Yürümedik! Hep Yürüttüler Bizi!

Per, 19/01/2017 - 12:24

Amerika bayrağını ve İsrail bayrağını yakmanla ve sokağa dökülmenle peygambere yapılan hakaret etmeyi denk mi kabul ediyorsun

Yürümedik! Hep Yürüttüler Bizi!

Allah Kur’an-ı Kerim’de (şu hükmü) bize bildirmiştir ki, Allah’ın ayetleriyle alay edildiğinde o meclisi terk edin (onları protesto edin), onlar (pişman olup) başka bir konuya geçmeyinceye kadar onlarla oturmayın, yoksa sizlerde onlar gibi olursunuz.

Allah kafirleri ve münafıkları birlikte cehennemde toplayacaktır. (Nisa/140)Yüce Allah bu ayeti celile ile şirkin ve küfrün beşiğinde uyumakta olan Müslümanları uyarmak ister. Gerek milletler arasında ve gerekse devletler arasında mü’minlerin görevi; mü’minlerin yanında yer almasıdır. Zira güç, kuvvet ve şeref ancak bu beraberlikle elde edilebilinecektir. Ama kendi dünyalarını korumak için veya kafir ve münafıkların yanında izzet bulmak ve büyümek isteyen devletler ve milletler izzetlerini, şeref ve haysiyetlerini onların ayakları altında çiğnettikleri gibi; inandıkları Allah’a, Peygambere ve kitabına hakaret etme cesaretini ve gücünü de onlara vermekteler.

Müslüman devletlerin, müşrik ve münafık devletlerle yapmış oldukları dostluk anlaşmalarını ve onlarla olan ittifaklarını, yüce Allah acı bir ifade ile, onların da onlardan olduğunun hükmünü vererek, gidecekleri yerin cehennem olduğunun haberini verir.

Hemen hemen her yıl İslam peygamberi Hz. Muhammed (s.a.a) ve ilahi kitap olan Kur’an-i Kerim, batılılar tarafından hakarete uğramaktadır. İşlenen bu menfur cinayetler karşısında çok basit bir kınama yapılarak veya duyarlı Müslümanlar sokaktaki protestolarla kendini deşarj ederek rahatlamış olurlar. Tüm bu eylem ve kınamalara rağmen, yıllardır aynı şeyler tekrarlanıp korkusuzca yapılmakta ve yapmaya da devam etmekteler.

Bu menfur cinayetlerin durdurulması kınama ve protestolarla hiç bir suretle mümkün olmayacaktır ve olamazda. Çünkü sen onun beşiğinde onun ninnisiyle uyumaktasın sen her ağladıkça yalancı emziği seni yönetenle, senin ağzına koyarak ve tekrar uykuya sokar ve uyutur ve alaylı bir kınama ile de senin rahat uyumanı sağlar.

Cinayet şebekesi olan batılılar her yıl bir ülkede veya bir kaç ülkede fikir özgürlüğü adı altında İslam dininin mukaddes kabul ettiği İslami değerlere hakaret etmekteler; bu gücü, bu cesareti bunlara kim vermekte acaba? Bu sorunun cevabını vermek için düşünmeye gerek yoktur; zira sorunun cevabı çok açık ve nettir: İslam ülkelerinin başında bulunan hain idarecilerdir.

Ey müslüman! Senin sorunun sokaklarda bu cinayeti işleyen batılı devletleri kınamakla hallolmaz; çünkü senin sorunun seni idare eden batı muttefiki ve NATO üyesi olan idarecilerindir. Çünkü bu cesareti ona veren Amerika’nın müttefiki ve dostu olan senin seçtiğin ve başına tayin ettiğin milletvekilleri, başbakan ve bakanlardır. Senin görevin ve senin vazifen bu cinayeti işleyen; seni yönetmekte olan idareciye karşı sokağa dökülüp onu idari mekanizmadan uzaklaştırmadır.

Ey müslüman!.. Uyan!.. seni sokağa alan ve yürüten, slogan attırıp kınama yaptıran o cinayeti işleyen devletin kendisidir. Zira bir yandan organizeli bir çalışma ile senin tüm mukaddesatlarını ayaklar altına alırcasına ona hakaret ettirir, diğer bir yandan alaylı bir kınama ile senin kölelik ipini biraz daha sağlamlaştırmış olur.

İslam Peygamberine Yapılan Hakaretlerin Müsebbibi Bizleriz

Sadece yakın tarihimizle yüzleşecek olursak, elimize verilecek sonuç; yapılan yürüyüş ve kınamalar batılıları daha da cesaretlendirmiş ve İslam dinine ve Müslümanlara yapılan hakaret ikiye katlanmıştır. Ey Müslüman!.. Şunu iyi bil ki batılıların İslam dinine ve İslam peygamberi Hz. Muhammed’e (saa) yapmış oldukları hakaretin müsebbibi Müslümanız diyen bizleriz!

