KUR’ANIN TANIMLADIĞI MUNAFIK!

Pt, 06/03/2017 - 17:53

Kuran ve Ehlibeyt Mektebi önderi Muhammed Avci Hocanın bu yazısında Munafıkların sıfatlarını Kuran ayetleri ile tanımlıyor.

 KUR’ANIN TANIMLADIĞI MUNAFIK!

Kur’ani Kerim’de başlıbaşına bir surenin ismi olan münafikün süresi, geniş bir muhtevaya sahip olmasıyle birlikte müminleri dikkatli okumaya ve anlamaya davet eder. ve önemli noktalara işaret ederek müminleri münafiklere karşı tayakuz durumunda olmalarını ister.

Ayetlerin tefsirine girmeden önce nifak ve münafıklığın zuhur etme dönemi, peygamberin mekkeden medineye hicretinden sonra baş göstermiştir. O günden günümüze kadar farklı zamanlarda farklı yüzler ve görütülerle müslümanların saflarının arasına girerek zehirli oklarıyla müslumanları kalplerinden vurmuşlar ve hala acımasızca vurmaktalar. Buna binaen Kur’ani mecid islam dininin ve müslümanların amansız düşmanı olan bu sinsi düşmanları sıfatlarıyla anlatarak onlardan uzak durulmasını ve onların ne kadar tehlikeli olduğunun anlatılmasını ister ve süreye şöyle giriş yapar.

Münafıklar sana geldiklerinde:’’ Biz, senin Allah’ın elçisi olduğuna şahitlik ederiz.’’ Derler. Allah da senin kendisinin elçisi olduğunu elbette bilir. Bununla beraber, Allah, onların bunu söylerken yalan söylediklerine, samimi olmadıklarına şahitlik eder.63/1

Mucizevi bir tanımla nifak ehlinin tanımını yapan yukardaki ayeti celile, ders alabilecekler için ciddi bir sahneyi perdeye yansıtmaktadır. Bu perdede yalancı ve ikiyüzlü sahne oyuncularının perde arkasındaki çevirmiş oldukları şeytani planları vahyin aydınlatıcı nuruyla ifşa edilerek sahne oyuncularının yalancı olduklarının tanıtımını yapar. Ama neyazık ki asrımızın insanı bu sahne oyuncularının şeytani oyunlarını fark edemediklerinden onların oyununa rahat gelmekteler; çünkü cazip konuşmalarıyla müslümanları büyüleyen ve onlarla beraber namaz kılmaları müslümanları can evinden vurmaktalar; çünkü onların namaz ve güzel konuşmaları onların çirkin yüzlerinin görülmesine perde olmuştur. Halbuki bu ayeti celile indiği zaman munafıklar Allah’ın Resulüne inadıklarını ve onun arkasında namaz kıldıkları bir zamanda inmiştir; zaten münafıklık ikiyüzlü devranmakta olan kimselerin sıfatıdır; yukarıdaki ayetin metninde peygamberin risaletine iman ettiklerini yeminle onaylamaktalar.

Onlar yeminlerini kalkan olarak kullanıp insanları Allah’ın yolundan uzaklaştırırlar. Yaptıklar bu iş ne kötü bir iştir.63/2

İkinci ayette daha açık bir ifade ile nifak ehlinin hedefindeki varolan düşmanlık inanmışları ilahi velayet çizgisinden, inadığını yeminle onaylıyarak uzaklaştırmak isterler. Bu çirkin hareketlerini günümüzde daha net ve açık bir şekilde görmemiz mümkündür; Küfrün velayeti altında safbağlayıp cemaatla namaz kılanlar hakkın velayeti karşısında birlik sağlıyarak savaş açmış durumdalar; çünkü ilahi velayet inancını taşımakta olan müminlerin Amerika ve batılıların velayeti altında namaz kılmayı kedilerine izzetsizlik kabul ederler; bu nedenledirki asrımızın büyük devrimcisi İmam Humeyni (r.a) bütün dünya emperyalistlerine karşı yüksetmiş olduğu ilahi velayetin sesini velayeti fakih adı altında tesis etmiştir ve bu izzetli duruşuyla nifak ehlinin yüzündeki maskeyi ilahi velayetin tesisiyle düşürmüş ve hakla batılı da birbirinden ayırmıştır. Nifak ehlinin yüzündeki maskenin düşmesiyle ortaya çıkan çirkin sıfatlarını gizlemek için mezhep perdesi arkasına gizlenerek saf ve temiz kalpli müslümanları velayete karşı çephe oluşturarak düşmanlık tohumlarını sünni ve şia kavramlarını gündeme getirerek israilin güvencesini koruma altına almış bulunmaktalar.

