Velayet'ten Gençlere Hakikate Çağrı Mektubu

Ct, 04/03/2017 - 16:34

Velayet'ten Gençlere Hakikate Çağrı Mektubu

Geçen günlerde dünya medyasının gündemine giren sıradışı bir mektuba şahit olduk. Herhangi bir ülkenin yöneticisi başka bir ülkenin yöneticisine gönderdiği  mektup sandık; baktık değildir! Muhatabı direkt olarak siyasetçilerin olmadığını hatta müslüman olmayan bazı gençler olduğunu gördük.

Evet İslam İnkılabı Rehberi İmam Seyyid Ali Hamaney’in Avrupa ve Kuzey Amerika  gençlerine yazdıkları mektuptan bahsediyoruz.  Mektubun ana teması  son zamanlarda İslam aleyhindeki karalama kampanyasının nedenlerini araştırılması ve İslam Dini’ni asil kaynakları yani Kur’an ve Hz. Peygamber‘in hayatı vasıtasıyla elde etmesini istemektedir.

11 Eylül olayı, IŞİD’in İslam adına yaydığı vahşet ve özellikle Fransa’nın başkenti Paris’te Charlie Hebdo mizah dergisinin yüce İslam Peygamberi‘ne yaptığı hakaret ve ardından yapılan saldırı sonrası Batı dünyasında İslam’a karşı kin ve nefret zirveye ulaştığını görüyoruz. Siyonistler'in kontrolünde bulunan Batı medyası, hem yazılı hem de görsel medyada yüce İslam Dini‘ni terörle eş tutan sayısız yorumlar yapıldı. . İfade ve basın özgürlüğü adı altında İslam’ın değerlerine hakaret ve saldırılar günden güne çoğalmaktadır. Batı’da yaşanan bu olaylar karşısında insanların özellikle genç nesillerin zihinlerinde İslam hakkında birçok soru işareti oluştu. İşte sözkonusu mektup bu soruları cevap vermeyi hedefliyor.

Mektubun genç nesli muhatap alması yüce İslam Dini’nin özenle üzerinde durduğu bütün insanların hakikatında var olan temiz fıtrat meselesine dayanır. Zira gençlerin araştırma yapma gücü daha fazla ve İlahi fıtrata daha yakındırlar. İmam Humeyni‘nin (r.a) tabiriyle gençlerin fıtratı temiz ve el değmemiştir. Bundan dolayı Batı’da yaşayan gençlerin İslam Dini'ne karşı toplumlarında var olan taasubtan kendilerini uzaklaştırıp İslam‘ı asıl kaynaklarından araştırmaları ümit edilir.

Bilindiği gibi yaşlı nesillerde taassub ve dogmatik düşünce kendini fazla gösterir ve kişiye özgür düşünme fırsatını vermemektedir. İmam Hamaney’in Avrupa ve Kuzey Amerika kıtaları gençlerine yazdığı ve bir dizi sorunun sorulduğu mektupta, günümüz dünyasındaki küresel güç mekanizmasının neden İslam düşüncesini marjinalleştirmek ve infiala sürüklemek istediğini, genç neslin sorgulamasını istemektedir. Batılı ülkeler dini her açıdan kutsallıktan arındırmak için açık bir politika izlemektedirler. Açıktır ki, kendi hedeflerine ulaşmak için dinin tüm kutsal değer ve düşüncelerini hedef alıp yok etmekten başka çareleri yoktur. Bu konuda Batı’nın dini sayılan Mesihhiyet de sapık kişilerin hakaret saldırılarından muaf olmamıştır. İslam bu kutsal değerler sayesinde tarihte fikri açıdan zirvelere ulaştı.

İslam İnkılabı Rehberi’nin ‘‘İslam'ın asırlar boyunca hangi değerler sayesinde nasıl olup da dünyanın en büyük fikri ve ilmi uygarlığını geliştirdiğini ve nice üstün bilginler ve mütefekkirleri yetiştirdiğini kendinize hiç sordunuz mu?‘‘ sorusunun cevabının bir bölümünü dini değerlerin kutsal oluşunda aramak gerekir. Bir toplum kutsallıklardan arındırıldığında o toplumun üyeleri kişilik kaybına uğrar böylelikle medya yıkıcı dalgalarla kendi benimsediği kültürü empoze eder. Günümüzde Batı insanının yaşadığı kriz, kimlik ve kişilik krizidir. Batı düşüncesi çıkar ve lezzete dayalıdır ve bunun daİlahi fıtratla çeliştiği çok açık ortadadır.

