Varşova zirvesi ve Münih konferansı; İran ve Bercam’ı tartışma alanları

Çar, 20/02/2019 - 20:26

Son onyıllarda ve özellikle soğuk savaş sona erdikten sonra Amerika ve Avrupa’nın yakın ilişkilerine rağmen Amerika’da Ocak 2017’de Donald Trump’ın beyaz saraya girmesinin ardından Atlas okyanusunun iki kıyısı arasındaki ilişkilerde bir takım çalkantılar ve ihtilaflar baş gösterdi ve zamanla derinleşmeye başladı.

Welayet News - Amerika ve Avrupa arasında en önemli anlaşmazlıklardan biri ise Bercam nükleer anlaşması ve İran İslam Cumhuriyeti’ne karşı nasıl bir bir tavır sergilenmesiyle ilgilidir. Bu konu Avrupa kıtasında hemen hemen eşzamanlı düzenlenen iki önemli konferansta, yani Varşova konferansı ve Münih güvenlik konferansında ve Brüksel’le Washington’un İran ve Bercam nükleer anlaşması konusunda tamamen farklı ve zıt bir tutum sergilemeleri ile birlikte iyice gün yüzüne çıktı.

Bilindiği üzere, Bercam nükleer anlaşması uluslararası barış ve güvenliğin korunması doğrultusunda imzalanan önemli bir anlaşmadır. Ancak Amerika Başkanı Donald Trump bu anlaşmayı bozmak üzere 8 Mayıs 2018’de anlaşmadan çekildiğini ilan etti. Fakat AB açısından Bercam nükleer anlaşmasının bozulması uluslararası güvenliği olumsuz etkiliyor, üstelik Avrupa’nın diplomasi itibarının sorgulanmasına yol açmış bulunuyor. Bu sakıncaları göz önünde bulunduran Avrupa Birliği Dış Politika Sorumlusu Federica Mogherini ve AB liderleri etkili olduğuna inandıkları Bercam nükleer anlaşmasının korunmasına karar verdiler.

Avrupa Birliği Dış Politika Sorumlusu Mogherini Ocak 2019’da yaptığı açıklamada, İran ile imzalanan nükleer anlaşmanın üzerinden iki buçuk yıl geçtiği halde anlaşma halâ iyi çalıştığını ve İran İslam Cumhuriyeti’nin nükleer programının sırf askeri mahiyeti olan bir program olmasını güvence altına aldığını belirtti.

Bu arada Donald Trump yönetiminin AB troykasını yani Almanya, Fransa ve İngiltere’yi Bercam nükleer anlaşmasından çekilmeye zorlama çabaları özellikle Avrupa İran ile özel mali kanalı yani INSTEX’i açtığını ilan ettikten sonra iyice şiddetlendi.

Amerika ve Avrupa arasındaki bu sürtüşme özellikle 13 ve 14 Şubat 2019 tarihlerinde ve Amerika ve Polonya’nın ortak ev sahipliğinde düzenlenen Varşova zirvesi sırasında iyice belirgin hale geldi. Tamamen İran karşıtı mahiyeti olan bu zirvede Amerika Başkan Yardımcısı Mike Pence Avrupa’nın Bercam nükleer anlaşmasına yönelik tutumunu şiddetle eleştirdi ve AB troykasını ve bu birliği İran’a dayatılan illegal yaptırımları delmeye çalışmakla suçladı.

Amerika Başkan Yardımcısı Mike Pence Varşova zirvesinde yaptığı konuşmada AB’den ABD Başkanı Donald Trump yönetimini izleyerek İran ile imzalanan tarihî nükleer anlaşmadan çekilmelerini istedi. Pence İran’ı barış ve istikrara yönelik en büyük tehdit niteledi. Pence ayırca Avrupa’nın İran ile ticaret için mali kanal açmasını da Amerika’nın İran’a dayattığı illegal yaptırımların ihlali şeklinde değerlendirdi.

Amerika Başkan Yardımcısı Mike Pence’in Varşova zirvesinde Amerika ile Avrupa arasında İran üzerine anlaşmazlık yaşandığını doğrulayan sözleri aynı zamanda Avrupa’nın büyük ülkeleri ve AB’nin Amerika’nın İran karşıtı tutumuna ve Bercam nükleer anlaşmasının feshedilmesine karşı olduğunu ortaya koydu. Nitekim Avrupalı yetkililerin Pence’in sözlerine soğuk tepkileri de bu konuyu doğrular niteliktedir.

Almanya Dışişleri Bakanı kurmayı Niels Annen şöyle dedi: Bizim cevabımız çok basit. Avrupa birlikte ve temkinli adım atıyor. Biz baskı ve diyalog üzerinde hesap açtık. Avrupa Bercam’a bağlı kalmaya devam edecek.

Amerika ve Avrupa arasında İran ve Bercam anlaşmazlığı şimdi çok hassas bir aşamaya gelmiş bulunuyor. ABD Dışişleri Bakanlığı İran eylem grubu Başkanı Brian Hook, El Şark El Osat gazetesine verdiği mülakatta, Amerika ve Avrupa İran ile teamül taktikleri ve tarzında birbiriyle anlaşmazlıkları bulunduğunu belirtti.