Kendilerinin ehli sünnet velcemat olduklarını iddia edenler islamın ruhuna düşman olan Amerika ve batılılarla el sıkışarak dostluklarını ilan ederler ve onlarla beraber olmayı da izzet bilirler; küfür cephesiyle müttefik hareket edenler Resulün yolunda olduğunu söylemeleri nifak ehli olduklarına delil olarak kafi değilmi! Küfrün velayeti altında yaşamayı iftiharla kabul edenler Ehl-i Beyt mektebini gayri islamimiş gibi göstermeleri Amerikancı olmaları için kafi değilmi! İnsanları Allah yoluna davet eden, dünya emperyalistlerine karşı birliğe çağıran veliyülemrilmüslimin Ayetullahul Uzma Seyyid Ali Hameyniye dil uzatacak kadar küstahlık yapanlar Abdullah bini übey olmalarına kafi bir delil değilmi! Peygamberin tertemiz Ehl-i sünneti olan ve peygamber evlatlarını canlarından daha fazla seven Kur’an ve Ehl-i Beyt mensuplarının kanını akıtmayı helal kabul edenler israilin güvecesini sağlamakta olduklarına dair yeterli delil değilmi!

Muhammedi (s.a.a) islamı kabul etmiş ve velayet mektebine bağlı bulunan hiç bir müslümanı peygamberin sünnetinin dışında hareket etmiş olduğunu göremesiniz; zira velayet inancının temel sutunları Kur’an ve sünneti Resuldur. Sünnet, peygamberin üzerinde bulunduğu ilahi çizgidir ki vahyile belirlenmiş vahyile desteklenmiş peygamberin konuşmaları, fili ve sukutunun adıdır. Bu sünnetin varisleri ilahi atmaile on iki imamdır; öyle ise gerçek Ehl-i sünnet peygamber varisleri olan oniki imamdır. Bunlara tabi olanlara şia veya Ehl-i Beyt taraftarları denilmektedir öyle ise Ehl-i sünnet kavramı Ehl-i Beyt mesuplarına ait bir kavramdır.

Zira Ehl-i Beyt mesuplarının hayatı Kur’an ve sünnet üzerinde bina edilmiştir; Bu iki ilke dışında olan kanun ve yönetim şekillerini tağut olarak kabul eder. Rabbilerinin şu hükmünü yerine getirirler (Allah’a kulluk edin ve tağuti sistemlerden kaçının) fermanına boyun eğerek tüm zorluklara rağmen tağutla ve tağutilere hiç bir surette boyun eğmemiş ve işbiriliği yapmamışlardır ve izzetli bir duruş sergiliyerek peygamberin sünnetini ve emanet bıraktığı şeriatı canlarının pahasına korumuş ve günümüzde devlet etmiş bulunmaktalar; buna rağmen tağuti sistemlerle kendilerini yöneten ve tağutlarla işbirliğinde olanlar Ehl-i sünnet oluyor bunlar ise Ehl-i bidat oluyor; el insaf bu kadar gözü bağlı olmak insan olana cidden yakışmaz hele müslümanım diyene!

Ehl-i Beyt fıkhının temel kaynağı Kur’an ve sünnettir; bunun haberini ise Kur’ani Kerim vermektedir. Ey iman edenler! Allah’a itaat edin, peygamber’e ve sizden olan ulul emre de itaat edin. Eğer bir hususta anlaşmazlığa düşerseniz Allah’a ve Resule götürün; bu hem hayırlı, hemde netice bakımından daha güzeldir. 4/59

Yukarıdaki bu ayetin gerçek takipçileri olan Ehl-i Beyt taraftarları peygamberin sünnetini hayatlarının bütününde uygulamayı en üst görev bilmekte ve Resulün şeriatıyla amel etmeyide farz olarak kabul etmektlere ve tarih boyunca kan ve gözyaşlarıyla korumuş ve asla ve asla ondan vaz geçmemişler ve nihayet asrımızda milyonlarca şehid vererek Resulün sünnetini ve şeriatını hakim kıldılar. Kendilerini Ehli sünnet velcemaat kabul edenler Amerikanın ve batılı ülkelerin idare ve yönetim şeklini iftiharla kabul eder ilahi şeriatın hiç bir hükmünü yasalarına almadıkları gibi ondan yüz çevirir kaçarlar.

