İsrail Şam’a Girdi, Şara'nın Danışmanı İhvan’a Kendini Fesh Et Çağrısı Yaptı

Pt, 25/08/2025 - 12:27

Siyonist İsrail Şam’a girdi ama Şara’nın danışmanı İhvan’a saldırdı. Suriye’de rejim değişikliğinin ardından saatler içerisinde Golan Tepeleri başta olmak üzere ülkenin önemli birçok noktasını işgal eden İsrail, gün geçtikçe hem işgalini hem de tehditlerini genişletti.

Welayet News  - Suriye’nin Başken’ti Şam’da bakanlık binaları başta olmak üzere dilediği noktayı dilediği zamanda bombalayan Siyonist işgal çetesine karşı yerel halk zaman zaman karşı koymaya çalışsa da İsrail tarafı işgalin kalıcı olacağını defalarca ilan etti.

Tüm bu gelişmelerin ardından Suriye'nin sözde Cumhurbaşkanı'nın Danışmanı Ahmed Muvaffak Zeydan, El Cezire'de İhvana, "çağdışısınız, varlığınız gençlerin devlete katılımını engelliyor, hayal görüyorsunuz, varlığınızı devam ettirmeniz yeni yönetime zarar veriyor" şeklinde çok sert bir çağrı yaptı.

Ahmed Zeydan'ın El Cezire'deki yazısından önemli bölümler:

Suriye halkının tarihinde belki de benzeri görülmemiş bu zaferin başından itibaren, Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu'ndan Suriye İslam Meclisi'ne, askeri ve siyasi gruplardan yerel meclislere kadar tüm Suriyeli yapılar hızla kendilerini feshederek imkanlarını yeni Suriye liderliğinin emrine sundu.

Hayatımın bir döneminde Müslüman Kardeşler Cemaati'ne katılmış olsam da, daima kendi tarihime ve entelektüel dürüstlüğüme sadık kalarak, merhum Üstad Isam el-Attar'ın grubuna mensup kaldım. Ancak Müslüman Kardeşler Cemaati, hâlâ kendi örgütüne ve partisine sıkı sıkıya bağlı kalmakta ve bunları sürdürmeye çalışmaktadır.

Mütevazı kanaatime göre ve örgütteki kardeşlerime ve dostlarıma saygımla birlikte, örgütün bugün kendini feshetmesi, diğer bileşenlerin yaptığı gibi, hepimizin sermayesi ve ortak hedefi olan ülkeye hizmet edecektir.

Cemaati feshetmeme kararında ısrar etmeleri, yakın ve uzak çevrelerinin onlarla anlaşmazlık içinde olması, çekimser veya şüpheci davranması nedeniyle gençlerinin devlet inşasına katılımını engellemektedir. Bu durum, yeni Suriye devletini önemli tecrübe ve becerilerden mahrum bırakmaktadır.

İhvan'ın sürüden ayrı hareket etme konusundaki ısrarı ve olup bitenlerden memnuniyetsizliklerini ima eden yer yer yaptıkları açıklamalar, hükümeti destekleyen halk ile aralarındaki ayrılığı ve uçurumu daha da derinleştirmektedir. Oysaki bu hükümet, bölgesel ve uluslararası güçler tarafından desteklenen altmış yıllık bir çeteyi kökünden sökerek tarihi bir iş başarmıştır.

Müslüman Kardeşler Cemaati, daha önce Mısır Devlet Başkanı Cemal Abdünnasır'ın Suriye ile birlik için bir dizi şart koştuğunda kendini feshetmişti. Bu şartlardan biri siyasi partilerin kapatılmasıydı. Suriye İhvanı, birlik ve onun özlemlerine bir sevgi ve karşılık olarak bu şarta boyun eğdi. O sırada Nasır, Mısır'daki kardeşlerini eziyor ve Suriye İhvanı'nın da bağlı olduğu Uluslararası Teşkilat'ın kurucularını darağaçlarına asıyordu.

Şimdi soru şu: O tarihi dönem, Suriye'nin bugün içinden geçtiği bu dönemden daha mı önemliydi? Ve Abdünnasır'ın çağrısı, Suriye Devlet Başkanı Ahmed el-Şara'nın, bir milyon şehit ve 14 milyon yerinden edilmiş insanın bedeli olan bir yönetimi istikrara kavuşturma ihtiyacından daha mı öncelikliydi? Üstelik kendisi olağanüstü iç, bölgesel ve uluslararası koşullarla karşı karşıyayken.

Müslüman Kardeşler'in Uluslararası Teşkilatı'ndan ilk ayrılan, merhum Dr. Hasan et-Turabi'ydi. 60'ların sonunda Ulusal İslami Cephe'yi kurdu ve bu sayede kendisine katılan kardeşleriyle birlikte siyaset dünyasında yükseldi. Ondan etkilenen Şeyh Raşid el-Gannuşi de Nahda Hareketi'ni kurarak örgütsel olarak Müslüman Kardeşler'den ayrıldı. Aynı durum Ürdün'deki Müslüman Kardeşler örgütünde de yaşandı; onlar da yeni bir yöntem geliştirerek siyasi çalışma, seçimlere ve yönetime katılma amacıyla İslami Çalışma Cephesi'ni kurdular.

Batı Şeria'da ise Hamas, kendi yolunu çizmek için Müslüman Kardeşler'den ayrıldı. Hatta Suriye'deki Müslüman Kardeşler de birkaç yıl önce "Vaad" partisini kurmaya çalıştılar, ancak bu girişim ölü doğdu; çünkü onlar bugüne ve geleceğe odaklanmak yerine tarihe ve geçmişe daha fazla bağlı kaldılar.

Irak'taki Müslüman Kardeşler de faziletli Şeyh Muhammed Mahmud es-Savvaf  döneminde kendilerini feshedip Suudi Arabistan'a göç etmişlerdi. Bize o dönemi anlattığını hâlâ hatırlarım. Aynı şekilde, farklı koşullar altında Katar'daki Müslüman Kardeşler de kendilerini feshetti. Mağrip'te (Kuzeybatı Afrika) ise Müslüman Kardeşler'in adının birkaç kez değiştiğini ve yeni partilerinin başbakanlık makamına ulaştığını gördük/milligazete



Yeni yorum ekle