Tümgeneral Selami: Amerika’nın bölgedeki tüm çıkarlarını ateşe verebiliriz - 1 -

Pa, 20/09/2020 - 20:50

Devrim Muhafızları Ordusu Genel Komutanı Tümgeneral Hüseyin Selami, fedailiğin Şehit Süleymani’nin karakteri olduğunu belirterek, “İran ve İslam dünyası, bu büyük adamın gayretlerinin kalıcı hatıralarını asla unutmayacaktır” dedi.

Welayet News -  Kutsal Savunma Haftası münasebeti ile Cumartesi akşamı İran devlet televizyonun ‘Nıgah-ı Yek” programının konuğu olan Devrim Muhafızları Ordusu Genel Komutanı Tümgeneral Hüseyin Selami, şöyle dedi: “Kutsal Savunma Haftası’ndan söz ettiğimizde, öncelikle bütün İslam ümmeti üzerinde hayat, özgürlük, keramet, asalet, istiklal ve hürriyet hakkı bulunan mübarek ve onurlu bir ismi anarak söze başlarız ki o isim, alemdeki güzelliklerin bir tezahürü olan  Azimüşşan İmamımız Humeyni’dir. İmam Humeyni, modern kölelik ve cahiliyet ortamını toplumumuzdan sildi ve sadece İran’ın ufkundan değil, bütün dünyanın ufkundan (güneş misali) doğdu. İmam’ı, büyük güçler karşısında dururken bir dağa benzetebiliriz. O, büyük güçlere itinasızlığı, kayıtsızlığı ve Amerika ile Sovyetler Birliği gibi güçlerin dünyada hiç bir konuma sahip olmadıklarını bize gösterdi. Ve Amerika hiçbir halt yapamaz dediğinde, hiçbir halt yapamadığını hepimiz gördük”.

İslam Dünyası Şehit Süleymani’nin gayretlerini asla unutmayacaktır

Şehitleri, yolu gösteren yıldızlar olarak nitelendiren Tümgeneral Selami, şu ifadelere yer verdi: “Şehitler, bu millet arzularına kavuşsun diye, tüm arzularından feragat etti ve dünya bugün inkılabın mübarek şecerelerinin boy atma belirtilerini ve semerelerini görmektedir. Bu parlak yıldızlar arasında bir çehre güzel parlıyor ve bu çehre Korgeneral Şehit Kasım Süleymani'dir. O, öyle bir adamdı ki; 41 yıl cihad elbisesini çıkarmadı, kılıcı yere koymadı, cihad bayrağını yükseklerde tuttu ve Müslümanların izzeti dışında bir gayesi olmadı. Fedai olmak onun karakteriydi. Ve namertçe şehit edilen bu yiğidin meşhur sözü, ‘size feda olayım’ sözüydü. İran ve İslam Dünyası bu büyük adamın gayretlerinin kalıcı hatıralarını asla unutmayacaktır.

Kutsal savunmamız eşsiz kahramanlıklarla dolu olup Hüseyni Aşura’nın bir imbisatı, imtidadı ve bir uzantısıdır. Çünkü İmam’ın arkadaşları, İmam Hüseyin’in (a) izlediği hedefleri izliyordu. İnkılabımız dünyada güçler dengesini alt üst edecek yeni bir gücün tecellisiydi. Süper güçlerin dünyadaki güç dengesini değiştirebilecek bu siyasi depreme ilk tepkisi savaştı. Dolayısıyla savaş, İran milletine karşı organize bir tepkiydi.

Tüm hesaplamalar, nokta seçiminin doğru yapıldığını ve her şey İslam nizamını yok edebileceklerini gösteriyordu. Dolayısıyla bu varsayım, süper güçlere dayanmadan milletler için bağımsızlığın mümkün olmadığını gösteren bir varsayımdı.

Kutsal Savunma döneminde düşmanların kurduğu güç denklemi doğru değildi

Savaşta iki taraf istihbarat tahminleri yaparak birbirleriyle savaşa girer ve tüm sorunlar hesaplanır. Kim daha güçlü ise ve güç denklemini kurabilirse savaşı o kazanır. Savaşımız gösterdi ki, silahlar, coğrafi alan ve süper güçlerin himayesi başarı üretemez ve Allah için savaşan adamların iman ve gücü ancak başarı üretebilir. Silahlar, teçhizatlar sert, cansız ve ruhsuz varlıklardır. İki asker düşünün; birisi düşmanı arpacık üzerinden hedef alırken düşmanın kalbine nüfuz etme, büyük bir düşmanın hegemonyasını yenme arayışı içindedir. O, büyük bir dava sahibidir ve Amerika’yı, İsrail’i ve bölgesel müttefiklerini yenmeliyiz diyor. O, büyük bir dava peşinde.

