Bin Selman’ın Ayetullah Sistani ile görüşme söylentisinin perda arkası

Pa, 08/04/2018 - 19:59

Suudi Arabistan Şiilerin arasında ihtilaf çıkarmak ve Irak’ın birliğini zayıflatmak amacıyla Bin Selman’ın Irak ziyareti ve Ayetullah Sistani ile görüşme şayiasını gündeme getirdi.

Welayet News - Her şey Arabistan veliahti Muhammed bin Selman’ın Irak’a muhtemelen yapacağı ziyaretle ilgili basına yansıyan kaynaksız(!) bir haberle başladı. Haberde Bin Selman’ın Irak’la birçok anlaşma imzalayacak, ziyaret sırasında iki ülke arasındaki en önemli ticaret güzergahı sayılan Ar’ur sınır kapısının açılışını yaparak aktifleştirecek ve Arabistan’ın Necef’teki elçiliğinin açılışı için de yeniden istişareleri başlatacak yoğun bir ziyaret gerçekleştireceğinden söz ediliyordu.

Daha da önemlisi, Bin Selman’ın yapacağı ziyaretin bütün detaylarını planlamış olan bu bilinmeyen kaynak (!) aradan kaç gün geçtikten sonra, Bin Selman’ın Necef’te ikamet eden taklit mercilerini ziyaret ederek onlarla görüşüp diyalog kuracağını ileri sürdü. Artık bu ziyaret sıradan bir ziyaret olmaktan çıkmış ve giderek Irak Şiileri, siyasi partiler ve taklit mercileri arasında bir ikilemin oluşmasına neden oluyordu.

Bu ziyaret, bir gerçek miydi yoksa seçimler başlamadan önce Irak’ı çelişkiye çekecek bir yalandan mı ibaretti? Karşıt ve çelişik haberlerin yayınlanmasını ve Irak halkı arasında ihtilaf çıkarmaya dönük çabaları, Amerika’nın Arabistan üzerinden Irak’ta nüfuzunu artırmak için izlediği hedeflerinden biri olarak mı görmek gerekir? Son aylarda önde gelen Amerkalı ve Avrupalı analizci ve politikacıların yapmış oldukları çeşitli analiz ve konuşmalarda İran’ın Irak’taki nüfuzunun azaltılmasından söz ettiklerini ve buna karşın, İran karşıtı Şii grupları destekleyerek Arabistan üzerinden Amerika’nın Şiiler arasında nüfuzunu genişletmesi yönünde çağrılar yaptığını kimsenin bilmediği bir durum değildir.

Bu mesele, “Irak’ın Sadr Hareketi lideri” Mukteda Sadr’ın Arabistan ziyaretiyle belki de tartılabilir; bu ziyaret hızla Irak toplumunu muvafık ve muhalif kutuplara ayırmış ve iç çatışmaları artırmıştı. Muhalif coğunluk Şii bir alimin, özellikle Iraklı Şii bir hareketin başındaki liderin şimdiye kadar binlerce Iraklı, Suriyeli ve Yemenli masum insanın kanına eli bulaşmış bir ülkeye gitmemesi gerekirdi derken, bu ziyaretten yana olanlar ise Irak’ın İran ve Arabistan arasında süren siyasi ve medya savaşından uzak bir şekilde işini yapması ve ilişkilerdeki bu acıklı durumun Arabistan’la ilişki kurmamak için bahane edilmemesi gerektiğini öne sürüyorlardı. Birkaç gün süren bu ziyaret, kurşun geçirmez otomobillerin ve birkaç milyon hatta milyar doların Sadr Hareketi lideri tarafından alındığına dair söylentilerle geçti. Aslında bu ziyaret, Arabistan’ın Irak’ta Şii bir müttefik edinme, sonralarda bazı projelerde Arabistan’a yardımcı olacak bir müttefik bulma yönündeki rağbetini gösteriyordu.

Muhammed bin Selman’ın Sadr Hareketi lideri Mukteda Sadr ile görüşmesi

Arabistan’ın Irak’ta nüfuzunu artırması doğrultusunda ikinci projenin startı verildi. Uluslararası görüşmlerin Irak topraklarında düzenlenme yasağının kalkması sonrasında Arabistan, Basra’da “Cüz’ul-Nahle” stadyumunda dostane bir karşılaşmanın düzenlenmesini onayladığını açıkladı. Stadyum’da yoğun bir ilgiyle ve izleyicilerin Arabistan bayraklarını sallamaları eşliğinde düzenlenen bu maçtan sonra Arabistan kralı, Haydar İbadi ile gerçekleştirdiği bir telefon görüşmesinde, 100 bin kişilik bir stadyumun yapılması için gereken maliyeti Irak’a takdim edeceğini belirtti.  

Irak’ta her tarafa yayılan Arabistan’ın spor stadyumunun yapılmasına yardım etme iddiası, halk arasında defalarca alay konusu oldu ve bazı basın mensuplarını rahatsız etti, zira onlar böyle bir girişimi Irak’ın toprak bütünlüğüne aykırı görüp dünyanın en büyük petrol ihracatına sahip ülkeler arasında yer alan bir millete açık bir hakaret saymışlardı. Bu yönlü eleştirilerin olumlu bir etkisi olmadığı gibi şayiaların daha da çoğalmasına neden oldu; öyle ki stadyumu  inşa etme yerini belirlemek için Arabistan’dan Irak’a bir heyetin geleceğini dillendirenler bile oldu.