Eğer bizler dinimizi çocuğumuz kadar sevebilseydik ve peygamberimize karşı sadıkane görevimizi yerine getirebilseydik, Kuran’ın beyan ettiği kardeşliği gerçekleştirebilseydik, büyük İslam devrimini yapan İmam Humeyni’nin davetine icabet etmiş olsaydık ve bizi idare etmekte olan batı kafalı ve hayranı olan ve onların yanında izzet arayan idarecileri seçip başımıza tayin etmemiş olsaydık, batılılarda bu cinayeti işleme çesaretini kendilerinde bulamayacaktılar.

Eğer bulabiliyorlarsa bizler Allah’ın şu uyarıcı ve ikaz edici ayetini dinlemediğimiz görülecektir. ‘’Allah ve Resulüne itaat edin, birbirinizle çekişmeyin; sonra korkuya kapılırsınız da kuvvetiniz gider. Bir de sabredin. Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir.’’ 8/46 Ayetin metninde verilmekte olan dersi dikkatle dinleyelim ve verilen dersi amelen pratiğimizde yaşayarak ona inandığımızı isbat edelim.

Önce Allah ayrılmamayı tefrikaya düşmemeyi ve birlikte hareket edin diyerek inanmış mü’minlerden güç dengesini oluşturmalarını ister; çünkü birlik ve beraberlik kuvveti ve gücü meydana getirir; bu güç ve kuvvet İslam düşmanlarının kalbine korku salar ve onlar İslam dinine ve İslam peygamberine hakaret etme cesaretini artık kendilerinde bulamazlar; eğer bu cesareti kendilerinde bulabiliyorlarsa İslam ümmetinin dağınık, mihversiz ve hedefsiz hareket etmelerinden ileri gelmektedir.

Günümüzde batılıların yapmış oldukları hakaretlere karşı İslam ülkelerinde yüzler, binler ve milyonlar sokaklara dökülerek onları korkutmamaktadır; çünkü onları idare edenlerin ipleri onların elindedir ve istedikleri zaman onları susturun emrini vererek rahatlıkla susturabiliyorlar ve susturuyorlar. Bazen de kendi yandaşları olan idarecileri kınayın ki, Müslümanların güvenini kazanın ki, Müslümanları İslam adına rahatlıkla susturmuş olasınız emrini vermekteler. Artık bu emir vermenin gizli ve kapalı bir yanı kalmamıştır; açıkça susturun bu Müslümanları demekteler ve diyorlar, bunu görmemek için ya sağır veya kör olmak gerekir.

Ayetin ikinci bölümünde sabretme dersi verilmektedir. Bu ders ayetin birinci kısmındaki birlik beraberlik neticesinde oluşturulmuş güç ve kuvvet dengesini sabırla, azimle ve büyük bir irade ile düşman karşısında yiğitçe bir duruş sergileyerek, velayet makamının emrini sabırla bekleme dersi olduğunu kabul ederek bu birlikteliğin sağlanması için çalışmak her Müslümanın ilahi görevidir. Bu birlik dersi düşmanların cesaretini kırmaktadır.

Velayet Çizgisinde Bir Bütün Olmak Gerekli

Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: ‘’Ey peygamber! Kafirlere ve münafıklara karşı cihad et, onlara karşı sert davran. Onları varacağı yer cehennemdir. O gidilecek yer nede kötüdür.’’ 9/66 Bu ayette önce Allah ümmete bir eksen belirtiyor o da peygamberdir; bu eksen etrafında birbirine kenetlenmiş ümmetin başında bulunan velayet makamındaki Resule; kafirlere ve münafıklara karşı cihat etme emrini veriyor ve onlara karşı sert davranmayı emrediyor.

Buradan alınacak çok önemli bir ders var; o da velayet çizgisinde emir- komuta zincirine bağlı bir vücut halinde düşman karşısında bir bütün olarak durulması gerekli olduğunun dersi verilmekte. Ne yazık ki iman aşkıyla sokaklara dökülenler; şirk ve küfür meclislerinde oturanların makam ve mevkilerini biraz daha sağlamlaştırarak batılılarında biraz daha hakaret etme cesaretlerini artırmaktalar.

Ey gönlü imanla dolu kardeşim! Şu Türkiye’deki meclis, senin mukaddesatına hakaret eden Amerika’nın dostu ve müttefikidir ve Amerika meclisinin Ortadoğu kanadıdır; görmüyor musun?.. Amerika başkanı Türkiye başbakanına şu Müslümanların sesini kes ve onları durdur emrini vermekte ve o da İslam dini şiddetten yana değildir biz sadece kınıyoruz, diyerek uyku tulumuna seni sokmakta ve batılıların beşiğinde onun ninnisini söyleyerek seni uyutmakta.

