HZ. ZEYNEB

Pt, 30/01/2017 - 17:01

Zeyneb, iftihar dolu sarsıtıcı bir sesle: Ben yüce Allah tan güzellik ve iyilikten başka bir şey görmedim...

HZ. ZEYNEB

Ad ve künye

Zeyneb kelimesi luğat olarak “Güzel ağaç” anlamına gelir, ayrıca Zeyneb iki kelimenin birleşiminde “Babanın zineti” manasında alınabilir.

Tarih kitapları ve rivayetler Hz.Ali için iki veya üç kızının Zeyneb adıyla olduğu söylenilmiştir. Ancak kerbela vakıyasında kahraman kadın Zeyneb ul Kubradır .

Hz.Zeynebin luğatlarından biri de ‘Akile’ ve ya (Akileyi beni Haşım) dir kendi hanedan ve soyunda değerli ve kıymet sahibi olan seçkin kadın manasındadır.

Çocukluk dönemi

Hazreti Fatmanın biricik kızı Zeyneb daha beş altı yaşlarındayken değerli annesini yitirdi. Bu küçük yaşlarda aldığı üstün terbiyeler yanısıra annesi Hz.Fatma dan hadisler ve rivayetler nakl etmiştir.

Rivayetler arasında Hz.Alinin kızının küçük yaşlarda kemalete sahip olduğunu belirten bir hadis şöyle gelmiştir:

Hz.Ali Zeynebi daha çocukluk döneminde dizinin üzerinde oturtmuş ona seslenerek (Ahad) bir söyle dedi, Zeyneb söyledi, Hz.Ali (İsneyn)  iki söyle dedi Zeyneb şöyle dedi: Biri ağzında dolaştırıp söyleyen dil ikiyi nasıl söyler? Bunun üzerine Ali (a.s) kızını kucaklayıp öptü.

KÜFE

Tarihciler şöyle yazar: Hz.Ali hilafet merkezini medineden küfeye taşıdığında Zeynep kocası Abdullah İbni Cafer ile birlikte kufeye yerleştiler. Siffin savaşında Abdullah İbni Cafer Hz. Alinin ordusunda ordu komutanlarından idi. Zeynep küfede bayanlara irşatda bulunuyor onlara kuran ve tefsir dersleri vererek eğitiyodu. Hz.Zeyneb küfede çok saygın bir konumdaydı Kerbela vakıyasından esirler küfeye getirildiklerinde ordaki manzara özellikle beni Umeye canilerinin Zeynebe olan saygısızlıkları çirkin davranışları Zeynebe nekadar ağır ve zor anlar yaşadığını anlıyabiliriz. Ancak Hz.Zeynebin vasıflanmayacak sabrıyla acı musibetlere karşı duruğunu görüyoruz sadece Rabbinin rızası için kendisine yapılan ihanetlere karşı dayandı. Hayası ve iffeti olmayan Ubeydullah İbni Ziyad, Hz.Zeynebe hitaben : Allah ın kardeşine yaptığını nasıl gördün? Hz.Zeyneb iman dolu bir cesaret içersinde : Vallahi ben Allah tealadan güzellik ve iyilikten başka bir şey görmedim dedi.

Hz.Zeynebin faziletlerinden bazı örnekler

İbadet

Yüce Allah a yaklaşmak ona ulaşmak ve kemale varmak için ibadet ve kullk etmek çok büyük ve iyi vesiledir, ayette geldiği gibi: Ben cinleri ve insanları ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.(Zariyat 56)

Ayeti kerimede yaratılışta kastın ve hedefin ibadet olduğu zikr edilmiştir. Allah a ibadet etmek sadece kılanacak kaç rekat namaz, maddi bağış ve bedensel hareketlerden ibaret değildir. İbadet tevazu ve gerçeğiyle teslim olmanın en mükkemel şeklidir.

İbadet iki yöndür :

Amel ve Fiil

Terk ve uzaklaşma

Ancak günahı terk ederek ondan tamamıyla uzaklaşmak ibadetin yapılmasından daha önemlidir. Rivayette geldiği gibi: En zor ibadet günah yapmaktan kaçınmak ve en iyi ibadet iffetli olup günaha yaklaşmamaktır.

Tarihcilerden nakl olunmuştur, Hz.Zeynebin Fesahet (açık ve belirgin) ve Belağeti (istenilen manayı en güzel şekli ile muhataba ulaştırmak) ve ibadeti babası Ali(a.s) ve annesi Fatma(a.s) gibiydi.