Bununla birlikte, Bin Selman’ın Irak’ı ziyaret edeceği haberi diğer söylentilerle açık bir farkı vardır, zira Suudi veliahtin olası Irak ziyareti, Arabistan’ın Mısır’da olduğu gibi Irak’taki etkinliğinin uzun vadeli planı anlamına geleceği kesindir. Böyle bir ziyaretin gerçekleşmesi halinde, Irak’ta Şiiler ve diğer İslami mezhepler arasında tefrika çıkarma dışında getireceği bir sonuç yoktur.

Bin Selman’ın olası Irak ziyaretine karşı Bağdat halkının gösterisi

Bu ziyaretten söz edilirken ilginç bir iddia daha ortaya atıldı ki o da Bin Selman’ın Ayetullah Sistani ile görüşecek olmasıydı! Bu söylenti bütün dikkatleri üzerine çekti, öyle ki sosyal medyayı kullanan çoğu kimse, medya ortamında yayımlanan haberlerin doğruluğu hakkında araştırma yapmadan ve haberin doğru olduğunu varsayarak cihad-ı kifayi fetvasını veren ve Teşeyyu dünyasının büyük taklit mercilerinden Ayetullah Sistani’yi eleştirmeye yöneldiler ve böyle bir görüşmenin Suudilerin bölgedeki cinayetlerine onaylama mührünün vurulması anlamına geleceğini söylediler. Bu söylentiler işi o kadar ileri götürdü ki Lübnan’ın El Ahbar gazetesi yayınladığı bir haberde, Muhammed bin Selman ofisinden Iraklı taklit mercilerle görüşme talebinin Ayetullah Sistani’nin Londra’daki ofisi tarafından kabul edilmediğini öne sürdü.

Suudi veliahtin Irak ziyareti haberiyle eş zamanlı olarak, Irak’ın değişik bölgelerinde halk geniş gösteriler düzenledi ve bu ziyaretin iptal edilmesini istediler. Bazıları göstericilere saldırırken bazıları da onlara destek verdiler. Sosyal medya ortamı kaşıt fikirlerin çatışma alanı haline geldi. Kimi Iraklı gruplar Irak’a cennet kapıları açılacak gibi Suudi veliahtin ziyaretini desteklerken, kimisi de bu savaç suçlusu katilin cezalandırılmasını talep ettiler.

Tüm bu gelişmeler ve ‘Bin Selman gerçekten ilk başta Irak ziyaretine niyetlendi ve itirazların hacmini gördükten sonra mı bu karardan geri çekildi yoksa öyle deği mi?’ gibi sorunların yanında, öyle görünüyor ki Irak seçimlerinin eşiğinde bu tür ihtilaflar ve söyletilerin körüklenmesi Suudi Arabistan’ın Irak’ta etkinlik sağlama yönündeki yeni projesinden haber vermektedir. Bu etkinliği, bir yandan bölgede direniş ekseninin güçlenmesinden İsrail’in duyduğu kaygıyla ve diğer yandan Arabistan’ın kendi hegemonyasını Arap ülkeleri üzerinde artırma çabasıyla bağlantılı görmek gerekir. Arabistan, Bin Selman’ın Necef’in taklit mercileri ile görüşme programı gibi inanılmaz söylentiler üzerinden Şiiler arasında ihtilaf çıkartma çabası içinde ve Şiileri zayıflatarak bu yolla Irak gibi bölge denklemlerinde  güçlü ve etkili bir ülkeden bağımlı ve zayıf bir ülkenin ortaya çıkmasını amaçlamaktadır.

Direniş ekseninin Haşdi Şabi aracılığıyla Irak’ta ardarda kazandığı zaferler Arabistan ve işgalci İsrail için büyük bir tehlike teşkil ediyor. Suudilerle siyonist rejimin yekilileri arasındaki yakın ilişki, bu çocuk katili iki rejimin hedeflerini gerçekleştirme uğrunda her türlü hile ve entrikaya başvurmaktan geri durmayacaklarını göstermektedir. Buna rağmen, Irak milleti kendi birlik ve bütünlüğünü koruyarak, Irak merceiyetinin talimatlatına uyarak ve gönüllü halk güçleriyle beraber kendi tutumlarından zerre kadar geri çekilmeyeceğini ispatlamıştır. Hasan Nasrullah’ın söylemiş olduğu şu söz bugün daha iyi anlaşılıyor: “Siyonistlerle önümüzdeki savaş sadece Hizbullah’la sınırlı kalmayacaktır”.  Düşmanlar bilmeli ki; tuzak kuruyorlarsa Allah da tuzak kuruyordur ve Allah tuzak kuranların en hayırlısıdır.          

 

Mustafa Ka'bî

Çeviri: Mehmet Gönül

Welayet News

 



Yeni yorum ekle