Avrupa Birliği Dış Politika Sorumlusu Federica Mogherini ve Almanya ve Fransa Dışişleri Bakanlarının Varşova zirvesine katılmama kararları ile iyice gün yüzüne çıkan bu ihtilafların uzantası 15 Şubat Cuma günü Münih’te düzenlenen Münih güvenlik konferansına kadar uzandı.

Amerika yönetiminin üst düzey yetkililerinin Avrupa’ya Bercam nükleer anlaşmasından çekilmeleri ve İran’a baskılarını attırmalarıyla ilgili artan baskılarına karşın, AB üyeleri ve AB troykasının üst düzey yetkililerinin yeni tutumu bu anlaşmayı korumakta kararlı olduklarını ortaya koyuyor.

Avrupa Birliği Dış Politika Sorumlusu Federica Mogherini 15 Şubat Cuma günü Münih güvenlik konferansında yaptığı konuşmada, Avrupa tüm baskılara rağmen Bercam nükleer anlaşmasını uygulamaya devam edeceğini, İran ile nükleer anlaşmayı korumak bir güvenlik meselesi olduğunu vurguladı. Mogherini ayrıca İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif ile görüşmesinde de birliğin Bercam’ı korumakta kararlı olduğunu zira bu anlaşma bölgesel ve küresel güvenlik bakımından önem arzettiğini belirtti.

Amerika yönetiminin İran’ı Bercam nükleer anlaşmasının maddelerini yerine getirmemekle suçlaması ve anlaşma İran’ın nükleer faaliyetlerini etkili biçimde engellemediğini iddia etmesine karşın Avrupalı yetkililer İran yönetimi Bercam çerçevesinde tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini ve bu anlaşma bölgesel ve küresel düzeyde gerginlikleri ve münakaşaları önleme yönündeki hedeflerine de ulaştığını savunuyor.

Gerçekta AB açısından Bercam nükleer anlaşması uluslararası arenada başarılı olan çok yönlü bir anlaşmanın en iyi örneğidir. AB’nin bu tutumu birliğin ağır topları tarafından da sürekli vurgulanıyor. Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas Cuma günü Münih güvenlik konferansında yaptığı konuşmada, Amerika’nın Avrupa’dan Bercam’dan çekilme çağrısını resmen reddetti. Amerika’nın Bercam nükleer anlaşmasından çekilmesini eleştiren Alman Bakan Maas, Almanya yönetimi Britanya ve Fransa ile birlikte Bercam’ı korumak için bazı çözüm yolları bulduklarını vurguladı. Avrupa’nın Bercam’a yönelik yükümlülüğüne bağlılığını tekrarlayan Bakan Maas, Bercam olmadan bölge daha güvenli olamayacağını ve bilakis anlaşmanın feshedilmesi açık yüzleşmelere yol açacağını kaydetti. Alman Bakan Maas’ın bu görüşünü Almanya Başbakanı Angela Merkel de doğruladı. Merkel Münih güvenlik konferansında Bercam nükleer anlaşması etkili ve korumaya değer bir anlaşma olduğunu vurguladı.

Amerika Başkan Yardımcısı Mike Bence, Varşova zirvesinde İran ve Bercam karşıtı konuşmasından sonra 16 Şubat Cumartesi günü Münih güvenlik konferansında da tekrar İran’a saldırdı. Pence konuşmasında İran’ı dünyada terör hamilerinin başı olmakla suçladı ve Avrupa İran’a verdiği desteği kesmesi gerektiğini ileri sürdü. Pence, Avrupa’nın Bercam nükleer anlaşmasından çekilme zamanı geldiğini iddia etti. Amerika Başkan Yardımcısı Pence ayrıca Washington’un Bercam’dan çekildikten sonra İran’a dayattığı baskılara ve yaptırımlara işaret ederek Avrupalı ortaklarından bu konuda Amerika’ya eşlik etmelerini istedi ve Amerika’nın İran’a dayattığı yaptırımları etkileyecek her türlü hareketten kaçınmaları gerektiğini kaydetti.

Buna karşın Pence’in bu talepleri AB  üyeleri ve AB troykasının muhalefeti ile karşılaştı. Pence’in Avrupa’dan Bercam nükleer anlaşmasından çekilme talebi, Avrupa liderleri söz konusu anlaşmayı koruyacaklarını defalarca tekrarladıkları halde gündeme geliyor.

Münih güvenlik konferansına katılan Avrupa Birliği Dış Politika Sorumlusu Federica Mogherini 16 Şubat Cumartesi günü bir kez daha bu konuya vurgu yaparak, Avrupa kıtası İran ile vardığı anlaşmaya bağlık kalmakta ısrarcı olduğunu, birliğin 28 üyesi bu anlaşmaya barışın etkili güvencesi olarak baktıklarını ifade etti.