Gece uykudan uyanıp ibadet etme Hz.Zeynebin hayatı boyunca terk edilmedi. Muharremin onbirinci gecesinde bile bu ibadeti terk etmemiştir. İmam Seccad buyuruyor: O gece halam Zeynebi gördüm namaza durmuş ve ibadetle meşğuldu. Hz.Seccad: Halam Zeyneb bütün müsibetleri çektiği halde, Kerbeladan Şama kadar bir gece bile sünnet namazlarını terk etmedi. Rivayetlerde şöyle yazılmıştır : İmam Hüseyin son veda için Zeynebin yanına geldi ve şöyle söyledi: Bacım gece namazlarında beni unutma. Hz.Seccad buyuruyor: Halam Zeyneb bütün farz ve mustahap namazlarını yol boyunca Kufeden Şama kadar ayakta kıldı, sadece bir kaç yerde aclıktan dolayı oturarak kılıyordu zira üç geceydi bize verilen yemeği çocuklar arasında paylıyordu, O taş kalpli adamlar gün boyunca bizlere sadece bir ekmekten fazla vermiyorlardı.

Allah ın risaletini bu yolculukta tebliğ edecek kişi Zeynebidi, anlayışsız ve beni Umeyenin hilelerine aldanmış milleti uyarmak, Fesahet beyanıyla ve ateşli hutbeleriyle zalim hükümeti rüsva etmek, bunların her biri ibadet sayılır böylece tevazu ve teslimiyetini Allah a karşı göstermiştir.

Din yolunda cihad

Allah yolund mallarıyla canlarıyla cihad edenleri derece itibariyle, oturanlardan üstün kıldı. Allah onların üzerinde hepisine de cenneti vaad etmiştir. Bununla beraber Allah mücahitlere oturanların üzerinde bir ecir vermiştir.

Zeyneb ul Kubra annesi Fatma (a.s) gibi nerede din yolunda,dinsizlere karşı savaşmak ve cihad etme gerekiyorsa, bu yolda malından canından kocasından çocuklarından geçe biliyordu. Zeyneb rahat yaşamından el çekip çocuklarını kurban etme için ölüm yeri Neynevaya götürdü ve her yerde kardeşi Hüseyin için iyi bir yoldaş ve ona bir an bile yardım etmekten geri kalmadı.

Fesahet ve Belağet

Zeynebin Fesahet ve Belağeti kufenin pazarında ve Yezidin meclisinde nakl ettiği hutbeler ve Ubeydullah ibni Ziyadla yaptığı konuşma bu konu için en iyi delildir. Cani ve fasık Ziyadın oğluyla karşılaştığında öyle bir fesahetle (açıklık ve belirgin) cevabını verdi ki Ziyadın oğlu onların düşmanı olduğu halde Zeynebin olğunluğundan ve belağetinden (istenilen manayı muhataba ulaştırmak) şaşkınlığını gizleyemedi ve Zeynebi küçümsemek için şöyle söyledi: Doğrusu bu kadın sözü daima kafiyeli söyleyen biri olarak çok başarılıdır, babasıda ritimli söz söyleyen bir şair idi.

Zeyneb cevap verdi: Kadının sözü daima kafiyeli söylemekle ne işi var? Benim böyle bir şeye bağlantım yok, her ne duydunsa içimde olan şeyi dilime getirdim. Burda dikkat edilmesi gereken şey şu ki Zeyneb hiç bir zaman bir öğretmenden bu ilimi (ritimli ve kafiyeli söz söylemek) okumamıştı ve onu öğrenmek için öğretmen ve ders görmemişt, belki Allah tarafından bir nimet zati bir kemal olarak verilmişti.

