Obama’nın İslam İnkılabı Rehberi’ne gönderdiği mektupların macerası / Suriye’de Amerikan-Suudi-Siyonist planın büyük yenilgisi -2-

Pa, 24/03/2019 - 21:40

Bugün İran’ın dış politikası karşısında, Amerika’nın Filistin davasını kökten yok etmesini öngören “Trump’ın- yüzyıl anlaşması” ve hakeza İran’ın vechesini tahrip etme ve dünya kamuoyunu İran aleyhinde tahrik etme çabaları önümüzde duruyor. Tüm bunların yenilgiyle sonuçlandığı doğrudur ancak bazı sorunlar hala devam ediyor. Acaba İslami Şura Meclisi, Amerika’nın planlarını boşa çıkarmak için İran’ın dış politikasını yönlendirme doğrultusunda kendi deyetleyici görevini tam olarak yerine getiriyor mu?

Welayet News - Laricani: Amerikalıların bölgede pek başarılı olmadıklarını düşünüyoruz. Doğrudur, İsrail meselesinde oyalasınlar diye bazı kimseleri kendileri için eğittiler ancak bunlar tatiksel işler. Bugün direniş düne nispetle daha güçlü mü değil mi? Şu an önemli olan budur. Sratejik davranışı tartışmak istiyorsanız makro düzeyde tartışmanız gerekir. Bugün Irak’ta, Suriye’de ve Lübnan’da elde ettiği zaferlerle direnişin ağırlığı arttı mı yoksa azaldı mı? İşte burada Amerikalıların başarısı değerlendirilebilir. Kalkıp yüzyıl anlaşmasından söz etmeleri stratejik davranış değil. Bugün İsrail’in bir sevinç havası vermesi kendi gücünden dolayı değil, bazı Arap ülkelerin gevşek olmasından dolayıdır; kendi öz gücünden değil, onların zaafından kendisi için prestij devşirmektedir. Bu yüzden mecliste bakış başka bir değerlendirmeyledir ve stratejik konulara yoğunlaşırlar.

Söyleşinin ikinci bölümünde “yüzyıl anlaşması”nı ve terörizmle mücadele konusunu ele alacağız. Ancak ülke içi meselelerle ilgili olarak, bazı kulislerde anayasayı değişitirme ve tadil etme ihtimalinden söz ediliyor. Böyle bir konu meclisin gündeminde var mı?  

Laricani: Anayasada değişim şu an gündemde değil. Ancak anayasa vahy-i münzel değildir, beşeri bir düşüncedir ve her zaman değişebilir. Ama şu anda ülke genelinde söz konusu değildir. Şu anda varolan şey, ülkenin bütçe ve ekonomik yapısında önemli değişimlere ihtiyaç duymamızdır. Önümüzdeki dört ay içinde bununla ilgili olarak ülke genelinde karar alınması gerekiyor.

İslam İnkılabı Rehberi, petrol ve petrol gelirlerine odaklanmama ve direniş ekonomisine vurgu yaptılar. İslami Şura Meclis Başkanı olarak bunun ne oranda gerçekleştiğini veya gerçekleşeceğini düşünüyorsunuz? Ve bu projenin icrası için sonraki programlarınız nerlerdir?

Laricani: Bu hususta bir takım önemli çalışmalar başladı. Eğer direniş ekonomisine dikkat ederseniz birkaç bileşenden oluşuyor, yani ekonomi içerden güçlü olmalı, dışsal olarak gelişmiş olamlı ve ihracat yapabilmelidir. Bakınız, halihazırda İran’ın ihracatı yermi yıl önceye nispetle baya bir büyüme kaydetmiştir. Petrokimya ve sanayi ürünleri ihracatı yapıyoruz ve mevcut fiyatlarla sattığımızdan çok daha fazlasını ihraç ediyoruz. Demek ki bu yola girmiş bulunuyoruz. Direniş ekonomisinde ülke içinden optimum şekilde ve en elverişli biçimde yararlanmak vardır hem insan gücünden hem de imkanlardan. Bu yolda daha çok çalışmak gerekiyor. Bu süreç başladı ama yapılması gereken çok iş var ve deneyimli insan gücünden istifade etmek lazım. Bu hedef için mecliste bir komisyon da kuruldu. Yol açıktır ve önümüze zor şartlar da çıksa bu hedef işimize yarayacaktır.

Söyleşinin bu bölümünün son sorusu olarak, İslam İnkılabı Rehberi’nin ikinci kırk yıl için sundukları yol haritasıyla ilgili değerlendirmeniz nedir?

