Dinler arası Diyalog

Ct, 28/01/2017 - 18:54

Dinler arası diyaloğun gündeme gelmesi, insanların zihninde hem müsbet ve hem de menfi sorular oluşturmuştur. Din nedir, dinler arası diyalogun hedefi nedir veya hangi dinler arasında ve niçin diyalog yapılmalıdır? 

D İ N L E R   A R A S I   D İ Y A L O G

Dinler arası diyaloğun gündeme gelmesi, insanların zihninde hem müsbet ve hem de menfi sorular oluşturmuştur. Din nedir, dinler arası diyalogun hedefi nedir veya hangi dinler arasında ve niçin diyalog yapılmalıdır?

Din duygusu insanın fıtratında var olan bir hakikattır. Her insanın varlık alemindeki yaşamını şekillendiren ve ona yön ve hedefi belirleyen onun inandığı ve kabul ettiği dindir.

Din üç kısma ayrılır:

        1. Semavi dinler

        2. Tahrif edilmiş semavi dinler

        3. Semavi olmayan dinler

SEMAVİ OLAN HAK DİNLER

"And olsun biz peygamberlerimizi açık delillerle gönderdik ve insanların adaleti yerine getirmeleri için beraberlerinde Kitap ve Mizanı indirdik."  (Hadit 25)

"Dini ayakta tutun ve onda ayrılığa düşmeyin." Diye Nuh a tavsiye ettiğini, sana vahy ettiğimizi, İbrahim e, Musa ya ve İsa ya tavsiye ettiğimizi, Allah sizede din kıldı. Fakat kendilerini çağırdığın bu (Din) Allah a ortak koşanlara ağır geldi. Allah dilediğini kendisine (Peygamber) seçer. Kendisine yönelenide doğru yola iletir.” (Şura 13)

Genel İslam anlayışında Tevhidi dinlerin menşei vahy-i ilahidir. Kuran-ı kerim de bu noktaya işaret eder. İlahi olan tüm dinler hakikatta birdir ve bütün enbiya insanları bir dine davet etmişler, oda İslamdır. Şura suresinin 13. Ayeti bunun açık delilidir. Buna binaen ilahi şeriatlar farklı zamanlarda, farklı peygamberlere gelmesi, farklı dinler olması demek değildir. Ancak ihtilaf bayı teferuatlardadır.Her devrin gereksimlerine göre bazı ilkeler konulmuş olabilir. Bu farklı oluşlar dinin aslı değildir, zira insanların tekamul etmesiyle, zamanın değişmesi ve insanların ilim ve teknolojide ilerlemesiyle gelişen sorunlara farklı ilahi kanunların konulması dinin ilahi oluşunun delilidir. Çünkü din insanları katı kurallarla asırlara mahkum etmediği gibi asırlara hükm edebılmesi için her asırda ona yol göstericilik yapısına sahiptir. İnsanların fıtratında olan din duygusu, onun varlık aleminde varacağı nihayi hedefin haritası, yol göstericisi, koruyucusu, can, mal ve namus güvencesi teminat altına alınmasının isteğidir. İnsanın bu fıtri isteğinin Adem den günümüze kadar cevabını verebilen Allah her asırda bir peygamber ve onunla birlikte bir Kitap göndermistir. İnsanlığın huzur ve mutluluğunun sağlanması için gönderdiği bu dinlerin adını İslam koymuştur. Zira insanların azarak, kendini üstün görmesiyle başlıyan kıskançlığı Allah ın elçilerine karşı çıkarak, dinler oluşturdular ve kendilerini hak olarak taktim ettiler. Kuran-ı kerim tahrif edilmis veya insanlar tarafindan olusturulmus dinleri red ederek hak din islam dini oldugunu haber vermistir.Diger dinlerden ayirarak söyle buyurmustu.

