Direnişin Yeni Döneminin Kazanımları

Cu, 02/08/2019 - 21:05

İran’da direniş söylemi yayılıp toplumsallaşıyor, hükümetin dışında hızla toplumun değişik katmanlarına siyaret etmekte ve yüksek bir süratle toplumsallaşmaktadır. 

Welayet News - İran’da direniş stratejisi aniden ya da birden ortaya çıkmış bir mesele değildir. Bu strateji, İslam İnkılabı’nın diğer tarihi ikizi olup İslam Cumhuriyeti nizamında kurumsallaşmıştır. İslam İnkılabı sonrası yıllarda bu stratejinin nizamın içindeki mütevelli yapıları tarafından icra edilmesinde ve hakeza direniş konusuna bakış tarzında elbetteki inişler çıkışlar olmuştur ama asla tatil olmamıştır. Direniş stratejisi, giderek ve zamanla, özellikle Trump yönetiminin Amerika’da iş başına gelmesi ve ABD’nin nükleer anlaşmadan ayrılması sonrasında yaşanan gelişmelerin etkisiyle daha da takamül edip baliğleşti ve şu anda, geçmişte uygulanmış versiyonlarından karmaşık, isabetli, etkili ve kapsamlı olması açısından manidar bir farkla ayrılan bir versiyonu icra ediliyor. 

İran halkı geçen 3 ay zarfında bu starejinin daha önce icra edilmiş olana nispetle tamamen farklı özelliklere sahip yeni bir şeklini gördürler. Verdiği sonuçlar ve stratejik denklemlerde icat ettiği değişimler de yeni bir sayfa açmak üzeredir ve neredeyse, konuyla boğuşan hiçbir aktörün bu stratejinin boyutlarının bu düzeyde olacağını öngöremediğini söylemek mümkün.

Bu stratejinin Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi’nin 18 Mayıs yönergesiyle başlayan ayırt edici özelliklerinden bazılarını sıralayacak olursak: 

1- Yeni strateji, İran ulusal egemenlik erkanının tamamını kendisiyle uğraştıran çok yönlü bir stratejidir. Nasıl ki Amerika’nın İran’a yönelik maksimum baskı stratejisi çok yönlü bir strateji ise, ona cevap olacak strateji de çok yönlü planlamış bir starejidir ve hali hazırda düşman öyle darberler alıyor ki görülmemiş bir çeşitliliği var bu darbelerin. Aslında Amerikalılar İran’ın kısa bir sürede ve tamamen yoğunlaştırılmış bir strateji tasarlayarak ulusal egemenlik erkanını tek yomruk halinde Amerika’ya baskı yapma kaldıraçlarına dönüştürüp çetrefilli ve parçaları birbirinin mükemmili olan bir plan dairesinde kullanabileceğini asla akıllarına getirmemişlerdi. 

2- Bu stratejinin ikinci özelliği, sahada insiyatifi tamamen İran’ın eline vermiş olması ve düşmanı peşpeşe gelen sürprizlerle müvacih kılmasıdır. Bu yeni stratejide İran önceki öngörülebilir durumdan neredeyse tamamen çıkmış ve davranışındaki öngörülmezliği öyle bir noktaya ulaştırmıştır ki artık karşı taraf etkili olacak reaksiyoner bir strateji ortaya koymaya kadir değildir. 

3- Söz konusu stratejinin ücüncü özelliği, düşman tarafından hesaba katılmamış zaaf noktalara odaklaşmış olmasıdır. Nükleer anlaşma taahhütlerinin azaltılması ya da direniş kaldıraçlarının bölgede Amerika ve müttefiklerine baskı aracı haline getirilmesi hem Amerika’yı oldukça kaygılandıran hem de bu ülkenin İran’ın davranış tarzıyla ilgili klasik hesaplamalarının dışında kalan alanlardır. Çatışmanın hesapta olmayan alanlara kaydırılması karşı tarafın hesaplarını kökten alt üst etmiştir.

4- Yeni stratejinin dördüncü özelliği, içine yerleştirlen yüksek esneklik derecesi ve olağan üstü risk alıyor olmasıdır. Belki ilk kezdir düşman İran’ın operasyonda planlama ve risk alma rasyonelliğinden oluşan çetrefilli bir karışımı içeren casur bir stratejiyi izlediği görmektedir. 

3 aylık bir süre, bu düzeyde stratejik bir planlamanın sonuçlarını değerlendirmek için uygun bir zaman dilimi değildir. Hesapların, yöntemlerin ve uzun vaadede şekillenmiş önerilerin dahi birçoğu kısa vaadede  değişmez ya da en azından köklü bir değişime uğramacaklarını biliriz. Ancak bu özel durumla ilgili gerçek şu ki, bu yeni stratejinin etkileme ve sonuç verme oranı hayret uyandırıcı biçimde yüksek olmuş ve bazı sonuçları bütün öngürülerin ötesine geçmiştir. 

