Müzakere zehirdir ancak savaşta olmayacak / İran’ın milletinin kesin seçeneği direniştir

Çar, 15/05/2019 - 03:44

İslam İnkılabı Lideri İmam Hamanei, Amerika ile neden müzakere yapılmayacağının nedenlerini izah ederek, “Bir savaş yaşanmaz ama İran milletinin kesin seçeneği direniştir” dedi. 

Welayet News - Nizamın yasama, yürütme ve yargı başkanları, devlet yetkilileri ve aralarında İslami Şura Meçlisi milletvekilleri, siyasi, içtimai ve kültürel aktivistlerin de bulunduğu çeşitli kurumların üst düzey yöneticileri mübarek Ramazan ayının sekizinci günü olan bugün (Salı) akşam şaatlerinde İslam İnkılabı Lideri İmam Hamanei ile bir araya geldi. 
İmam Hamanei bu görüşmede önemli açıklamalarda bulundu. İşte o açıklamalardan bazıları: 

İran milletinin kesin seçeneği, Amerika’ya karşı direniştir ve bu direnişle Amerika geri çekilme zorunda bırakılacaktır.
Bu karşılaşma askeri bir kaşılaşma değildir çünkü, bir savaşın yaşanması söz konusu değildir.
Ne biz savaş peşindeyiz ne de onlar; çünkü kendilerinin yararına olmadığını biliyorlar. 

Bu çatışma, iradelerin çatışmasıdır ve bizim irademiz daha güçlüdür, zira kendi irademize ilaveten Allah’a da tevekkül etmiş bulunuyoruz. 
Ülke içinde bazıları  ‘müzakerenin ne tür bir kusuru var?’ diyorlar. Amerika şu anki Amerika olduğu sürece –ki şimdi öyledir –  müzakere öldürücü bir zehirdir ve hali hazırdaki ABD yönetimiyle müzakerenin zehiri ise iki kat fazladır. Müzakere, müamele ve alışveriş demektir ama Amerika’nın nazara aldığı (hedefe koyduğu) şey  ise bizim kuvvet noktalarımızdır.

Diyorlar ki, savunma silahlarınız hakkında müzakere yapamalım, neden filan menzilli bir füze yapıyorsunuz; bu füzenin menzilini azaltın ki eğer sizi vurduksa üslerimizi vuracak ve yanıt verecek gücünüz olmasın! Açıktır ki namuslu ve şuurlu hiçbir İranlı kendi kuvvet noktalarını müzakere konusu yapmaz. Yada mesla diyorlar bölgedeki stratejik derinliğiniz konusunda konuşalım, yani bunu elden çıkartın. Dolaysıyla müzakere temelden yanlıştır, hatta karşı taraf tutarlı olsa bile. Bunlar tutarlı bile değiller ve hiçbir şeye bağlı değildirler. 
Tabi bizim akil insanlarımız arasında da kimse müzakere peşinde değildir. 

Kuşkusuz, İnkılabın başından beri başlamış olan Amerika’nın düşmanlığı bugün açık bir hal almıştır. Daha önce de bu düşmanlık vardı ama bu kadar net değildi. Şimdi açıktan konuşuyorlar ve tehdit ediyorlar. Yüksek sesle tehdit eden bir kimsenin gerçek gücünün o kadar olmadığı bilinmelidir. 

Bunlar (ABD yöneticileri) diğer devletlerden daha fazla Siyonist rejimin çıkarlarını gözetliyorlar. Çoğu işlerin komandası Siyonist camianın elindedir. 
Amerikalıların bağırıp çağırarak tehdit etmeye ihtiyaçları var. ‘Bizim davranışımız İran’ı değiştirdi!’ diyorlar. Evet, doğru söylüyorlar; İran halkında Amerika nefreti on kat arttı, İslam Cumhuriyeti’nin çıkarlarına yaklaşmaları kendileri için daha da imkansız hale geldi, ülkelerini korumaya hazır olmak için gençlerimizin azmi daha da pekişti ve askeri güçlerimizin duyargaları daha da toparlandı, yoğunlaştı. 
Bakın, düşmanın muhasabe cihazı o kadar yanlış çalışıyor ki başkanları çıkıp ‘her Cuma Tahran’da nizama karşı gösteri var’ diyor. Evvela, Cuma değil Cumartesi’dir; saniyen Tahran’da değil Paris’tedir. 
Amerika kendi içinde bir sürü toplumsal ve ekonomik sorunlarla boğuşuyor. 

Kendi devletlerinde bütünlük ve insicam diye bir şey yoktur; biri çıkıp bir açıklama yapıyor, öbür gün diğeri çıkıp tam tersini söylüyor. Bu, karışıklığın göstergesidir. 
ABD Tarım Bakanlığının raporuna göre, 41 milyon Amerikalı açlıkla yüzyüzedir. 

İçtimai olarak, ABD Ulusal İstatistikler Merkerzi’nin raporuna göre, doğumların yüzde 40’ı nameşru doğrumlardır, 2 milyon 200 bin kişi zindanda, uyuştucu maddelere bağımlılık açısından dünyanın en yüksek istatistiklerine sahipler ve mermi sıkılarak yaşanan ölümcül olayların yüzde 31’i  Amerika’dadır. İçtimai durumları da böyledir. 

Dolaysıyla bazıları düşmanı çok büyütmemelidir. Elbette, “düşman hakir ve çaresiz sayılamaz” ama o kadar da güçlü değildir ve onun da sorunları vardır. 
Genel olarak bunların politikaları siyasi ve güvenlik açısından kendilerinin zararına sonuçlanmıştır; hem Avrupa politikaları hem de Asyalı ülkelere karşı izledikleri politikalar kendilerinin aleyhinde sonuç vermiştir. 
İslam Cumhuriyeti’ne karşı izledikleri politikada da kesinlikle yenilgiye uğrayacaklardır ve lehimize sonuç verecektir. Şu anda Amerikalı uzmanlar, bu baskı İran’da ekonomik bir sıçramayla sonuçlanacak diye uyarıyorlar. 
Amerika’nın zahiri heybetinden kimse korkmamalıdır; bu oldukça büyük bir hata olur. 

Süper güçler kendi işlerini tantanayla, gümbürtüyle ilerletirler ama güçleri kopardıkları bu gümbürtünün çok çok gerisindedir. Ne onların debdebesinden ne de Fars Körfezi’nin etrafındaki karunların servetinden korkmamak gerekir, onlar hiçbir halt yapamazlar. Bize karşı milyarlarca dolar harcadılar ama hiçbir şey yapamadılar. 

Çev: Mehmet Gönül - Welayet News



Yeni yorum ekle