 "Allah katında hak din İslamdır. Kitap verilenler kendilerine ilim geldikten sonradır ki aralarındaki kıskançlık yüzünden ayrılığa düştüler. Allahın ayetini inkar edenler bilmelidirlerki Allahın hesabı çok çabuktur."  (Ali İmran 19)

Ayetin açık beyanına göre Ehl-i kitap olanların kendilerine ilim geldikten sonra, aralarındaki kıskançlık yüzünde ayrılarak dinler oluşturdular. Halbuki Allah açık bir şekilde uyararak İslamdan başka dinleri kabul etmeyeceğinide şöyle beyan etmektedir:

"Kim, İslamdan başka bir din ararsa, bilsinki (böyle bir din) ondan asla kabul edilmiyecek ve o Ahirette ziyan edenlerde olacaktır. (Ali İmran 85)

Allah dininden başka bir din arıyanlarıda Kuran-ı Kerim şöyle uyarmaktadır. "Göklerde ve yerdekiler ister istemez ona teslim olduğu halde, onlar (Ehl-i kitap) Allahın dininden baskasını mı ariyorlar? Halbuki ona döndürülecekler." (Ali İmran 83)

Allah kabul edeceği dini böylece haber verdikten sonra, Ehl-i kitabı uyararak hakla batılı bir birine karıştırmamalarını istemektedir.

"Ey Ehl-i kitap! neden hakla batılı birbirine karıştıriyor ve bile bile hakkı gizliyorsunuz." (Ali İmran 71)

Kıskançlıkları yüzünde hakkı gizliyerek batılla karıştırmak isteyen Ehl-i kitaba cevap veren ve onların dine olan düşmanlıklarını su yüzüne çıkaran ilahi vahiy, günümüzün kıskanç ve kindar Ehl-i kitapa da cevap vererek dinler arası diyalog adi altındaki düşmanlıklarını da su yüzüne çıkarmaktadır.

Dinler arası diyalog çağrısının hedefi nedir.

Bu çağrıyı çok garip görmemek gerekir, zira tarihin her sayfasında bu çağrıyı görmek mümkündür. Müslümanlar dinlerinden uzaklaşıp dünyaya daldıkları her asırda, pusuda yatan, Kuran`ın tabiriyle kıskanç Ehl-i kitap bu fırsatı değerlendirmek istemişlerdir. Ama muvaffak olamamışlardır. Günümüzde de batı hayranlığıyla yanıp tutuşan ve onların yanında izzet ve şahsiyet kazanmak isteyen yöneticiler, sözüm ona ilim adamları, düşünürler ve mütefekirlerin bu zaaf noktalarını yakalayan batı dünyasının misyonerleri, siyasetçileri, düşünür ve mütefekirleri el ele vererek dinler arası diyalogu çok siyasi ve yumuşak bir dille gündeme getirmişlerdir. Batı hayranı ve onlarda izzet arıyanların ağzının suyunu akıtmıştır.  Hele bazı köle ruhlu, halkı müslüman olan ülkelerin başındakiler ve onlara bağlı ilim adamları, batılıların kendilerini kabul etmeleri uğruna gerekirse tüm mukedasatlerını vermeye hazırlar. Yukarıda semavi dinlerin menşei ilahi olduğunu, bu dinler arasında bir biriyle tezat teşkil edecek hiç bir farkın olmadığını ve semavi dinlerin hak olduğunu belirtmiştik. Allah katında kabul olunan dinin adı İslamdır. Tevhidin ruhu, teslim olmaktır. Onun zatına iman edenler, onun gönderdiği tüm semavi şeriatlara iman edip teslim olmuşlardır. Zira Allah kulları arasında ihtilaf yaratacak ve onlar arasında dinler kavgası çıkaracak değildir. Allah`ın gönderdiği elçilerle birlikteki gönderilen kitaplar, insanlığa hayat vermek ve huzurlu bir yaşam oluşturmak maksadıyla gönderilmiştir. Insanların arasındaki tefrikaları kaldırıp tek ümmet haline getirmektir bu kitaplarda güdülen temel hedeflerdendir. Allah farklı dinler göndermemiştir ki insanlar farklı dinlerin kavgasını yapsınlar. Eğer semavi dinleri ayrı ayrı dinler kabul edersek o zaman onun semavi ve ilahi olmasının bir anlamı olmaz. Semavi dinler insanların dinleri ve mezhepleri yüzünden düşmüş oldukları tefrikadan kurtarmak için gelmiştir. Semavi dinlerin sonuncusu olan ve kendisinden önceki kitapları tasdik eden Kuran-ı Kerim, dinlerinde tefrikaya düşmüş olan Ehl-i kitapı kurtarmak için onlar için nur olan son dine davet etmektedir. "Ey Ehl-i kitap! Resulümüz size kitaptan gizlemekte olduğunuz bir çok şeyi açıklamak üzere geldi; bir çok (kusurunuzu) da af ediyor. Gerçekten size Allah`tan bir nur, ap açık bir kitap geldi."  (Maide 15) Allah hüccetini tamamlamak için Ehl-i kitabı şöyle uyarıyor: "Ey Ehl-i kitap! Peygamberlerin arası kesildiği bir sırada, size elçimiz geldi. Gerçekleri size açıkliyorki (Kıyamette) : " Bize bir müjdeleyici ve uyarıcı gelmedi" demiyesiniz. İste size müjdeleyici ve uyarıcı gelmiştir. Allah her şeye hakkıyla kadirdir."  (Maide 19) Allah Ehl-i Kitabı uyararak tüm semavi dinler arasında diyalogu Kuran-ı Kerim sağlamıştır. Kurtuluş ve nura kavuşmanın yolunu da göstermiştir. Bundan daha güzel diyalogu kim saglayabilecektir.