Öte yandan İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif de NBC kanalına verdiği demeçte, Bercam nükleer anlaşması üzerine yeniden müzakere etme ihtimalini kesinlikle reddetti. Zarif, Bercam nükleer anlaşması 13 yıl süren müzakerelerin sonucu olduğunu, bu müzakerelerin sonunda 150 sayfalık bir anlaşmaya varıldığını, bu anlaşma Donald Trump’ın Kuzey Kore lideri ile imzaladığı iki sayfalık anlaşmaya benzemediğini, üstelik Trump şimdiye kadar birçok anlaşmadan haksız bir şekilde çekilen biri olduğunu vurguladı.

Amerika yönetimi Bercam nükleer anlaşması 16 Ocak 2016’da yürürlüğe girdiği günden itibaren bu anlaşmanın uygulanmasını sabote etmeye ve İran’ın anlaşmanın iktisadi meziyetlerinden mahrum bırakmaya çalıştı.

Amerika Başkanı Donald Trump da 8 Mayıs 2018’de tek yanlı olarak bu anlaşmayı ihlal etti ve Amerika bu anlaşmadan çekildiğini ve nükleer yaptırımların yeniden uygulanacağını ilan etti.

ABD Dışişleri Bakanlığı İran eylem grubu Başkanı Brian Hook, Amerika Tahran’a baskılarını arttırabilmek için bu anlaşmadan çekildiğini ve azami baskı politikasını sürdüreceklerini belirtti.

Buna karşın Amerika’nın Bercam nükleer anlaşmasından illegal bir şekilde ve tek yanlı çekilmesi bu anlaşmayı imzalayan diğer taraflar başta olmak üzere uluslararası arenalarda ciddi tepkilerle karşılaştı. Bercam anlaşmasının diğer tarafları 4+1 grubu çerçevesinde bu anlaşmayı koruyacaklarına ve İran ile teamüllerini sürdürerek Amerika’nın yeniden dayattığı yaptırımların etkisini hafifletmek üzere bazı çözüm yolları bulmaya vurgu yaptılar. Bu doğrultuda AB üyeleri ve AB troykası Amerika’nın İran’a dayattığı yaptırımları etkisiz hale getirmek için özel mali mekanizma geliştireceklerini açıkladı.

Avrupa 31 Ocak 2019’da INSTEX adı ile anılan özel mali kanalın resmen kayda geçirildiğini duyurdu. Gerçi Avrupa’nın bu adımı, Amerika’nın İran İslam Cumhuriyeti’ne dayattığı yaptırımların etkisini hafifletmekte pek de etkili sayılmıyor, ama yine de Avrupa’nın Amerika’nın zorbalıklarına karşı ilk kez direndiğini temsil ediyor. ancak İran Avrupa’dan çok daha ciddi ve daha güçlü adımlar atmasını bekliyor. İran Avrupa’nın kurduğu yeni mali kanalın iki taraf arasındaki tüm ticari ve iktisadi işbirliğini kapsamasını istiyor.

Gerçekte Amerika ve Avrupa arasında Donald Trump yönetiminde şiddetlenen ihtilaflara bakıldığında, Atlas okyanusunun iki kıyısı arasındaki çok sayıda ihtilafların çözümü yönünde pek aydın bir ufuk gözükmüyor. Nitekim Trump’ın daha iki yıl beyaz sarayda kalacağını bilen Avrupalı liderler de yakın gelecekte Amerika ile uzlaşmanın mümkün gözükmediği sonucuna varmış bulunuyor. Bu yüzden şimdi iki taraf arasındaki görüşmelerin ve müzakerelerin ikili ihtilafları çözümlemekten ziyade, daha çok protokol icabı faydasız görüşmeler olduğu anlaşılıyor.

Öte yandan Varşova zirvesi ve Münih güvenlik konferansı da Amerika ile Avrupa arasındaki ihtilafların iyice derinleştiğini ortaya koydu. Münih’te bulunduğu sıralarda El Minar kanalına konuşan Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif, Münih ve Varşova konferansları açıkça Amerika’nın inzivada olduğunu gösterdiğini belirtti.

Böylece şimdi Amerika sadece Rusya ve Çin gibi güçlü rakipleri ve yine Amerika’nın sultasına boyun eğmeyen bağımsız ülkelerce eleştirilmiyor, Donald Trump yönetiminin tutumu ve uygulamaları yüzünden en yakın müttefikleri olan Avrupalı ortakları tarafından da sürekli eleştirilere maruz kalıyor. Oysa Amerika İran ile düşmanlık gütme konusunda söz konusu müttefiklerine umut bağlamıştı. Fakat ne var ki Donald Trump’ın mantıksız tutumu ve zorbalıkları Avrupalı liderleri Amerika’ya karşı tavır sergilemeye yönelttiği anlaşılıyor. Bu gelişmelerin tümü ise Amerika’nın küresel arenalarda her geçen gün daha da inzivaya itildiğini gösteriyor.



Yeni yorum ekle