Amerikan Haşd Şabi'si

Pt, 08/12/2025 - 18:39

Iraklı Keldani-Asuri kökenli girişimci Mark Sawaya’nın, geçen ay ABD Başkanı’nın Irak Özel Temsilcisi olarak atanması, sıradan bir diplomatik adımdan çok daha derin anlamlar taşıyor.

Welayet News - Bu atama, Washington ile direniş grupları arasındaki gerilimin tırmandığı ve Irak’ın parlamento seçimleri arifesinde olduğu kritik bir dönemde gerçekleşti.

Analistler, bu adımı Trump yönetiminin Irak’ın bölgesel düzendeki rolünü yeniden tanımlama ve İran’ın nüfuzunu dizginleme yönündeki büyük stratejisinin bir parçası olarak görüyor.

Başka bir deyişle Sawaya, Hristiyan azınlıkları temsil eden simgesel konumunun ötesinde, üç temel eksene dayanan çok yönlü bir görev üstleniyor: Bağdat-Washington ilişkilerini onarmak, ABD yatırımlarını ve ekonomik varlığını güçlendirmek, Irak güvenlik yapısını Batı çıkarları doğrultusunda yeniden düzenlemek.

Trump’ın birey odaklı diplomasisinin dönüşü

The Arab Weekly, konuya dair haberinde, Mark Sawaya’nın Kongre onayına ihtiyaç duyulmadan ABD’nin Irak Özel Temsilcisi olarak atanmasının, Donald Trump’ın dış politika kontrolünü Beyaz Saray’daki yakın çevresine geri döndürme arzusunun açık bir işareti olduğunu vurguladı.

Bu yaklaşım, onun dış politikasında sıkça görülen bir modelin parçası; büyük uluslararası kararların Dışişleri Bakanlığının resmi kurumlarından çıkarılıp Başkan’ın sadık kişilerle kurduğu kişisel ve siyasi ilişkiler çerçevesinde yürütüldüğü bir model.

Kuzey Kore lideriyle yapılan doğrudan görüşmelerde veya İbrahim Anlaşmaları’nda görüldüğü üzere Trump, resmi diplomasiyi bir tür "kişisel ve hızlı sonuç alan diplomasi" ile ikame etmeyi yeğliyor.

Irak örneğinde de diplomat kökenli olmayan ancak Başkan’a yakın bir ismin seçilmesi, Trump’ın siyasetini resmi olmayan fakat kontrol edilebilir kanallardan yürütme niyetini ortaya koyuyor.

Esasında Sawaya yalnızca bir siyasi memur değil, aynı zamanda Başkan’ın siyasi, güvenlik ve seçim hedeflerini aracısız hayata geçirmek için dış ilişkiler yönetimine doğrudan dâhil olduğu tarzın bir simgesi.

Bu açıdan bakıldığında atama, Trump’ın kişi odaklı diplomasisinin Ortadoğu’ya dönüşü olarak okunmalı; bu model Washington’ın doğrudan nüfuzunu artırırken, ABD dış politikasının profesyonel ve çok katmanlı kurumlarını zayıflatma riskini de beraberinde getiriyor.

Irak'ta egemenlik kavramının yeniden tanımlanması

Mark Sawaya, ilk resmi açıklamalarında komuta merkezileşmesinin gerekliliğine ve devlet kontrolü dışındaki silahlı grupların faaliyetlerine son verilmesine vurgu yaptı; bu sözler açıkça Haşd Şabi örgütünü ve İran ile uyumlu güçleri hedef alıyordu.

Washington’ın bakışına göre bu grupların dizginlenmesi, Bağdat’ın gerçek egemenliğinin ön koşulu ve gelecekteki güvenlik ve ekonomi iş birliklerinin olmazsa olmazı. Ancak daha derin bir katmanda bu politika, egemenlik kavramının yeniden tanımlanmasına yol açıyor; öyle ki Irak’ın bağımsızlığı, Amerika'nın politikalarıyla daha fazla uyum içinde anlam kazanıyor.

Analizler, bu yaklaşımın Trump yönetiminin Irak yapıları içinden İran nüfuzunu dizginlemeye yönelik daha geniş planının -doğrudan çatışma yerine yeniden inşa, yatırım ve azınlıkların desteklenmesi yoluyla ilerleyen plan- bir parçası olduğunu gösteriyor.

Hristiyan Neyneva Ovası Koruma Birliklerinin ordu bünyesine geri dönüşü bunun bir örneği; bu adım, gücün merkezi hükümette toplanmasını ve devlet dışı güçlerin nüfuzunun zayıflatılmasını simgeliyor.