Laricani: İnkılap liderinin ikinci adım için dile getirdikleri noktalar önemli noktalardır, başka bir deyişle, ülkenin geleceğe dönük rotasını hem halk için hem de hükümet için belli ettiler. Tabi bu, kendisiyle uyumlu girişimleri oluşturması için güçlü bir irade gerektiriyor. Ağırlığı, İslam İnkılab’ını meydana getiren o ikılapçı ruhun yetkin biçimde ihya edilerek taze bir solukla hakeretini sürdürmesidir. Bu da hem kadro yetiştirmekle, hem yönetimsel yapılarla ve hem de bireylerle ilintilidir. Parlamento (araştırmalar merkezi) ve hükümet bu mesele üzerinde çalışıyorlar. İnkılap liderinin gelecek kırk yılın istikameti belirlediğini ve İran milletinin mutlu olmasını istiyorsanız bu rotanın takip edilmesi gerekir diye düşüyorum.

Bu, İslam İnkılabı Rehberi tarafndan İran’ın değil fakat bugün belki gelecekte de baki ve kalıcı olacağına dair verilmiş açık bir mesajdır. Bu ülke, bütün meydan okumalara karşı direnecek kadar her açıdan hazır mı?

Laricani: Geçmişte İran’da terör eylemleri yapan teröristler genellikle iki odak tarafından destek görüyorlardı; birincisi Amerikalılar tarafından ve ikincisi de terör eylemleriyle bir şey yapılabileceğini düşünen bazı bölge ülkeleri tarafından. Doğrudur, bazı büyük insanlarımıza suikast yaptılar, başarılı olamayınca başka girişimler başlattılar. Savaş çıkardılar, sekiz yıl sürdü ama yine başaramadılar. Bu arada bir takım yeni şartlar oluştu, özellikle Afganistan’da ve diğer noktalarda terörist hücreler oluşturuldu.

Terörist gruplar, hala eski dünyada yaşayan kabile yapısına sahip ülkelerden besleniyorlar.

Irak meselesinde, halka davranış biçimleri Amerika karşıtı hareketi şekillendirdi ve bütün bölgeyi kuşattı. Hakeza Suriye için kurdukları plan da bu karşı cepheyi daha da büyüttü. Onun için bölgede bir macera icat ettiler ve daha önce Amerika Dışişleri Bakanı olan o bayan da ‘kendimiz DAEŞ’i kurduk’ demişti. Burada bir noktaya değinmek istiyorum ve o da şudur; Amerikalılar ve tanıdığınız bazı bölge ülkeleri kurdukları bu terörist grupların kendilerini amaçlarına ulaştıran bir araç olabileceğini düşüyorlar. Ama ilerde bu kendilerinin başına bela olur, çünkü onu yönetemezler. Buna rağmen İran’la başa çıkabilirler mi? Dediğiniz gibi bir kez meclise saldırdılar ve birkaç saatlik bir çatışma çıkardılar ya da Ahvaz’da veya Beluçistan’da benzer saldırılar oldu. Ama bunların nerden beslendiklerini ve arkalarında kimlerin olduğunu gayet iyi biliyoruz.

Onları kimler himaye ediyor?

Laricani: Terörist grupların hala eski dünyada yaşayan kabile yapısına sahip ülkelerden beslendiği açıktır. Bu ülkeler çağdaşlık pozunu da verebilirler ama düşünceleri eski yıllara ait kabilevî düşüncedir. Bunlar çıkmazdalar ve parayla her işi yapabileceklerini sanıyorlar. Bunların yönetme düşüncesi ve programı yoktur. Müslümanlara sunacakları hiçbir ideleri, düşünceleri yoktur. Fakat para! Varsa yoksa para! Tek bildikleri para harcayıp grup kurmak ve bir eylem yapmak! Sorunları şu ki, teröristlerle nasıl başa çıkalacağını biliyoruz ve öyle değil ki bir darbe vurduklarında birkaç darbe yemeyecekler! Onlar bir darbe vururlar on tane daha büyük darbe yerler. Irak ve Suriye’de yedikleri darbelerden sonra yine bazı şeyler yapacaklarını bekliyoruz. Afganistan’da da bazı işler yaptıklarını duydunuz, Irak’ta da arasıra bazı şeyler yapıyorlar. Ama şunu kabul etmek gerekir ki, intihar eylemi, bir kimsenin sokakta kendini patlatması ve intihar eylemi yapması askeri açıdan bir değeri yoktur. Sadece eziyet vermektir ve bu, güçlü istihabrat çalışmasıyla çözülebilinir bir meseledir. Amerikalılar o kadar acizler ki bu yolu sürdüremezler. Bir süre önce, bizzat Amerika’da yapılmış olan terör eylemleriyle ilgili bir raporun Amerikan kongresinin gündemine geldiğini duymuştum. Bu, bir terör şebekesini icat ettiğiniz zaman ilerde onu  yönetemeyeceğinize dair bir işarettir. Bana göre, İran için bir sorun çıkarmaları pek mümkün değil, çünkü yıllarca bu olguyla yüzleştiğimiz olmuştur ve onu tanıyoruz, onlarla nasıl mücadele edileceğini biliyoruz.

