Türkiye 'İdlib hesabını' vermek zorunda

Cu, 18/01/2019 - 08:26

Türkiye yanlısı grupları her geçen gün sıkıştıran El Kaide, İdlib’i kontrol altına alıyor. Bu arada bölgeden sorumlu olan Ankara, Rusya ile varılan anlaşma uyarınca İdlib’deki radikalleri temizlemezse bunu Suriye ordusu yapacak.

Welayet News - Regnum ajansı yazarı Ruslan Hubiyev, Rusya ve Türkiye’nin “ABD’e karşı ortaklığı sürdürüp sürdüremeyeceğini” araştırdı.

Hubiyev’in deyişiyle “Rusya’nın Suriye’deki konumunu güçlendirdikten sonra iki ülkemiz ilişkileri iyileştirdi”. “Moskova ve Şam’ın elde ettiği askeri ve siyasi başarı yüzünden” Suriye’den askerlerini çeken ABD, Moskova’nın Ankara ile arasını bozmak için elinden geleni yapıyor. Zaten Suriye’de siyasi süreç için çalışan Rusya er ya da geç TSK’nin Suriye’den çekilmesini talep edecek.

Bu arada “iki sandalyede aynı zamanda oturmak isteyen” Türkiye’nin, ABD’yi ancak “Rusya karşıtı bir piyon” olarak ilgilendirdiğini çok iyi anladığını öne süren yazar, Ankara’nın, her şeyden önce, konuk ettiği milyonlarca mülteci için kendi ülkelerinde silahsız ve güvenli alanlar kurmak peşinde olduğunu, sınırlarında Amerika’nın desteklediği Kürtlerin devletleşmesini önlemek istediğini iddia ediyor. Kendisine göre bu amaçlara ABD’nin değil, Rusya’nın yardımıyla ulaşılabiliyor.

Aynı sitede yayımlanan yazısında Stanislav Tarasov, Rusya – Türkiye – İran ittifakının stratejik nitelik kazanıp kazanmayacağına cevap aradı.

ABD Dışişleri Bakanı Michael Pompeo’nun “Amerika’nın müttefiği Kürt isyancıların güvenliği konusunda Türkiye ile anlaşabileceğiz” şeklinde yaptığı açıklamaya dikkat çeken Tarasov, “Erdoğan’ın John Bolton’la görüşmekten vazgeçmesiyle başlayan yeni krizin sona erdiğini zannettik, dedi. Ne var ki iki ülke arasındaki ilişkiler hiç sorunsuz olmamış” diye yazdı

Suriye Kürtlerinin Şam ile başladıkları diyalog, Washington ve Ankara’yı rahatsız eden bir unsur. Eğer Suriye hükümeti Kürtlere özerklik tanırsa Suriye’nin kuzey-doğusu Amerika’nın kontrolünden çıkar, Türkiye ise “federalizasyon sürecine” girmiş olabilir.

Tarasov’un dediği gibi, azınlıkları haklarından mahrum eden “Kemalistler” Türkiye’de, BAAS’çılar da Irak ve Suriye’de uzun süredir iktidarda kaldı. Bulunduğumuz dönemde ise bölgede yaşayan azınlıklar haklarına talip oldu. “Cin şişeden çıkmış ve geri dönmeyecek” ifadesini kullanan yazar, “bu durumdan faydalanmak isteyen Türkiye, Suriye ve Irak Türmenlerine destek gösteriyor”, dedi.

Yazıyı bitirirken Tarasov, gün gittikçe Arap saçına dönüşen bölgede Washington’un ne gibi adım atacağını ve Türkiye’nin “egocu” politikaya devam edip etmeyeceğini bekleyelim. Her şeye rağmen Rusya – Türkiye – İran ittifakının stratejik bir birlik niteliğini alma potansiyeli var, dedi.

EADaily ajansı, Türkiye’nin “İdlib hesabını” vermek zorunda olacağını öne sürdü. Ajansa göre Türkiye yanlısı grupları her geçen gün sıkıştıran El Kaide, İdlib’i kontrol altına alıyor. Bu arada bölgeden sorumlu olan Ankara, Rusya ile varılan anlaşma uyarınca İdlib’deki radikalleri temizlemezse bunu Suriye ordusu yapacak.