Sonuç olarak Sawaya’nın misyonu, Irak güvenlik yapısının Batı güçlerinin çıkarları çerçevesinde yeniden dizayn edilmesi çabası olarak görülebilir.

Görünüşte merkezi hükümeti güçlendirme adı altında yürütülen bu politika, pratikte ülkenin siyasi ve güvenlik dengesini Washington’ın arzuladığı düzen lehine değiştirebilir.

Güvenlik politikasının ekonomik inşayla bütünleşmesi

Mark Sawaya’nın beyanlarında, Irak’ın ekonomik boyutu ve yeniden inşası, güvenlik reformlarıyla eş değer bir konuma sahip.

Sawaya, yabancı yatırımların geri dönüşü, köhnemiş altyapının ihdası ve Irak ekonomisinin kapılarının uluslararası şirketlere açılması gerekliliğini sıkça vurguluyor.

Washington’ın resmi görüşüne göre ekonomik kalkınma, siyasi istikrarın ve merkezi hükümetin otoritesinin güçlenmesinin ön koşulu. Buna karşın gözlemciler, bu ekonomik yaklaşımın ardında daha derin siyasi ve stratejik hedeflerin yattığına inanıyor.

Esasen ABD yönetiminin Irak’ı yeniden inşa planı yalnızca insani veya teknik bir adım olarak görülmüyor; aksine Irak’ın bölgesel düzendeki rolünü yeniden tanımlamaya ve ABD’nin bu ülkenin enerji kaynaklarına erişimini garantilemeye yönelik daha geniş bir politikanın parçası.

Bu temelde, yeniden inşayı Batı’nın ekonomik varlığıyla ilişkilendirmek, Washington’ın siyasi nüfuzunu sürdürme ve aynı zamanda rakip aktörlerin enerji alanındaki rolünü azaltma mekanizması işlevi görüyor.

Gözlemciler, bu politika modelinin ABD’nin kriz bölgelerindeki önceki yeniden inşa deneyimleriyle büyük benzerlik taşıdığını belirtiyor; zira bu deneyimlerde yatırım ve altyapı inşası, siyasi ve güvenlik yönlendirmesi için bir araca dönüşmüştü.

Dünya petrol rezervlerinin yaklaşık yüzde 11’ine sahip olan Irak, bu stratejide özel bir yere sahip ve bu nedenle ülkedeki her türlü yeniden inşa faaliyeti sadece ekonomik değil, jeopolitik ve enerji odaklı bir boyut da taşıyor.

Sawaya açıklamalarının bir bölümünde "Irak’ın bölgedeki tarihsel rolünün canlandırılmasından" söz etti ve ekonomik etkileşimin "devlet otoritesinin ve toplumsal güvenin geri kazanılması" için bir başlangıç olabileceğini vurguladı.

Fakat pratikte yabancı şirketlerin nüfuzunun artması ve yeniden inşa projelerinin belirli bölgelerde yoğunlaşması, Irak’ta bir tür ekonomik yeniden mühendisliğin şekillenmesine yol açabilir; faydaları içsel ve ulusal olmaktan ziyade dış güçlerin yönelimlerinden etkilenen bir düzen.

Dolayısıyla yeni dönemdeki Irak yeniden inşa programları, ekonomi ve güvenliğin eş zamanlı kullanıldığı çok boyutlu bir çaba olarak tanımlanabilir; amaç, kısmi istikrarı sağlarken Batı çıkarlarıyla uyumlu siyasi ve ekonomik ilişkilerin zeminini hazırlamak.

Dini azınlıklar üzerinden yumuşak güç

Mark Sawaya’nın atanması, kişisel ve etnik yönlerinin ötesinde net bir siyasi mesaj -ABD nüfuzunu, dini azınlıklar üzerinden Irak’ın toplumsal katmanlarına geri döndürme çabası- taşıyor.

Sawaya, Neyneva'nın Telafer bölgesinden köklenen Keldani ve Asuri bir aileden geliyor ve ABD’deki Iraklı Hristiyan göçmenlerle yakın bağlara sahip.

Analistlere göre bu bağ, daha önce direniş gruplarının ve İran yanlısı güçlerin etki alanında olan bölgelerde kültürel ve toplumsal nüfuz sağlamak için bir araç.

Syriac Press ve Baghdad Tribune gibi Asuri medya organları da bu atamayı "Irak Hristiyanlarının sesinin geri dönüşü" olarak nitelendirdi; ancak gerçekte bu süreç, Washington’ın Kuzey Irak politikaları için yeni bir toplumsal taban oluşturma girişimi olarak yorumlanabilir; özellikle dini gerilimlerin ve etnik çatlakların yabancı varlığına zemin hazırlayabileceği bölgelerde.