Bir Amerikan askeri ile bir İranlı askerin farkı

Böyle bir insanın silah menzili davasının, hedefinin menzili oranında yükselir. Nitekim İmam Ali (a), kılıncın uzunluğunu ileriye adımlar atarak yükseltin diye buyurmuştur. Böyle bir asker, hareket eder. O, cihad ehlidir, kılıçla ve şehadet özlemi ile yaşar. Yolunda çıkmaz diye bir şey yoktur, hiçbir engel onu durduramaz. Ama diğer yandan, tüm gayesi kendi canını korumak olan bir askere de bakın; o, sadece profesyonel emirlere göre savaşır ve nitekim yaralanan bir Amerikan askeri tedavi için kaldırılırken ingilizce dili ile, ‘let me live / hayatta kalmam için bir şey yapın’ demişti. Ancak İranlı yiğit bir asker, besici, muhafız ve ordu mensubunun tüm özlemi şehadettir, üzerinde zırhlı elbise yoktur. Her vedalaşması onun son vedalaşmasıdır.

Her milletin şahsiyeti, liderinin şahsiyetinin genişliği kadardır

Onun geri dönüş özlemi yoktur ve uzun bir yolu katetmektedir. Bunlar, birinin dünya üzerinde zalimce sulta kurmak istediği ve diğerinin insanlığın saadetini ihya etmek gayesinde olduğu iki siyasi sistemin simgeleridir. Kesinlikle bu ikilinin çatışmasında doğal olarak hakikat peşinde olan kimse galip gelir. Mülahaza ettiniz üzere, İran milletinin topyekün cihad olup savaşa gelmesi Kutsal Savunma’nın büyük derslerinden biridir. Her ümmet, her millet kendi liderinin yüksekliği kadar yükselir. Her milletin şahsiyeti, liderinin şahsiyetinin vüs’atı, genişliği kadardır.

Yüce bir ruha, sıcak bir nefese ve kalplere nüfuz etme gücüne sahip İmam Humeyni gibi bir lider, şehadet özlemi ile dolu insanlar yetiştirdiğinde toplum büyümeye başlar, silahların mahdut sınırlarını aşar ve engelleri yıkıp geçer. Ne coşup akan Ervend nehri, ne  Huru-l Huveyze, ne Huru-l Azim, ne Susengirt’in batısındaki kumlar, ne o bölgedeki göğe uzanmış yükseklikler, ne Kerha, ne Karun, ne kaç kilometrelik mayın tarlaları, ne dikenli teller, ne güneş bariyerleri, ne birbiriyle bitişik ve çok katmanlı savunma hatları ve ne de yeri titreten topların, tankların kükreyişi askerlerin geçişine mani olabilir. Bunlardan hiçbiri, karar alıcıları, uygulayıcıları, komutanları ve askerlerimizi daha sabit kademli hale getirmekten başka bir şey yapmaz. Galibiyetin şifresi burada saklı. Bu, Kutsal Savunma’nın kalıcı sermayesi ve bizi bu güne kadar koruyan, gelecekteki muhtemel tehlikelere karşı hazırlayan mirasıdır”.

İnfak kültürü ülkede yeni bir kriz yönetme modeli ortaya çıkardı

Devrim Muhafızları Genel Komutanı, imar ve inşa seferberliğinin on binlerce cihadi gruplarla birlikte bu ülkenin dünü, bugünü ve yarını için toplumun mahrum kesimlerinin yardımına gittiğini belirterek, şunları dile getirdi: “Devrim Muhafızları, mahrumiyetin giderilmesi ve mü’mince yardımlar alanında, diğer kurumların yardımıyla uğursuz coronavirus pandemisinde, devlet ve millet başta olmak üzere nizamın tüm erkanı ile dayanışma içinde, toplumda kendi haline bırakılmış bir hasta veya muhtaç bir insan bulunmayacak biçimde davranabilmiştir ve hayırda yarışma ve infak kültürünü, kriz şartlarında yeni bir yönetim modeli olarak ortaya çıkarmıştır”.

Mümince yardım, toplumda sosyal canlılık yarattı

Amerikan toplumunun durumuna işaretle, coronavirus gibi bir krizde, bu ülkenin sağlık sisteminin çöktüğünü ifade eden Tümgeneral Selami, “Bloomberg Enstitüsü, ABD’de 30 milyon aç ve 40 milyon işsiz insanın olduğunu ve Amerikan siyasal sisteminin bu fenomene karşı direnemediğini açıkladı. Bunu, mü'mince yardımlaşma anlayışı ile sevinçlerini paylaşan, sosyal canlılık yaratan ve bugün başarılı olan İran toplumu ile karşılaştırın” dedi.

