Azerbaycan Cumhuriyeti ve Gazze’deki Askeri Varlık Muamması

Pt, 27/10/2025 - 17:37

Analistler, çoğunluğu Müslüman olan ve askeri ve ekonomik deneyime sahip Azerbaycan’ın, Siyonist rejimle iş birliği içinde hareket ederek Siyonist rejimin çıkarlarını koruma konusunda güvenilir ve kabul edilebilir bir ortak olabileceğini söylüyorlar.

Welayet News  - Siyonist kaynaklar, Azerbaycan Cumhuriyeti’nin Gazze Şeridi’nde kurulması planlanan çok uluslu “istikrar gücüne” katılmayı planladığını bildirdi. Bu durum, Bakü’nün Siyonistlerin baskısıyla “İbrahim Anlaşmaları” dosyasında kilit bir konuma yerleştirildiğini gösteriyor.

Analistlere göre, çoğunluğu Müslüman olan Azerbaycan, askeri ve ekonomik deneyimiyle Tel Aviv’in çıkarlarıyla uyumlu bir şekilde hareket ederek, Siyonistlerin hedeflerini gerçekleştirmede güvenilir bir ortak olarak görülebilir.

Siyonist rejim, Gazze savaşının sona ermesinin ardından, şiddet ve katliamla elde edemediği şeyleri bu kez siyasi yollarla ve kendisiyle uyum içinde olan bazı ülkelerin iş birliğiyle elde etmeye çalışıyor. Siyonistler, Hamas direnişini Gazze’den tamamen temizlemek amacıyla savaş sonrası güvenlik ortakları arıyor ve bu bağlamda Azerbaycan ismi defalarca öne çıkmış durumda. Uzmanlara göre, Azerbaycan’ın bu süreçte yer alması İsrail açısından stratejik, siyasi ve ekonomik bakımdan son derece faydalı olacaktır.

Washington’daki Turan Araştırma Merkezi Başkanı Joseph Epstein, “Azerbaycan’ın bu görev gücüne katılması İsrail’i güçlendirecektir, çünkü bu ülke Tel Aviv’le uzun vadeli ilişkilere ve İran’a karşı ortak çıkarlara sahiptir” dedi.

Bar-İlan Üniversitesi profesörü Zeev Hanin ise, “İsrail ve Filistin çatışması hiçbir zaman Bakü–Tel Aviv ittifakını zayıflatmadı, Azerbaycan hiçbir dönemde İsrail’le ilişkilerini askıya almadı veya yavaşlatmadı” ifadelerini kullandı.

Son otuz yılda Tel Aviv ile Azerbaycan arasındaki güvenlik ilişkileri giderek artmış ve 2020 Karabağ Savaşı sırasında doruğa ulaşmıştır. Azerbaycan, İsrail’in savaş sistemlerinden faydalanmıştır ve bu tecrübeler Gazze’deki istikrar görevinde de etkili olabilir. Buna karşılık, Bakü,  Bakü–Tiflis–Ceyhan boru hattı üzerinden Gazze’ye yönelik saldırılar sırasında dahi İsrail rejimine düzenli olarak petrol göndererek bu rejimin savaş makinesine sürekli yakıt sağlamıştır.

İsrail Rejimi Neden Bakü’nün Gazze’de Yer Almasını İstiyor?

Azerbaycan’ın ve Endonezya gibi bazı ülkelerin, sözde Gazze barış gücüne katılımı, Siyonistlerin Gazze ve Filistin’den Direniş Ekseni’ni temizleme çabalarına katkı sağlayacaktır. Bu durum, Müslüman ülkeler nezdinde söz konusu operasyonun meşrulaştırılmasına yardımcı olabilir. Siyonistler kendi propagandalarıyla bu girişimi bir işgal değil, insani bir operasyon olarak göstermeye çalışacaktır. Bu nedenle, sözde uluslararası istikrar görev gücüne meşruiyet kazandırmak Siyonistler için çok önemlidir, çünkü böylece ittifak daha çeşitli görünür ve yalnızca Batılı ya da Siyonist bir girişim olarak algılanmaz. Bu da İslam ülkeleri nezdinde bu göreve sahte bir meşruiyet kazandırır. Aslında İsrail rejimi, bir veya iki Müslüman ülkenin katılımıyla İslam dünyasından gelecek eleştirileri azaltmayı ummaktadır.