Zeynebin Kerbelaya tarihi seferi

Hz.Zeynebin şahsiyetiyle iyi bir şekilde tanışmanın yolu onun Kerbelaya olan seferini anlamakla olur. Kerbela yolculuğunda dikkat çekici ilk nokta Hz.Zeynebin kocasından ayrı Hz.Hüseyin ile sefere kalkışması ve Abdullah ibni Caferin bu yolculukta bulunmayışıdır. Tarihte aktarıldığı gibi Hz.Zeyneb kardeşi Hz.Hüseyine aşırı sevgisinden dolayıı evlilik döneminde Abdullah ibni Cafere şart koşmuştu. Kardeşi Hüseyin ilerde  yoculuğa çıkacak olursa kendisininde onunla gideceği ve bu konuda her hangi bir yasağın söz konusu olunmamasını istemişti, ve bu şart kabul görünmüştü. Abdullah ibni Caferin kerbelanın gitmemesinin sebebini tarihciler onun bir savaş ihtimalini vermeyişinden olduğunu yazmışlardır. Buna rağman iki oğlunu Avun ve Muhammedi Zeyneb ile göndermiş ve onlara her yerde imamı himayet etmelerini ve ona karşı oldukça saygılı olmalarını istemişti.

Kerbela, Aşura gecesi ve Aşura gününün macarası

Hz.Zeyneb aziz kardeşinin şehadetinden çok daha önce kendisini tebliğ etme görevine hazırlamıştı. Bazı zamanlarda olaylar karşısında sabırsızlık gösterdiği nakl edilmiştir. Ancak imamın şehadetinden hemen sonra sanki güç ve sabırı bir okadar artmiştı.bunun sebebi sadece ilahi bir güç idi. Yüce Allah buyuruyor: Ey insanlar!Siz Allah ın dinine yardım ederseniz, O da size yardm eder,ayaklarınızı savaşta sabit kılar.(Muhammed 7)

Şüphesiz Rabbimiz Allah tır deyip ,dostdoğru yolda yürüyenlerin üzerine melekler iner. Onlara ‘Korkmayın üzülmeyin, size söz verilen cennetle sevinin!’ derler.(Fusilet 30)

Aşura gecesi

İmam Seccad şöyle nakl etmiştir: ‘Aşura gecesinde ben çadırımda oturuyordum, halam Zeyneb bana hemşirelik yapıyordu, o sırada babam kendi çadırına gitti , babam vefasız dünya için şiir okumaya başladı bu şiiri iki veya üç defa tekrarladı okuduğu şiirden anladım ki bela gelecektir.Halam dayanamadı ve şiiri duyunca sabırsızlandı ve imamin yanına koştu, imam bacısına bakıp şöyle söyledi: Bacım, dikkat et şeytan sabrını elinden çıkarmasın. Bunu söyledi ve gözlerine yaş doldu. İmam Zeynebi sakinleştirip ona yemin ettirdi :Bacım benim ölümümde sakın üstünü yırtma,yüzünü soyma.ve onu sabırlı olmasın istedi. Ve sonraki gelecek müsibetler için onu hazırladı; Zeyneb Fatmanın kızıdurumu o saatten sonra değişti, artık ondan öyle sabırsızlık görülmedi.

Aşura günü

Aşura gecesinde kardeşinin ölümünden haber veren bir kaç misra şiirden sabırsızlanıp bayılan Zeyneb şimdi kardeşine genç oğlunun ölümü için teselli veriyordu ve gelecek günlerde sabır ve metanetle yeğeni (Seccad)ın ölümünü önleyecekti.

Tarihte aşura gününün olaylarında Zeynebin adı bir kaç yerde şöyle geçmiştir:

Hz.Hüseyinin oğlu Ali Ekber savaş alanında yere düştüğünde babasına seslenmişti, nakl edildiğine göre o anda Zeyneb kendisini Ali Ekbere yetiştirerek ona şöyle seslendi: Ey kaedeşimin oğlu! Ey kardeşimin oğlu! Zeyneb bunu yapmakla Hz.Hüseyine mesaj vermiş oldu. Bununla Ali Ekberi parçalanmış ve kana boyanmış bedenini görecek olan Hz.Hüseyin üzüntüsü dahada az olacaktı.

Evet Zeynebin adı her nerede zikr edilmiş ise fedakar,yardımcı,kendi canından geçmiş olarak bilinir. Kardeşinin mukkades hedefinin hamisi mücahide ve kahraman bir çehredir.

İmam Hasanın küçük oğlu Abdullah amcasının toprağa düştüğünü ve cani kan içici adamlar amcasının temiz bedeninin etrafında dolaştığını görünce çadırdan çıkıp amcasına doğru koştu, o zaman imam bacısını muhatab alıp seslendi:Bacım! Bu çocuğu tut. Zeyneb hemen koşup Abdullahı tuttu ama masum çocuk elini halası Zeynepten çekip kendisini amcasına kavuşturdu, temiz bedeni amcasının üzerindeyken taş kalpli adamların tarafında şehadet şerbetini içti.