DİYALOGDA Kİ HEDEF 

Diyalogun en güzel şekliyle reçetesini sunan yüce Allah`ın, çağrısını kabul etmeyen Ehl-i Kitabın şimdi diyalog çağrısında bulunmalarının hikmeti ne olabilir. Eğer bu diyalog çağrılarında samimi iseler, semavi kitapların sahibi olan Allah`ın diyalog çağrısına uysunlar. Eğer şu ilahi kitap olan Kuran`ı Kerime inanmiyorda onuda tahrif edilmiş kitaplar arasında görüyorlarsa, o zaman hedef diyalog değil insanlığı kan ve göz yaşına boğmak istiyorlar. Yoksa incilden, Tevratdan, Kuran`ı Kerimden kendi çıkarlarını koruyacak ayetleri bir araya getirerek, yeni bir kitapmı icat edecekler, yoksa hak din olan Islamı mı yeryüzünden kaldırmayı veya son peygamberin adını mı Kuran´dan sildirmek istiyorlar. Yoksa Ehl-i Kitabın tarihteki işlemiş oldukları cınayetleri açıklayan ayetlerimi Kuran´dan çıkaracaklar. Bu sayılanlar onların tarihi isteğidir. Onlar istiyorlar bu istekleriyle Allahın nurunu söndürsünler, ama bunu yapamayacaklar. Allah nurunu tamamlamıştır, insanlık buna şahitdir ve bir gün yine şahit olacaklar.

Hangi dinler arasında diyalog istemekteler:

Görünümde Hiristiyanlik,Yahudilik ve  Islam dini arasinda istemekteler.Bu isteklerine cevaben diyoruzki biz müslümanlarin Incil ve Tevratin aslinda hicbir sorunumuz yoktur.Allahtan geldigi seklile kabul etmisizdir.O,halde nicin böyle bir diyalok cagirisinda bulunmaktalar.Halbuki Kurani kerim 1400 yil önce o gükü Ehl-i kitabi diyaloga davet etmis idi kabul etmemislerdi simdiki Ehli kitap kabul edecekmi?

