Suudi Amerika Diyarbakır'da Protesto Edildi/FOTO

Cu, 26/04/2019 - 20:27

İNSANİYET VİCDANINA SUNULAN BASIN AÇIKLAMASIDIR!

Yeryüzünü, mustazaf kullarına miras bırakacağını vaat eden Allah’ın adıyla!

Hamd: Bize direnişi ve zaferi muştulayan rahman ve rahim olan Allah’adır.

Salat ve selam, Rahmet peygamberi olarak gönderilen habibullaha, ehlibeytine, seçkin ashabına ve onun kutlu dinin bayrağını küfrün göbeğine hiçbir kınayıcının kınamasından korkmadan diken Fatima’nın evlatlarınadır.

‘‘ Onlara, Yeryüzünde fesat/bozgunculuk çıkarmayın denildiğinde; ‘Bizler, sadece ıslah edicileriz’ derler. Şunu bilin ki onlar bozguncuların ta kendileridir…’’ 2/11-12

Welayet News - Bugün bizi burada basın açıklaması yapmak durumunda bırakan asıl sorun, asrın yezidi olan Suudi Amerika’nın, mazlum ve mustazaf olan yemen halkına asrın Kerbelasını yaşatması yetmiyormuş gibi Şimdi de İnsanlığın kurtuluşu için gönderdiği son peygamber Hz. Muhammed (s.a.a)’in diyarında peygamberin gerçek takipçilerini canice katletmesi olayıdır.

İslam ümmetinin değerli evlatları Ve bu kadim şehirin aziz insanları!

Sizlerin huzurunuzda sizleri de şahit tutarak, Al-i Suud’un her geçen gün daha bir artan cinayetlerini, telin ve tenkit etmek için burada bulunuyoruz.

Bizim, bugün bu kutsal mekânın önünde açıklamakta olduğumuz basın bildirimiz,  genelde İslam dünyası ve özelde direniş İslamı adına bir sorumluluk bilinerek okunmaktadır.

Yüce Allah, "Bi eyyi zenbin gutilet" diye sorarken,  sadece geçmişteki zalim ve ceberutların yaptıklarını hatırlatıp, sorgulamıyor.

Bu soru tüm zamanların zalim ve mazlumlarını kapsayan bir sorudur.

Ve Bugün Suriye, Yemen ya da Yemen ile Filistin halklarının mazlumlarını ayrım yapmadan, zulme taraf olmadan, insan olmanın erdemliliği ile davran demek istemiyor mu?

Sözde insan hakları havariliğini üstlenmiş "Birleşmiş milletler" niçin Yemende İslam ümmetinin evlatlarına Al-i Suud’un cinayetlerine kör ve dahi sağır kalıyor?

Avrupa veya Amerika da herhangi bir eylem olunca adeta dünyayı beşik gibi sallayan sözde insan hakları savunucuları ve STK’lar neden İslam dünyasındaki zulümlere kör ve sağır kalıyorlar?

Hiç kuşkusuz bizler batılıların ve onların terli sözcülerinin niyetlerini çok iyi biliyoruz.

Onlara sormamızın asıl gayesi, onların yüzündeki maskeyi düşürmek ve gerçek kimliklerini sizin adınıza ifşa etmektir.

Neredesiniz ey sözde evrensel insan haklarında dem vuran demokrasi havariler?

Soruyoruz:

Al-i Suud ile Al-i Yahud ’un yaptığı Katliam ve işlediği cinayetler ile IŞİD arasında ne fark var?

Biri Yemende, diğeri Filistin’de aynı terör eylemleri, devlet adına meşrulaştırarak işliyor.

İslam dünyasında Dinsel ve mezhepsel savaşların terör eylemlerinin Teorisyenleri ABD, İsrail ve İngiltere ise bu teoriyi finansal ve insan kaynaklarını kullanarak pratiğe dönüştüren de ilkellikte ısrar eden, Suudi kabile devleti değil midir? Bunları bilmiyor muyuz? 

Nitekim El-Kaide, Taliban ve IŞİD gibi barbarlığı sözde İslam adına savunan terör örgütlerini İslam dünyasına adeta bir virüs gibi yayan bu düşüncemizin en acık örneklerindendir. 

Yemen’in kahraman evlatlarından oluşan Ensarullah ki direniş İslamı adına Suudi barbarlığına karşı yemen haklının izzet, haysiyet ve onurunu korumak adına kendi halkını temsil etmektedir.

İşte bu direnişe karşı Suudilerin Ensarullah karşısındaki zelil yenilgisi onlara kendi kuyruk acılarını savunmasız halktan çıkarmak refleksi vermiştir.

Öte taraftan 37 masum insanın kanını haksız yere akıtan Suudi canileri, İslam inkılabının ve onun bölgedeki direniş ekseni karşısındaki yenilgisinin dışa vurumu dur.

Ayrıca İslam’ın kutsal topraklarını gasp eden Suudi hanedanı üzerinden, direniş eksenine karşı, ABD’nin dolaylı da olsa bir öç alma niteliği dir.

Öyle olmasaydı; ömrünü Suudi kabile devleti lehine ve Direniş İslamı aleyhine karşı harcayan, bu amaç doğrultusunda kalem oynatan Cemal Kaşıkçının konsolosluktaki cinayetine, görece sessizliğini bozan ABD 37 fidanın canice katledilmesine de karşı çıkabilirdi!

Bizler, ne batıdan ne de onların yerli yandaşlarından medet beklemiyoruz.