İran’ın bugünkü sorunları en gelişmiş toplumlarda da bulunan sorunlardır

İran milletinin siyasi, iktisadi ve psikolojik baskıları dizginleyecek güçte olduğunu söyleyen askeri yetkili, “Düşman, İran milletinin iradesini kırmak için çok yönlü saldırılar başlattı, tüm çabalarını seferber etti ama bir sonuç almadı. Bu milletin direnişi durmaz, durdurulamaz ve bugün izzetli ve başı dik bir millettir. Ülkemizin bugünkü sorunları en gelişmiş toplumlarda da bulunan sorunlardır; onlar hepsi çaresiz ve aciz iken, burada durum farklıdır” diye anımsattı.

Amerika, tek taraflı bir savaşı İran’a dayatacak şartlara sahip değildir

Amerika’nın askeri tehditlerine ilişkin bir soru üzere ise, Devrim Muhafızları Genel Komutanı, “Amerika da dahil hiçbir gücün İran milletine yeni bir savaşı dayatacak şartlara sahip olmadığına sizi temin ederiz. ABD Başkanı’nın gündeme getirdiği abartılı blöfler için asla edişelenmeyin. Amerika gibi sözde büyük bir ülkenin lideri, gerekli siyasi bilgi ve deneyimden yoksun olunca, askeri güç konusunda detaylı bir bilgisi olmayınca ve hiçbir savaş tecrübesi bulunmayınca abartılı rakamlar dile getirmeye başlaması doğaldır” dedi.

Esasen bu tip güçlerin sürekli blöf içinde yaşadığını ve güçlerinin bir bölümünü abartılı korkutmalar sayesinde elde ettiklerini vurgulayan Tümgeneral Selami, şu açıklamalarda bulundu: “Amerika yeni bir savaşı, o da İran'la çıkarma şartlarına asla sahip değildir ve bu ülkenin güç göstergelerinden hiçbir Amerikan siyasi sistemini bir savaşa doğru yönlendirmiyor.

Amerikan ordusu yıpranmış ve yorgundur, yayılma gücü yoktur

Kötü yönetilme; Amerikalı liderlerin siyasi aklının zeval bulması ve Tramp döneminde doruğa ulaşan yönetimsel gerilme nedeniyle Amerikan ordusu yıpranmış ve yorgun bir ordu haline gelmiştir ve bu ordu bugün yeryüzünde yayılacak güçte bir ordu değildir. Bu ordunun elindeki silahlar, kaç on yılın öncesine ait silahlardır ve kendini yineleme gücünü kaybetmiş, ruhiyeleri son derece yorgun düşmüş bir ordudur.

Amerika’nın bölgedeki tüm çıkarlarını ateşe verebiliriz, tüm üslerini işgal edebiliriz

Onların ekonomik göstergeleri, yeni bir savaşı yönetebilecek şekilde değildir. Amerikan toplumu da yeni kayıpları kaldıracak kapasitede değildir, zira İran'la savaş farklı olacaktır.  Amerikalılar bizimle savaşmak isterlerse bölgede olmaları gerekir. Bölge dışında bizimle savaşamazlar. Bölgede olduklarında, her yerde bizim gözetimizde ve mermizin hedefinde olacaklar. Amerika’nın bölgedeki bütün çıkarlarını ateşe verebiliriz, üslerini işgal edebilir. Biz bölgeyi süpürüp (onlardan) temizleyebiliriz.

Amerika ve koalisyonuna karşı olası bir savaşta zafer kazanmanın araçlarına sahibiz

Bugün biriktirdiğimiz gücün Amerika ve koalisyonuna karşı savaşın en kötümser varsayımına göre ayarlandığının altını çizen Tümgeneral Selami, denizde, karada ve havada kapsamlı bir savaşın araçlarını hazırlamış ve bu düşünceyle savunma güçlerini Amerika ile geniş kapsamlı bir savaşta zafer getirecek şekilde geliştirdiklerini söyledi.

Saldırganı takip edip cezalandırmayı biliriz / Binlerce kara taburumuz var

Askeri yetkili, Kutsal Savunma’da öğrendiklerimizle galibiyet denklemini kurduklarını belirterek, “Biz mütecavizi takip etmesini ve cezalandırmasını biliriz. Binlerce kara taburumuz var ve bunların harekete geçmesi halinde Amerika’nın bölgedeki tüm çıkarları kontrol ve ateş altına alınacaktır. Amerikalılar bir kavşağın başına gelmiş durumda; ya kalıp yenilgiyi kabullenecekler ya da gidip yenilgiyi kabullenecekler” değerlendirmesinde bulundu.

