Yaptırımlar İran’ı dize getirmez

Pa, 07/04/2019 - 18:06

ABD’nin eski yetkililerinden William J. Burns, Washington’ın Suriye’de bir takım hatalar yaptığını ve Rusya’nın ise bundan yararlandığını ifade ederek, yaptırımlar nedeniyle İran’ın beyaz bayrağı kaldırmayacağını ve Avruapa’nın ise şu anda zayıf olduğunu belirtti.  

Welayet News - Barack Obama’nın İran’la nükleer görüşmelerdeki Bill Burns lakaplı özel temsilcisi William Joseph Burns, Suudi Arabistan’ın Şark’ul-Awsat gazetesine verdiği mülakatta önemli açıklamalar yaptı.

Daha önce ABD’nin Rusya Büyükelçisi (2005-2008) ve ABD’nin eski Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice’ın yardımcısı olan William Burns, bu röportajda, ülkesinin Suriye krizinde yaptığı hataların yanı sıra İran’a yönelik yaptırımların da işlevsiz kaldığını itiraf etti. Burns, şu anki merhalede Amerika’nın, Çin’in yükselişi ve Rusya’nın uyanıklığı merhalesinde kendi çıkarlarının gerçekleşmesi için ekonomik ve askeri gücünü ustaca kullanması gerektiğini söyledi. 

Diplomasinin önemi

Burns, “The Back Channel / Geri Kanal” başlıklı kitabının yayımlanmasından söz ederek, şöyle dedi: “Otuz yıl boyunca yaptığım çalışma süresi içinde hiçbir zaman diplomasi, şu anki kadar, Amerika’nın çıkarlarını savunmak veya bu çıkarların propagandasını yapmak için önemli olmamıştı. Amerika artık dünyanın tek büyük ülkesi değil. Çin yükselişte ve Rusya ise uyanık. Gurura kapılmadan diyebilirim ki, eğer kartlarımızı dirayetle kullanırsak rakiplerimiz karşısında hala üstün bir konumdayız; sadece ekonomik ve askeri güç nedeniyle de değil, belki koalisyonların kurulması üzerinden işbirliği yapma sayesinde. Yıllarca bizi rakiplerimiz karşısında farklı kılan şey de budur; ancak şu anda bu aracı yani diplomasiyi kullanmacağız diye endişe ediyorum”.

Yaptırımlar İran’ı dize getirmez

İran’la 5­+1 ülkeleri arasında nükleer programla ilgili müzakere sürecinde yer alan Burns, Şark’ul-Awsat gazetesine yaptığı açıklamada, “Amerika’nın İran’a karşı yaptırımları etkili olmuştur fakat İran’ı dize getirmeyecektir” dedi.

İran’ın Suriye’deki nüfuzuyla ilgili ise Burns, “İran rejimi ve İran halkı ile müttefiklerimize yönelik tehditleri konusunda evhama kapılmam ancak Suriye’de 400 Amerikan askerinin varlığı hususunda gerçekçi olmak gerekir” dedi.

Burns, İran’la müzakeler ve Suriye meselesinin ya da İran’ın bölgesel rolünün de gündeme gelip gelmediğine dair ise, “Görüşmeler kapsamında mesele gündeme geldi ancak müzakereler nükleer programa odaklanmıştı. Bazı vakitlerde birlikte geçirdiğimiz saatlerde bölgesel konuları da konuşuyorduk” açıklamasında bulundu.

Şimdiki Amerika hükümetinin ‘yaptırımlar İran’ı etkiledi’ demesiyle ilgili bir soruya ise Burns, “Evet, etkili oldu ama bu yaptırımların büyük değişimlere, rejimin (İran İslam Cumhuriyeti) beyaz bayrak çekeceğine neden olacağını düşünmüyorum” şeklinde yanıt verdi.

Amerika Suriye’de bir takım hatalar yaptı 

Deneyimli Amerikan diplomatı, Suriye konusunda ise, “Burada bazı hatalar yaptık ve Putin’in de hatalarımızdan yararlandığını düşünüyorum” dedi.

Burns, “Bu hatalar neydi?” sorusunu ise şöyle açıkladı: “Hedeflerla araç arasında her zaman uyum sağlamak gerekir. Obama hükümeti döneminde bazı yüksek hedefler belirledik, ancak elimizdeki araçları kullanmadık. Putin’in 2015 yılının sonlarındaki girişimlerine bakın; askeri ve mali kaynakları azdı ama belirli bir hedefin gerçekleşmesi için onları ne şekilde kullanacağını bildi. Aacak, 2011 ila 2015 yılları arasında sermayemize bakarsanız, yatırımın ne kadar olduğunu görürsünüz, fakat verimsiz bir şekilde kullandık”.