Sözkonusu mektubun vurguladığı bir diğer konu ise ‘‘İslam düşüncesi ve kültürü karşısında kamuoyunun bilinçlendirilmesinin niçin önlenmekteolduğudur. Bu sorunun cevabının bir kısmını siyasal İslam düşüncesinde aramak gerekir. Siyasal İslam düşüncesinde yönetim İlahi esaslara göre kurulur, adil ve ehil olmayan kişilere yönetim hakkı verilmemiştir. Bu düşüncede dinin kapsayıcı boyutlarına iman etme, dinin siyasetten ayrılmazlığı, İslam’ın esaslarına dayalı zamana cevap veren modern bir yönetimin kuruluşu ve Müslümanlar'ın geri kalmasında Batı’nın sömürüsünün önemli bir rol oynadığını kabul etmek siyasal İslam’ın önemli  bileşenleridir.  Bütün bu saydıklarımızın her biri modern Avrupa’nın kültürü ile temel çelişki içerisindedir. Zira batı ideolojisi dinin rolünü kişisel inançla sınırlı kıldırmış böylelikle dinin küresel güçlerin çıkarlarına muhalefet etmesinin önünü kesmiştir.

Paris’te yaşanan olayın arkasında Batılı yöneticilerin İslamofobi (İslam korkusu) projesini bir devlet projesi haline getirme çabası olarak okumak gerekir. Paris saldırısından sonra özellikle Avrupa’nın iki büyük ülkesi olan Almanya ve Fransa’da İslam karşıtı gösterilerle “İslamofobi” (İslam korkusu)  topluma enjekte edilmektedir. Batı kamuoyunun zihni İslam karşıtı propagandalarla karıştığı bir dönemde İslam İnkılabı Rehberi İmam Hamaney’in Avrupa ve Amerika gençlerini İslam’ı asıl kaynaklarından araştırmaya daveti aslında tehdid ve krizi fırsata çevirmek olarak değerlendirmek gerekir.

Sözkonusu mektubun önemli sorularından bir diğeri ise ‘‘Batı, korku ve nefret yayma şeklindeki eski siyasetini niçin bu kez daha da şiddetli bir biçimde İslam ve Müslümanlar'ı hedef aldığıdır.‘‘ Amerika ve Batı, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Sovyetler Birliği’ne karşı yürüttükleri siyaseti komünizmi kendileri için büyük tehdit görerek gerekçelendirdiler. Ancak Sovyetler Birliği’nin dağılması ve iki süpergüç arasındaki Soğuk Savaş'ın sona ermesi, Batılı ülkeleri yeni ortak bir düşman ve tehdit arayışına götürdü. Amerikalı siyaset bilimci Samuel Huntington’un 1993’te ortaya attığı"Medeniyetler Çatışması" tezine göre, Batı için asıl tehlike sayılabilecek tek bir medeniyetin, o da İslam olduğunu belirtiyor. 11 Eylül hadisesi ile beraber ABD ve Batılı ülkeler, İslam‘ı terörle eş değer tutma planını pratiğe geçirme zeminini oluşturdu. Bu şekilde İslam ve Müslümanlar Batı kültür ve medeniyetini tehdit eden  asıl tehlike olarak gösterip, Sovyetler Birliği’nin çöküşüyle meydana gelen düşman boşluğunu doldurmuş oldular.

Batı’nın İslam‘ı terörle eş değer tutma sürecinden en fazla faydalanan hiç şüphesiz Siyonistler'dir. Onlar (kendilerinin planladığı) Charlie Hebdo saldırısı ve diğer benzer olayları bahane ederek, Avrupa’da günden güne yükselen Yahudi karşıtı dalgaları İslam karşıtı hareketlere çevirebildi ve böylelikle kendi güvenliklerini sağlamış oldular.

İslam İnkılabı Rehberi Batılı gençlere yazdığı mektupta bu tür olayların arkasında Batı ve Siyonistler'in görevlendirdikleri teröristlerin İslam’ın temsilcileri olarak tanıtılmasına izin vermemelerini istemektedir. İmam’ın mektupta özenle üzerinde durduğu bir konu ise kitle iletişim araçların tüm coğrafi sınırları kaldırdığı belirterek dolayısıyla istikbar güçlerin yarattıkları düşünce sınırları içinde gençlerin hapsedilmesine izin vermemeleri gerektiğini  söylemektedir. Bu konuda gençleri özgürlüğe davet edip İslam’ı asıl kaynakları olan Kur’an ve Hz. Muhammed’in (s.a.a) hayatıyla tanımalarına davet etmektedir.

İmam Hamaney, Batılı gençler için, İslam’ın önyargısız ve sahih olarak anlaşabilme fırsatı doğduğunu ve bu fırsat doğru değerlendirildiği takdirde, Batı’nın gelecek nesilleri ile İslam arasında daha sağlıklı ve huzurlu bir ilişkinin kurabileceğini belirtti.

İmam Hamaney’in yazdığı mektuptaki iki istek ve dokuz soruya İslami kültür ve düşünce üzerinde çalışan alim ve düşünürler tarafından güzel bir şekilde açıklanıp sunulduğu takdirde Avrupa ve Amerikalı gençlerin zihnini işgal eden yanlış algılamaların önüne geçilebileceğini ve gerçek İslam Dini ile tanışma fırsatını doğacağına ümid edilir.

İbrahim Çakar



Yeni yorum ekle