İsrail’in Nükleer Silah Programını Ortaya Çıkaran Adam; Vanunu

Per, 25/09/2025 - 10:05

"İran’ı nükleer enerji tesisleri nedeniyle sürekli olarak savaşla tehdit eden, bombalayan İsrail, nükleer silahlara sahip olduğunu hâlâ kabul etmiyor. Dünyaya gözlerinin içine bakarak yalan söylemeye devam ediyor."

Welayet News  - Mordehay Vanunu 1954 yılında Sefarad Yahudisi bir ailenin çocuğu olarak Fas’ta doğdu. Ailesi, 1963’te dönüş yasasından faydalanarak İsrail’e göç etti. 1971 yılında İsrail Savunma Kuvvetleri’nde göreve çağrıldı. 1973 Arap-İsrail Savaşı’na tanık oldu. 1974 yılında Tel Aviv Üniversitesi’nde fizik eğitimi almaya başladı. Eğitimini yarım bırakarak İsrail’in güneyindeki Dimona nükleer santralinde çalışmaya başladı. İsrail’in nükleer programı ile orada tanıştı.

İsrail’in Filistinlilere yönelik saldırılarından ve nükleer silah geliştirmesinden hayal kırıklığına uğramıştı. 1985’te işinden ayrılmaya ve Asya’yı dolaşmaya karar verdi. İşten ayrılmadan önce nükleer tesisteki çalışmaları belgeleyen fotoğraflar çekti. Bu karanlık işi dünyaya duyurmaya karar vermişti.

Vanunu, 1986’da İngiliz Sunday Times’la irtibat kurdu ve Dimona’da çalışan bir teknisyen olduğunu ve bazı şeyleri açıklamak istediğini söyledi. MOSSAD peşindeydi, gazete temsilcileriyle gizlice buluştular.

İsrail Dimona’daki “Negev Nükleer Araştırma Merkezi”nin kuruluşuna Fransızların yardımıyla 1958’de başladı. 1960’ta burada nükleer silah çalışmaları yapıldığı anlaşıldı. Ancak İsrail bunu hiçbir zaman kabul etmedi. Bir yayın kuruluşu, 2003 yılında İsrail’deki “stratejik silah” üretim merkezlerini interaktif bir haritayla birlikte haber yaptı. Habere göre, İsrail’in güneyindeki Dimona’da “tekstil fabrikası” olarak gösterilen yerde plütonyum üretiliyordu. Tesis Amerikan hava savunma sistemleri tarafından korunuyordu. İsrail’in bugün 200 civarında nükleer silaha sahip olduğu tahmin ediliyor.

İngiliz Sunday Times gazetesinin belgeleri yayınlamasının ardından MOSSAD ajanlarınca tuzağa düşürülerek götürüldüğü Roma’da bayıltılarak İsrail’e kaçırıldı. Vatana ihanet suçundan yargılanıp 18 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Bu sürenin büyük bir bölümünü tek başına bir hücrede geçirdi.

2004’te serbest bırakıldı. Yabancılarla konuşması yasaklandı. Zaman zaman bu yasağı ihlal ettiği gerekçesiyle gözaltına alındı, yargılandı, hapse atıldı. 2009’da hapishaneye tekrar götürülmeden önce “18 yıldır benden hiçbir şey alamadınız; üç ayda da alamayacaksınız. Yazıklar olsun sana İsrail” diye bağırdı.

Hapishanede kaydedilen bir röportajında, “Dünyaya neler olduğunu anlatmak istedim… Bu ihanet değil, İsrail’in politikasının aksine dünyayı bilgilendirmektir” dedi.

Soykırımcı Siyonist rejimin nüfuz edemediği vicdan sahibi insanlardan biri o. Ölümü göze alarak dünyayı bu Siyonist çılgınlık konusunda uyarmak istedi. Bedelini uzun yıllardır tutsak kalarak ödüyor.

İran’ı nükleer enerji tesisleri nedeniyle sürekli olarak savaşla tehdit eden, bombalayan İsrail, nükleer silahlara sahip olduğunu hâlâ kabul etmiyor. Dünyaya gözlerinin içine bakarak yalan söylemeye devam ediyor.

Oysa Ortadoğu’daki gerçek nükleer tehdidin İsrail’den geldiğini artık herkes biliyor.

Tags: 


Yeni yorum ekle