Burns, devamında şunları belirtti: “Amerika Başkanı kırmızı bir çizgi belirlediğinde ona uyması gerekir. Ortadoğu’da başka bir savaşa girmeme konusunda temamen onunla (Obama) aynı görüşteydim, ancak o zaman da ve bugün de benim görüşüm şudur; eğer Suriye rejimi için kırmızı bir çizgi belirliyorsak o zaman net mesajlar göndermemiz gerekir ve (o kırmızı çizgi ihlal edildi mi) cezalandırmamız gerekir...Ve kırmızı çizginin geçilemeceğini kendilerine söylemeliyiz. Bunun anlamı, rejimi değiştirmek için kapsamlı bir savaşa girmek değildi, belki uluslararası ilişkilerde kendi ilkelerimizi savunmak demekti”.

2013 yılının sonlarında Şam’ın kimyasal silahlardan arındırılması için bir Amerikan-Rus anlaşmasının şekillendiğine dair bir soru üzerine ise Burns, “Evet, bu iyi bir şeydir. Ancak, o mesele (kırmızı çizginin ihlalinden sonra saldırının olmayışı) Amerika’nın prestiji ve dünyadaki rolünü olumsuz yönde etkiledi” diye yanıtladı.

Eğer sihirli bir değneğimiz olsaydı...   

Amerikalı diplomat, Suriye krizinin çözümü hakkında ise şu açıklamalarda bulundu: “Elimizde sihirli bir değnek olsaydı, kesinlikle başka bir rejimin gelmesini ve Suriye halkının talebinin karşılanmasını arzulardık. Ben Suriye rejimi hakkında evhama kapılmam fakat (Suriye) rejimini himaye etmek için Rusya ve İran’ın (birçok şeyi) takdim etmeye hazır olduğunu biliyorum. Kısa vadede gerginliğin azaltılması ve dış güçler arasında çatışmanın önüne geçilmesi üzerinde odaklanmak gerekir. İnsani yardımların kesilmemesi gerekir. Yeniden inşa ve imar (seçeneğini) yeni bir rejim ve reformlar yönünde siyasi geçişe varmak için bir baskı aracı olarak kullanma çabasını verebiliriz. Bu hususta ben gerçekçiyim”.

Golanın ilhakı iki sorun yarattı

Açıklamalarının devamında, Suriye’de 400 Amerikan askerinin bulunmasını Amerika’nın İran’a karşı bir müzakerenin ve Türkiye’nin Kürtlerle anlaşmasının aracı olması açısından önemli gören Burns, Donald Trump’ın Golan Tepeleri üzerinde İsrail’in egemenliğini resmen tanıma girişimine dair başka bir sorunun cevabında ise şunları söyledi: “Bu girişim sorun çıkardı. İsrail yarım asırdır Golan’ı kontrolünde tutuyor. Golan’dan çıkması için İsrail üzerinde hiçbir baskı yoktur. Suriye’de kanlı bir iç savaş sürüyor. Ancak, İsrail egemenliğinin resmen tanınması, şu anda, İsrail’in güvenliğine bir şey katmıyor. Ama sen (Trump, bu adımınla) iki sorun çıkardın; birincisi, Esad’a, İran ve Rusya’ya hizmet eden bir adım oldu. Suriye’de akan kandan söz edileceğine, işgalciliğe karşı direnişten söz edilir oldu. İkinci sorun, başkaların toprağının zorla ele geçirilemeyeceği sorunudur. Bu, uluslararası bir ilkedir. Problem şu: Kırım’ın ilhakı konusunda Putin’e ne diyeceksiniz?”

Şark’ul-Awsat’ın ‘Batı Şeria’da da aynı durum yaşanacak mı?’ sorusuna ise Burns, “Bunu işitmişim. Evet, olabilir. Fakat, Golan’ın ilhakı veya (Amerikan) elçiliğinin Kudüs’e taşınması karşılığında Washington’ın eline ne geçti?” yanıtını verdi.

Çin; 21. yüzyılın fenomeni

21. yüzyılın biricik fenomeni diye Çin’den söz edem William Burns, şöyle dedi: “Çin’in yükselişi ile nasıl teamül içine girecek olması Amerika için büyük bir sorun. Bazıları Çin’i dizginleyeceğini sanıyor ve istiyor. Çin, farklıdır. Bu ülke, dünya ekonomisine idğam olmuş durumda. Yükselişte olan başka ülkeler de var ve Çin’in yükselişinden de endişelidirler. Sorun, meseleye nasıl yaklaşılacak veya Çin’in yükselişinden kaygılı ülkelerle nasıl ittifaka gidilecek olmasında. Tabi ki, ‘ya Çin’le ol ya da Amerika ile’ seçeneğini dayatmak için değil, belki kurumsal ittifakların kurulması için olacak, geleceğin kurulmasında ortak olacağımız bir şekilde. ABD ile etkilişmde bulunmak ve oradaki reformcuları desteklemek için bir takım teşviklerin verilmesi gerekiyor”.