Buna ek olarak, Azerbaycan son üç yılda Kafkasya bölgesinde İngiltere ve Türkiye ile iş birliği içinde çatışma sonrası yeniden yapılanma ve istikrar sağlama konularında tecrübe kazanmıştır. İsrail rejimi, bu tecrübeyi Gazze’de de kullanabilmeyi umuyor. Bu açıdan Azerbaycan’ın varlığı, Siyonistlerin operasyonel kapasitesini artırabilir.

Öte yandan İsrail rejimi bu adımla başka bir hedefi de gözetiyor ve o da Gazze’de Türkiye’nin varlığını dengelemek veya zayıflatmaktır. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gazze’de yeniden yapılanma çalışmalarında yer almak ve bölgedeki görünürlüğünü artırmak istiyor. Türkiye’nin İsrail’le yoğun ekonomik ve ticari iş birliğini sürdürmesi ve Siyonistlerin ihtiyaçlarını kesintisiz şekilde karşılaması dikkate alındığında, bu durum, Erdoğan’ın İslam dünyasındaki imajını güçlendirmesine katkı sağlayabilir. Ancak İsrail rejimi, Türkiye’nin Gazze’deki nüfuzunun artmasını da, bu ülkenin Filistin meselesinde imajını yeniden inşa etmesini de istemiyor. Bu nedenle, İsrail, Azerbaycan ve Endonezya gibi daha güvenilir veya daha az riskli Müslüman ülkelerin savaş sonrası süreçlerde yer almasını tercih ediyor.

Azerbaycan Gazze’ye Asker Gönderecek mi?

Aliyev hükümeti bu konuda henüz resmi bir açıklama yapmadı, şu ana kadar sadece Siyonist medya kaynaklarında yer alan haberlerin içeriği aktarılmış durumda. Ancak, Azerbaycan’ın bu sürece katılma olasılığını gösteren bazı işaretler mevcut. Bazı raporlar, Bakü’nün sözde Gazze’de istikrar sağlama görev gücüne asker göndermeye hazırlandığını bildiriyor. Örneğin, Times of Israel, üç İsrailli ve Amerikalı yetkilinin Azerbaycan’ın bu görev gücüne katılmayı kabul ettiğini doğruladığını yazdı.

Ayrıca bazı Azerbaycanlı analiz medyaları da, eğer Gazze’ye asker gönderme teklifi yapılırsa, bu konunun değerlendirilebileceğini ifade etti. ABD’nin Gazze için geliştirdiği büyük plan, geçici bir geçiş hükümeti gibi yapılar oluşturmayı öngörüyor ve Azerbaycan’ın İsrail’le tam uyum içinde hareket etmesi nedeniyle bu yapıda da rol üstlenmesi olası.

Dolayısıyla, Azerbaycan’ın bu projeye katılımının kesin olmamakla birlikte mümkün olduğuna dair kanıtlar mevcuttur. Ancak, durumu daha da karmaşıklaştırabilecek ve bu katılımı sınırlayabilecek engeller de bulunmaktadır.

Öte yandan, henüz sözde Gazze’de istikrar sağlama görev gücünün yasal çerçevesi ve ayrıntıları belirlenmemiştir. Görevin gündemi, yapısı ve katılımcı ülkelerin sorumlulukları tanımlanmadığından ciddi bir belirsizlik söz konusudur.

Bu nedenle, Azerbaycan’ın, özellikle Türkiye, İran ve Arap ülkeleriyle olan bölgesel ilişkilerini dikkate alarak karar vermesi gerekir. Bu konuda atılacak herhangi bir adım, Bakü’nün Orta Asya, Türkiye, Arap dünyası ve İran’daki ekonomik, siyasi ve güvenlik ortaklıklarına zarar verebilir.

