Kana Susamış Vampirler!

Cu, 20/01/2017 - 23:11

Kana Susamış Vampirler!

Suriye de devlet güçlerinin kimyasal silah kullandığı iddia edilen ve 1300 kişinin ölümüyle sonuçlanan saldırıdan sonra, bugünlerde Suriye ye askeri müdahale tartışmaları dünya ve ülke gündeminden düşmüyor. Suriye’ye yönelik olası bir askeri operasyonu dört gözle bekleyen Türkiye de, "gönüllü koalisyon" içinde savaşta yer almak için hazırlanıyor.

ABD ve müttefikleri, Rusya ve Çin in tutumundan dolayı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinden söz konusu müdahale için bir kararın çıkmayacağını çok iyi bildiklerinden, kararın çıkmasına gerek duymadan operasyon hazırlıklarına başladılar.

Türkiye de karar çıkmasa da müdahalenin yapılmasını savunan, buna NATO nun 1999 yılında Kosova ya yaptığı müdahaleyi örnek gösteren ülkeler arasında yer almaktadır.

Asıl hedefleri İsrail in güvenlik çıkarlarını korumak ve Direniş Cephesini yok etmek olan bu vampirler, Suriye devleti kimyasal silah kullanıldığı iddia ve bahanesiyle kendi şeytani emellerine kavuşmak istiyorlar.

Hatırlarsanız, ABD ve müttefiklerinin Irak a müdahale gerekçeleri de Irak’ın kitle imha silahlara sahip olduğu iddiasıydı?

Kendi emellerine kavuştuktan sonra Bush ve Blair kendi anılarında, Saddam ın kimyasal silahı konusunda bütün dünyaya yalan söylediklerini itiraf etmişlerdi.

Evet görünen o ki, Irak ı kitle imha silahları bahanesiyle işgal eden ABD ve müttefikleri, Suriye için benzer bahaneler ileriye sürerek kamuoyu önünde kendilerini haklı çıkarmaya çalışıyorlar.

Şu anda savaş öncesi her zaman yaptıkları gibi, medya ve kitle iletişim araçları üzerinden kamuoyunu bu savaşa hazırlıyorlar.

Savaş olur veya olmaz, olursa Direniş Cephesini destekleyen İran İslam Cumhuriyeti, Irak ve Lübnan Hizbullah’ı bu müdahaleyi öyle seyredip, dış güçlerin Suriye devletinin çökertmelerine seyirci mi kalacaklar?! Türkiye’nin savaşa dahil olma durumunda Kürtler buna karşı tavırları nasıl olur?

Bu ve buna benzer soruların cevabı önümüzdeki günlerde zaman içerisinde netleşecektir, ancak benim burada üzerinde durmak istediğim konu Erdoğan ve yandaş medyanın özellikle son günlerde takındığı tavırdır.

Türk basının yaptığı, Antik Roma’daki gladyatörlerin, esirlerin birbirleriyle veya vahşi hayvanlarla ölümüne dövüşen insanları seyretmekten zevk alan zengin ve aristokratların durumu gibidir.

Bu gün modern dediğimiz bu çağda da kanın akıtılmasından zevk alan bir hükümet, yandaş bir medya ve bunların yönlendirdiği bir halk kitlesini görüyoruz!

Her gün TV kanallarınında ve gazete manşetlerinde, Erdoğan ve Davutoğlu’nun savaş çığırtkanlığı yaptığını görüyoruz!

Yandaş medya, bir kaç gün önce İngiliz Parlamentosunun, Suriye’ye yapılacak askeri müdahalede İngiltere’nin yer almasını onaylamadığı haberi şok haber olarak vermesi, ne kadar kanlı manşetlere susadığını gösteriyor.

Dünyanın dört bir yanından Suriye devletine karşı mücahid (!) toplama kampanyasını yürüten Amerikancı İslamcılar, özellikle Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar’ın sayısız yardımlarıyla Suriye’de şu ana kadar 100.000 kişiden fazla insanın ölümüne sebep oldular.

Suriye’de ABD ve İsrail adına vekaleten savaşan bu mücahitler (!) ülke genelinde şimdiye kadar bir çok katliama imza attılar.

Bu savaşı körükleyenlerin başında olan Türkiye, muhalif güçlere yaptığı askeri, siyasi ve maddi yardımlarla, hiç şüphesiz bu katliamlardan ve akıtılan kanlardan doğrudan sorumludur.

Fakat görünen o ki, bu yardımlar yetmiyor.

Katliamı bir de kendi elleriyle yapmayı arzuluyorlar.

Kürdistan’da gerçekleştirdikleri Roboski katliamının üzerinden çok geçmiş olması gerek.

Gözü dönmüş, kana susamış bu vampirlerin taze kana ihtiyaçları var.

Baştan beri dış müdahele için sabırsızlıkla bekleyen Türkiye, ABD’nin sınırlı müdahele yaparız açıklamasını yeterli bulmadı. Erdoğan’ın sınırlı bir müdahalenin kendilerini tatmin etmeyeceğini söylemesini, belki de doğal karşılamak gerekir. Eh, ne de olsa, geçmişi sayısız katliamlarla dolu olan Türkiye Cumhuriyeti’nin başbakanıdır.

Suriye bataklığına balıklama dalan ve sonunda her açıdan kaybeden Türkiye, başbakandan, medyaya kadar, Suriye’ye bir an önce bombalar yağmasını büyük bir heyecanla bekliyor.

Hüsnü Mahalli’nin deyimiyle ne kadar da savaş, kan ve gözyaşı meraklısı ve sevicisi varmış bu ülkede!!!

 

İbrahim Çakar



Yeni yorum ekle