Bu istekde bulunanlara Allah böyle cevap veriyor ve bizleride şöyle uyarıyor:

"Dinlerine uymadıkça, Yahudilerde, Hıristiyanlarda asla senden razı olmayacaklardır. Deki: Doğru yol ancak Allahın yoludur. Sana gelen ilimden sonra onların arzularına uyacak olursan, and olsunki Allah´tan sana ne bir dost, nede bir yardımcı vardır." (Bakara 120)

"Deki: Ey Ehl-i Kitap ! (Gerçeği) görüp bildiğiniz halde niçin Allah ın yolunu eğrı göstermeye yeltenerek, müminleri Allah yolundan çevirmeye kalkışiyorsunuz? Allah yaptıklarınızdan habersiz değildir."

" Ey iman edenler! Kendilerine kitap verilenlerden bir gruba uyarsanız, imanınızdan sonra sizi yeniden inkarcılığa sevk ederler." (Ali İmran 99-100)

Diyalog isteğinde bulunanlara cevabı yorum ve Tefsire gerek duymadan çok açık bir şekilde verilmiştir. Zira Ehl-i Kitap bilgisizlik veya cehaletlerinden dolayi bunu yapmamaktalar, aksine çok bilinçli ve organizeli bir şekilde müminleri Allah´ın yolundan uzaklaştırmaya çalışiyorlar. Bunların semavi dinlere olan düşmanlığı tarihin en dramatik anılardan biridir. Bunlar Kurana düşman oldukları gibi, İncile ve Tevratada o nisbette düşmanlıklarını yapıp, tahrif etmişlerdir. Bundan daha büyük bir düşmanlık olamaz. Şurada çok ince bir noktaya işaret edeceğim. Musa (a.s.) ın zamanında Hz. Musaya ve getirdiği Tevrata amansız düşmanlık yapanlar, Musa (a.s.) ın vefatından sonra Tevratı tahrif edip kendilerine uydurduktan sonra, Musayı ve Tevratı sahiplenmeye başladılar. İncıldede ayni oyunu görmekteyiz. Şimdi Kuranı da kendileri gibi olan İslam alemindeki batı hayranı Alimlerin ve Siyasilerin eliyle gerçekleştirme senaryosunu başlatmışlar. Bu senaryo karşısında Allah müminleri uyarıyor.

"Dinlerine uymadıkça Yahudiler ve Hıristiyanlarda senden asla razı olmayacaklardır." Dikkatlı olun mesajını vermektedir.

NİÇİN DİYALOG ? 

Batı teknolojisi ve maddi gücü karşısında kendilerini güçsüz ve zayıf gören, Allahın güç ve kudretine inanmamış batılı hayranı müslümanlar, izzetli olmayı onlarla beraber olmakta gördüklerinden, batılıların bu teklifini çok cazip ve bir lutuf olarak kabul etmişlerdir. Veya din kisvesi altında müslüman görünümlü misyonerlerin, islam ümmetini dinlerinden uzaklaştırmak ve batılılaştırmak içindir. Zira Allah her asırda bu sinsi çalışmalarını yapacaklarını bildiği için iman eden müminleri uyarmaktadır.

"Ey iman edenler! Kendilerine kitap verilenlerden bir gruba uyarsanız, imanınızdan sonra sizi yeniden inkarcılığa sevk ederler." Uyarısı yapılmaktadır. Batı gücü karşısında eziklik duyan ve onların yanında izzet arayanlar Kuran´ı Kerimi inaniyorlarsa, şu ayetleri dikkatle okusunlar.

