’’ demek günaha iştirak etmeksizin islam’ın razı olacağı iyilik ve insanlığın  kabul edeceği şekilde beraberlerinde bulun! Masiyet ve günahta onlarla beraber olma ve itaat etme sadece dünyevi işlerinde onlara yardımcı ol!

‘’Evladım, yapılan iş; bir hardal tanesi kadar küçük olsa, bir kayanın içinde saklı da olsa, yahut göklerin veya yerin herhangi bir nuktasında bile olsa, mutlaka Allah onu meydana çıkarır. Allah öyle latif, öyle habirdir (ilmi gizliliklere pek kolayı bir tarzda nufuz eder.’’ Hz. Lokman çocuğuna oldukça önemli bir uyarı yapar! Yavrum yaptığın günahı küçük sayarak onu gizlemeye çalışma; zira Allah yaptıklarımızın en küçüğünden en büyüğüne kadar gören ve bilendir, onun ilminden hiçbir şey gizli olamaz O herşeyi bilen ve görendir. Bu nasihatıyla çocuğunun kalbine imanı nakş ederek onu zararlı ve kötü şeylerden korur. Allah’ın onu heryerde gördüğünü ona inandırarak onu günah işlememekten arındırır ve şu önerilerde bulunur.

‘’ Evladım, namazı hakkıyla ifa et, iyiliği yay, kötülüğü de önlemeye çalış, ve başına gelecek sıkıntılara sabret! Çünkü bunlar azim ve kararlılık getiren şeylerdir.’’

Hz. Lokman bu öğütüyle üç tane temel meseleye parmak basar. Birincisi namazı önerir, çünkü namaz insanı insana ve insanı maddeye köle olmaktan kurtarır ona özgür bir yaşamı insana kazandırır ve insanı yaratanıyla tanıştırır ve özündeki hakikatıyla yüzleştirir. İkincisi ise iyiliği yaymasını, iyilik yapmasını, iyilikten yana olmasını ve iyilerle beraber olmasının önerisini yapar. Üçüncüde ise kötülükleri önlemesini  ve kötü olan şeylerden kaçmasını ve kötülerle beraber olmamasını önerir.

‘’(ey oğlum) Kibirli davranarak insanlara yüzünü dönme, arzda çalımlı çalımlı yürüme! Çünkü Allah  kibirle kasılan, kendini beğenmiş, övünüp duran kimseleri asla sevmez.’’

‘’Yürürken ölçülü, mutedil yürü! Konuşurken sesini ayarla, bağırarak konuşma! Unutmaki seslerin en çirkini, avazı çıktığınca bağıran eşeklerin sesidir:’’

Bu ifadelerle çocuğunu terbiye eden Hz. Lokman tüm insanlığa insaniyet mektebinde yapılması gerekli olan ders programının önerisini yapar. Bu önerilerle anna ve babaların çocuklarına karşı olan sorumluluklarını beyan ederek ve onları nasıl eğiteceklerinin planını sunar. Baba ve anne Kur’ani Kerimden almış oldukları bu dersle çocuklarına karşı nasıl bir sorumluluk taşıdıklarını ve nasıl terbiye edeceklerini dikkata alarak büyük aile birliğine karşı görevlerini yerine getirmelidirler.

Yukardaki hadisin ikinci kısmında ise çocukların ebeveynlerine karşı  olan sorumluluklarıdır. Çocukların anne ve babasına karşı iyi işlerde ve güzel ahlakı konularda yardımcı olmalarını önerir; onları incitecek veya üzecek herhangi bir iş ve sözde bulunmayacaklarını emrederek onlara öf bile dememelerini emreder.

İmam Rıza (a.s) şöyle buyurur:

‘’Baba ve annene itaat et! İyiliğin en güzelini ve en makbul olanını yap! Onlara karşı gönül alçak, güler yüzlü, şevkat ve merhametli ol ! Zira Cenabi Allah Kur’ani Kerimde anne ve babanın hakkını kendi hakkına yakın kılmıştır ve şöyle buyurmuştur: ‘’Bana şükret ve anne babanada şükret; zira hepinizin dönüşü banadır.’’

