Bin Selman’ın iparatorluk rüyasının sonu

Çar, 28/11/2018 - 14:46

Analistlerin birçoğu Bin Selman’ın krallığını Arabistan’ın kısa vadeli vizyonunda bu ülkenin siyasi yörüngesinin ayrılmaz bir parçası olarak görüyordu; fakat bu süreç öylesine gerginliklerle dolmuş gibi geliyor ki haberler genç Suudi veliahtın gidici olduğuna işaret ediyor. Suudi veliaht şimdi gidici olduğundan söz edildiğini duymakta.

Welayet News - Suudi paraları üzerinde özel bir hesap açmış olan Trump bile kararlı bir şekilde Riyad’ı desteklemiyor ve desteğini Amerika fonlarını koruma şartına ve Suudi alımlarına bağlıyor.

Yazılı açıklmasının devamında da Bin Selman’ın Kaşıkçı suikastinden habersiz olduğunu kesin olarak bilemeyeceğini ileri sürüyor. Öyle görünüyor ki, muhalif Suudi prenslerin Trump’ı razı edip daha iştahlı anlaşmaları imzalayabilmeleri halinde Bin Selman’ın sonsuza dek kraliyet sarayına veda etmek zorunda kalacağını kendisi de anlamış bulunuyor. Peşpeşe yaptığı hatalar Bin Selman için başağırtıcı olmuş ve onu siyasi ölüm sınırına kadar götürmüştür.

Analizler, Bin Selman’ın siyasi durumunun kırılgan olduğunu ve önündeki krizleri kolayca çözecek güçte olmadığını gösteriyor. Amerika ordusunun Irak ve Lübnan’da savaş komutanlığı yapmış emekli bir generalinin bu ülkenin Arabistan’daki büyükelçisi olarak seçilmesi de, Arabistan’da askeri danışman krizinin göstergesidir. Bin Selman’ın ne tür krizlerle karşıkarşıya olduğunu ve bu krizlerin Arabistan’ın siyasi geleceğini nasıl etkileceğini irdelemek gerek.

1) Yemen krizi: Bin Selman, Yemen savaşının böyle uzun süreceğini, kendisi için bu kadar maliyete neden olacağını aklından bile geçirmiyordu. Yemen savaşının en önemli maliyeti, Ensarullah’ın taaruz gücünü, füze menzilini ve kara savunma kabilyetini arttırarak güçlenmesi oldu. Öyle ki Ensarullah, Ebu Dabi havaalanını füzeyle hedef alabildi ve Yemen’in insansız hava uçakları Aramco tesislerinin özel bölümlerine önemli hasarlar verebildi.

Aslında Yemen’de stratejik yenilgi, ister askeri boyutlarda ister siyasi boyutlarda olsun Bin Selman için bir felakettir ve bu savaştan nasıl çıkacağını da bilmiyor. Saddam ile Bin Selman’ın farkı şurada; Bin Selman’ın kişisel özellikleri ve çocukça gururu, başka ülkelerin devreye girip arabuluculuk yapmasına ve Yemen savaşını sonladırmaya izin vermiyor.

O, Yemen üzerinde ya hepsi ya hiç kumarına kilitlenmiş ve bu kumardan geri adım atacağı da gözükmüyor. Nitekim Yemen savaşını sonlandırmak için İngiltere’nin Arabistan’a yönelik ciddi uyarısında Arabistan’a tanınan iki aylık sürenin bir faydası olmadı ve Riyad Hudeyde’yi ele geçiremedi.

2) Ekonomik kriz, Bin Selman’ın karşıkarşıya olduğu diğer bir krizdir. Arabistan Maliye Bakanı Muhammed bin Abdullah, bu ülkenin gelecek yıl bütçe açığının 32 milyar dolara ulaşacağını, bunun kendi türünde görülmemiş bir şey olduğunu ve Arabistan ekonomisinin içerden çükmesiyle sonuçlanabileceğini açıkladı.

Silah alımının Arabistan ekonomisine dayattığı maliyetler ülkede sınıflar arasındaki çatlağın ve de bütçe açığının büyümesine neden oluyor. Bin Selman’ın kara para aklamak ve ekonomik yolsuzlukla mücadele politikası da sonuç vermemiş ve yayınlanan haberler, Bin Selman’ın yolsuzluğa bulaşan politikacıların serbest bırakılması için rüşvet aldığını, onların hotelde hepsedilmelerinin daha çok ekonomik bir şantaj olduğu ve başka bir sonucu da verdiğini gösteriyor.

Arabistan’ın ekonomik krizi burada bitmedi, ekonomik şirketlerin birçoğu Riyad ile işbirliğini kesip yeniden yapılacak her türlü işbirliğini adil yargılanma sürecinin netleşlmesine bağladılar. Diğer yandan yeni ekonomik kalkınma ve teknoloji geliştirme planı da ciddi bir sorunla karşıkarşıya geldi.