Aziz kardeşim!.. Neden?.. İmanın sana verdiği ferasetle gelişen olaylara bakmıyorsun? İslam peygamberi Hz. Muhammed’e (s.a.a) yapılan o çirkin filme karşı sadece bir kınama ile seni teskin edip kendine bağlamakta! Dikkatle bak meseleye, kendilerine yapılan bir hareket karşısında meclis top yekun hep bir ağızla seslerini yükselterek karşıyı geri adım attırmaya direniyorlar; ama dine yapılan hakaretlere meclisten asla ses çıkmadığı gibi başbakan da lütfen (!) bir kınama yapmıştır.

Unutma!.. Sen de verdiğin oyla bu günahkar meclisin üyesisin ve onun içindir ki, düşman senin sokağa çıkmandan korkmamaktadır. Ey mü’min kardeşim! Resul-i Ekrem buyuruyor ki ‘’Mü’minin ferasetinden korkun o Allah’ın nuruyla bakar.’’ Sen niçin öyle şaşı bakıyorsun? Şu oy verdiğin milletvekillerinin teşkil ettiği meclis batılılarla birlikte olan bir meclistir. Her ne kadar İslam’ın elbisesini giymişlerse de onlar batılıların Ortadoğu’daki menfaatlarını korumaktalar.

Ey mü’min kardeşim! Cenab-ı Allah nisa suresinin 140. Ayetinde Amerika ve batı menfaatlari için çalışmakta olan Türkiye cumhuriyeti’nin meclisinden yardım elini çek ve onu protesto et! Diye buyurmakta; Ta yanlışlığını anlayıp pişmanlığını ilan ederek; İslami bir kimlikle seni yönetmeye başlayıncaya kadar.

Ey kardeşim! Sakın alaylı kınamalara ve batıya karşı atılan sloganlara aldanma! Eğer bu sözlerinde sadık ve samimi iseler onlarla olan ittifaklarını, siyasi birliklerini ve ticari ilişkilerini kesinler ve peygambere olan bağlılıklarını bu eylemleriyle kanıtlamış olsunlar. Bunu yapmak imkansızdır demek de, batılıların bize kabul ettirdiği siyasi bir aldatmacadır. Bu siyasi aldatma ile yaratmış oldukları korkuyla İslam ülkeleri üzerinde sömürülerini devam ettirmekteler. Halbuki İslam ümmeti bu korkuyu yenecek kadar yeraltı ve yerüstü tabii kaynaklara ve bunu işletecek insan gücüne sahiptir. Bunun en açık örneği İran İslam cumhuriyetidir; batılılarla tüm ilişkilerini kestikten sonra 30 yıl zarfında Ortadoğu’nun en güçlü devleti olarak kendini dünyaya kabul ettirmiştir.

Aziz kardeşim! Amerika ve batı ile müttefik olan bu günahkar meclise verdiğin oyla katılırsan, şirk mesabesinde büyük bir günah işlemiş olursun; eğer bunlara karşı sessiz kalırsan onların işlediği günaha rızayet imzasını atmış olursun.

İmanlı kardeşim! Gözünü aç basiret ve ferasetle İslam ülkelerinde dökülen kanın ve yağma edilen ümmetin malı; kimlerin yardımıyla gerçekleşmekte ve kimler batılıları yanına alarak İslam ümmetinin kanını akıtmakta!

Mü’min kardeşim! Amerika bayrağını ve İsrail bayrağını yakmanla ve sokağa dökülmenle peygambere yapılan hakaret etmeyi denk mi kabul ediyorsun?.. Halbuki senin oy verdiğin meclis ve iftiharla övündüğün hükümet Amerika ile el sıkışarak kahkaha atmakta; yoksa sen bunları görmemekte misin yoksa görmek mi istemiyorsun?

Aziz kardeşim! Sonuç olarak şunu söylemek isterim: İslam ümmetinin imamı; İmam Humeyni’nin (r.a) büyük şeytan ilan ettiği Amerika’ya dostluk elini uzatan ve müttefiki olduğunu iftiharla ilan eden bir meclisi ve onun hükümetini meşru kabul ederek o günahkar meclise karşı tavır takınmıyorsan bayrak yakman, sokağa çıkarak Amerika’yı protesto etmen sadece kendini deşarj ve onunda İslam’a hakaret etmesine katkıda bulunmuş olursun.

Çünkü bugüne kadar yapılan yürüyüşlerin değerlendirmesini yapacak olursak onların kazançlı çıktıkları görülmüş olacaktır. Ne zaman senin meclisin ve hükümetin bu büyük şeytanla olan dostluğunu keser hür bir İslami kimlikle varlığını ispatlamış olursa, o zaman senin yürüyüşlerin kale alınır ve düşman için bir korku olabilir.

Muhammed Avci



Yeni yorum ekle