Bu hadisi şeriften anlaşılan ve ibret alınması gereken ders, islam birliğinin ve büyük aile kurumunun ahlaki yapısının mimar olan imam, planını şöyle çizer ve beşeriyetin yön ve hedefini belirler. Büyük aile çatısı altında varlıklarını sürdürmekte olan küçük aile birimleri yükümlü bulundukları görevlerini yerine getirmekle sorumlu tutulmuşlardır. Ailenin en küçük bireyleri olan çocuklar, anne ve babaya itaat etmekle emrolunmuşlardır. Anne ve baba çocuklarına masiyeti ve günah olan işleri emretmedikçe onlara itaat edilmesi aile düzeninin korunmasını ve bir düzen içinde devam etmesini sağlayacağını beyan etmektedir. İyiliği emreden imam, iyilik aile bireyleri arasında güveni sağlar; merhamet ve şevkatle birbirine kucak açan aile bireyleri dıştan ve içten gelecek olan tehlikelere karşı onları koruma altına alır. İmamın çocuklara yapmış olduğu bu yol gösterici sözleri büyük aile birliğinin temel sutunlarını oluşturur.

Anne ve babaya evladın muhabbetle bakması:

Resuli ekrem şöyle buyurur: ‘’Evladın, anne ve babasının yüzüne muhabbetle bakması ibadettir ve Allah’ın indinde büyük bir mükafat onun için hazırlanmıştır.’’

Evet!. Hadisdeki, baba ve annesinin yüzüne merhametle bakmak ve onlara güler yüz göstermek ifadesi, kalpten kalbe yüksek gerilimli muhabbetin akmasını sağlar. Bütün insanlığa bu çağırıyı yapan yüce peygamber, insaniyet mektebinde kurulacak olan büyük aile birliği, Adem ve Havanın ilk kurmuş oldukları büyük aile birliğinden alınmış olunan sözleşme metninin ”Ben sizin Rabbiniz değilmiyim?” (demişti). Onlar, “ evet (Rabbimizsin), şahit olduk” demişlerdi. Bu geçmişte, asrımızda ve gelecektede tüm aile bireylerinden istenilen bu sözleşme ahdına vefa göstermeleridir. Zira bu anlaşma ve sözleşme tüm asırlardaki insanları birbirine bağlar ve kalpten akan bir muhabbetle muhatebinin yüzüne  muhabbetle bakar ve onu kalbi bir sevgile kucaklar. Çünkü büyük aile birliğinde herkes baba ve annedir veya herkes çocuktur; ama kalpten gelen muhabbet onların yüzünde tebessüm ederek bütün ailenin birbirini kucaklamasını sağlar. Bu davranış kalbi olunca namaz, oruç, ve hac gibi ibadet sayılır.

Yine peygamber şöyle buyurur: ‘’anne ve babayı razı etmek Allah’ın rızasını kazanmaktır; Allah’ın azabı ise anne ve babasını incitenedir.’’ Peygamberin, bu onarıcı, yapıcı ve aileye düzen verici ve aile bireyleri arasında dengeleri oluşturucu sözü, kalpleri birbirine kenetleye ve rıza noktasına  çeken ilahi bir bağdır.

