"İnkılaptan Bu Yana İran’ın Temel Dış Politikası Dünyadaki Mazlumları Savunmak Olmuştur"

Çar, 06/03/2024 - 14:26

Cezayir'de düzenlenen 7. Gaz İhraç Eden Ülkeler Forumu'na katılan İran Cumhurbaşkanı Seyyid İbrahim Reisi, toplantı sırasında Cezayir merkezli El İhbariye Kanalı'nın sorularını yanıtladı.

Welayet News  - Reisi Tahran'ın Gazze meselesindeki tutumunu, İran'ın Arap ülkeleri ile olan ilişkilerini, nükleer anlaşması faaliyetlerini ve İran ve Cezayır arasındaki işbirliğini anlattı.

Aşağıdaki yazıda bu röportajı okuyabilirsiniz:

1- Sayın Reisi 7. Gaz İhraç Eden Ülkeler Forumu’ndaki konuşmanızda Filistin meselesine değindiniz. Filistin meselesine bu kadar ilgi göstermenizin sebebini anlatabilir misiniz?

Bu toplantının başında Filistin ve Gazze meselesinin büyük önemi ve hassasiyeti nedeniyle konuşmama bu konuyu ele alarak başlamak istedim. Çünkü bugün Filistin meselesi sadece İslam dünyasının değil, aynı zamanda tüm insanlığın meselesidir.

Şuan Gazze’de uluslararası yasaların ihlali olan cinayet ve savaş suçuna şahidiz.

Siyonist rejim 75 yıldır Filistin halkının topraklarını işgal ederek, evlerini yıkarak, tarım arazilerini yok ederek, gençleri esir alıp işkence ederek korkunç suçları işlemektedir.

Tüm dünya halkı Gazze halkından yana olmasına rağmen maalesef ABD tüm gücü ile siyonist rejimi desteklemektedir.

Siyonist rejim Gazze halkına yönelik saldırılarını uç noktaya getirdiği, halde ABD ve diğer Batı ülkeleri bu saldırıların durdurulması için baskı uygulamak yerine İsrail’i destekliyor. Elbette bu olaylarla dünya düzeninin adaletsiz ve baskıcı bir sistemden adil bir düzene dönüşmesi gerekiyor.

İslam Devrimi’nin zafer kazanmasında beri İran’ın temel dış politikası dünyadaki mazlumları savunmak olmuştur. Bugün zulmün en açık tezahürünü Filistin'de görüyoruz. Bu konuda dost ve kardeş ülke Cezayir de bizimle hemfikirdir.

2- Cezayir’in Filistin meselesinde BM’deki rolünü nasıl değerlendiriyorsunuz?

BM Güvenlik Konseyi'ne üye ülkelerin, Filistin konusunda büyük bir sorumluluğa sahip olduğuna ve bu alanda rol oynaması gerektiğine inanıyorum. Cezayir'in, Filistin meselesindeki iyi konumu dikkate alındığında, Güvenlik Konseyi'nde rol oynayabileceğine ve Filistin'in mazlum ve güçlü halkının sesi olabileceğine eminim.

3- İran’ın Gazze’daki savaşı durdurmak için gösterdiği çabalara rağmen bazıları İran'ı bu savaşı genişletmeye çalışmakla suçluyor. Bu konudaki yorumunuz nedir?

Savaşın kapsamını genişletmeye çalışanların Amerikalılar ve İngilizler olduğuna inanıyoruz. İngiliz ve ABD halkının Filistin’e destek gösterileri düzenlemesine ve ABD'li bir askerin İsrail saldırıları nedeniyle kendisini yakmasına rağmen kendi halkının sesini duymayan bu devletlerle karşı karşıyayız. Bu devletler savaşı genişletmek peşinde. İsrail saldırılarının başlangıcını 7 Ekim'deki Aksa Tufanı operasyonuna bağlıyorlar, fakat Filistin halkı 75 senedir İsrail zulmü ile karşı karşıyadır

4- İran-Cezayir ilişkilerini nasıl değerlendiriyorsunuz?

