Husi: İsrail’le Gelecekteki Çatışmalar Kaçınılmaz

Cu, 26/12/2025 - 23:31

Yemen Ensarullah Hareketi Lideri Seyyid Abdülmelik el-Husi, İsrail’le gelecekte yaşanacak çatışmaların kaçınılmaz olduğunu belirterek, ABD, İsrail rejimi ve müttefiklerinin bölgeye tam hâkimiyet kurmayı ve kendi özel çıkarlarını gerçekleştirmeyi hedefleyen bir projeyi dayatmaya çalıştığını söyledi.

Welayet News  - Seyyid Abdülmelik el-Husi’nin mübarek Recep ayının gelişi ve bu ayın ilk cuması dolayısıyla yaptığı konuşmada öne çıkan başlıklar şöyle:

Bazı medya organlarının kültürel ve eğitim alanlarında Batılı akımların elinde bir araca dönüştüğü belirtilirken, bunun özellikle gelecek nesiller açısından ciddi bir sorun teşkil ettiği vurgulandı.

Allah yolunda cihat gibi kavramlar ele alınırken, İslam ümmetinin saldırıya uğradığı, zulme maruz kaldığı ve farklı alanlarda benzeri görülmemiş saldırılarla karşı karşıya olduğu gerçeğinin göz önünde bulundurulması gerektiği ifade edildi.

Bölgesel düşmanların, “Orta Doğu’nun değiştirilmesi” başlığı altında, bölgeye tam hâkimiyet kurmayı ve “Büyük İsrail” gibi projeleri hayata geçirmeyi amaçlayan bir planı açıkça dayatmaya çalıştıkları kaydedildi.

Bu yaklaşımın, bölge halklarının en kötü düşmanlar karşısında teslim alınması anlamına geldiği; bunun ne halklara yakıştığı ne de kabul edilebilir olduğu ve mutlaka karşı koyulması gerektiği belirtildi.

ABD ve İsrail rejiminin, bölge halklarını “dokunulması mubah bir ümmet” olarak göstermeye dayalı tehlikeli bir denklemi dayatmaya çalıştığı; bu anlayışta can, namus, servet ve kutsal değerlerin hedef alınmasının meşrulaştırıldığı ifade edildi. Bunun bir abartı değil, şiddeti, yağmayı ve tahakkümü meşrulaştırmayı amaçlayan bir gerçekliğin ifadesi olduğu vurgulandı. Bu denklemin kabul edilmesinin insan onuru ve insanlık vicdanı için ciddi bir tehdit olduğu, hiçbir özgür insanın bunu kabul etmemesi gerektiği kaydedildi.

Söz konusu projenin yalnızca saldırgan güçler tarafından değil, ümmetlerin içindeki bağlı ve sızmış unsurlar aracılığıyla da yaygınlaştırıldığı; kamuoyunda kabul görmesi için çalışıldığı ifade edilerek, bununla mücadelenin uyanıklık, bilinç ve halkların ortak direnişini gerektirdiği belirtildi.

İsrail rejiminin, ABD ile ortaklık ve diğer Batılı ülkelerin sürekli desteğiyle Filistin, Lübnan ve Suriye’deki suçlarını sürdürdüğü kaydedildi.

İsrail rejiminin Filistinlileri katletmekten vazgeçtiği tek bir gün bile olmadığı ve bu suçların aralıksız devam ettiği ifade edildi.

Siyonist rejimin öldürme makinesinin, Filistinlilerin kaçırılması ve tutuklanmasının her gün sürdüğü belirtildi.

İsrail rejiminin, Müslümanların en önemli kutsallarından biri olan Mescid-i Aksa’ya yönelik ihlallerine her gün devam ettiği vurgulandı.

Düşman hapishanelerinde esirlere yönelik işkencelerin son derece acı ve üzücü yöntemlerle sürdüğü ifade edildi.

İşgal altındaki Batı Şeria’da İsrail rejiminin; namuslara saldırı, evlerin yıkılması ve halkın mallarının yağmalanması gibi suçlarını sürdürdüğü kaydedildi.

Batı Şeria’da, Gazze Şeridi’ndekine benzer şekilde halkın zorla göç ettirilmesine yönelik faaliyetlerin son derece aktif olduğu belirtildi.

Filistin’in tüm zenginliklerinin yağmalandığı; üzücü olanın ise bazı Arap ülkelerinin, İsrail rejiminin Filistin halkından çaldığı bu zenginlikleri satın alan müşterilere dönüşmesi olduğu ifade edildi.

