Etiyopya: İsrail’in Afrika’daki sessiz müttefiki

Çar, 22/10/2025 - 11:57

İsrail merkezli Maariv gazetesinde yayımlanan analize göre, Etiyopya, resmi ilişkilerin kesildiği dönemlerde dahi Tel Aviv için “istikrarlı bir müttefik” olmayı sürdürdü; iki ülke arasındaki iş birliği özellikle güvenlik, su kaynakları ve Kızıldeniz’deki jeostratejik çıkarlar üzerinden derinleşti.

Welayet News  - İsrail merkezli Maariv gazetesinin çevrimiçi haber portalı Bizportal’da yayımlanan Moshe Kasif imzalı analizde, İsrail açısından Etiyopya’nın “güvenilir ve istikrarlı bir müttefik” olduğu ve ilişkilerin resmi olarak kesilmiş olsa bile iş birliğinin devam ettiği belirtiliyor.

Analizde, Etiyopya’nın hükümet yapısı ve ordusunu konumlandırışı, ekonomik kaynakları ve İsrail için Afrika’daki jeopolitik önemi “kritik” olarak değerlendiriliyor. Ayrıca, Mısır ile Etiyopya arasındaki su mücadelesinin başlangıcı ve olası savaş senaryoları da ele alınıyor.

Tarihsel arka plan ve diplomatik ilişkiler

Analize göre, Etiyopya ile İsrail arasındaki ilişkiler, İsrail devletinin kurulmasından kısa bir süre sonra şekillenmeye başladı. O dönemin Etiyopya İmparatoru Haile Selassie’nin, İtalyan işgalinin ardından sürgün yıllarının kısa bir bölümünü Kudüs’te geçirdiği ve İsrail’in kuruluşunun ardından ülkeye karşı “derin bir sempati” beslediği iddia ediliyor.

Analizin devamında, 1973’te Yom Kippur Savaşı sırasında Etiyopya’nın, İsrail ile diplomatik ilişkileri kestiği; ancak güvenlik iş birliğinin kesilmediği ve İsrail’in Etiyopya’ya destek sağlamaya devam ettiği belirtiliyor.

1989’da resmi ilişkilerin yeniden kurulduğunu söyleyen yazar, Etiyopya Yahudilerinin İsrail’e taşınmasının, özellikle “Musa Operasyonu” ve diğer operasyonlarla, yerel yetkililerin sessiz desteğiyle gerçekleştiğini iddia ediyor.

Analiz, günümüzde iki ülke arasında “tam diplomatik” ilişkiler bulunduğunu, fakat ekonomik bağların nispeten sınırlı olduğunu, İsrail’in başlıca tarım ürünlerini ithal ettiğini ve ihracatta gübre ile tarımı destekleyen ürünlerin öne çıktığını kaydediyor.

2024’te Etiyopya’dan İsrail’e yapılan ihracatın yaklaşık 42,5 milyon dolar, İsrail’den Etiyopya’ya ithalatın ise bunun yarısı civarında olduğu bildiriliyor. İsrail’in tarım alanında bilgi aktarımıyla Etiyopya’ya yardımcı olduğu söyleniyor.

Etiyopya ordusu ve güvenlik yapısı

Etiyopya Silahlı Kuvvetleri resmi olarak “Etiyopya Ulusal Savunma Güçleri” olarak adlandırılıyor. Ordu kara ve hava kuvvetlerinden oluşuyor. 1991’de Eritre’nin bağımsızlığıyla denize erişimin kaybolması nedeniyle deniz kuvveti bulunmuyor.

Ordunun yarım milyondan fazla personelden oluştuğu, çoğunun kara kuvvetlerinde ve yaklaşık 20.000’inin hava kuvvetlerinde görev yaptığı; yapı ve güçlerin bölgesel gelişmelere bağlı olarak değişebileceği ifade ediliyor.

İsrail ile Etiyopya arasında uzun yıllardır “kapsamlı güvenlik iş birliğinin” sürdüğü ve özellikle “aşırı grupların” tehditleri karşısında iş birliğinin devam ettiği bildiriliyor.

Analizde, İsrail’in geçmişte Etiyopya’ya askeri yardım sağladığı ve güvenlik ilişkilerinin günümüzde de sürdüğü söyleniyor.

1973’te ilişkiler resmi olarak kesilmiş olsa da İsrail’in “gizlice” askeri destek vermeye devam ettiği, bunun hem güvenlik ilişkilerini korumak hem de toplumsal karışıklıkları önlemek amacı taşıdığı öne sürülüyor.

Günümüzde İsrail’in Etiyopya’ya özel kuvvet eğitimi sağladığı ve askeri kapasiteyi geliştirmeye yardımcı olduğu belirtiliyor.

2021’de İsrail’in Afrika’daki “savunma ataşesinin”, güçlü ilişkiler ve tüm seviyelerde askeri iş birliğinin devam ettiğini söylediği aktarılıyor.

Etiyopya’da “anlamlı” bir Amerikan askeri varlığının bulunmadığı ve İsrail’in burada “uygun bir alternatif” olarak öne çıktığı iddia ediliyor.

Gazze’deki savaş sona erdiğinde Etiyopya hükümeti ile ilişkilerde “uluslararası eleştirilerden” kaynaklanan engellerin kalkabileceği öne sürülüyor.

Ayrıca, Etiyopya Havayolları’nın, savaşın başlangıcından sonra Tel Aviv uçuşlarını yeniden başlatan ilk havayolu olarak dikkat çektiği, bu durumun, iki ülke ilişkilerini sürdürme niyetini gösterdiği iddia ediliyor.