Burns, ‘Rusya ve Çin’in farkı nedir?’ sorusunun cevabında ise: “Çin, yükselişte olan daimi bir güçtür ama Rusya farklıdır. Uzun yıllar Rusya’da kaldım ve Rusya milletine olan saygımla birlikte, Rusya’nın gerileme halinde olan bir ülke olduğunu söylemem gerekir” diyerek, şöyle izah etti: “Rusya, Sovyetler Birliği’ne kıyasla geriliyor. Ekonomik imkanlar bazen sorunlara yol açar. Bir keresinde Putin bana çok açık bir şekilde, ‘Eğer zayıf ellerimle güçlü oynuyorsam benim hatam değildir. Güçlü elleri olanlar zayıf oynuyorlar’ demişti. Kimi kastettiği gayet açıktır. Putin’in emellerinin hafife alınmaması önemlidir. Bugün Rusya ve Çin arasında çıkar ikiliği yaşanıyor. Amerikalıların kurduğu düzenle rekabet etmek için bir takım hayallerin, emellerin peşindeler. Rusya’nın Çin’in kenarında daha küçük bir rol ifa etmeyi sevmediği kesindir. Diplomasi ile bu mesele üzerinde çalışıp hesap açılabilir ve ondan yararlanılabilir”.

Putin’in Burns’a söyledikleri

Amerikalı diplomat, Putin hakkında ise şunları söyledi: “O, zulüm, hayalperestlik ve güvensizlik hissini yaşıyor...Rusya’nın şu anki hamlesini anlamak için öncelikle Rusya’yı anlamamız gerekir; o zaman ki umutla, kaosla boğuşuyordu. 20 yıldan sonra Putin geldi, şu iki hedefi gerçekleştirmek için: Yeniden Rus hükümetinin rolünün ifa edilmesi ve Rusya’nın rolü”.

Burns, Putin’le ilk görüşmesi hakkında şöyle dedi: “Hiç unutmam, onunla ilk defa 2005’in yazında görüşmüştüm. O zaman, kimlik bilgilerimi Başkan George W. Bush’un bir mektubuyla birlikte sunmak için gitmiştim. Kremlin binası, yabancı misafirleri korkutacak bir şekilde dizayn edilmiş... Birkaç dakika beni beklettiler. Aniden kapı açıldı ve Putin içeri girdi... geldi elimi tuttu ve gözlerime odaklandı. Ve ben ağzımı açmadan önce, bana ‘Siz Amerikalılar daha çok dinlemelisiniz. İstediğiniz şekilde davranamazsınız. Etkili ve iyi ilişkilerimiz olabilir ama sizin ölçülerinize göre değil’ dedi”.

Burns, “Onun (Putin) stratejik bir insan olacağını düşünmüyorum, o taktik bir insan” diyerek, şöyle dedi: “Rusya Devlet Başkanı, zaaf noktalarını ve fırsatları görüyor ve yararlanıyor. Bunu Ortadoğu’da ve Ukrayna’da yaptı. Amerikan diplomasisi açısından, realist davranmamız gerekiyor. Rusya ile birkaç meseleyi hal yoluna koymamız gerekiyor; özellikle de iki yıl sonra sona erecek olan stratejik silasızlandırma anlaşması konusunda. Rusya ve Amerika ilişkilerinde bir ilerlemenin keydedilmesi gerekiyor”.

Kaddafi dünyanın en ilginç lideriydi

Röportajın başka bir bölümünde, Libya’nın önceki lideri Muammer Kaddafi’ye de değinen Burns, “Kaddafi, insanın tanışabildiği en ilginç bir liderdi...Kitle imha silahlarının yok edilmesiyle sonuçlanan müzakereler yapılırken, 2001 ve 2003 yılları arasında Libya’yı terör listesinden çıkarmaya çalıştık” dedi.

Amerikalı diplomat, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ziyaretimiz sırasında Gaddafi’nin tuhaf davranışları vardı. Bazen odasının tavanına bakıyordu ve düşüncelerini özetleme halinde olduğu izlenimini yaratmak için birkaç dakika zumluyordu. Bir defasında, üzerinde Afrika diktatörlerinin resimlerinin nakşedildiği bir pijama giymişti...Hala hatırlıyorum, 2009 yılında Birleşmiş Milletler’de 90 dakika konuşma yapmıştı ve tercüman 75. dakikada yoruldu ve devam edemeyeceğini söylemişti”.

Ne yazık ki Avrupa zayıf ve bölünmüş halde; Britanya da öyle

Burns, son olarak, Britanya’nın Avrupa Birliği’nden ayrılması ve bunun ilişkiler üzerindeki etkisine dair bir soru zerine ise, “Ortadoğu’daki sorunlar, Rusya’nın geri dönüşü ve Çin’in yükselişi nedeniyle Amerika-Avrupa ilişlileri  daha da önemli hale gelmiştir. Ama ne yazık ki Avrupa şu anda zayıf ve bölünmüş haldedir. Britanya da hakeza. Ancak öyle görünüyor ki her iki tarafta da problemler var, hem Amerika’da hem Avrupa’da. Düşüncelerin çakışması ve demokrasiyle ilgili bir takım sorular...Demokrasinin orta vadede sorunları çözebileceği konusunda iyimserim ama kısa vadede bir takım sorunlar var. Ben kısa vadede realistim ve uzun vadede ise iyimserim” yanıtını verdi. 

Çev:Mehmet Gönül

Welayet News 

Tags: 


Yeni yorum ekle