Anne ve babaya itaat!.. küçük ve büyük ailenin kaçınılmaz ilkesidir. İnsanın, yüklü bulunduğu fıtratındaki  nutfeden alınmış sözleşmeye bağlı kala bilmesi için önce itaat zincirine riayet etmesi onun insani görevidir. Evvel emirde Allah’a Onun resulu Muhammed`e (s.a.a)  itaat etmesi gerekirki baba ve anneye itaatın manası anlaşılmış olsun; Imam Sadık (a.s) ilahi rızanın, baba ve anneye sevgi, saygı ve itaatta olduğunun yolunu gösterir. İnsanın yaratılış felsefesinin sırrı ve hikmeti baba ve annede gizlidir. Bu sır ve hikmet dairesine girebilmek için kalbi bir muhabbetle sevgiyi aşka dönüştürerek baba ve anneye itaatın kapısından içeri girmesi gerekir ki  yaratılış felsefesinin sırrına ve hikmetine vakıf olabilsin. Evet !. insan, baba ve anne ve çocuklar !. Herbiri bir alemdir, herkes bulunduğu noktada üzerine düşen görevini yapar. İşte itaatın sırrı burda yatar yoksa herşey birbirine çarpar ve herşey yok olur.

İmam Sadık (a.s) şöyle buyurur: ‘’Ebeveynize iylikte bulunun ki çocuklarınız bu sünneti yerine getirmiş olsunlar. ’’ Evet !. Oldukca dikkatı çeken ve üzerinde düşünülmesi gereken bir hadis. İmam bu önerisiyle  dünya mektebinde müthiş bir sahne oluşturuyor. Ve insaniyet ailesinin dünya çoğrafyasında düzenli hareket etmelerini sağlayan yol haritasını çizerek baba anne ve çocuklar arasındaki görev taksimatını yapıyor. Bu sahneye kalp aynasından seyr edildiğinde uyumlu ve düzenli veya uyumsuz ve düzensiz yaşayanlar görülür. İlk yaratılışta verdikleri söz üzerinde sadık kalanlar uyum ve düzen içinde fıtratındaki gerçeğe uygun yaşadıkları müşahede edilir; bunlar ebeveylerine karşı saygı ve hürmette kusur etmeyen ve sünneti yaşayanlardır ve yaşatmak içinde  sercilerine örnek olabilecek devranışlar sergilemekteler. Bunlar kendilerinden sonrakilere saadet ve mutluluk yolunun haritasını ve yol düzergahını belirleyen sözünde ve özünde sadık olan müminlerdir. Uyumsuz ve düzensiz yaşayanlara gelince, bunlar verdikleri söze sırtçeviren ve ahdini bozanlardır. Bunlar ebeveylerine karşı saygısız davranan ve insani kimliğini kayıp etmiş olanlardır ki bunlar insani değerlerini ucuza satan fasıklar grubundandırlar. Kendilerinden sonra geriye bıraktıkları kötü ve çirkin yaşantı takipçilerini küfrün, şirkin ve cehaletin karanlığına iter.

 Hadisin belirlemiş olduğu sahnede yürüyenler iki iz iki çizgi bırakır geriye; Birincisinin bırakmış olduğu çizgi ve iz iylik, güzellik, kardeşlik, sevgi ve muhabbetitir. Buna sünneti hasene deninir ki bu sünnet bu yol insanı ilahi rıza noktasına taşır. Diğeri ise kan gözyaşı, sömürü, zulüm, ahlaksızlık ve hayasızlık bırakan izler ve çizgilerdir ki takipçilerini ilahi nurun ekseninden ayırır, tabiatın kuyusunda vahşet içinde yaşamasına vesile olur.

3- Sosyal yardımlaşma ve içtima-i yapı:

Resuli Ekrem şöyle buyurur: ‘’Eğer sizler iyilik ve iyi işler üzerinde birleşirseniz kesin olarak birbirinizi sevecek ve birbirinize muhabbet edeceksiniz.’’

Yine buyuruyorlar ki: ‘’Allah’ın rahmeti o evladın üzerine olsun ki ebeveynine iyilikte yardımda bulunur; Allah’ın rahmeti o anne ve babanın üzerine olsun ki iyi ve güzel işlerde çocuklarına yardım ederler; Allah’ın rahmeti o komşunun üzerine olsun ki iyilikte ve güzel işlerde komşusuna yardım eder; Allah’ın rahmeti o arkadaşın üzerine olsunki arkadaşına iyilik ve iyi işlerde ona yardımcı olur; Allah’ın rahmeti o kimselere olsun ki işçilerine ve iş arkadaşlarına kolaylık sağlar ve onlara yardımcı olur; Allah’ın rahmeti o kimselere olsunki imanlı, takvalı, ilahi hükümleri icra eden yöneticiye ve işverene iyi işlerde onlara yardımcı olur.’’