En büyük günah ve hatalardan birinin, ahlaki ve dini bir suç olmasının yanı sıra Mısır’ın ulusal güvenliğine karşı da bir suç teşkil eden, bu ülke yönetiminin Filistin halkına ait ve İsrail rejimi tarafından çalınmış gaza ilişkin, İsrail tarihinin en büyük satın alma anlaşmasını imzalaması olduğu belirtildi.

İsrail rejiminin, Ürdün örneğinde olduğu gibi su dâhil tüm zenginlikler üzerinde hâkimiyet kurmaya çalıştığı; Ürdün’ün su kaynaklarını gasp ederek daha sonra aynı suyu bu ülkeye satmaya yöneldiği ifade edildi.

Üzücü olanın, bazı Arap rejimlerinin İsrail düşmanının kendilerine hâkim olmasını kabullenmesi ve bu rejimle her alanda ilişki kurması olduğu kaydedildi.

Suudi rejiminin İsrail rejimiyle bağlantı içinde olduğu ifade edildi.

İsrail rejiminin Gazze Şeridi’ndeki ateşkes anlaşmalarına hiçbir zaman bağlı kalmadığı, gıda ve ilaç girişini engellediği ve Gazze halkının üzerindeki baskıyı açlıktan çıkamayacakları şekilde daha da artırdığı belirtildi.

İsrail’in işlediği tüm bu suçlara rağmen, bazı (Arap) rejimlerin ABD’ye yaptıkları ödemeler üzerinden bu rejime milyarlarca dolar aktardığı ifade edildi.

Düşmanların tarafını tutan ikiyüzlü ve münafık ülkeler ile gaflet içindeki bazı kişilerin, çözümün ABD ve İsrail’e mutlak teslimiyet olduğunu sandıkları kaydedildi.

Husi’nin ABD’nin Venezuela’ya yönelik savaşçı adımlarına tepkisi

ABD’nin Venezuela’ya karşı yaptıklarına bakılması çağrısında bulunuldu.

ABD’nin Venezuela’nın petrol üretiminin üçte birini sürekli olarak yağmaladığı, bununla da yetinmediği ifade edildi.

ABD’nin, dünyanın en büyük petrol rezervlerine sahip ülkelerden biri olan Venezuela üzerinde tam hâkimiyet kurmayı hedeflediği belirtildi.

ABD’nin, Venezuela’da uyuşturucuyla mücadele ettiğini iddia ederken, gerçekte uyuşturucu ticaretinin en büyük aktörlerinden biri olduğu kaydedildi.

Uyuşturucuyla mücadele söyleminin, ABD tarafından Venezuela’yı kontrol altına almak için bir bahane olarak kullanıldığı ifade edildi.

ABD’nin açık bir haydutluk yöntemi izlediği, Venezuela’nın petrol zenginliğini alenen yağmaladığı ve ülke üzerinde tam egemenlik kurmaya çalıştığı vurgulandı.

Colani yönetimi İsrail’e tek bir kurşun bile sıkmadı

Suriye’de hâkim olan grupların, İsrail’e düşman olmadıkları gibi bu rejimle ilişkileri normalleştirmeye çalıştıkları ifade edildi.

Bu grupların normalleşme çabalarına rağmen, İsrail rejiminin güney Suriye’deki ve diğer bölgelerdeki varlıklarını kabul etmediği belirtildi.

Suriye’de hâkim grupların silahlarının, İsrail’e tek bir kurşun dahi sıkılmadan, iç kargaşa çıkarmak için kullanıldığı ifade edildi.

İsrail’le gelecekteki çatışmalar kesindir

İsrail rejiminin mevcut koşullarda yaptıkları karşısında sürekli faaliyet, hazırlık ve seferberliğin öneminin kavranması gerektiği vurgulandı.

İsrail rejiminin, “Orta Doğu’nun değiştirilmesi” başlığı altında sürekli adımlar attığını açıkça ilan ettiği ifade edildi.

İsrail rejimiyle gelecekte yaşanacak çatışmaların kesin ve kaçınılmaz olduğu, bu konuda hiçbir şüphe bulunmadığı ve İslam ümmetinin teyakkuz halinde olması gerektiği belirtildi.

Sürekli bir bilinç ve farkındalık içinde olunması, yüksek bir mücadele ruhunun korunması ve sorumlulukların idrak edilmesi gerektiği kaydedildi.

Önümüzdeki sürece karşı sürekli faaliyet, bilinçlendirme ve hazırlığın sürdürülmesi çağrısında bulunuldu.



Yeni yorum ekle