Terörizm ve teröristlerle ilgili olarak, bir yıl önce İran, Suriye ve Rusya DAEŞ terör grubunun nerdeyse bittiğini ancak kalıntılarının Suriye’nin bazı bölgelerinde hala varlığını sürdürdüğünü açıklamışlardı. ABD Ordusu Genelkurmay Başkanı kaç gün önce bu hususta bir açıklamada bulunmuş ve DAEŞ’in başka biçimde ve yeni bir şekilde geri dönmesi hususunda uyarı yapmıştı. İran halihazırda bu gelişmeleri ne şekilde takip edip izini sürüyor? Şu anda DAEŞ’in bazı artıklarının Suriye’de bulunduğunu dikkate alarak tabi.

Laricani: Suriye’de bu teöristlerin beli kırıldı. Şimdi İdlib ve diğer bölgelerde bazen sorun çıkarıyorlar. Tabi Amerikalılar terörün bitmesini istemiyorlar. Şunu belirteyim, Suriye meselesi onların psikolojisini altüst etti, çünkü bölge için büyük bir projeleri vardı ve projenin başında da Suriye geliyordu. Şimdi çıpınıp duruyorlar. Ancak, ‘bunların terörizmin başka bir şeklini icat etmeleri mümkündür’ şeklinde ifade ettiğiniz nokta yadsınımaz, özellikle DAEŞ ve teröristlerin Afganistan’a transfer edilmesiyle belli oldu ki yeni bir maceranın peşindeler. Ancak şu an bölge ülkelerinin tamamı uyanıklar. Hem  Rusya, hem Çin ve hem de diğer ülkelerin aklını başına topladıklarını düşünüyorum ve terörizmin ne tür bir tehlike olduğunu biliyorlar. Dolaysıyla onlar bir takım yeni adımlar atmak istedikleri kadar bu taraf da savunma hazırlığı içinde olup düşünüyorlar.

Sayın Laricani, söyleşimizin sonuna doğru geliyoruz ve hala sormadığım birçok soru var. Geri kalan süremizden asgeri istifadeyi yapmak istiyorum. Amerika güçlerinin geri çekilmesiyle ilgili olarak, önce geri çekileceklerini açıkladılar ve devamında geri çekilmeyeceklerini söylediler. İsrail devreye girip mani olmuş olabilir. Ancak Trump bölge jandarması olarak kendi rollerini sürdüreceklerini söyledi. Sizin görüşünüz nedir?

Laricani: Amerikalılar Suriye’den çekileceklerini söylediler ve ardından onu başka bir şekille değiştirdiler. Tabi Suriye’den çekileceğiz der demez bu açıklama bölge ülkelerinde kendileri için bir takım sorunlar meydana getirdi ve bölge ülkelerini şartlandırdı. Kanaatime göre, Amerikalılar askeri hava operasyonlarıyla bir şey yapabilecekleri bölgelerde ancak etkinlik gösterebiliyorlar ve halkla karşıkaşıya gelmekten korkuyorlar. Hava saldırılarından ise önemli bir sonuç ortaya çıkmıyor, bombalama münkündür yapılsın ama sahada hakimiyet icat etmiyor. Amerika’nın bu gişimi Suriye Kürtleri için, özellikle önceden yapmış oldukları ortak çalışmalar için bir takım sorunlar meydana getirdi.

Suudiler Yemen’de yere saplandılar

Amerika ve Suudi Arabistan dört yılın ardından Yemen’de kayde değer hiçbir ilerleme sağlamadılar. Sizce Yemen’deki bu yıpratma savaşı nasıl bir sonuca varacak?

