Kendi Tağutlarına Tepki Koymazsan Gazze Sorunu Çözülmez

Ct, 24/05/2025 - 10:24

Berlin İmam Rıza İslam Merkezi Alimi Hüccet'ül-İslam Şeyh Sabahattin Türkyılmaz son Cuma hutbesinde, Gazze konusunda İslam Ümmetinin vazifesini yerine getirmemesine ve bu sessizliğin ve bu vurdum duymazlığın nedenine değindi.

Welayet News  - Hüccet'ül-İslam Türkyılmaz’ın konuşması şu şekilde;

Gazze konusunda İslam ümmeti vazifesini yerine getirememiştir. Zaten İslam ümmeti diye bir şey yok ortada; sadece İslam kalmış ümmet kaybolmuş.

- Gazze işgal edildi karşısında durulmadı…

- Gazze‘de katliam yapıldı ses çıkmadı…

- Gazze direnişinde liderler şehid edildi ses çıkmadı…

- Şimdi Gazze açlıktan can çekişiyor ses çıkmıyor…

- Son planda yakında Gazzeliler yurtlarından göçe zorlanacaklar...

Bu sessizliğin, bu vurdum duymazlığın nedeni nedir biliyor musunuz?

İki temel nedeni vardır;

Birincisi İslam ülkelerinin başındaki yöneticiler kendi politikalarının doğru olduğuna inanıp başkasını suçluyor; „siyonistler durdurulmalı, cezalandırılmalı" sözle olmaz fiilen birşeyler yapılmalıdır.

"Katil siyonistler, hamisi ABD engellemeli, Avrupa böyle yapmalı, İslam ülkeleri şöyle yapmal.” gibi sloganlar atmak kendi vazifesinden kaçarak sorumluluğu başkasına yüklemektir.

 Halkları avutmak için bu boş laflar ve sloganları atıyorlar.

 

İkinci temel sorun, İslam topraklarına tahakküm eden tağuti rejimlerdir. Müslümanlar kendi tağutunu bırakıp başkasının tağutunu kınıyor. Kimse kendi tağutunu kınama cesaretini gösteremiyor. Siyonistleri ve emperyal güçleri kınamayı başarı sayıyor. Soykırımı yapanları kınamayı büyük cihad ve hüner sayıyor, onu sözde protesto etmeyi büyük zafer sayıyor.

Aslında herkes gerçekleri görüyor ve sorumluluktan kaçıyor.

Bana diyorlar ki, neden tağuti rejim, tağuti yönetici, tağuti kurumlar  diyorsun? Tağuti hakiki ve hukuki kişiler hakkında bu kadar konuşuyorsun?

Çünkü sorun buradadır; herkes kendi tağutunu kınarsa, kendi yöneticisine baskı yaparsa hiç biri siyonistlere yardım etme cesaretini gösteremez ve emperyal güç de bu katliamları, soykırımını sürdüremez.

-Her müslüman kendi tağutunu över,  ona sahip çıkar, destek verir, başarısı için dua eder, haddini aşmış yöneticisine laf söyletmez ve kendi ayıbını gizlemek için başka milletlerin tağutlarını suçlayıp kınarsa böylece bütün tağutlar çekinmeden korkmadan varlıklarını sürdürürler.

Bir Amerikalı veya bir Avrupalı kalkıp dese ki „ya benim ülkemi neden kınıyorsun, neden kahrolsun ABD diyorsun, senin müslüman ülken benim ülkemle müttefik, beraber siyonist rejime yardım ediyor, benim ülkem silah veriyor, senin ülken de lojistik destek sağlıyor“ verecek cevap bulamazsın.

Veya Araplar kalkıp dese ki, benim devletimi namussuz, hayasız, onursuz, siyonistlere destek veren, ülke servetini Amerika‘ya peşkeş çeken diye tanımlayıp kınıyorsun peki  siyonistlerin petrolü senin ülkeden gidiyor derse verecek cevabın var mı?

İşte sorun da burada; Arap Türkü, Türk Arabı, Afganlı Pakistanlıyı, Pakistanlı Hindliyi, İranlı Arabı, Kürt Türkü suçlayıp kınadığı için gerçekler ortaya çıkmıyor. Başkasını suçlamak ve başkasının tağutuna sövmek, kınamak, kahrolsun demek kaçak döğüştür, cehalettir, basiretsizliktir, korkaklıktır.

Her müslüman Resulullah’ın (saa) şu hadisine amel etse sorunlar çözülür:

“ Zalim karşısında hakkı söylemek en büyük cihattır”

Bu hadisten anlaşılan şudur ki, kim kendi zalim ve tağutuna karşı hakkı söylerse en büyük cihadı yapmış olur. Evindeki zalimi görmezden gelip  başkasının tağutuna saldırmak hüner değil.

 Tağutlar hakkında neden bu kadar önemle durduğumuz umarım anlaşılmıştır.

Sabahattin Türkyılmaz/Rasthaber 



Yeni yorum ekle