Devrim Muhafızları Ordusu Genel Komutanı, devamla şöyle dedi: “Amerikalılar kendilerini güçlü bir askeri güce maruz bırakacak kadar deli değiller. Aynu'l Esad üssünü vurduğumuzda, Amerikalıların tepki göstereceğini varsayarak vurduk ve bunun için yüzlerce füze hazırlamıştık. Füzeler, savunma gücümüzün küçük bir parçasıdır. Eğer sakin duran bu aslan harekete geçerse karşısında hiçbir güç duramayacaktır. Bunlar demagoji değil. Ben psikolojik savaştan, yersiz abartılardan nefret ederim. Yarın bu savaşta benim hesap vermem gerek. Açıkça ilan ediyorum, hiçbir savaştan asla endişeli değiliz ve düşmanı takip edip imha edecek güçteyiz”.

Bir kadın büyükelçiye yönelik suikast varsayımı gülünçtür / İntikamımız adilane ve onurlu olacaktır

Tümgeneral Selami, ABD Başkanı’nın, İran’ın bir girişimde bulunması halinde bin kat daha büyük bir saldırıyla karşılık vereceğiz şeklinde sarfettiği açıklamalara atıfla şöyle dedi: “Bu söz, inanılmayacak derecede abartılı bir sözdür. Eğer iki kat daha büyük bir saldırıyla yanıt vereceğiz deseydi olurdu ama bu o kadar büyük ki kimsenin kulağına girmez. Abartının da inanılacak gibi olması gerekir. Bunu şu bağlamda dedim; onlar, Şehit Kasım Süleymani’nin kanına karşılık bizim İslam’a aykırı olarak Güney Afrika’daki bir kadın elçiye suikast yapmak istediğimizi öne sürdüler. Bu, alay konusu olacak gülünç bir iddiadır.

Biz soylu, onurlu ve yiğit bir milletiz. Bu büyük adamın kanına karşılık, menfur olayda hiçbir rolü bulunmayan bir kimseye karşı asla suikast yapmayız. İntikamımız adilane ve onurluca olacaktır”.

Amerika’nın uğradığı yenilgiler bir gerçektir

İranlı askeri yetkili, küresel istikbarın hezimete uğratılmasıyla ancak Şehit Kasım Süleymani’nin kanına karşılık verilmiş olunacağını dile getirerek, “Biz o yüce şehidin giderek gerçekliğe yakınlaşan arzusunu gerçekleştirme peşindeyiz ve bu çizgiyi takip ediyoruz. Amerika hiçbir halt yapamadı ve yapamaz. Tebes olayı ve Amerikalıların kum fırtınasındaki yanmış cesetleri gerçek bir örnektir. Amerikalıların Kutsal Savunma döneminde hezimete uğramaları canlı bir gerçekliktir. Öte yandan, Amerikalıların İran milletine yönelik yaptımlardaki başarısızlığı da gerçek bir örnektir. Onlar İran milletine karşı başlattıkları kültürel ve psikolojik saldırıda da yenilgiye uğradılar” diye kaydetti.

ABD denizcilerinin Fars Körfezi’nde yakalanma olayına değinen Tümgeneral Selami, “Amerika İnsansız Hava Uçağı’nın düşürülmesi gerçek bir destandır. Aynu-l Esad üssüne yapılan saldırı da bir gerçektir. Yapılan tüm bu girişimlere karşı Amerika hiçbir halt yapamadı. Amerika bugün her zamankinden daha zayıf bir durumda ve hala da hiçbir şey yapamaz” dedi.

Devrim Muhafızları Ordusu Genel Komutanı, şunları anımsattı: “Milletimiz izzetli ve dik duran bir millettir. Biz onların fedaileriyiz, kalkanıyız. Biz olduğumuz sürece bir İranlının saç teline dahi zarar gelmesine izin vermeyeceğiz. Eğer düşman böyle bir şeye kalkışırsa kendi sonunu kendi eliyle çizmiştir. Biz düşmanların çıkardığı belalara karşı diz çökmeyiz, onlara teslim olmayız. Savaşsa savaşırız ve düşmanın savaşacak gücü ve iradesinin olmadığını da biliyoruz. Amerika'nın emperyalist sistemi çöküş halinde ve bugün Amerika'dan bize görünen şey, yükselen ateş ve dumandır, halkı yönetmekte içine düştükleri acizliği gözler önüne seren güvenlik güçlerinin siyahilerin boğazına çöken dizleridir.

Amerika toplumu çöküşe doğru giriyor

Amerikan toplumundaki çaresizlik ve ırkçı ayrımcılık bu toplumun çöküşe doğru gitmesine neden olmuştur. Diğer taraftan da bu toplumun liderleri siyasi olgunluğa sahip değiller ve yalan söylüyorlar. Onlar yalan söylüyor ve bu toplum savaşa giremez.

Çeviri:Mehmet Gönül

Welayet News 

 

 

Tags: 


Yeni yorum ekle