Bizim bunları söylememizdeki amacımız, yeryüzünün bozguncu güçleri tarafından kurgulanarak sahnelenen kirli komploları siz değerli halkımıza iletme gayesidir.

Bilinmelidir ki Suudi hanedanın cinayetleri, Siyon-terör örgütü cinayetlerini aratmaz hale gelmiştir!

Onlar; yani ABD, İsrail ve Al-i Suud, şunu çok ama çok iyi bilsinler ki Aziz İmamımızın buyurduğu gibi ‘‘Vur kaç dönemi bitti. Biz peşine düşeceğiz’’ Uykudaki sözde İslam dünyasının politikacı ve diplomatları bu kutsal cümleyi anlamazdan gelsin!?

Cephede direniş İslam’ına karşı sıcak savaş yürüten açık Düşman, bu cümlenin ne anlama geldiğini çok iyi anlıyor ve kendi akıbetini görüyor.

Ve bundandır ki Al-i Suud Hanedanı, dünkü Mekke müşrikleri gibi Muhammed ve Ali’nin şahsın da mazlumları cezalandırıyor.

Al-i Suud, Al-i Yahud ve onların Hamisi olan ABD de bu taktiği Dünyanın diğer yerlerinde de uygulayarak, savunmasız kimselere Yeni-Zelanda, Sri-Lanka gibi yerlerde suçsuz insanlara terör eylemleri ile ceza kestiriyor.

Suriye'de ki uyduruk senaryolardan yola çıkarak, sözde var olan vicdanını tatmin etmek için teröristlere destek veren, ölüm kusan bombalarını mazlum Suriye halkının üstüne döken alçak Batı ve ABD ile aynı senaryolarla Yemen Halkını katleden Suudi Amerika arasında ne fark var?

İslam’ın büyük bir Âlimi olan Ayetullah Şehid Nemr’i, sırf Suudi hanedanının, ABD ve İsrail’in kuklası olduğu hakikatini dile getirmekten başka bir sucu olmayan o bilge insanı idam etmesi ile 37 masum insanı idam etmesi arasında ne fark var?

Özellikle Müslümanlar; Yeni Zelanda’daki bir gayr-i Müslim kadar da mı vicdanı kurumadan insafla bakamıyor?

Bütün bunları bir an olmamış sayalım!

Bugün Suud kabile rejiminin sonunun, ABD ve İsrail’in sonun ile aynı döneme denk geldiğini adeta görüyoruz.

Çokta uzak olmayan bir gelecekte, Nasıl ki Filistin’i işgal eden Siyon-terör örgütü Hizbullah’ımız tarafından bölgeden silinip atılacak.

Nasıl ki ABD’nin Şımarık Coniler’i, Kasım Süleymani’miz tarafından tabutlar içinde ülkelerine gönderilecek.

Öyle de kurulduğu günden bu güne dek ilkellikte, bilinçli bir şekilde ısrar eden adeta ilkel kabile kültürü ile devlet yöneten Suudilerden, Müslümanların şu anda işgal edilmiş kıblesi de Ensarullahımız tarafından temizlenerek özgürlüğüne kavuşturulacak.

İşte o temizliğin özü; Suudi cinayetleriyle dökülen, başta mazlum Yemen halkının kanı olmak üzere, Ayetullah şehid Nemr’in ve son olarak da 37 masum Müslümanın pak kanları ile olacaktır.

Ayetullah Nemr’in çocukları ve Yemen’in yiğit evlatları, o cehalet üstüne kurulmuş ve köhnemiş tahtınızı yıkacaktır.

Kendi akıbetini her gecen gün daha bir net görmeye başlayan bu barbar kabile iktidarı, Muhammedi İslam direnişçilerine karşı kendilerine sığınak olarak, Siyonist İsrail’e ve ABD ye her zamankinden daha bir sarılmakta.

Boğulmakta olan birinin ‘’Denize düşenin yılana sarılması’’ onun kaderini değiştirmeyecektir.

Bir kez daha yeryüzü ezilenlerine şu ilahi muştuyu hatırlatıyoruz ki

‘‘ Ve bizse yeryüzünde zayıf bir hale getirilmesi istenenlere lütfetmeyi ve onları, halka rehber kılmayı ve yeryüzüne, onları miras bırakmayı dilemedeydik’’ 28/5

Ve diyoruz ki ‘’zulüm ve sömürünün kollarını kesmek, kendi içimizdeki batılı uşakların kollarını kesmekten geçer.

Bizler de direniş İslam’ının yanında yer almak, o safta olmakla, Hakikatte; Hz. Muhammed(s.a.a)’in safında yer almak ve onun yanında olmak arasında bir fark görmüyoruz!

Direniş İslamı dostları olarak, zalimlere diyoruz ki ‘‘sizler İslam dünyasından def olup gitmeden size rahat bir uyku uyutmayacağız’’

Son olarak da zalimlere sunu müjdeliyoruz.

‘‘ Zulmetmekte olanlar, nasıl bir inkılaba uğrayıp devrileceklerini pek yakında bileceklerdir.’’ 26/227

Basın açılamamızı sabırla dinleyerek anlamaya çalışan siz değerli katılımcılara teşekkürlerimizi sunar, 28 Nisan 2019 Pazar günü saat 15:00 da Ankara da melun ağacın meyvesi olan Suudi hanedanını temsil eden konsolosluğu önünde sizleri aramızda görmekten onur duyarız.

 

Direniş İslamı adına:

Mektep Kitap Evi

26.04.20019/Diyarbakır



Yeni yorum ekle