Mücahit Gültekin: İran-İsrail Savaşı yeni başlamadı, burada da bitmeyecek
"Bir ülke Batı’dan bağımsız politikalar geliştirebilir, Batı’dan bağımsız bir şekilde bilim ve teknoloji üretebilir ve Batı’nın savaş gücüne karşı direnmeyi başarabilir."
Welayet News - İslami Analiz yazarı Dr. Mücahit Gültekin, İran-İsrail Savaşı’na dair tespitlerini sosyal medya hesabında paylaştı.
Gültekin, İran’ın etkili saldırılarla İsrail’i ateşkese zorladığına dikkat çekti ve arka plandaki süreçle ilgili 12 madde halinde şunları yazdı:
1. İsrail çok sert bir darbe ile savaşı başlattı. Savaşın başlangıcı gerçekten hedeflerin büyük olduğunu gösteriyordu. Nitekim İsrail “rejim değişikliği”, “nükleer programın yok edilmesi” ve “füze kapasitesinin yok edilmesi” gibi hedefler koydu. Netanyahu’nun ateşkesi duyurduğu açıklamasına kadar bu hedeflerin hiç biri gerçekleştirebilmiş değil.
2. Trump’ın ateşkesle ilgili açıklamaları yalan çıktı. Onun açıklamalarına göre ateşkes konusunda ilk yükümlülüğü alan taraf İran olacaktı, 12 saat süreyle İsrail’i vurmayacaktı, İsrail de ondan sonra ateşkese dahil olacaktı. İran bugün ateşkesin yürürlüğe gireceği öne sürülen 07.00’dan önce, İsrail’i vurdu. Dolayısıyla İran’ın bu şartı kabul etmediği ortaya çıkmış oldu.
3. Ateşkes talebinin İsrail’den gittiği, Trump’ın da Katar’ı aracı kılarak İran’a bu talebe ilettiği anlaşılıyor. Yani savaşı başlatan taraf da bitirmek isteyen taraf da İsrail’di. Fakat, İran’ın önce ateşkese uyma yükümlülüğünü göstermesi talebiyle, kamuoyunda “ateşkesi İran istedi” algısı oluşturulmak istendi. Ancak bir önceki madde de söylediğim gibi, İran’ın bu sabah vurmasıyla bu boşa çıkmış oldu.
4. İsrail’in İran’a saldırısının bir takım yanlış hesaplara dayandığı ortaya çıktı. İran’da uzun süredir görülmeyen toplumsal bir birlik atmosferi oluştu. Nitekim, İsrail medyasında da savaşın açılması ve ardından ateşkesin kabul edilmesiyle ilgili hükümete ciddi eleştiriler var. Aynı eleştirilerin İran’da liberal politikalar takip edenlere de yapıldığını/yapılacağını düşünüyorum.
5. İsrail’in savaşın başladığı ilk günden sonra İran tarafından etkili bir şekilde vurulması İsrail’i sarstı ve (zaten örtülü olarak içinde olsa da) ABD’yi aktif olarak savaşa katılmaya zorladı. Trump’ın süreç içindeki tutarsız açıklamaları savaşa katılma konusundaki isteksizliğini yansıtıyor. Ama sanırım bazı tehditlere boyun eğmek zorunda kaldı.
6. İran’ın nükleer tesislerinin uluslararası hukuka aykırı bir şekilde vurulması, öncesinde Uluslararası Atom Enerjisi Ajans’ının (UAEA) İsrail yanlısı tutumu ve UAEA’nın başkanı Grossi’nin İsrail’e bilgi sızdırdığının ortaya çıkması İran’daki liberal kanatın politikalarının yanlışlığını ortaya koydu. Ayrıca bu durum, İran’ın bu kurumla bugüne kadar yaptığı işbirliğini sonlandırması (ki bu işbirliği UAEA’ya adeta sınırsız bir denetim imkanı veriyordu) ve nükleer politikasını denetimden uzak bir şekilde sürdürmesi için meşruiyet kaynağı oluşturdu.
7. İran’ın ABD’nin saldırılarına ABD’nin bölgedeki en büyük üssünü vurarak karşılık vermesi, İran’ın ABD’ye karşı da savaşma iradesini gösterdi (Nitekim, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra, ilki 2020’de olmak üzere ABD üslerini vuran tek ülke oldu.) Eğer bunu yapmasaydı, hem içeride hem dışarıda ciddi eleştiriler alacaktı. Yaptığındaysa dışarıda bazıları tarafından yine eleştirildi, orası ayrı.
8. İran’ın ABD üssünü vurduktan sonra bölge ülkelerinin neredeyse tamamının İran’ı kınaması, İran-ABD/İsrail savaşında bölgede ne denli yalnız kaldığını belgeledi. Kimse şu soruyu sormadı: İran ABD’nin kendi topraklarına yaptığı saldırıya ABD topraklarını vurarak karşılık verme gücü yoksa ABD üslerini vurma seçeneği dışında başka nasıl karşılık vermeliydi? Söylemde herkes İran’dan ABD veya İsrail’e karşılık vermesi gerektiği propagandasını yaparken, karşılık verdiğinde İran’ın karşısında yer alacakları ortaya çıkmış oldu.
9. Sonuçta 45 yıldır çeşitli mecralarda süren İran-İsrail savaşı resmiyet kazanmış oldu. Ateşkesin ise kırılgan olduğunu belirtmek gerekiyor. Nitekim hem İsrail tarafından hem İran tarafından (İran Milli Güvenlik Yüksek Konseyi’nin açıklamasın da görüleceği üzere) bunu teyid ediyor.
10. Savaş sürecinde gerek Batı ve Arap medyasında, gerekse Türk medyasında yapılan manipülasyonlar ayrı bir kitap konusu. Ancak kanaatimce bu savaşın ortaya çıkardığı en önemli sonuç şu oldu: Bir ülke Batı’dan bağımsız politikalar geliştirebilir, Batı’dan bağımsız bir şekilde bilim ve teknoloji üretebilir ve Batı’nın savaş gücüne karşı direnmeyi başarabilir.
11. İran’ın iki konuda bir özeleştiri ve muhasebe yapması gerektiğini düşünüyorum: İsrail İran içinde operasyon yapma kabiliyetini İsmail Heniyye’yi şehid ederek göstermiş olmasına rağmen, bir yıl sonra neredeyse aynı yöntemlerle üst düzey komutanlarını kaybetmiş olması bu konuda herhangi bir önlem alınmadığını gösteriyor. Bunun nedenleri nelerdir? İkincisi de İran’ın bölge ülkeleri arasındaki yalnızlığı. Rejimler noktasında yalnızlığı anlaşılabilir ama yapılan propagandaların halklar nezdinde de belli düzeylerde etkili olması üzerinde düşünülmesi gereken bir konudur. Şu iki soru önemli: Bu propagandaların gerçekliğe tekabül eden tarafları var mıdır ve manipülatif propagandalara cevap konusunda neden başarısızdır?
12. İran-İsrail savaşı devam edecek.(Ajanslar)
Yeni yorum ekle