Bu doğrultuda, Sawaya’nın göreve başlamasıyla eş zamanlı olarak Neyneva Ovası Koruma Birliklerinin Irak ordusu bünyesinde yeniden canlandırılması anlamlı.

IŞİD’in yenilgisinden sonra fiilen sahneden çekilen bu güç, şimdi Washington’ın zımni desteğiyle ve devlet güçlerinin bir parçası olarak geri döndü.

Bu kararın görünürdeki gerekçesi azınlıkların güvenliğini sağlamak ve zarar gören bölgeleri onarmak olsa da, pratikte Kuzey Irak’ta Batı yanlısı akımlara bağlı askeri ve toplumsal yapıların oluşmasına zemin hazırlayabilir.

Diğer bir ifadeyle, dini azınlıkların kullanılması sadece insani bir boyuta sahip değil, aynı zamanda sahadaki rolü yıllardır azalan ABD’nin siyasi ve iktisadi varlığını tahkim etmeye yönelik yumuşak güç stratejisinin bir parçası.

Birlik ve yeniden inşa söylemiyle sunulan bu model, aslında Batı nüfuzunun Irak’ta "toplum, din ve yeniden inşa" üzerinden yeniden tanımlanması sürecine hizmet ediyor.

Sawaya'nın atanmasının çifte işlevi

Bu atamanın zamanlaması, Irak parlamento seçimlerinin yaklaşmasıyla farklı bir anlam kazanıyor. Raporlar, bu adımın amacının Irak siyasi atmosferine dolaylı nüfuz etmek ve siyaseti Washington politikalarıyla daha uyumlu ittifaklara yönlendirmek olduğunu belirtiyor.

Bu süreçte Sawaya’nın misyonu, Sünni ve Kürt güçler ile dini azınlıklar arasında arabuluculuk yapmak ve onları ABD destekli siyasi yapıya katılmaya teşvik etmek olarak tanımlanıyor.

Görünüşte siyasi istikrar ve silahlı grupların nüfuzunu kırma hedefiyle gerekçelendirilse de, bu yaklaşım gerçekte seçim dinamiklerini kullanarak Irak’taki güç dengesini, gelecek hükümetin kararlarını Batı çıkarlarıyla daha uyumlu kılacak şekilde yeniden düzenlemeye çalışan geniş kapsamlı bir stratejinin parçası.

ABD'nin yeni stratejisinde Irak'ın rolü

Bölgesel düzeyde Mark Sawaya’nın atanması, Trump yönetiminin Ortadoğu düzenini yeniden kurgulama stratejisinin bir parçası olarak okunabilir. Analizlere göre bu atama, Washington’ın Arap ülkeleri ile Siyonist rejim arasındaki ilişkileri normalleştirme sürecini tamamlama çabalarının bir uzantısı.

Bu planda Irak, Suudi Arabistan, Ürdün, BAE ve bölgesel yönetim arasında coğrafi konumuyla ABD müttefikleri ekseninde yeni bir bağlantı halkası olarak merkezi bir konuma sahip.

Bu açıdan bakıldığında Sawaya’nın misyonu sadece ekonomik işbirliği ve yeniden inşa ile sınırlı kalmıyor; onun rolü, Bağdat’ın Washington’ın arzuladığı bölgesel ittifaklarla siyasi ve güvenlik bağlarını kolaylaştırmak olabilir.

Genel bir değerlendirmeyle, Sawaya’nın atanması siyasi, iktisadi ve simgesel hedefleri eş zamanlı izleyen çok yönlü bir tasarı.

Bireysel düzeyde o, Iraklı azınlıkların sosyal sermayesinin Amerikan siyasetinde kullanımını temsil ediyor. Siyasi ve güvenlik düzeyinde silahlı grupların rolünü sınırlama ve merkezi hükümetin otoritesini güçlendirme görevini taşıyor. Stratejik düzeyde ise misyonu, Washington’ın Irak ekonomisi ve enerjisindeki yerini sağlamlaştırmaya ve bu ülkenin Batı ekseniyle uyumunu artırmaya hizmet ediyor.

Bu perspektiften Sawaya’nın söylemindeki "Güçlü Irak" sloganı, daha geniş bir arzunun yansıması: Bağdat’ı, Amerika ve müttefiklerinin bölgedeki çıkarlarını temin edebilecek bir düzene geri döndürmek.(YDH)

Tags: 


Yeni yorum ekle