"Müminleri bırakıpda Kafirleri dost edinenler, onların yanında izzet (güç ve şeref) mi arıyorlar? Bilsinlerki bütün izzet yanlız Allah aittir." (Nisa 139)

"(Resulum) Onların (inkarcıların) sözleri seni üzmesin. Çünkü bütün izzet (üstünlük) Allahındır. O işitendir, bilendir." (Yunus 65)

"Onlar: And olsunki, eğer medineye dönersek, üstün olan zayıf olanı oradan mutlaka çıkaracaktır, diyorlardı. Halbuki asıl üstünlük, ancak Allahın, peygamberinin ve müminlerindir. Fakat münafıklar bunu bilmezler." (Münafikun 8)

Batının gücü karşısında kendini zelil görenler ve onların yanında olmakla izzete kavuşacaklarını sananlar, batının nasıl bir çıkmaza girdiğini, nasıl bir ahlaki çöküntüye düştüğünü ve nasıl insani değerlerini sattıklarını görmemekteler, veya onlar gibi olmak istiyorlar.

DİNLER ARASI DİYALOGUN ASIL HEDEFİ 

Dinler arası diyalog fikri, bu işin uzmanları tarafından alt yapıları çok ciddi çalışmayla oluşturulmuştur. Bu planın mimarları Yahudilerdir. Müslümanlarla Hıristiyanlar arasında kanlı savaşlar oluşturmaları için kullanmaktalar. Yahudilerle Müslümanlar arasında savaş olmadıkça Hz. İsa gelmeyecektir, fikrini ortaya atarak Hıristiyanları Müslümanlarla savaştırıp, üstün gelmelerini sağlayacaklarki Mesih (İsa) gelmiş olsun ve Dünya Hıristiyan Devletini kursun. Hıristiyan adı altında, büyük Yahudi devletini kurmak. Bugün Amerikadaki Moon tarikatının asıl hedefide budur. Bu fikirlerinde muvafak olmaları için iki yol seçmişlerdir. Biri Savaş, diğeri ise Dinler arası diyalogdur. Bu diyaloga engel olan İslam dinidir, bu nedenle dini müslümanların hayatından uzaklaştırmak için bu öneride bulunmuşlardır. Eğer dinler arası dıyalogda samimi iseler, şu sorulara cavap versinler.

1. Yapılması istenilen dinler arası diyalog sadece Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslam dini

    arasındamı olacak?

2. Budistlik, Zerduşluk v.b. gibi dinler arasındada mı olacak?

3. Demokrasi, Laiksizm, Sosyalizm, Ateizm ve Kominizmde mi din olarak kabul

    edilecek?

Yapılması istenilen dinler arası diyalogun mimarlarının hedefi, eger diyalogu Yahudilik (Tevrat), Hıristiyanlık ( İncil) ve İslam dini (Kuran’ı Kerim) arasında yapmak istiyorlarsa, şu üç soruya cavap vermeleri gerekecektir.

a) Hangi batı ülkesi incille hükm ediyor ve incile göre amel ediyorlar?

 Tamamen hayattan uzaklaştırılmış Kiliselere mahkum edilmiş olan incille mi? Veya Allah’ın kitabı olan Tevrat, hangi yahudi milletinde hükümleri uygulanmakta ve kimler tevratla amel etmektedir?

b) Diyaloga davet ettikleri Allahın kitabı olan Tevrat ve İncilin Musa (a.s.) a ve İsa (a.s.) a

    gelen Tevrat ve İncilin tahrif edilmemis şeklini getirebileceklermi?

c) Dinler arası diyalogun nerde, nasıl yapılacağına dair bir adres

    verebilecekler mı?

İslam dininin mensupları bu soruların cevabını ve adresini vermeye hazırdır. Bu işin mimarlarıda hazırlar mı?