Onlara: Allah’ın indirdiği Kur’ana ve Resul’e gelin denildiği zaman, münafıkların sende iyice uzaklaştıklarını görursün.4/61

Bu ayet kendi aynasından bugün islam dünyasının başında bulunanların kimliğini ortaya koyarak Ehl-i sünnet kavramının arkasına gizlenerek ikiyüzlü olduklarının ilanını yapar. Hem Ehli sünnet velcamaat olacaksın hemde islamdan başka bir yasa bir dini hazırlayarak temiz kalpli müslümanları onunla batı dünyasının kuyruğuna bağlıyacaksın ve velayet nurunu södürmek için batı ile birlikte hareket edeceksin! Böyle bir anlayış Ehl-i sünnet manasının tam tersi olan ehli bidat ve ehli delalet olarak adlandırılmaktadır.

Ehl-i sünnet: Peygamberin bırakmış olduğu ilahi çizgi üzerinde hiç inhirafa uğramadan hareket eden yaşıyan ve yaşatmak için can ve malını ortaya koyanlara verilmiş bir isimdir. Allah’ın kelamı Kur’anla ve Resulün sünnetiyle yasasını, yönetim şeklini tazim etmeyan ve onunla hayatını şekillendirmeyenler biz Ehl-i sünnetiz demeleri Allah tarafından kabul edilmiyecektir.

Al-i imran süresinin 85. Ayeti şöyle haber vermektedir.

Kim, İslam’dan başka bir din ararsa, bilsin ki kendisinden böyle bir din asla kabul edilmiyecek ve o, ahirette ziyan edenlerden olacaktır.3/85

Ayet açık bir ifade ile Ehl-i sünnet olanların hattını ve çizgisini beyan etmiştir. Yüce islam peygamberinin beşeriyetin huzur ve saadeti için bırakmış olduğu ilahi şeriat’la hayatlarını şekillediren ve onunla amel edenleri Ehl-i sünnet kabul etmektedir. Namaz, oruç, zekat, hac ve nafile ibadetleri zahiri olarak kabullanıp yerine getirirken yönetim ve idaresini, kanun ve yasasını ilahi olmayan yasa ve kanularla tazim edenleri munafık olarak beyan etmektedir.

Sana indirilene ve senden önce indirilenlere inandıklarını iddia edenleri görmedin’mi? Gayri islami olan tağuti idareleri red etmeleri onlara emrolunduğu halde, onun önünde muhakeme edilmeyi isterler. Halbu ki şeytan onları büsbütün saptırmak istiyor.4/60

Nisa süresinin 59. Ayetinde müslümanlar arasında çıkacak hertürlü sorunları çözümü için baş vurulacak kanun ve yasa Kur’an ve sünnet olduğu açık bir ifade ile beyan edilmiştir; bu açık beyana rağmen bir başka yönetim şekline veya kanuna başvurup sorunlarını haletmek isteyenleri Nisa süresinin 60. Ayeti açık bir ifade ile münafık ilan etmiştir. Zira Nisa süresinin 59. Ayetinde müslümanları sorularını hal etmeleri için baş vuru kaynağı belirlendiği halde peygamberin arkasında namaz kılan biri başka biriyle olan hukuki sorununu çözmek için yahudi bilgini olan Ka’b b. El-Eşrefe gidelim demesi bu ayetin, nuzuluna sebeb olmuştur; bu ayet herzaman ve asırda emsali bulunan munafıkların yüzlerinde ki maskeyi indirmiştir. Ne yazık ki asrımızda konuşmasını iyi beceren ve peygaberin arkasına kendini gizleyen munafıkları görmeyen müslümanlar batıdan alınmış laik bir demokrasi şemsiyesi altında Ehl-i sünnet olduğu iddiasi ile yaşamaktalar!

Nifak ehlini açık bir dil ve ifadeile anlatan bakara süresinde’ki ayetlerin öğretici ve tanıtıcı derslerinden ibret alarak nifak ehlinin şerinden korunmaya çalışalım! Zira bunlar ne ehli sünneti dostlarıdırlar nede Ehl-i Beyti Muhammedin(s.a.a) taraftarları olanların dostlarınlardır; bunlar her ikisininde malına, canına ve namusuna gözdikmiş tarihi düşmanlardır. Bunları Kur’ani Kerim şöyle açıklamaktadır.