Ajansa konuşan “askeri uzman” Yuriy Lyamin, Heyet Tahrir el Şam’ın yakında bölgenin tamamını kontrol altına alacak güce sahip olduğunu, “Kürt sorununa” odaklanan Türkiye’nin de İdlb’e karışmak niyetinde olmadığını iddia etti. Kendisine göre, “kalabalık ve iyi donatılmış” Türkiye yanlısı gruplar, kendi başına Ankara’nın stratejik planlarını gerçekleştiremediklerini bir kez daha göstermiş. Kaçış yolu olmayan düşmanlarının sonuna kadar savaşacağını bilen Türk ordusu da yeni operasyona başlamaktan çekiniyor.

Lyamin, “Böyle devam ederse Suriye ordusu İdlib’e girecek. O zaman Türkiye tamamen işin dışında kalacak” ifadesini kullandı.

Nezavisimaya gazetesi yazarı İgor Subbotin, Ortadoğu’da oluşan yeni koalisyonun Suriye’den İran’ı kovmak ve “Türkiye’nin askeri yayılmasını sınırlamak” istediğini öne sürdü.

Esad’ın “diplomatik rehabilitasyon sürecine” dikkat çeken yazar, kimi bölge ülkelerinin Suriye’yi Arap Birliğine yeniden katmaya çalıştıklarını söyledi. Sürecin başında Suudi Arabistan, BAE, Mısır ve İsrail var.

İngiliz Middle East Eye gazetesine atıfta bulunan Subbotin, bu kararın İran’ı bölgede etkisizleştirmek ve “Türkiye’nin Suriye’nin kuzey-doğusunu zapt etme planına engel koymak” isteyen dört ülkeden istihbarat şeflerinin katıldığı gizli toplantıda alındığını iddia etti. Hatta toplantıda konuşan Mossad şefi Josi Kohen, İran’ın gücü kırılgandır, gerçek tehdit Türkiye’den geliyor, demiş.

Dolayısıyla, yazarın dediğine göre Ortadoğu’da Türkiye – İran – Katar ve Suudi Arabistan – BAE – Mısır – İsrail bloklarının karşı karşıya geldiğini görebiliyoruz.

Dört ülkenin yaptığı hareket planı maddelerinden biri Suriye Kürtlerine destek vermektir. Aksi halde ABD’nin desteğini kaybeden Kürtler, Ankara’nın kontrolüne girecek.

“Kimi uzmanlara” atıfta bulunan Subbotin, Esad’a artık kalıcı gözüyle bakmaya başlayan bazı Arap Birliği üyelerinin, Şam ile ilişki onarmakla onu İran’dan “uzaklaştırmaya” çalıştıklarını iddia etti.

İzvestiya gazetesi yazarlarından Timur Ahmetov, Amerika Suriye’den çekildikten sonra Türkiye’yi nelerin beklediğine ilişkin tahmin yürüttü.

Kendisine göre Donald Trump’ın beklemedik kararı, Ankara’nın “sınırlarında teröre karşı yürüttüğü mücadeleye” ve “Suriye krizine genel yaklaşımına” bir takım düzeltmeler getirtecek.

Suriye’de, ABD ile işbirliğine “inanmaya devam eden” Türkiye, Amerikan partnerlerini YPG’ye verdiği destekten vazgeçirmeye çalışıyor. Yazarın deyişiyle “sonuçta Erdoğan New York Times yazarlığını yaparken Türk askerleri, havadan Amerikan desteği olmadan Suriye’de yeni ve riskli bir maceraya girmekten nasıl kaçınacağız diye kafa yoruyor”.

Donald Trump Türkiye’ye YPG’ye karşı bir operasyon için “yeşil ışık” yakmış gibi. Fakat TSK ülke sınırını düşman güçlerinden temizlemeye kalkarsa hem zayiatı çok olacak hem Suriye ordusu ile olası sıcak temas harekatı başarısız kılabilir.

Trump’ın iki hedef peşinde olduğunu tahmin eden Ahmetov, Amerikan liderinin bir yandan, “AK Parti’nin yerel seçimlere milliyetçilerle beraber katıldığı için Ankara’yı yatıştırmak”, diğer taraftan YPG’yi, PKK ile ilişki kesip başta Türkiye olmak üzere bölgesel güçlere karşı daha toleranslı davranmak için ikna etmek istediğini öne sürdü.

 

Andrey İsaev – Gazete Duvar



Yeni yorum ekle