Biz müslümanlar Adem’den taa Hateme kadar ilahi elçiler arasında, iman bakımında hiç bir fark koymadan iman etmekteyiz. Yahudiler ve Hıristiyanlarda Ademden son Peygamber Hz. Muhammed (s.a.v.)le birlik tüm peygamberlere  inanmaktalarmı? Biz müslümanlar Allah’tan gelen insanlığın hayat kaynağı olan Kitaplara inanmaktayız. Acaba bu işin mimarları olanlarda Kuran’ı Kerime inanmaktalar mı? Eğer inanmiyorlarsa nasıl inanmadıkları bir şeyde diyalog sağlamak istiyorlar? Yoksa biraz Kuran’dan, biraz İncilden, birazda Tevrattdan alarak yeni bir din, yeni bir kitapmı icad etmek istiyorlar? Şahet böyle yapsalar, yaptıkları kitaba uyacaklar mı? Eğer doğru iseler, Tevratla incili birleştırdikleri halde niçin onunla hükm etmiyorlar? Yoksa Kuran’ı kerimdeki onların çıkar ve sömürülerine veya tarihteki yaptıkları kötü ve çirkin davranışlarını su yüzüne çıkardığından dolayı bu babdaki ayetleri diyalog adı altında çıkarmakmı istiyorlar? Birbuçuk Milyar müslümanların elinde bulunan 1400 küsür sene inmiş olan ve hiç bir tahrifata uğramadan ve kıyamete kadar uğramayacak olan Kuaran’ı Kerimin o günki çağda, diyalog davetiyle günümüzdede bu ağaları davet ediyoruz ve adres belirtiyoruz. Diyaloga hazırız ve üzerinde diyalog yapılması hayati bir mesele olan maddeleri bir, bir liste halinde sunuyoruz.

Bu bir dinler arası diyalogun metnidir.

1. "(Resulum) deki: Ey Ehl-i kitap! sizinle bizim aramızda müşterek olan bir söze geliniz. Allahtan başkasına kulluk etmeyelim (tapmayalım). Ona hiç bir şeyi ortak tutmayalım ve Allahı bırakıpta, kimimiz kimimizi ilahlaştırmasın. Eğer onlar yüz çevirirlerse, işte o zaman şahid olunki biz müslümanlarız! deyiniz. "  (Ali İmran 64)

Ayetteki bentler:

a) Sadece Allaha kulluk edilecek ve tek Allah inancı olacak.

b) Allaha hiç bir şeyi ortak koşmayin ve ona oğul ısnat etmeyin.

c) Çoğunluk sistemiyle kanunlar koyup ulularımızı ilah edınmeyin veya güç

    sahipleri olan Papaz ve Rahipleri ilah edinmeyin. Bunları kabul etmezseniz

    o zaman şahit olunki biz müslümanlarız deriz.

2 . " Kendilerine kitap verdiklerimiz onu (o kitaptaki Peygamberi) öz oğulları tanıdıkları

      gibi tanırlar. Buna rağmen bunlardan bir grup gerçeği gizler." (Bakara 146)

Ayetteki bentler:

a) Hz. Muhammed (s.a.v.) e bizim İsa (a.s.) ve Musa (a.s.) a inandığımız gibi inanmalısınız.

b) Hz. Musa ya gelen Tevratın aslına, Hz. İsa ya gelen İncilin aslına harfiyen inanıyoruz ve sizde elinizdeki tahrif edilmiş İncil ve Tevratı bırakın kitabın aslına inanin ve kitabımız olan Kuaran’a da inanın.

c) Asıl Tevratta ki olan hakikatları ve İncildeki hakikatları gizlemeden söyleyin.

d) Hz. Muhammed (s.a.v.) i hak ve son peygamber olduğunu bildiğiniz halde kendi kitaplarını tahrif ederek gizlediğinizi, bunu tüm Ehl-i kitaba ilan etmelisinizki Hz. Muhammed (s.a.v) son peygamberdir.

3 . " Dini ayakta tutun ve ondan ayrılığa düşmeyin. " diye Nuha tasviye etiğimizi, sana vahy ettiğimizi, İbrahime, Musaya ve İsayada tasviye ettiğimizi Allah sizede din kıldı.   Allah dilediğini kendisine (Peygamber) seçer ve kendisine yönelenide doğru yola iletir.”(Şura 13)

Ayetteki bentler:

a) Tüm semavi dinlerin mebdai ve menşei ilahi olduğuna inanmışız, sizde inanmalısınız.