Laricani: Evet, Yemen konusunda Suudilerin yere çakıldığını düşüyorum. Yemen halkı rüştünü ıspatlamış savaşcı bir halk. Bir zamanlar Cemal Abdünnasır da Yemen’e müdahele ederek hata yaptı ve bir takım sorunlar icat etti. Ama Suudiler çok ilkel bir şekilde harekete geçtiler ve bu onlara sorun çıkardı. Yemen’i bombaladıkları ilk günlerde Suudiler birkaç ay zarfında işi bitireceklerini sanıyorlardı. Şimdi kaç yıl geçtiği halde bu savaş hala devam ediyor. Bu, Yemenlilerin olgun insanlar olduklarını gösteriyor. Arabistan tuttuğu yolun yanlış olduğunu itiraf etmelidir. Duyduğuma göre, Yemen meselesini askeri yöntemle çözmekte ısrar ediyorlar. Ama bu yöntemle kendi sorunlarına sorun ekliyorlar. Bir milletle taraf olduklarını kabul etmelidirler. Bu millete saygılı olsunlar. Bu millet reşit ve köklü bir millettir. Bugün ve dün ortaya çıkmamışlar ki ikinci dünya savaşı olsun ve Yemen adında bir toprak parçasının etrafını çizsinler. Yemen eskinden beri varola gelmiştir ve köklü bir halktır. Özellikle de Birleşik Arap Emirlikleri ki esasen ne için bu meseleye karıştığı belli değil. Onlar hatalarını itiraf etmeleri gerekir.

Hook halt etmiş    

Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin Irak ziyareti, ziyaretin en önemli boyutları ve Irak’ın bu ziyareti olumlu bulması karşında, Trump’ın İran konusundaki danışmanı Brian Hook, İran’ın Irak’ı kendi eyaletlerinden biri haline getirerek silah kaçakçılığı için bir yol bulmak istediğini iddia etti. Bu iddialara yanıtınız nedir?

Laricani: Hook halt etmiş! Saçma sapan şeyler sölüyor! Biz her zaman Irak’a ve Irak devletine saygı duyuyoruz. Iraklılar Saddam’ı dışarı attıkları zaman, o zamandan beri biz Irak milletinin yanında olduk. DAEŞ oraya saldırdığında ve bizden yardım isterlerken kendilerine yardım ettik. Bana göre, Hook sinir krizi geçirdiği için bunları söylüyor. Biz her zaman Irak’ı bölgede önemli ve demokratik bir ülke olarak görüyoruz. Teröristlere ağır bir tokat vuran Haşdi Şabi güçleri ve Irak ordusunun davranışını bütün bölge için önemli bir gelişme olarak biliyoruz. Bunların sözlerini fazla ciddiye almamak gerekir. Siz basın mensupları onların cevabını verin! Sizin görüşünüz de bizim için önemlidir!

Bugün Arap ülkelerinin İsrail’le ilişkileri normalleştirmek için ve yüzyıl anlaşmasını icraya konulması için birbirleriyle yaraştıklarına tanık oluyoruz. Trump’ın damadı Jared Kushner, İsrail seçimlerinden sonra bu girişimin gerçekleştirileceğini söyledi. Bu anlaşmanın geleceğini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Laricani: Evet, ne yazık ki bu konuda kendini zelil eden ülkeler en çok zararı onlar göreceklerdir ve Filistin halkı oyuna gelmeyecektir. Köklü bir halktır ve yıllarca mücadele etmişlerdir. Kimse onları kandıramaz. Yüzyıl anlaşması, çeşitli ülkeler arasında bölüştürülmek istenen bir çikolataya benziyor; ama içinde bir zehir var ve o zehiri Filistin halkına tattırmak istiyorlar. Bunun olması mümkün değil. Bazı bölge ülkelerinin meseleyi basite indirgemeleri gerçekten üzüntü vericidir. Ben bilmiyorum, bunlar neden utanmıyorlar? İsrail ile böyle bir davranış içine girip nasıl önünde eğiliyorlar!

Yüzyıl anlaşması doğmadan önce düşük yapacak ve kimse böyle bir anlaşma yapamaz

Arap dünyasının bu sadeliği ile gelecek nasıl olacak? İran kuçağını bölge ülkelerine açıp barış ve dostluk mesajı gönderdi halde neden Arap ülkeleri İran karşıtı Arap natosunun kurulmasında ısrar ediyorlar? Ve İran’ı Arap dünyasının düşmanı olarak tanımlamak istiyorlar? Size göre, Arap natosu projesi nasıl bir merhaleye gelir ve Amerika İran’ı Arap ülkelerinin zihninde İsrail yerine Arapların düşmanı olarak tanıtmakta ne kadar başarılı olmuştur?

