Trump’ın sonu ve Trumpizm’in sabitlenmesi

Ct, 23/01/2021 - 09:04

Trump’ın oylarının artması, Şehit Süleymani gibi kişilere yönelik suikastın, çok taraflı uluslararası kurumlardan çekilmenin, Kuzey Kore'ye karşı yapılan çifte provokasyonun ve Avrupalıların göreli rahatsızlığının Amerikan halkını hiç etkilemediğini gösteriyor.

Welayet News - Son dört yıl içinde bazı siyasi ve entelektüel seçkinlerimiz, Trump'ı Amerikan demokrasisinde yanlışlıkla gelmiş ve hemen gidip bitecek bir istisna olarak tanıtmaya çalıştı. Bu ayrımı o kadar şişirdiler ki insanın aklına, “eğer dünya koronavirüs öncesi ve sonrası diye ayrılıyorsa Amerika'da Trump öncesi ve sonrasına ayrılıcak” düşüncesi geliyor. Neden Trumpizm’in kalıcı olacağını söylüyoruz? Trump, 71 milyon oy aldı. Amerika’da önceki döneme göre daha fazla oy aldığı halde kaybeden kişi iktidardan çekildi; dolayısıyla Trump, Amerika’da itibarını kaybetmediği gibi oyların niceliği bakımından da daha fazla itibar kazanmış oldu.

O, seçimi kaybetti ama maksimum oyla kaybetti. Obama’nın deyişiyle, her iki adayın oy oranının yüksek olması Amerika’daki derin bir çatlağın işaretidir; bu çatlağın azınlık ve çoğunluğu yoktur ve aynı ağırlıkta olan bir rakip gibi kalacaktır. Temel soru şu: Eğer Trump ABD’nin en kötü, en gaddar ve en mantıksız başkanıysa –ki öyledir – 4 yıl sonra neden oyu arttı? Amerikalıların yüzde kaçı çizdiğimiz Trump resmine inanıyor? Trump’ın bütün alanlardaki açık icraatı hem Doğu ve Batı’nın, hem de Amerikan halkının gözünün önünde. Peki bu kötü icraat neden onun oylarını önceki döneme göre düzeltmedi? Yukarıdaki sorular, “bu, Amerika'nın gerçekliğidir, Trump’ın işlediği tüm o kanunsuzluklara ve suçlara rağmen kendi itibarını artırarak ve seçimi kazanan kişinin itibarına denk gelen bir itibarla iktidardan çekildiği Amerikan demokrasisidir” diyerek yanıtlanmalı.    

Trump’ın oylarının artması, Şehit Süleymani gibi kişilere yönelik suikastın, çok taraflı uluslararası kurumlardan çekilmenin, Kuzey Kore'ye karşı yapılan çifte provokasyonun ve Avrupalıların göreli rahatsızlığının Amerikan halkını hiç etkilemediğini gösteriyor. Maceracılık ve maceracıları sevmek Amerikan değerleri ve kültürünün bir parçasıdır. Bu nedenle, Trump'ın yarınını Trumpizm’in sürmesi ve sabitleşmesi olarak görüyoruz, çünkü hiçbir şey değişmeyecek. Değişen “ses tonu ve yöntem”dir, hepsi bu. Siyonistler hala kırmızı çizgidir; yeni ekip Kudüs’ü İsrail'in başkenti ilan etti; Trump tarafından Golan Tepeleri’nin İsrail’e tek taraflı ilhakını teyit ettiler; Hac Kasım suikastı, yeni başkan ve bazı bakanları ve danışmanları tarafından adaletin icrası doğrultusunda yapılmış bir eylem olarak defalarca açıklandı; Afganistan, Irak ve Suriye hikayesi şu an olduğu gibi devam edecek; Venezuela, Küba ve Kuzey Kore eskiden olduğu gibi gazaba uğrayacaktır. Uluslararası kurumlara ve antlaşmalara geri dönüş yapılacak, ancak bu dönüşün amacı, uluslararası gelenek ve normları belirlenen hedefler için kullanmaktır.

Trump, çıplak (maskesiz) iş yapıyordu, ancak bu ekip ses tonunu ve yöntemi değiştirerek işini daha profesyonel yapıyor ve imaja toz kondurmuyor. Başka bir deyişle, Trump politikacı değildi, fakat evin içinde ve dışında çıplaklığı aynı olan Amerikan kültürü ve değerleri ile doluydu. O, perdeyi kenara çekmişti. Ancak yeni ekip uluslararası şıklığa bürünecek ve dekoru daha iyi gösterecektir. Yeni ekip Bercam’a dönecek ama ne için? Tetikleme mekanizmasına ulaşmak, Avruplalıları ve Güvenlik Konseyi’ni kendileriyle birlikte hareket etmesini sağlamak için. Bu ekip, Bercam’ın bizim için olan zaafını biliyor, ama Trump bunu anlamamıştı ve kendini tetik mekanizmasından uzaklaşmıştı. Fars Körfezi’ndeki sütlü inekler eskiden olduğu gibi emileceklerdir ve her şey olduğu gibi yerinde kalacaktır ses tonu ve üslup dışında. Sadece Trump’ın hakaretleri, bağırıp çağırmaları biraz düzeltilecek. İronik bir şekilde, gürültülü ve kavgalı Trump, bir savaş çıkarmayan, fakat ses tonunu ve üslubunu değiştirmeyi bilmeyen tek ABD başkanıydı; dolayısıyla Trumpizm’in kökeninde Amerikan demokrasisi, düşünce ve kültürü vardır.

Amerikan kültürü, sarhoş yetiştiren bir kültürdür. Bu kültürün siyaset alanındaki çıktısı, elinde keskin bir alet olup ona sorumluca bakmayan sarhoş bir zenci gibi olan insanlardır. Ahlak bu keskin aletten çok uzak bir mesafededir. Kendi büyüklüğünü halkçılık ve tevazu yoluyla kazanmayan, aksine toplumun kendisinden korkmasını seven, bundan haz alan ve korku salmak için planlama yapan kahya veya derebeyi gibidirler. Amerikalı seçmenler –özellikle de Trump’a oy verenler – gücü, serveti ve silahı olan, ancak bu güç unsurlarıyla yaşama kültürüne sahip olmayan sarhoş popülistlerdir ve sorun şu ki, zer ve zor ile yaydıkları kendi kültürünü kültürel ve siyasi küreselleşmenin ana merkezi olarak görmeleri ve Güney Kore, güney komşularımız gibi ülkelerin de maksimum bir korku haliyle, kendilerini perişan etmesin diye bu derebeyin ahırının önünde bekçilik yapmasıdır.     

 

Javan Gazetesi / Abdullah Genci

Çeviri: Mehmet Gönül

Welayet News

Tags: 


Yeni yorum ekle