İran’la savaş isteyen üçgeni tanıyın

Pa, 19/05/2019 - 02:40

Şark’ul-Avsat gazetesi Suudi Arabistan’la Fars Körfezi’ndeki bazı ülkelerin ABD’nin ikili anlaşma çerçevesinde kara ve deniz askeri güçlerinin yeniden Fars Körfezi’ne konuşlandırılmasına yönelik talebini onayladıklarına dair bir haber yayımlıyorsa, o heberi ciddiye almak gerek; çünkü o heberin kasten yapıldığı ve Riyad’taki resmi taraflarca gümdeme getirildiği şüphesizdir. 

Welayet News - Daha önemlisi de mübarek Ramazan ayının son on gününde Mekke’de İslam Kongresi kapsamında sınırlı bir Arap toplantısının yapılacak olmasının bu gazete tarafından vurgulanmasıdır; yani Mekke İslam toplantısına katılması gereken Arap liderleri, İran’a karşı olası Amerika ve İsrail savaşına hazırlık yapmak amacıyla “Arap Nato İttifakı”nın ilk resmi toplantısını düzenlemiş olacaklar. 

Hangi Arap liderinin bu sınırlı Arap toplantısına katılacağını belirlemek belki erken olacak ama Arabistan, BAE, Bahreyn, Ürdün ve ihtimalen Kuveyt ile Umman’ın da liderlerinin bu toplantıya katılacaklarını öngürmek mümkün. Abdülfettah Sisi’yi istisna edeceğiz çükü, bundan önce çıkan gayri resmi raporlarda, Sisi’nin en son Amerika ziyaretinde Arap Natosuna katılma gibi bir temayülünün olmadığı yönünde açıklama yaptığı vurgulanmıştı. Fakat en son Ebu Dabi Veliahdi Muhammed bin Zaid ile yaptığı görüşmede “Fars Körfezi’nin güvenliği Mısır’ın güvenliğidir” şeklindeki açıklamasına bakılacak olunursa, Sisi’nin de kendi görüşünü değiştirmiş olması uzak bir ihitmal değildir ve her halükarda bu görüş değişikliği süpriz olmayacaktır. 

Füceyre limanında bazı petrol taşıyan gemilerin hedef alınması ve Arabistan’da da iki petrol boru hattına yönelik saldırının ardından Fars Körfezi’ndeki durum daha girift hale geldi. İran ve keza Amerika savaş istemediklerini ve bu yönde bir çaba içinde olmadıklarını açıkladılar; eğer böyle ise, o zaman kim savaş peşinde? 

Savaşı isteyen üç taraf var: Birinci taraf, ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton ve Trump’ın danışmanı ve damadı Jared Kushner’den oluşan Amerikan tarafı; ikinci tarafta Arabistan ve BAE bulunurken, üçüncü tarafta ise işgalci rejim bulunuyor. 

Eğer bir savaş başlarsa, bir tarafında İran ve direniş eksenindeki müttefiklerinin bulunduğu ve diğer tarafında Amerika ve Arap müttefiklerinin yer aldığı bölgesel bir savaş olacağı kesindir. Ama bu savaşın sonuçları ve riskleri küresel olacaktır. Çünkü savaşın bölgesi küresel ekonominin şah damarının bulunduğu bölgedir. Bu ekonomi tamamen bu gölgenin petrol ve gazına bağlıdır ve enerji meydanlarının geneli tümden veya kısmen harabeye dönebilir; zira İran’ın füzelerinin hedefinde olacağı açıktır.

Kuşkusuz İran ve müttefikleri Amerika’nın askeri imkanatları ve kabiliyetlerinin farkındalar ve dünyanın şu anki en güçlü ülkesine karşı savaşa gireceklerini biliyorlar; ama İran ve müttefiklerinin gücünün, Amerika ve Amerika ekesenine yönelecek, bu ülkenin uçak gemileri, askeri üsleri ve kara güçlerine vurulacak darbe ve hasarların  Trump tarafından doğru değerlendirilmiş olması konusunda kuşkuluyuz ve  Arap müttefiklerinin şehirleri, ekonomileri ve milletlerinin tamamen füzelerin ve intihar kayıklarının hedefinde olacağını da ayrıca belirtmek gerekir. Belki şunu hatırlatmak yerinde olur; Saddam Hüseyin askeri güçlerini geri çekerken Kuveyt’in 800 petrol kuyusunu ateşe vermişti. Dünyadaki bütün itfaye ekipleri bir yıl boyunca ateşi kontrol altına almak için kolları sıvadılar. Dolaysıyla eğer bölgenin bütün gaz ve petrol kuyuları birden alevlenirse, ne olacak? 

Trump’ın rakibi sindirme, müzakereye zorlama ve Amerika’nın şantajcı şartlarını kabul ettirme üzerine kurulu tezi, üç ülkede çöktü; Venezule, Kuzey Kore ve Çin (ekonomi savaşı). Şimdi dördüncü ülke de yolda; o da İran’dır. 

Trump’ın bu tezinin çökmesinde etkili olan ve onun anlamaktan aciz olduğu temel meselenin adı, “ulusal onur ve haysiyet”tir. Trump ve müttefiklerinin kamusunda olmayan bir şeydir bu. Ama rakiplerinin kültür ve uygarlık mirasında kök salmıştır, bu rakipler ister İran veya Amerika ve İsrail karşıtı mevzide yer alan İslam ve Arap ülkelerinin geneli olsun.

İran’la savaş, önceki savaşlardan farklı olacaktır; zira İran’ın devasa askeri kabiliyetleri var, bu savaş için tam teşekkül hazırdır, Irak ve Libya’da yaşnanlardan da iyi yararlanmıştır. Hepsinden önemlisi, parayla satın aldığı müttefiklerden değil de, akidevi/ideolojik müttefiklerden oluşan güçlü bir ağının olmasıdır ve nasıl ki Suriye’de Amerika’yı hezimete uğratarak en az 150 milyar dolarlık tutarında Amerika ve müttefiklerine zarar verdiyse, gelecek savaşta da onların burnunu yere sürtecektir. 
 

Abdülbari Atvan     
Çev: Mehmet Gönül - Welayet News

alinti yazilar: 


Yeni yorum ekle