Laricani: Bana göre, Arap ülkeleri iki dönemde çok ciddi hatalar yaptılar. Tabi ki hepsi değil, kastım şu bölge ülkeleri! Bir tanesi, İnkılab’ın ilk yıllarında Şah’ın İran halkı tarafından kovulup Filistin halkını desteklememizden dolayı sevineceğine, tersini yaptı ve söylediğiniz bahanelerle ve İran’dan korkarak İran’a karşı saf tuttular ve İran aleyhine savaş başlattılar ama başarmadılar. Bu bir hataydı ve ben hatırlıyorum, yıllar önce ziyaret ettiğim bir Arap ülkesinde –ki güçlü bir ülkedir – bana ‘biz büyük bir hata yaptık’ demişlerdi.

Şimdi de bir kez daha yeni bir hata yapıyorlar ve o yeni hata ise, kendilerini İsrail’in kuçağına atmalarıdır. İsrail bölge ülkelerinin kendilerini kuçağına atmasından daha hakirdir. Kendileri için pahalıya mal olabilecek bir hatadır bu ve İran üzerinde etkisi olmaz, zira İran değişmez tutumlara sahiptir ve meşrebi de direniş çizgisini desteklemektir. Birgün mikrofonun arkasına geçip Filistin halkını destekleyen ve öbür gün yüzyıl anlaşmasında Filistin halkını arkadan hançerleyenler onlardır.

Trump politikaya oldukça ticaretci bir kafayla yaklaşıyor. Politika sahnesi keskin zekalı ve ferasetli kişilerin sahnesidir, baldırı çıplak bir tacirin siyaset sahnesine gelip her şeyi biçip götürmesi olacak şey değil, mümkün değil ve bana göre çok sürmez, kendi sonunu hazırlayacaktır. Bu yüzyıl anlaşması da doğmadan önce düşük yapacaktır ve böyle bir anlaşmayı kimse yapamaz.

Bu gelişmeler ve meydan okumalar ışığında direniş ekseninin vaziyetini nasıl görüyorsunuz? Ve sahada ne tür dengeler icat etmiştir?

Direnişin grafiği, geçmiş yıllarda bu hareketin sürekli yükseliş halinde olduğunu gösteriyor ve bu Allah’ın iradesidir. Misal olarak, bugünün Hizbullah’ını dünün ve on yıl öncekisiyle kıyaslayın, bunlar Hizbullah’ın işini bitirmek için 33 günlük savaşı başlattılar, eğer hatırlarsanız 33 günlük savaş başladığında oğul Bush Mokova’da katıldığı G-8 zirvesinde mikrofon arkasında saçma bir şey söylemişti ve mikrofonun açık olduğunu bilmiyordu, hatırınıza geldi mi gelmedi mi bilmiyorum ama orada, ‘Hizbullah’ı kesip biçin dışarı atın, oldu mu?’ demişti. Ben hatırlıyorum, 33 günlük savaşın üzerinden bir hafta geçtikten sonra Roma’da bir toplantı yaptılar. Toplantıda diğer ülkeler her ne kadar bayan Rice’a ‘gelin ateşkes yapalım’ dediler  ama yapmayız dedi. Kendilerini galip sanıyorlardı. Ancak iki üç hafta sonra çeşitli ülkelerle temas kurarak, ‘gelin bir şekilde ateşkes yapalım’ diyorlardı. Hizbullah büyüdü. Ve Irak’ta gerçekleşen hareket, şimdi Irak’ın askeri gücü büyüdü mü küçüldü mü? Tabi ki daha da büyüdü, bu açık. Haşdi Şabi bugün kendi başına bir güçtür. Suriye’de halka zarar verdiler ama Suriye’nin bugünkü ordusu o eski ordu mu? Şimdi artık deneyim kazanmış bir ordudur, manevrayla ayakta durmuş bir ordu değildir artık, savaş görmüş bir ordudur. Dolaysıyla direnişin grafiğini çizerseniz, bütün bölümlerde yükselişte olduğunu görürsünüz. Bedel ödediği için yükselmiştir. O yüzden bölgenin geleceği, salih ve inkılapçı halkın direniş yoluyla doğru yaşam tarzını bölge halkı için tersim edecekleri bir gelecektir. 

Çev: Mehmet Gönül     

Welayet News 

        

              

                               

       

Tags: 


Yeni yorum ekle