ABD, Hindistan'ı Çin'le savaşmaya mı kışkırtıyor?

Çar, 08/07/2020 - 11:19

ABD Dışişleri Bakanı Pompeo'nun Almanya'dan çekilecek birliklerin bir kısmının Hindistan çevresine kaydırılabileceği açıklamasını barışı sağlamaya yönelik bir hamle olarak görmek pek de mümkün değil.

Welayet News - Öğretim üyesi ve yazar F. William Engdahl'ın New Eastern Outlook isimli çevrimiçi dergide yayımlanan ve Çin ile Hindistan arasında yaşanan çatışmanın tarihsel ve güncel arkaplanını masaya yatırarak, ABD'nin bölgedeki rolünü sorgulayan makalesinin çevirisini paylaşıyoruz.

ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo yakın tarihli bir video konferansta, ABD’nin Asya bölgesindeki artan güvenlik kaygılarına atıfta bulunarak, ABD’nin Almanya’daki birliklerinden bazılarını Hindistan çevresine kaydırabileceğini ileri sürdü. Hindistan ile Çin arasındaki gerilimin, her iki taraftan çok sayıda askerin yumruk yumruğa kavga sonucunda yaşamını yitirdiği bildirilen Nepal ve Bhutan bölgesindeki ihtilaflı sınırlar nedeniyle dramatik bir şekilde arttığı düşünüldüğünde, soru Washington’un Asya’nın iki dev gücü arasında kasıtlı olarak savaş alevlerini körükleyip körüklemediği. Bu, her ne kadar şu an olası değilmiş gibi gözükse de, dünyamızın ‘‘koronavirüs ekonomik buhranı’’nın ortasında ne kadar istikrarsızlaştığının ve geri çekilmekte olan ABD’nin arkasında bıraktığı güç boşluğunun bir göstergesi.

25 Haziran’da Brüksel Forumu’nun sanal bir toplantısında konuşan Dışişleri Bakanı Pompeo’ya ABD ordusunun bir birliğini Almanya’dan çekme planıyla ilgili son gelişmeler soruldu. Pompeo, Hindistan ve Güney Asya ülkelerine yönelik Çin tehdidinin, Amerika’nın Avrupa’daki askeri varlığını azaltarak birliklerini başka yerlerde konuşlandırma kararının arkasındaki nedenlerden biri olduğunu söyledi. Çin’in son dönemdeki eylemlerinin Hindistan, Vietnam, Malezya, Endonezya ve Güney Çin Denizi’ne yönelik tehdit teşkil ettiğini söyleyen Pompeo, ‘‘ABD ordusunun bu meydan okumalara karşı gerektiği gibi duruş sergilemesini sağlayacağız’’ diye konuştu.

Radcliffe Hattı
Çin, Hindistan ve Pakistan arasındaki sınırlar, 1947 yılında İngiliz Valisi Lord Mountbatten’ın İngiltere’nin Hindistan İmparatorluğu’nu ağırlıklı olarak Müslüman bir Pakistan ile ağırlıklı olarak Hindu, ancak seküler bir Hindistan’a bölmesinden bu yana, en karmaşık ve muhtemelen en hassas potansiyel çatışma alanlarından biri olageldi.

Gandhi ve Hindistan’daki diğer siyasi liderler bölünmeye karşı çıkmış ve çoğunluğu Müslüman ya da Hindu olan eyaletlerin önemli bir özerkliğe sahip olacakları birleşik ve federal bir Hindistan istemişlerdi. Mountbatten bunun yerine yeni Pakistan ve Hindistan’ın gizlice çizilmiş sınırlarını kamuoyuna açıkladı ve Radcliff Hattı adı verilen ve İngiliz Hindistanı’nın Pencab ve Bengal eyaletlerini keyfi bir şekilde yeni Pakistan ve Hindistan arasında bölen çizgi temelinde 14 milyon insanın aniden yer değiştirmesine ve bu sırada Hindular ve Müslümanlar arasında kanlı katliamlar yaşanmasına neden oldu. Aynı zamanda, Mountbatten İngiltere’ye dönerken Jamnu ve Keşmir’in statüsünü de çözüme kavuşturmadan bıraktı. Bu durum İngiliz Hindistanı’nın iki parçası arasında, sürekli bir gerilim kaynağı ve potansiyel bir savaş nedeni bulunmasını sağladı. Daha önce hiç Hindistan’da bulunmamış olan Radcliffe, hizmetleri için 1948 yılında şövalye ilan edildi.