Yüce islam peygamberinin islam camiasının büyük aile bireylerine sunmuş olduğu bu ilkeler, islam ümmetinin bireylerini tabandan tavana doğru birbirine kenetliyerek büyük ailenin yapısını muhabbet ve iyilik ilkeleri üzerine kurar. Yüce Allah, mümin ve muvahid kullarına bir ümmet çatısı altında birleşe bilmeleri için maide suresinin ikinci ayetinin son bölümünde şöyle yol gösterir: ‘’İyilikte ve takvada yardımlaşın, günah işlemekte veya bir başkasına saldırmakta birbirinize yardımcı olmayın. Allah’tan korkun, Allah’ın cezası şiddetlidir.’’

Yukardaki ayet ve hadisler islam ümmetini onaran yapı taşlarını beyan ederek saadet ve mutluluğa giden yolun haritasını çizer. Çocuktan ebeveyne, komşudan arkadaşa ve ticaret ortaklığından yöneticiye kadar olan irtibatın iyilik ve iyi işlerde birbirine yardımcı olmasını bir ilke olarak kanunlaştırır ve kötülüklerde ve kötü işlerde birbirine yardımcı olmamalarını emreder. Bu emir bir toplumun güven ve emniyet içinde yaşamasını sağlar. Ve insanları birbirine kaynaştırarak bir vucut gibi birbirine kenetlenerek islam ümmetinin büyük aile birliğini kurmuş olurlar.

Yine yüce islam peygamberi Hz. Muhammed (s.a.a) ümmetinin saadet ve mutluluğunu, birlik ve beraberliğini sağlayacak olan ilkeye imzasını atarak yol haritasını şöyle açıklar.

‘’Müslüman müslümanın kardeşidir. O, kardeşine zulmetmez onu sahibsiz ve yanlız bırakmaz; kim kardeşinin ihtiyacını gidermek için koşacak olursa Allah’da onun ihtiyacını giderir. Kim müslüman kardeşinin herhangi bir sıkıntısına yardımcı olursa Allah’da onun kıyamet gününde sıkıntılarını giderir. Kim darda kalan birine kolaylık sağlayacak olursa Allah’da ona dünya ve ahirette ona kolaylık yolunu gösterir. Kim bir müslüman kardeşinin ayıbını örterse Allah’da onun ayıbını kıyamet gününde örter. Müminler birbirlerini sevmede, birbirlerine merhamet etmede ve birbirlerine şafkatlı davranmada bir vucut gibidirler. Vucudun organlarından biri rahatsız olduğunda organlar, uykuyu kayıbetmede ve acıyı paylaşmada ona ortak olurlar.’’

İslam peygamberi, insanlığa hayat bahşeden bu sözleriyle beşeriyeti düzene sokarak  insaniyet mektebinin ilkelerini beyan eder. Bu ilkelerle şekillenen islam ümmeti tarihe yeni bir sayıfa açarak şarkın ve garbın ilerici demokrasisinin karşısında vahya dayalı yeni bir dünya düzeninin önerisinde bulunur. Kan ve gözyaşları karşıtı, muhabet ve sevgiyi önerir; kin ve adevetin karşıtı, dostluğu ve kardeşliği önerir; sömürgeciliğin karşıtı, eşitlik, özgürlük ve hürriyeti önerir. Düşmanlık yerine kardeşliği, kavga yerine barışı, zulum yerine adaleti, ayrılık ve tefrika yerine vahdet ve birliği emreder.

Muhammed Avci



Yeni yorum ekle