Başka bir yerde şöyle nakl edilir: Artık son saatlerde İmam veda için kadınların yanına geldi ve Zeynebe seslenip buyurdu ‘Bacım: küçük yavrumu getir onunla veda edeyim zeyneb Ali Asğeri kardeşinin eline verdi, o an Harmele bir ok çocuğun boğazına vurdu ve o masum yavru babasının ellerinde şehit oldu. İmam kana boyanan yavrusunun bedenini Zeynebe teslim etti.

Tarihte şöyle yazılmıştır: son kez veda için kadınların haremine geldi sırlarının mahremi Zeynebi çağırdı, ondan eski bir elbise istedi ve şöyle buyurdu :Bacım, eski bir elbise bana getir ki hiç kimse öyle bir elbiseyi giyme isteği olmasın, onu elbiselerimin altından giyaceğim şayed öldürüldükten sonra bedenim çıplak kalmasın! Zeyneb o şekilde bir elbise getirdi ve kardeşine verdi. Kardeşi Hüseyin şehit olduktan sonra o nişanelere göre onun temiz bedeninin yanına geldi ama bedeni çıplak gördü ve o eski elbiseyi bile üzerinde görmedi.

Kıssaca zeyneb her yerde vakarlı yıkılmayacak bir dağ misali kendisini olaylara karşı ve imamına sonsuz itaat için hazırlamıştı. Evet aziz biricik kardeşini şehdet için savaş meydanına gönderirken içine düştüğü durumu sadece Rabbinden başka bilecek olan olmayacaktı. O haleti ruhi ve ayakta duruşu tarih olduğu müddetce utandıracaktı. Ayrılık anı İmam ona vasiyetini ve bazı sırlarını söylemişti.

Yine tarihte şöyle geçer: Hz.Zeyneb imam Hüseyinin yere düşmüş Yezid ve İbni Ziyadın ordusunun imamın etrafında olduğunu gördüğünde çadırdan çıkarak Saddın oğluna azarlayıcı bir şekilde şöle dedi: Ey Saddın oğlu! Hüseyini öldürüyorlar ve sen orada izleyip durmaktasın?

Hz. Zeyneb bununla şöyle demek istiyordu. Bu rezaleti ve alçaklığı ki Hüseyini gözlerinin önünde vahşice öldürüyorlar ve sen sessiz kalıyorsun. Bu öldürmeye kalkışılan Fatmanın oğlu ve peyğamberin biricik tornudur. Ve sen nasıl müslümanlık iddası yapabilirsin?

Saddın oğlu bu ana kadar kendisine mağrur olup sadece savaşı kazanmayı ve yalnız İbni Ziyadın vereceği altınları ve makamları düşünüyordu elinde olmayarak ağlamaya başladı kendisi için kara günler ve talihsizliği seçtiği için hüngür hüngür ağladı. Zeyneb yererinde durmadı ve o hayasız topluluğa bakıp seslendi: Aranızda müslüman olan yok mu? Evet Zeyneb bu kıssa cümlelerle ordunun arasında öyle bir titreme yarattı ki onlar ömürleri boyunca bunun etkisinden kurtulmadılar

Aşura gününde ikindi vakti

Şimri Zilcoşen, Hz.Seccad`a doğru onuda babası gibi öldürmek için yürüdü . Bu sırada Zeyneb çadırdan çıktı ve şöyle dedi: Allah a yemin olsun onu öldürmenize benide öldürmedikçe izin vermiyeceğim. Şimr böyle olacağını görünce öldürmekten vaz geçti. Böylece Zeyneb İmamın canını korudu.

Kadınları çadırlarından çıkararak çadırları ateşleyerek yaktılar. Kadınlar feryatlar içersinde ağlamaktaydılar Alinin kızı zeyneb acıklı bir sesle kardeşi Hüseyin için mersiye okumaktaydı: Ey Muhammed(s.a.s)! melekler sana selam eder. İşte bu Hüseyin kana bulanmış parça parça olmuş beden, kızların esaret altına alınmış, şikayetimiz Allah katına Muhammed Mustafayadır, Ali Murtaza ,Fatma Zehraya ve Hamza seyyidu şuhedayadır.

Ey Muhammed! Bu Hüseyindir bu çölde yere düşmüş ,rüzgar onun üzerine toprak serpiyor, zina zade birinin eliyle öldürülmüş.