Şimdi günümüze, İngilizlerin ülkeyi bölmesinden bu yana sürekli bir sürtüşme kaynağı olan, çözüme kavuşturulamamış Keşmir bölgesine dönelim

Jamnu ve Keşmir ile Ladakh
1972 yılında, her iki ülke de, Jamnu ve Keşmir ile Ladakh’ın kontrolünü Hindistan yönetimine, Kuzey Bölgelerini ise Pakistan’a bırakan, geçici bir kontrol hattı üzerinde anlaşmaya vardı. 1962 Çin-Hindistan Savaşı’ndan bu yana, Çin Ladakh’ın kuzeydoğu kısmı üzerinde hak iddia ediyordu. Burası, Çin’in, Çin’in Kuşak ve Yol İnisiyatifi’ndeki başlıca ortaklarından Pakistan’ın ve kararlı bir şekilde Kuşak ve Yol projesinin dışında kalan Hindistan’ın kesiştiği bölge. Ayrıca her üç ülke de nükleer güce sahip.

2019 yılında dek Ladakh, Jamnu ve Keşmir eyaletlerine bağlı bir bölgeydi. Daha sonra 2019 Ağustosu’nda, Hindistan Parlamentosu, Ladakh’ı 31 Ekim 2019 itibarıyla Hindistan’ın birlik toprağı haline getiren bir yasa çıkardı. Bu adım, Pekin tarafından pek de hoş karşılanmadı. Çünkü Ladakh Hindistan Ordusu’nun güçlü bir varlığa sahip olduğu stratejik Keşmir bölgesinin bir parçasıydı.

Çin Hindistan’ı Ladakh’ın Galvan Vadisi’nde yasa dışı olarak Çin topraklarının içine doğru savunma tesisleri kurmakla suçladı. Çin Halk Kurtuluş Ordusu (HKO) bölgedeki varlığını güçlendirerek yanıt verdi. Pekin, Hindistan’ın Ladakh da bir hava üssü de kurmayı tasarladığını iddia etti. Çin bunu stratejik bir tehdit olarak görüyordu, çünkü Hindistan ile ABD arasında, savaş halinde ABD’nin buradaki havalimanını kullanmasına izin veren bir askerî anlaşma bulunuyordu. Çin, bu noktada, Hindistan’ın Ladakh’daki planlarını engelleyecek hamleler yapmaya başladı.

Hindistan Başbakanı Modi ile Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in gerilimi düşürmeye yönelik müzakerelere başlama konusunda anlaşmalarına karşın, 13 Haziran’da Ladakh’daki durum Hindistan ve Çin askerleri arasında, iki tarafında çok sayıda kayıp verdiği ölümcül çatışmalara yol açtı. Pompeo, ‘‘HKO, dünyanın nüfusu en yüksek demokrasisi olan Hindistan’la sınır gerilimini arttırdı. Yasa dışı bir şekilde daha fazla alan üzerinde hak iddia ederek ve yaşamsal deniz yollarını tehdit ederek Güney Çin Denizi’ni askerileştiriyor’’ şeklindeki açıklamasını bu ortam içinde yaptı. Aynı zamanda Pekin ile Washington arasındaki gerilimler de artarken, Hindistan-Pasifik bölgesine ABD’ye ait üç uçak gemisi taarruz grubu konuşlandırıldı. Ayrıca Washington, Hindistan-Pasifik bölgesinde daha fazla üs kurma arayışı içinde, Hindistan da dahil olmak üzere Asya’ya Amerikan füzeleri yerleştirme planları yapıyor.

Hintli gazeteciler, Hindistan’ın Ladakh’daki Darbuk-Shyok-DBO Yol altyapı projesinin, Çin tarafından, Kuşak ve Yol İnisiyatifi çerçevesindeki Çin-Pakistan İktisadi Koridoru’nu kesmeye yönelik bir araç olarak görüldüğünü dile getiriyor. Çin’in bu projeyi durdurmaya yönelik bir önlem olarak Galvan Vadisi’ni ele geçirmeye çalıştığını iddia ediyorlar. Bir habere göre, ‘‘Çin, Hindistan ordusunun, hâkim konumdaki Karakurum Geçisi’nin güneyinde bulunan son askerî noktaya kolayca erişmesini mümkün kılacak 255 kilometrelik dolambaçlı Darbul-Shyok Daulat Beg Oldie yolunun inşasını durdurmak istiyor. Ancak Hindistan bu yaz Galvan çayının Shyok nehri ile kavuşma noktasının yakınlarına yapılacak 60 kilometrelik köprü de dahil olmak üzere, yol inşaatını tamamlamak konusunda kararlı.’’ İngiltere’nin 1947’de Hindistan’ı ikiye bölmesinin bıraktığı mirasın bugün de güçlü olduğu görülüyor.