Şu anki sürecin sürdürülmesinin stratejik önemini gösteren en önemli kazanımlardan bazıları:

1. Yaşanan en önemli gelişmelerden biri ve ilki, düşmanın İran’a, bu ülkenin hesapları ve imkanlarına, kararlarına hakim mantığa dair zihinsel tasvirinin değişmiş olmasıdır. Şurası inkar edilmez bir geçektir; Amerika’nın nükleer anlaşmadan ayrılmasından sonraki bir yıllık sürenin az çok pasif durmakla geçmesi düşmanın zihninde, ‘baskı yapabilir ve baskısı cevapsız kalır, ayrıca Amerika’nın İran’daki en önemli sratejik sermayesi olarak nükleer anlaşma da hiçbir zararı olmadan yerinde kalır’ şeklinde kötü bir örneklik icat etmişti. Şimdi düşman, gerginliğin dengelendiğini ve sıfır maliyetle baskı yapma döneminin kapandığını biliyor. İran belki Amerika’nın hesaplarını kolayca değiştirmeyebilir ya da baskı sürecini durdurmayabilir ama hiç değilse bu kısa sürede, baskı gördüğü kadar yanıt vereceğini ve bu iş için gereken imkanlara, irade ve görüşbirliğine sahip olduğunu kanıtlayabilmiştir. 

2. İkinci nokta şudur; nükleer anlaşmanın tehlikeye girmesi ve hakeza baskıların yoğunlaşacağını gösteren manzaranın icat edilmesiyle birlikte Batı tarafında hesapların değiştiğine dair ciddi bir süreç başlamış bulunuyor. Bu durum, arabulucuların peşpeşe Tahran’a getirdikleri önerilerde kendini gösteriyor. Her ne kadar bu önerilerin İran’ın göz önünde tuttuğu asgari taleplerle arasında hala büyük bir mesafe bulunuyor ve onların amacı da hali hazırda İran’a karşı kendi yükümlülüklerini dürüstçe yerine getirmek değil, İran’ın yeni stratejik sürecini durdurmaktır, ancak önerilerin bir ay öncesine kadar işittiğimiz şeye nispetle salt manidar değişimi, yeni stratejinin doğru yolda ilerlerdiğinin göstergesidir. 

3. Üçüncü kazanım, Batı’nın İran’a karşı baskı politikasını tanzim etmkte sürekli dayanak yapmaya çalıştığı iki temel araç olarak askeri tehdidin itibarını yetirmesi ve diğer yandan ise yaptırım sistematiğinin işlevini tamamen kaybetmesinin ortaya çıkmasıdır. Bu kısa sürede, özellikle Amerikan İHA’sının imhası ve İngliz petrol tankerinin durdurulması sonrasında yaşanan yoğun gelişmelerin ardından, en başta İran kamuoyu olmak üzere bütün asli aktörler hem İran’a karşı askeri tehdidin tamamen itibarsız bir seçenek ve aksine, doğru cümlenin ‘Amerika İran’dan daha çok askeri seçenekten korkuyor’ cümlesi olduğunu farkettiler hem de İran’a karşı baskı aracının en önemli seçeneği olarak yaptırımların kapasitesinin sonuna gelindiğini. Batının sepetlerinin boşaltılması ve kulladığı araçlardan hegemonyanın silinmesi oldukça önemli bir kazanımdır ve bu kazanımın böyle kısa sürede elde edilmesini daha sonra stratejistler ihtimalen stratejik bir süpriz olarak bir yere yazacaklardır.

4. Dördüncü ve belki de en önemli kazanım, İran’da direniş söyleminin yayılıp toplumsallaşması, hükümetin dışında hızla toplumun değişik katmanlarına siyaret edip yüksek bir süratle toplumsallaşmasıdır. Muhtemelen Amerika için, İran kamuoyunda uzlaşı-direniş biçimindeki iki kutupluluğun erimekte olduğunu, kamuoyu ortamının bir daha asla geri dönmeyecek şekilde direnişin lehine tek parça haline gelmesini farketmesinden daha büyük bir kabus yoktur. İran’da bazı son komoyu yuklamaları gösteriyor ki halk hem direnişi matlup ve makul görüyor hem de direnişin düşmana verilen salt bir yanıt değil, düşmanın çıkardığı sorunlar için de bir çözüm olduğunu düşünüyor. Direnişin toplumsallaşması ve beraberinde getirdiği gurur ve iftihar, İran’da kimi siyasi ve toplumsal alt dengelerin yer değiştirmesini sağlayacaktır ve bu durum, Batı’nın ülkedeki çalışmalarını köklü bir şekilde etkisiz hale getirebilir. 

5. Ve son olarak şu noktaya da değinmek gerek; İslami Cumhuriyeti nizamı, gerginliğin kontrol edilip yönetilmesinde ve karşı tarafın kurduğu oyunların tuzağına düşmeden kendisine ait güç araçlarının etkin kullanılmasında yüksek bir maharet sergilemiştir. Bunun stratejik bir maharet olarak göz önünde tutulması ve takviye edilmesi gerekir. Geçen haftalarda cesaret, rasyonellik, risk almak ve hikmet, yüksek bir maharetle de terkip olumuş durumda ve elbette ki Allah’ta ona bereket vermiştir. Bu yazılımsal maharetin gelişmesi, kısa sürede planlama ve karmaşık planları uygulama yeteneği, şu anki süreçlere bakılmaksızın gelecek için önemli bir sermaye olacaktır. 

Mehdi Muhammedi  
Çev: Mehmet Gönül - Welayet News     
 



Yeni yorum ekle