Efsus ve yazıklar olsun bu gün ceddim Allah ın Resulu öldürüldü, Ey Muhammedin eshabı ve dostları! bunlar Muhammed Mustafanın evlatları, aynı rum esirleri gibi götürüyorlar.

Zeyneb bunu söylemek istiyordu: bu gün Hüseyni öldürmekle sanki Peyğamberi öldürdünüz, onun Kuranını ve şeriatını öldürdünüz,zira Hüseyinin hedefi ve hareketi sadece islamın şeriatını ve hükümlerini yaşatmaktı. Hüseyin islamı koruduğu için öldürüldü.

Küfeye doğru

Böylece İmam Hüseyinin şehadetinden sonra geride kalanlar esir olarak kerbeladan küfeye doğru yola çıktılar. Hz.Zeyneb rehber ve önderinin şehadetinden sonra kafileye önder olmuş yüce bir görevi üstelenmiş tam bir azim ve kararlılıkla düşmanla mücadeleye ve onu yenik düşürmeğe hilafet merkezine yönelmişti.

İbni ziyad küfede zafer törenleri hazırlamıştı. Şehiri binlerce askerle doldurmuş küfeyi tamamıyla kendi kontorülü altına almıştı. Ehli Beyt taraftarlarından korktuğundan dolayı bu tedbirler alınmıştı.

Bu vaziyet içersinde Peyğamberin hanedanını küfe şehrine getirdiler. Şehit ettikleri kimselerin başlarını mızraklara takmış halde halka göstere göstere dolaştırırken Ehli Beyti rum esirleri gibi çıplak develer üzerinede sokaklardan ve pazarlardan saraya kadar getirdiler. Küfe halkının çoğu bunların kim olduklarını bilmiyorlardı. Kim bu esirler? Nereden geliyorlar?

Küfeli bir kadın merak içersinde Ehli Beytten soru sordu sizler nerenin hangi şehrin ve ülkenin esirlerisiniz? Cevap verdiler: Bizler Peyğamberin hanedanıyız. Bunun üzerine kadın hemen onlar için elbiseler hazırlayarak getirdi onlar getirilen elbiselesrle kendilerini örtüverdiler.

Küfe ehli bu acıklı manzara karşısında kafileye yardım etmek istemiş çocuklara ekmek ve hurma vermişlerdi. Ümmü Gülsüm verdikleri hurma ve ekmeği almayarak küfe ehline seslenerek :Bizler Resulu Ekermin hanedanıyız bizlere sadaka vermek haramdır.

Şehirde gürültüler çoğaldı ve millet ağlıyarak aceleyle kendilerini kafileye kavuşturup olayı izlemek için saraya kadar onlarla hareket ettiler. O vakit Zeyneb millete dönüp işaretle sukut etmelerini istedi. Her kes sustular, develerin zillerinin sesi bile kesildi. Zeyneb ateşli bir hutbeyle küfe milletini azarladı.şöyle seslendi:

Hamd ve övgü Allah a mahsustur ve Allah ın selamı Muhammed (s.a.a) ve onun temiz Ehli Beytinedir. Ey küfe halkı! Ağlıyormusunuz? göz yaşlarınız kurumasın inlemeniz sona ermesin ! yalan söylemekten başka bir şey bilmiyosunuz . Doğrusu kendiniz için kötü bir talih seçtiniz, Allah ın azabı sizin üzerinizedir. Evet ağlayın Allah a yemin olsun ağlamak size yakışır. Çok ağlayın ve az gülün.!

Son Peyğamberin evladını öldürdünüz nasıl bu heysiyetsiz işinizi üzerinizden sileceksiniz?

Allah sizin cezanıza mühlet verirse ve geciktirirse şaşırmayın, çünkü Allah (c.c) intikam almada acele etmez ve intikamın geciktirilmesinden bir korkusu yoktur!

İbni Ziyadın meclisi

Tarih kaynaklar şöyle yazar:

Hz.Zeyneb İbni Ziyadın bulunduğu mekana getirildiğinde en eski üstler giyilmiş ve tanılmayacak bir durum içersinde idi. İbni Ziyad şöyle başladı: Hamd alemlerin  Allah ına olsun ki sizleri rezil,efsanelerinizi yalanladı ve sizleri öldürü verdi .

Zavallı ve badbaht İbni Ziyad, her kim batıla karşı çıkıp savaşır öldürülürse yalancı olduğu ortaya çıkıp kanısı içersindeydi.