İnsanlardan öyleleri vardır ki, dünya hayatı hakkında söyledikleri senin hoşuna gider. Üstelik sözünün özüne uyduğuna Allah’ı da şahid gösterir. Halbulki gerçekten o düşmanların en yamanıdır. Senin yanından ayrılınca yeryüzünde fesat çıkarmaya çalışır; ürüleri ve nesilleri yok etmek için çalışır. Allah, elbette bozgunculuğu sevmez. 2/204-205

Bu ayetin metnini dikkatle okuyacak olursak ilahi velayetin ekseninde kurulmuş islam devletinin ana sutunları olan ekonomi ve devletin bakasını sağlayacak olan gelecek nesli hedef alarak ifsada götürmek isterler. Günümüzü tefsir eden bu ayeti celile valyoz gibi islam ümmetinin başına inerek uyan ey gafil uyan ne malın kaldı nede neslin heryer harabaya dönmüş ve namus denilen mefhum tarihin çöplüğüne atılmış, islam ülkeleri batılıların münafıklara verdikleri silahlarla kan deryası haline gelmiş halen uyku tulumunda uymaya devam’mı edeceksin? Velayet gölgesinde nifak ehline karşı şerefli ve izzetli bir duruş sergilemiyecekmisin? Yoksa nifak ehli tarafından ümmet arasına atılmış tarihi fitneyi devam’mı ettireceksin?

Tarihte yapılan şia ve sünnü, şaf-i ve hanifi, mutezile ve eşari, maturidi ve eşari kavgalarının tefrikası ümmeti nasıl yaktığını ve nihayetinde ingilizle, fıransızların islam beldelerini nasıl işgal ettiklerini ve bu işgal zeminini kimler hazırladıklarını okumadınmı? Herhalde okunmamışki hala kavga ümmet arasında devam etmektedir. Hele son bir kaç yıldır daha azgın bir şekilde Ehl-i Beyt mensuplarının mescidlerine toplantı yerlerine İmamların türbelerine intihar saldırıları düzenliyerek yüzlerce insanın bir anda şehid olmasının katliamını gerçekleştiriyorlar, ve bu cinayeti Ehl-i sünnet velcemaat adına yapıyorlar! Suriyede Ehli-Beyt mensubu müslümanların boyunlarını kesiyorlar ve ciğerini çıkarıp yiyorlar ve Ehl-i sünnet vel cemaat adına yapıyorlar. Bu Suriye olayı tarihin iki acı noktasını yeniden gündeme getirerek Muhammed(s.a.a) ümmetine acısını tekrar yaşatmak istiyorlar; Uhutta Hz.Hamza`nın çiğerini söküp yiyen hindin taraftarları bugün Hamza`nın taraftarı olanların çiğerini söküp yiyorlar; dün kerbelada Resulün gözbebeği Zehra’ile Alini oğlu üçüncü İmam Huseyin (a.s) mın mubarek başını kesen yezid ordusu bugün Hüseynin aşıklarının boynunu keserek yezidin sünnetini yaşatmaktalar.

Allah aşkına Ehl-i sünnet vel camat bunlarmıdır? Peygamberin sünnetinin takipçileri bunlarmıdır? Efsuz bugün dünya müslümanları ve bilhassa Türkiye devleti ve türkiyede yaşıyan müslümanlar bunları destekliyor bunlara yardım etmeyi vazife  biliyor ve koruyor aynızamanda silah yardımında bulunuyorlar; bu çiğer horlar Esadın ordusuyla savaşmıyorlar bunlar Rabbim Allah, Resulüm Muhammed, kıblem kabe, kitabım Kur’ani Kerim yolum Allah Resulüm Muhammedin (s.a.a) ve onun emanetinin sahipleri olan Ehl-i Beytin yolu yolumuzdur diyen ve asıl Ehl-i sünnet olan Ali ve evlatlarının taraftarlarını israilin can güvenlğini korumak için öldürüyorlar. Ama unutmasınlar ki bu besledikleri birgün onlarında çiğerlerini Amerika emrile söküp yiyecektirler!

Muhammed Avci



Yeni yorum ekle