b) Allah katında kabul edilen dinlerin adı İslam dinidir. Allah’ın kabul gördüğü dini kabul etmeliyiz.

c) Allah’ın peygamber seçtiğini kabul etmeliyiz.

d) Kuran’ı kerimdeki ayetlerin tümüne iman etmelisiniz. Nasılki bizler Allah’ın insanlık için gönderdiği kitaplara inandığımız gibi.

e) Eğer Tevrat ve İncilin aslı elinizde varsa diyalog masasına koyun bizde Kuran’ı kerimi koyarız. Yok, elinizde Tevrat ve İncilin aslı yoksa ki yoktur, Kuran’ı Kerim bizimle sizin aranızda hakem olacaktır.

4 . Allah’ın haram kıldığını haram, helal kıldığını helal kabul etmeliyiz.

5.Hiç bir millet diğer bir milletten kendisini üstün görmeyecektir. Güç sahibi olanlar zayıf ve geri kalmış ülkelere zülm etmeyecekler ve onların kalkınmasına yardımcı olacaklar.

6 .  İşgal edilmiş ülkeler sahiplerine iade edilecek ve hiç bir devlet diğer bir devletin iç işlerine müdahale etmeyecek.

7 . Terörle mücadelede esas alınacak şu ilkeler uygulanacak.

a) Hiç bir devlet diğer bir devletin yeraltı ve yerüstü tabi kaynaklarını sömürmeyecek. (Terör eyleminin yapılmasında en büyük etkendir).

b) Kimse ırkı, mezhebi ve dini yönde hor görülmeyecek ve eşit haklara sahip   olunacak.

c) Hükümetler ve devletler nasyonalist (Irkcı) olmayacaklar, Irkları dinleri ve mezhepleri yüzünden fakirliğe, geri kalmışlığa ve cahil bırakılmışlığa terk edilmeyecek, eşit muamele yapılacak.

d) Zengin fakiri veya İşçiyi sömürmeyecek.

e) Gençlere hırsızlığı, terörü ve kötü ahlak öğretecek fılmleri yasaklayacak.

f) İlmi ve iktisadi çalışmalara ağırlık verilecek. Zengin ve fakir arasında üçurumlar kapatılacak.

g) İnsan kayırma ve Rüşvet kaldırılacak.

h) İnsanlara insan olduklarından, zengin ve fakire aynı değer verilecek.

İ) Her devlet kendi içindeki farklı dinlere ve mezheplere saygı duyacak, onun dini gereği olan yaşantısına ve ibadetine dokunmayacak.

J) Güçlü devletler başka devletlerde gizli elemanlarıyla örgütme yapmayacak. Bu ilkelere risyet edilinirse, terör bitmiş olacaktır.

8 . Birleşmiş Milletler sadece belli güçlerin elinde olmayacak, tüm milletleri temsil edecek ve hakkına sahip olacak. Daimi bir üyesi olacak.

9 . Birleşmiş Milletlerde veto hakkı sadece bir veya bir kaç devlete ait olmayacak.

10. Birleşmiş Milletlerin kararına uymayan devletlere yaptırımlar uygulandığı gibi, Telavıv hükümetinede aynı yaptırımlar uygulanacak.

Bu maddelere uyulduğu zaman insanlığa huzur ve mutluluk gelecek, bu gün dökülen kanlar sona erecek.

Dinler arası diyalog isteyenler eğer samimyseler karşılıklı bir birinin hukukuna riayet ederek hak ve gerçekler üzerinde diyalog sağlayalım. Eğer müslümanlardan dinlerinden taviz vermelerini istiyorlarsa veya bazı ayetlerin okunmamasına veya kaldırılmasıni istiyorlarsa bunun adı diyalog değil, dini sömürüp tahrif etmektir. Ve istekleride budur. Ama bu hasret onların kursağında kalacaktır. " Kuranı kesinlikle biz indirdik, elbette onu yine biz koruyacağız." (Hicir 9) 

 

Muhammed Avci



Yeni yorum ekle