Hz.Zeyneb İbni Ziyada verdiği cevap: Hamd ve övgü Allah adır ki bizi Peyğamberi ile aziz etti,çirkinlikten ve kötülükten iyilerden ve temizlerden etti. Rezil olanlar ancak ve ancak fasıklardır, yalan söyleyen günahkardır ve bizler bunlardan hiç biri değiliz,başkaları bu sıfatları taşıyandır. Hamd yalnız Allah a mahsustur.

İbni Ziyad böyle bilgili ve cesaretli bir kadınla karşılaşıcağını ummamıştı ve böyle bir şey beklemediği için sözü değiştirip şöyle söyledi: Allah ın davranışını kardeşine ve ailenle nasıl buldun?

 Zeyneb, iftihar dolu sarsıtıcı bir sesle: Ben yüce Allah tan güzellik ve iyilikten başka bir şey görmedim. Allah bunların ölümlerini mukadder etmişti ve onlar şehit olarak arzuladıkları makama vardılar. Ancak bunu iyi bil ki yüce Allah bir gün seni ve onları bir araya toplayacak, senden yaptığın çirkin amel karşısında delil isteyecek ve seni hesaba çekecektir. O günü merakla bekle dur. Üstün ve galip kim olacak  senmi? onlarmı? Ey mercanenin oğlu annen ölümünü görsün.

İbni Ziyad Alinin kızını susturmak için aşağlanmış duygusunu gidermek için şöyle dedi: Asi ve isyankar kardeşin ve ailesinin öldürülmesinden içim rahatladı. Hz. Zeyneb : Serverimi azizim Hüseyini ve değerli ailesini öldürdün. Eğer seni bu rahatlatmışsa kıyamete kadar rahatla dur...

Ziyad Hz.Zeyneb ile daha çok konuşmayı maslahat görmedi çünkü her kese karşı rezil ve rüsva olmuştu. Dikkatleri Ali ibni Hüseyine çekerek. Allah Ali ibni Hüseyini kerbelada öldürmemişmiydi? İmam Zeynel Abidin cevap vererek: başka bir kardeşim vardı adı Ali idi. Sizler onu öldürdünüz. Ziyad kızarak : Hayır Allah öldürdü. İmam cevap olarak ayeti okud, yani kardeşimin ölüm vakti gelmemişti ki Allah canını alsın belki verdiğin emir ile öldürüldü.

İbni Ziyad bu ayeti duyunca öfkelenerek onun öldürülmesini emir etti.

Bunu gören Zeyneb yerinden kalkarak kollarını Hz.Seccadın boynuna dolayarak şöyle dedi: Ey Ziyadın oğlu bizlereden döktüğün bu kadar kan sana yetmedimi,yeter artık. Allaha yeminler ederim benide öldürmediğin müddetçe ondan ayırılmayacağım. Ziyad Zeynel Abedini bırakmalarını emir etti, ve onu öldürmekten vaz geçti. Hz.Zeyneb bir kez daha imamin canını korumuştu. Başka bir rivayettede : İmam Seccad halasına seslenerek : Halacığım sen dur ben Ziyadın cevabını vereyim demişti. İbni Ziyadı hitab alarak : Bizi ölümlemi korkutuyorsdun, Allah yolunda ölmek ve şehadet iftiharımız olduğunu bilmiyırmusun?

Şam

Yezid İmam Hüseyin ve dotslarını öldürdüğü için kibirli ve gururluydu. Bunu kendisi için büyük bir zafer görüyor ve bu vesile ile Ehli Beytin şama girişi için tören hazırlamlştı.

Yezidin sarayı

Yezidin sarayında o gün çok acı ve üzücü hadiseler yaşandı. Muaviyenin kötiü evladı zalim Yezid kendisini sarhoş eden kudretini dahada belirgnlemek için İmamın Hüseyinin mubarek kafasını kendisinin yanına getirmelerini emir ett. Ahlaksız Yezid elinde tuttuğu çubuğuylea İmamın dişlerine vuruyor küfür ve sövgü ihanet dolu şiirler okuyordu.

