Müteellihane Hayat

Çar, 03/02/2021 - 09:58

Ayetullah Cevad Amuli’nin “insanın müteellihane hayatı” ve “müteellih insan” nazariyesi, çağımızdaki İslam İnkılabı’nın gerçek yorumu ve insanın varoluşsal hakikatinin gerçek tasviri oldu. Allah onun ilmi ömrüne bereket versin.

Welayet News - Fecrin Ongünü, zulmet ve zulmün tarihine nurun ayak bastığı, İran’da mücrimlerin ve şahların hükümranlığının sona erdiği günlerdir. Diyarımızdan İblisin çıktığı ve ilahi meleklerin girdiği günlerdir. İmam Humeyni (r.a) kimdi ve ne yaptı? 20. Yüzyılın sonlarında dünya halkları da modernitenin küfür ve şirkine gark olmuş sözde filozoflarının ilhadi düşüncesinden yorulmuş bir halde kendilerine bu soruyu soruyorlardı! 

İnsanlık tarihinin sonu; küfrün, şirkin, ateizmin ve dinsizliğin kapitalizmi, faşizimi ve sosyalizmi temelinde şekillenecekti, öyle düşünülüyordu ancak bunlar, “teellüh” sezgisine ve “mütellihçe” hayata sahip yeni bir insanın zuhur etmesinin mukaddimesi oldu.

İslam İnkılabı’nın zuhurundan öncesine kadar filozoflar ve hükema insanı tanımlarken, onu hayavanın cinsinden sayarlardı ve ‘insan; düşünen bir hayvandır, araç yapan bir hayvandır, siyasi bir hayvandır vb.’ derlerdi. Fakat 19. ve 20. Yüzyıl’ın ilhadi düşüncelerinin bağrından bir insan tanımı ortaya çıktı ve tüm bu nazariyelerin batıl olduğunu ilan etti.

 Ayetullah Cevad Amuli’nin “insanın müteellihane hayatı” ve “müteellih insan” nazariyesi, çağımızdaki İslam İnkılabı’nın gerçek yorumu ve insanın varoluşsal hakikatinin gerçek tasviri oldu. Allah onun ilmi ömrüne bereket versin.

O, şöyle diyor: “ İnsanın cinsi ve faslı olarak Kuran’dan elde edilen şey, ‘hayy-i müteellih’tir. İnsanın hakiki cinsi, ‘hayy’ ve gerçek faslı ise ‘müteellih’ olmasıdır. İnsan hayvanın aksine, ölmekle yok olmaz. İnsan ebedi bir hayata sahiptir, onun için hayvan cinsinden değildir. Kuran ve İslam kültüründe insanın ayırt edici özelliği, ‘teellüh’ten kaynaklıdır. Allah'tan başka hiçbir şey insanın ızdırabını dindiremez. Allah insanı fıtri olarak ‘hayy-i müteellih’ yaratmıştır. İnsan, en iyi madde ve en güzel sureti/formu içeren melekuti bir yapıya sahiptir. Ölümle dünya neş’etinden berzah aşamasına ve daha sonra berzah ötesine intikal eden, Allah’ı arayan ve talep eden bir canlıdır. Bu intikal olunma yönü insanı meleklerden bile farklı kılmaktadır”. 1

Sanayi devrimi Batı’da şu mesajı getirdi: ‘Allah ölmüştür’ ve insanın kendisi Allah’tır. Allah insanı değil, insan Allah’ı yaratmıştır! Bu ilhadi düşüncenin içinden, milyonlarca insanın hayatına mal olan iki dünya savaşı çıktı.

Modernizm, ‘insanın müteellihçe hayatı’na son verip Allah’ın yerine insanı geçirmek için gelmişti. Bu küfür ve şirk düşüncesinin içinden faşizmin dengi insan ortaya çıktı. Bu düşüncenin daha rafine olmuş türü, sosyalizm ve kapitalizm kalıbında düşünce pazarına geldi. Birinci (faşizm) ve ikinci (sosyalizm) 20. Yüzyıl’ın sonlarında yaşlanmadan öldüler ve üçüncüsü (kapitalizm) ise, çöküşünün etkilerini üçüncü milenyumun ilk yirmi yılında yaşıyor.