Etiyopya’nın aynı zamanda Arap ülkeleri ve İran ile ilişkilerini güçlendirmeye devam ettiği bildiriliyor. Örneğin Başbakan Abiy Ahmed’in İran Cumhurbaşkanı Reisi’nin ölümü sonrası verdiği resmi tepkinin buna örnek olduğu ifade ediliyor.

İsrailli milletvekili Moshe Solomon, Etiyopya’nın İsrail ile ekonomik iş birliğini artırmak istediğini ve özellikle “su, tarım ve doğal kaynaklar” alanlarında yatırımların gerekli olduğunu vurguladığını bildirdi. Solomon’a göre Etiyopya, Afrika’daki diğer ülkelerin İsrail’e yaklaşımını etkileyebilecek konumda bulunuyor.

“İsrail’in Etiyopya ile iş birliğinden elde ettiği avantajlar”

Analize göre, İsrail’in Etiyopya ile ilişkilerinin Afrika’daki “stratejik” etkisini artırıyor:

Kızıldeniz ve Bab el-Mendeb Boğazı: Kızıldeniz’in İsrail ticareti için “hayati bir rota” olduğu belirtilen analizde, Etiyopya’nın Afrika Boynuzu’nda merkezi bir ülke olarak Bab el-Mendeb Boğazı’na yakın konumda bulunduğuna dikkat çekiliyor. “Etiyopya ile iş birliği, deniz yollarının güvenliğini sağlıyor ve bölgede olası düşmanca faaliyetleri takip etmeyi mümkün kılıyor.” deniliyor.

İran etkisinin sınırlanması: Etiyopya ile ilişkilerin güçlendirilmesinin İsrail’in Afrika’da artan İran etkisini sınırlamasına yardımcı olduğu öne sürülüyor. Sudan’ın geçmişte İran silah akışı koridoru olarak kullanıldığı, bugünse iş birliğinin azaldığını iddia eden analiz; Güney Sudan’ın ise doğası gereği İran karşıtı bir pozisyonda bulunduğunu ifade ediyor.

Afrika’da etki ve organizasyonlar: Etiyopya’nın Afrika Birliği’nde merkezi ve bölgesel organizasyonlarda “kritik” bir rol oynadığı, bunun “İsrail’in Afrika’daki karar merkezlerine erişimini artırdığı” belirtiliyor.

Gelişen pazar: Analiz, 120 milyon nüfusa sahip Etiyopya’nın, İsrail şirketleri için tarım, su, fintech ve teknoloji alanlarında fırsatlar sunduğunu kaydediyor. Etiyopya’nın İsrail’i “çölü verimli hale getirme” konusunda bir model olarak gördüğü ve bu alanlarda İsrail’den danışmanlık ve destek talep ettiği ifade ediliyor.

Doğal Kaynaklar: Etiyopya’nın altın ve lityum gibi zengin doğal kaynaklara sahip olduğu ve İsrail’in madencilik sektörüne yatırım çekmek için fırsatlar elde ettiği bildiriliyor.

Rönesans barajı ve su anlaşmazlığı

Etiyopya ile Mısır arasındaki Rönesans Barajı anlaşmazlığının onlarca yıl öncesine dayandığı bildiriliyor.

Baraj, Kuzeybatı Etiyopya’da Mavi Nil üzerinde inşa edildi ve Eylül 2024’te resmi olarak açıldı. “Baraj, Afrika’nın en büyük hidroelektrik santrali olup 5.100 MW üretim kapasitesine sahip ve Etiyopya’yı hidroelektrik üretiminde dünya sıralamasında 17. sıraya taşıyor.”

Mısır, barajı ulusal güvenlik ve su kaynakları için varoluşsal bir tehdit olarak gördüğünü ve “zorunlu bir anlaşma” talep ettiğini açıkladı. Bu anlaşmanın dolum ve işletme kurallarını belirlemeyi amaçladığı, özellikle kurak yıllarda uygulanmasının önemli olduğu bildirildi. Etiyopya ise “su kaynaklarını kullanma hakkının kendi egemenliği kapsamında olduğunu” iddia ederek anlaşmayı reddediyor.

Analize göre, su akışı ciddi şekilde etkilenmezse Mısır’ın tehditleri kâğıt üzerinde kalabilir. İsrail açısından mevcut durumun “stratejik avantaj” sağladığı söylenilen analizde şu cümlelere yer veriliyor: “Mısır ordusunun dikkati Etiyopya’ya yönelmiş ve İsrail’e yönelik olası saldırı kapasitesi sınırlı.”

Su kaynaklarının gelecekte Ortadoğu’daki çatışmaların merkezi olabileceği, iklim değişikliği ve su kıtlığının riskleri artıracağı öne sürülüyor.

Analize göre, “İsrail su yönetimi ve arıtma teknolojisindeki deneyimi sayesinde krizleri hafifletebilir ve bölgesel su güvenliği üzerinde etkili bir aktör olabilir.”

Sonuç

Rönesans Barajı’nın sadece bir mühendislik projesi olmadığı; “su üzerindeki kontrol mücadelelerinin, bölgesel güç dengelerinin ve İsrail’in Afrika’daki “stratejik fırsatlarının” simgesi” olduğu belirtiliyor.

Barajın teknoloji ve ekonomik etkilerinin Etiyopya’nın enerji dengelerini değiştirdiği ve bölgesel istikrar üzerinde önemli etkiler yarattığı bildiriliyor.(YDH)



Yeni yorum ekle