Sahabeden Ebu berze Eslemi bu sahneyi görünce dayanmayarak seslendi : Vay sana yazıklar olsun Yezid. Elindeki çubukla Fatmanın oğlu Hüseyinin ağzınamı vuruyorsun. Vallahi kendi iki gözlerimle Peyğamberin Hasan ve Hüseyinnin ağızlarını öptüğünü gördğm. Peyğamberin onlara şöyle dediğini duydum: Sizler cennet gençlerinin serverisiniz sizi öldürenleri Allah öldürsün. Yezid öfkelenerek Ebu berzenin oradan atılmasını istedi.

Zeynebin yanmış yüreğini parçalayan bu sahneler Zeynebi yıkmamıştı aksine bunu fırsat bilerek hakiketleri ve gerçekleri aktarmanın zamanı geldiğini bilmişti. Tarih oldukça bütün erkek ve kadınlara ders olacak, Yezidi rüsva edecek ,gerçekleri gün ışığına çıkaracak konuşmasına başladı:

 Hamd ve övgü sadece Aziz Allah a mahsustur. Yüce Allah doğru buyurmuştur kötü amel işleyenlerin sonucu ayetleri yalanlamak ve alay etmekle biter.

Ey Yezid! Neler düşünüp durursun. Gökleri ve yeri üzerimize daraltığını mı düşünüyorsun .Bizleri bu şehirden o şehire gezdirmekle bizi Allah katında hakir ve kendini Allah katında yüceldiğinimi sanıyorsun.

Allah ın ayetlerini unuttunmu ayet

Hakim ve hükmedici olarak Allah yeter . ogün şikayet edecek olan Muhammed(s.a.a) olacaktır. Aman Allahım ne garip bir macera , Allahın ordusu şeytanın ordusunun eliyle yenilecek. Evet elleriniz kana boyanmıştır. Etlerimiz ağızlarınızda çiğnenmiştir. O tertemiz bedenler çölün vahşi hayvanlarına bırakılmıştır.

Bunu iyi bil ki sen ve sana vakiada yardım edenler seni müslümanlara halife seçenlerde mutlaka cazalandıracaklardır. Bize zülme reva görenler belaya duçar olacak ve hangi ordunun daha zayıf olduğunu pek iyi anlayacaklardır.

Şikayetimiz Allah adır ve ona güveniriz. Ey Yezid! Artık yapabileceğini geriye koyma. Bize her kötülüğü yapmaktan kaçınma. Ama bunu unutma Yüce Allah a yeminler olsun her ne yapsanda bizim adımızı ve şanımızı asla yok edemez , hiç bir zaman vardığımız ulvi makamlara varamaz  ve yaptığın çirkin amelleri üzerinden atamıyacaksın.

Bütün bu olaylara karşı Rabbime hamd vesenalar ederim. O hayatmızı saadetle başlattı sonumuzu şehadet ve rahmet kıldı. Allah tan şehitlermize vereceği mukafatı tamamlamasını isterim. Doğrusu o bize en iyi dost en iyi koruyucu ve o bize yeterlidir.

Evet Hz.Zeyneb vazifesini yapmış risaletini tam olarak gerçekleştirmişti. Şerefsiz Yezid ve beni Ummeye hanedanı rezil etmiş, yaptıkları cinayetleri gün ışığına çıkarmıştı.

Bu konuşmalar Yezidi inzivaya çektirmiş tedirgin etmişti. Mecburiyetle Ehli Beytten özür dilemek zorunda kalmış, yaptıkları günah ve katlıyamdan pişman olduğunu dile getirmişti. Tabiki bunlar siyasi bir oyunun parçasıydı. Yezid kendisine karşı müslümanlar tarafından gelecek saldırıları önlemek için bunu yapmıştı.Ayrıca işlediği günahları örtpas etmek ve kendisini müslümanlara karşı tövbekar güstermek  için ehli beyt esirlerinin serbest olmasını istemişti. Ehli beyt bu fırsattan yararlanarak kerbela şehitleri için taziye tutmuştu.yedigün süren bu taziye yezidi oldukça korkutmuştu .Bu sebeple onların medineye dönmeleri için her türlü hazırlığı yapmıştı.Ehli beyt şamda kalma düşüncesinde değildi.sadece başlarından geçen musibeti halka duyurmak hedefindeydi.ve bunu buldukları fırsat içerisinde hz.zeynep rehberliğinde gerçekleştirmişlerdi.

 Ehli beytin medineye varmasıyla medineyi matem ve yas havası sardı.Zaman geçtikçe bu musibet tazeleştikçe tazeleşti.

 

Cahide Avci



Yeni yorum ekle