İmam Humeyni’nin (r.a) çağımızda zuhur etmesi ve İslam İnkılabı’nın ortaya çıkışı, modern çağın filozoflarının ‘insan’, ‘evren’ ve ‘tarih’ hakkındaki teorilerini çürüttü. ‘Müteellihane hayat’ı içeren İslam İnkılabı, dünyanın yaygın felsefelerindeki insan tanımı konusunda bir dönüm noktasıdır.

Merhum Şehit Hüseyin Yusufullahi ( Şehit Kasım Süleymani, beni bu şehidin yanına defnedin diye vasiyet etmişti) vasiyetnamesinde, bir okyanus kadar ilahi maarifi kendisinde barındıran şöyle anahtar bir cümle kuruyor: “Ahiretine yarayan şeyleri dünyadan alıp gerisini dünya ehline bırakanlara ne mutlu”.

Onun bu kısa cümlesi, insani hayat hakkındaki anlayışının “kıyamet” ve “ebediyet” kokusu verdiğini gösteriyor. Bu ilahi arayışın, ilahi iştiyakın doruğudur. Onun fikirlerinden buram buram teellüh zevkinin rayihası geliyor.

İmam Humeyni (r.a), İslami hareketin ilk günlerinde olduğu 1964’te muhaliflerin şematetinin hedefindeydi ve kendisine, “Batısıyla doğusuyla dünyanın desteğini arkasına alan memleketin şahına karşı savaş ilan etmişsin ama hani senin askerlerin, ordun nerede?” diyorlardı. İmam ise, “Benim askerlerim beşiklerdedir!” diyordu. 1978 ve 1979 yıllarında bu ilahi ordu, seyl gibi caddelerde aktı ve 2500 yıllık bir imparatorluğu söküp tarihin çöp sepetine attı. Her şeyini feda eden o gençlerden, bugün süper güçleri derinden sarsan, şirki, küfrü ve ilhadi düşünceyi çağdaş insanın düşüncesine gömen ordular meydana geldi.

Şehit Kasım Süleymani, 60'lı yılların kuşağından olan gençlerdendi. Onun siyasi-ilahi vasiyetnamesi ilahi düşüncelerle doludur. Vasiyetnamesi, “müteellihane hayat”ın tam bir manifestosu. O, her zaman galip gelen, cesur ve güçlü bir askeri general kalıbından ziyade, bir bilge ve filozof kalıbında zahir oldu ve bulgularını insan, evren ve tarihe dair teellüh zevkiyle, orjinal ve okunabilir bir düzyazı ile cömertçe neslimizin ve insanlığın hizmetine sundu.  On bilerce şehit, şehirlerin eteklerinde mezarlıklarda yatıyor. Onların rızıkları sonsuza dek rablerinin katında garantilenmiştir ve İran milletinin çağdaş tarihteki istiklalinin, onur ve izzetinin vesiledirler.

Hac Kasım’ın vasiyetnamesi, inkılap şehitlerinin hal dilidir. Mezar taşlarına kazınmış yazılar bunun kanıtıdır.

İnkılap imamlarının (İmam Humeyni ve İmam Hamanei) düşüncesinin İran'ın coğrafi sınırlarının ötesine geçtiği, dünyanın beş kıtasını geride bıraktığı ve insanın müteellihane hayatını temsil ettiği bir çağda yaşamaktan gurur duyuyoruz.

Geçtiğimiz yarım yüzyılda, sarhoş kahkahaları dünyamızı ve berzah alemini dolduran, kıyamette geçmiş ümmetlerin en seçkinleri olarak mahşerde özel bir konuma sahip ve İslam ümmetinin iftiharı olan şehitlerle hem-nefes olduğumuz için gurur duyuyoruz.

Batı hayranları, hezeyancı münevverler, çöküş halindeki Amerika ve liberal demokrasinin yaşlı, bunak ve kerih çehresini bezeyenler, çağımızda “mütellih insan”ın doğuşunu önleyemezler. İlahi arayışın ve insanın ebedi hayatını düşünme çağrısı dünyanın beş kıtasında yükseliyor. İnkılabın imameyni, İran milleti ve devrim şehitleri çağımızda bu yükselen sesin temsilciliğini yapıyor. Bu ses, devrim zaferinden 42 yıl sonra dünyada her zamankinden daha gür duyulmaktadır.

 

Farsnews / Muhammed Kazım Enbarluyi

Çeviri: Mehmet Gönül

Welayet News

Tags: 


Yeni yorum ekle