Suudi Arabistan’a güneş enerjisi veya nükleer teknoloji sağlayacak olan küresel enerji şirketlerinin birçoğu bir yıl zarfında Arabistan’la işbirliğini sonlandırarak, Riyad’ın ekonomik sorunlarının bu işbirliğin maliyetini karşılayamayacağını ve katılımcı şirketler için söz konusu projelerin fazla olabileceğini ileri sürdüler.

3) İç siyasi kriz, Bin Selman’ın yüzyüze olduğu diğer bir krizdir. Bin Selman’ın iş başına gelmesiyle birlikte muhaliflerin bastırılması, hatta Suudi yönetiminin siyasi bir şahsiyetine karşı askeri darbe ihtimali artmış ve terör operasyonlarından korunmak için Bin Selman’ın geceleri kendi kayığında yatar hale geldiği haberlere yansımış durumda.   

Bin Selman, bazı prenslerin kraliyet sarayına karşı tertiplediği askeri bir saldırıdan kurtuldu ve Arabistan siyasi krizinin öyle erken çözüleceğine de benzemiyor. Gücün Sudayrilerin tekeline geçmesi diğer Suudi prensler için pahalıya mal oldu ve Arabistan içindeki siyasi gruplar arasında gerilimin tırmanmasına şahit olabiliriz.

4)Bin Selman’ın önündeki en kötü kriz, dış politikadaki krizdir. Irak, Lübnan, Malazya ve Pakistan seçimlerinde milyarlarca dolar harcamasına rağmen bu ülkelerde desteklediği gruplar parlemantonun çoğunluğunu veya gücü ele geçiremediler ve böylece ağır bir yenilgi aldı.

Bu yenilgi, siyasi bir skandala yol açarak Arabista’ı çok ciddi bir sorun ve jeopolitik sıkışma ile yüzyüze getirdi. Bin Selman’ın Suriye’de izlediği politikalar sonuçsuz kaldı ve Beşşar Esad gitmedi ki hiç, belki daha da güçlenerek Suriye topraklarının önemli bir bölümünü özgürleştirip terörizmin elinden kurtardı.

Haşdi Şabi’nin kurulması Arabistan’ın önündeki diğer bir problemdir. Bin Selman’ın DAİŞ’i Irak’ta güçlendirip bu ülkede savaşı kürükleme yönündeki yanlış politikası, Haşdi Şabi’nin Irak’ın siyasi ve güvenlik kurumlarında etkinliğini artırmasına neden oldu ve bunun sonucunda tekfir karşıtı ideoloji ile örgütlenmiş teşkilatlar Irak’ta büyüdü ve kalıcı hale geldi. Bu, gelecek yıllarda kesinlikle Arabistan için kriz yaratacak ve Irak’taki siyasi ilgilerini azaltacak olan bir meseledir.

Kaşıkçı suikasti, Arabistan’ın başını ağırtan ve Bin Selman’ın reformist çehresini, milyarlarca dolara mal olan çehresini tümüyle yok eden dış politikanın diğer bir krizidir.

Türkiye de ciddi şekilde bu dosyanın takipçisidir ve analizler, Doha’nın Riyad’tan ayrılmasıyla birlikte başlayan İhvani-Vahhabi kavgasının şiddetlendiğini ve Erdoğan’ın kolay kolay Bin Selman’ı rahat bırakmayacağını gösteriyor. Hatta Avrupa kamuoyunda veliaht için cazip bir potrenin çizilmesi amacıyla Arabistan’la anlaşma yapan Avrupalı şirketlerden WMP Eurocom müşavere şirketi de, faaliyete devam edemeyeceğini ve alaşmayı iptal ettiğini şu an itibariyle açıklamış bulunuyor.

Öyle görünüyor ki, Bin Selman’ın önündeki krizler onun boyunu aşıyor ve Washington da bunu gayet iyi anlamış durumda. Ancak, bu meseleyi çözmek için zamana ve Arabistan’da önemli değişimler yapmaya ihtiyacı var. Öyle ki, yeni büyükelçinin varlığı Washington için bu durumu yönetme veya en az bir maliyetle Bin Selman’ı değiştirme konusunda karar vermesi için bir fırsattır.

Daha önce İslam ümmetinin hilafet sevdasında olan Bin Selman şimdi büyük bir güç kaybıyla karşıkarşıyadır ve bu durum karşısında yapabilecek bir şey de yoktur. Arap ülkelerine düzenlediği ziyaret turu da onun çehresinin onarmasına bir katkı sağlamaz.

İlk defadır Arap halkları Arabistan veliahdinin ülkelerine yaptığı ziyarete karşı bu şekilde itiraz ediyorlar ve Tunus, Cezayir, hatta Mısır halkı kendi yönetimlerinden bu ziyareti iptal etmelerini istemiş bulunuyorlar. Bu güç ve itibar kaybının nereye kadar süreceğini ve Bin Selman’ın siyasi ömrünün gelecek yıla ulaşıp ulaşmayacağını bekleyip görmek gerek.    

Khorasan News / Emir Mesruri

Çev:Mehmet Gönül

Welayet News



Yeni yorum ekle