Hindistan’ın ‘‘Tavuk Boynu’’
Ladakh’da Çin ve Hindistan arasında yaşanan çatışmanın külleri henüz soğumamışken, Çin’in, Hindistan tarafından hak iddia edilen, Çin Hindistan sınırının kuzey doğu ucundaki tartışmalı Arunchal Pradesh topraklarında önemli tesisler inşa ettiğine ilişkin haberler çıktı. BJP mensubu Hindistan milletvekili Tapir Gao’ya göre, HKO’ya mensup Çinli işçiler, bir zamanlar Hint ordusunun işgali altındaki Arunachal Pradesh’te bulunan McMahon Hattı’nın Hint tarafının 12 kilometre içinde beton köprüler, hidrolektrik santralleri ve helikopter pistleri inşa ediyor.

Geçtiğimiz yıllarda Hindistan’ın Çin’i Bhutan ve Nepal’e yasa dışı tecavüzlerde bulunmakla suçlaması, ilişkileri daha da gerginleştirdi. Tarihsel olarak İmparatorluk Çini ile İngiliz Hindistanı arasında Hindu ağırlıklı bir tampon ülke olan Nepal, Nepal Komünist Partisi (Maoist)’in öncülüğünde on yıl süren kanlı bir iç savaş yaşadı. 2007’de Nepal monarşisi resmi olarak sona erdi ve 2008’de seküler bir cumhuriyet kuruldu.

Geçtiğimiz yıllarda, Çin Nepal’de bir dizi iktisadi proje başlattı. 2018 yılında Pekin’e gerçekleştirdiği bir ziyaret sırasında, Nepal Komünist Partisi (Birleşik Marksist Leninist) üyesi Nepal Başbakanı KP Sharma Oli, Tibet’teki Shigatse ila Katmandu’yu birbirine bağlayacak demiryolu hattının inşası için bir anlaşma imzaladı. Oli aynı zamanda Pekin’in Kuşan ve Yol İnisiyatifi’ne de imza attı. Bu daha önce Çin tarafından Hindistan’ın nüfuz alanında görülen ve Çin’den yüksek bir dağ bariyeri ile ayrılan Nepal için önemli bir kopuş anlamına geldi. Aynı yıl Çin, ülkenin ticaret alanında Hindistan’a olan bağlılığını sona erdirmek amacıyla Nepal’in dört Çin limanını kullanmasına da izin verdi. Başbakan KP Sharma Oli yönetiminde ülkenin Pekin’le olan bağları güçlenirken, Hindistan’la ilişkileri bozuldu.

Hindistan ile Çin arasındaki bir diğer stratejik tampon devlet de Bhutan. 2017 yılında Hindistan ve Bhutan Kraliyet Ordusu, Çin’i tartışmalı topraklarda Dokham platosuna doğru bir yol inşa etmekle suçladı. Daha sonra Hindistan Bhutan’ın iddialarını destekleyerek soruna müdahil oldu ve Çin’den inşaat çalışmalarını durdurmasını istedi. Hindistanlı bir analistin tarif ettiği gibi, ‘‘Vadi, Hindistan, Çin ve Bhutan için stratejik bir öneme sahip. Hindistan vadiyi Kuzeydoğu’daki ‘tavuk boynu’ adı verilen kesime doğrultulmuş bir hançer olarak görüyor ve Çin’in Tibet’te hızla inşa ettiği yol, Hindistan için işleri güçleştirebilir.’’

Yeni Delhi’den bakıldığında, Çin’in Hindistan’ın çevresinde ve Tibet’te attığı adımlar, kaygı verici bir şekilde, Mao’nun 1950 yılında Tibet’i Çin’i sağ avuç içi, Ladakh, Nepal, Sikkim, Bhutan ve Arunachal Pradesh’i de beş parmak olarak gördüğünü ve bu bölgeleri ‘‘kurtarmanın’’ Çin’in sorumluluğu olduğunu ilan edişini hatırlatıyor. Tibet Beş Parmak Politikası olarak bilinen bu strateji hiçbir zaman kâğıda dökülmemiş olsa da Hindistan’daki stratejik çevrelerde kayda değer bir gerginlik yaratıyor.

Pekin’den bakıldığındaysa, Washington ile ilişkilerin giderek bozulduğu ve Hindistan ile ABD’nin birbirine yakınlaştığı son yıllarda, Çin’in Keşmir’den Arunachal Pradesh’e kadar Hindistan’ın çevresinde gerçekleştirdiği eylemler, Çin’in sınırlarını ve Pakistan’daki stratejik Kuşak ve Yol İnisiyatifi Koridoru’nu olası bir Hindistan tehdidi karşısında güvence altına almak için atılan ihtiyatlı adımlar olarak görülüyor. Bu nükleer mayın tarlasında, ABD Dışişleri Bakanı’nın bugün Hindistan’a verdiği giderek artan askerî desteği, barışı sağlamaya yönelik bir hamle olarak görmek pek de mümkün değil. Bilakis, hem Çin hem de Hindistan ile yapıcı ilişkileri olan Rusya arabuluculuk yapmayı önerdi. Hindistan altkıtasındaki kriz devam edecekmiş gibi gözüküyor.



Yeni yorum ekle