Sonuç olarak, Azerbaycan’ın bu sözde istikrar sağlama görev gücüne katılma olasılığı bulunsa da, bu durumu kesin olarak görmek mümkün değildir.

İslam Dünyasının Bakü’ye Tepkisi Nasıl Olacak?

Müslüman ülkeler arasında, Bakü’nün bu hamlesi kesinlikle olumlu karşılanmayacaktır, ancak tepkilerin düzeyi ülkelere göre farklılık gösterecektir.

Türkiye, daha önce Gazze’de istikrar gücünde yer almak istediğini açıklamıştı, ancak Netanyahu Türk askerlerinin Gazze’ye konuşlandırılmasını kırmızı çizgi olarak ilan etti. Azerbaycan için Türkiye ile yakın ilişkiler, Kafkasya ve Orta Asya’daki hedeflerini ilerletmede büyük önem taşımaktadır, ancak İsrail’e aşırı yakınlaşması ve Gazze’de Türkiye’nin nüfuzunu azaltma aracı hâline gelmesi, Erdoğan’ın tepkisini çekecektir. Aliyev hükümetinin bu durumun sonuçlarına katlanmaya hazır olup olmadığı ise belirsizdir.

İran da Bakü–Tel Aviv yakınlaşmasını kendisine yönelik açık bir tehdit olarak algılayacaktır. Tahran açısından Azerbaycan’ın Siyonistlerin Gazze planına katılması, Azerbaycan’ın İsrail’e daha da yaklaşması anlamına gelir. İran bu adımı dikkatle değerlendirip Azerbaycan’ın katılım düzeyine göre uygun zamanda tepki verecektir.

Arap ülkeleri ise kamuoyunda İsrail karşıtı açıklamalar yapsalar da, pratikte bazıları İsrail ve ABD ile güvenlik iş birliği yürütmektedir ama sadece bunu açıkça dile getirmemektedirler.

Dolayısıyla, Azerbaycan’ın bu görev gücüne katılması hâlinde, bazı Arap hükümetleri, örneğin Birleşik Arap Emirlikleri, bunu Gazze’deki uluslararası katılımın çeşitlenmesi olarak görüp olumlu değerlendirebilir. Ancak Arap kamuoyu ve Filistinliler bu olayı, Azerbaycan’ın İsrail’le derin bir ittifak içinde olduğunun kanıtı olarak görecek ve bu ülkeye yönelik olumsuz bir algı gelişecektir.

Sonuç olarak Bakü, Gazze’de aktif bir rol üstlenerek bölgesel konumunu güçlendirme ve ABD ile İsrail’in desteğini kazanma fırsatına sahiptir. Ancak bu adım ciddi riskler de taşımaktadır ve İran’ın olumsuz tepkisi, Arap komşuların hassasiyeti, İsrail’in Türkiye’nin katılımına karşı direnci ve Erdoğan’ın muhtemel karşı hamleleri, bu denklemin parçalarıdır.

Zaten Azerbaycan, Türkiye üzerinden İsrail rejimine petrol ihraç ederek Filistinlilere yönelik soykırıma dolaylı olarak destek vermekteydi, şimdi ise Gazze’ye asker göndererek Hamas’ı silahsızlandırma ve direnişi sona erdirme yönünde çaba gösterebilir.

Bazı analizlere göre bu gelişmeler, İbrahim Anlaşmalarının uygulanması ve Orta Asya ile Kafkasya ülkelerinin Amerikan ve Siyonist düzenine tamamen dâhil edilmesi yönünde bir zemin hazırlamaktadır. Buna göre, İsrail rejimi yalnızca meşru ve yasal bir yönetim olarak tanınmakla kalmamalı, aynı zamanda bölge ülkelerinin gelecekteki süreçlerinde stratejik bir ortak olarak kabul edilmelidir. Bazı Müslüman ülkelerin Gazze’deki Amerikan ve Siyonist hedeflerle uyumlu hareket etmesi, bu süreci daha da kolaylaştıracaktır.

Kafkasya Uzmanı ve Üniversite Öğretim Üyesi/İhsan Muvehhidiyan



Yeni yorum ekle