İran ve Cezayir ilişkileri özellikle İslam Devrimi zaferinden sonra olumlu yönde ilerlemektedir. Cezayir hükümeti ve milleti, İran halkı için topraklarını savunan ve sömürgeci devletleri ülkelerinden kovan ve bu yolda şehit veren bir halk olarak tanınmaktadır. İki ülke arasındaki olumlu siyasi ilişkilerin ekonomik ve ticari ilişkilerine yansıması gerektiğine inanıyoruz. Ülkemiz ticari ve ekonomik alanlarda, özellikle teknik-mühendislik , petrol, gaz, petrokimya hizmetleri gibi alanlarda önemli tecrübeler elde etmiş. Tecrübelerimizi Cezayir'e aktarmaya hazırız.

5- Gelecekte karşılıklı işbirliği için hangi ortak ekonomik projeleri düşünüyorsunuz?

Enerji, ticaret ve deniz ulaştırma gibi projelerde ortak program hazırlayıp uygulayabiliriz. Bankacılık konularında da olumlu bir işbirliği yürütebiliriz.

6- İran’ın Arap ülkeleri ile yakınlaşması konusundaki engel nedir?

Bizim Arap ülkeleri ile sorunumuz yok. Düşmanların İranofobi çabalarına rağmen Arap ülkeleri ile olumlu bir ilişkimiz var. Düşman iki adım atmaktadır: Birincisi İranofobiyi yaratmak, ikincisi ise Arap ve İslam ülkelerini Siyonist rejime yakınlaştırmaya veya ilişkileri normalleştirmeye çalışmak. Bence Düşman İranofobiyi yaratarak İran’ı yalnızlaştırma peşindeydi. Ama başaramadı. Şuan İran bölgede önemli bir role sahip. Siyonist rejimle ilişkilerini normalleştiren ülkeler bile, bırakın kendi ülkeleri dışında, kendi halkının karşısında eylemlerini savunamıyor, bu ülkeler kendi yaptıklarından dolayı utanıyorlar. Normalleşme peşinde olan ülkeler Filistin halkını arkadan vurdu ve bu halk asla bu ülkeleri affetmeyecek. Dolayısıyla son dönemde Suudi Arabistan'la yakınlaşmanız Siyonist rejimi rahatsız ediyor diyebilir miyiz?

Suudi Arabistan'la ilişkilerimiz var. Siyasi ilişkilerimiz yeniden kurulmuştur ve Siyonist rejim, İslam ülkeleri arasındaki ilişkilerin bu kadar gelişmesinden rahatsız olmuştur mutlaka. Hatta bu konuda İran’a karşı kızgın. Buna cevamen Kur’an Kerim’de Allah buyuruyor: “De ki: Geberin kininizle”

7- İran'ın nükleer faaliyeti ve Batı'yla ilişkilerinin konusunda son durum nedir?

Nükleer enerji İran’ın vazgeçilmez hakkıdır. Bu hediyeyi insanlarımızın refahı ve yaşamlarının iyileştirilmesi için kullanmalıyız. Nükleer enerjinin tıpta, sanayide, madencilik, enerjide, petrol ve gazda ve petrokimyada birçok kullanım alanı vardır.

Batılıların, özellikle de Amerikalıların endişe duyduğu şey, İran'ın nükleer enerjiyi kullanarak atom bombası yapmak istemesidir ancak biz nükleer enerjiyi barışçıl amaçlarla kullanacağımızı defalarca anlattık.

Nükleer faaliyetlerin barışçıl olarak kullanmamızın sebebi, nükleer bombaya sahip ülkelerin yasaklanmasından değil, bizim inancımıza dayanmaktadır. Bu ülkeler neden nükleer savaş başlıklarına sahip Siyonist rejimden endişe duymuyorlar?!

İran iyi niyetini göstermek için hiçbir zaman müzakere masasını terketmedi/mehr



Yeni yorum ekle