HizbullahLideri: Direniş olmasaydı 'Büyük İsrail' projesi çoktan hayata geçerdi

Çar, 10/09/2025 - 22:29

Hizbullah Genel Sekreteri Şeyh Naim Kasım, İsrail saldırganlığı, Katar’a yönelik operasyonlar ve Filistin meselesine dikkat çekerek, ulusal birliğin, direnişin ve bölgesel dayanışmanın önemini vurguladı.

Welayet News  - Hizbullah Genel Sekreteri Şeyh Naim Kasım, Çarşamba günü, Hz. Muhammed'in doğum yıldönümü vesilesiyle yaptığı konuşmada, Lübnan’ın derinleşen iç krizleri, ulusal güvenlik doktrini ihtiyacı, ABD-İsrail ekseninin baskı stratejileri ve “Büyük İsrail” projesi bağlamında değerlendirmelerde bulunarak, direnişin hem ulusal düzeyde istikrarın teminatı hem de bölgesel dengelerde caydırıcı bir güç merkezi olduğunu vurguladı.

Şeyh Naim Kasım, modern Lübnan’ın kuruluşundan bu yana İsrail’in ülke ve kentler üzerindeki stratejik emellerini sürdürdüğünü vurgulayarak, en yüksek düzeyde vatanseverliğin Lübnan’ın egemenliğini savunmak olduğunu belirtti.

Lübnan İslami Direnişi – Hizbullah'ın Uli’l-Bas Savaşı'nda İsrail’in askeri hedeflerini etkisiz kıldığını ve toprak işgalini engellediğini ifade ederek, İsrail’in bugün moral olarak zayıflamış ve Lübnan topraklarında sürdürülebilir bir istikrar tesis edemeyen bir konumda olduğunu dile getirdi.

Şeyh Naim Kasım, Lübnan direnişinin, İsrail’in stratejik emellerine karşı etkili bir caydırıcı bariyer işlevi gördüğünü ve işgal hedeflerinin gerçekleşmesini engellemede kritik bir rol oynadığını vurguladı.

Genel Sekreter, Direniş'in, Lübnan’ı korumak için büyük insan ve lider kayıpları verdiğini ve bu kayıpların ulusal savunma ve direniş ruhunun somut göstergesi olduğunu vurguladı:

"Direniş, Lübnan'ın savunmasında ağır bedeller ödedi ve aralarında milletin şehitlerinin efendisi Seyyid Hasan Nasrallah ve Seyyid Haşim Safieddin'in de bulunduğu en değerli varlıklarını feda etti."

Lübnan’ın yeniden doğuşunun üç temel direği

Hizbullah Genel Sekreteri, Lübnan’daki sistemik çöküşün temelinde yolsuzluk ve Taif Anlaşması’nın eksik uygulanmasının bulunduğunu; buna karşılık, İsrail’in sürdürdüğü saldırganlığın krizi derinleştirdiğini ifade etti.

Şeyh Naim Kasım, Kasım ayındaki ateşkes girişiminin amacının saldırganlığı durdurmak, devlet sorumluluğunu pekiştirmek ve işgalciyi geri çekmeye zorlamak olduğunu ancak bu hedeflerin başarılamadığını kaydetti.

Ayrıca, 5 ve 7 Ağustos’ta gerçekleştirilen iki hükümet oturumunun anayasal çerçeveye aykırı olduğunu ve ülkeyi belirsizlik ortamına sürüklemeyi hedeflediğini belirten Kasım, Lübnan’ın güvenliğini tesis edecek tek yolun ulusal güvenlik stratejisi olduğunu ve bunun dışındaki tartışmalara prim verilemeyeceğini vurguladı.

Şeyh Naim Kasım, Lübnan’da ulusal birliğe dönülmesi ve önceliklerin yeniden belirlenmesi çağrısında bulunarak, öncelikli hedeflerin saldırganlığın durdurulması, İsrail’in geri çekilmesi, tutukluların serbest bırakılması ve devletin yeniden yapılandırılması olduğunu vurguladı.

Şeyh Naim Kasım, Lübnan’ın yeniden doğuşunun üç temel direk üzerine inşa edilmesi gerektiğini belirtti: Birincisi, İsrail’i geri püskürtmek ve Arap-Amerikan vesayetini engelleyerek egemenliği sağlamak; ikincisi, devletin işleyişini yeniden düzenlemek ve yapılandırmayı başlatmak; üçüncüsü ise sistemik yolsuzlukla kararlı bir şekilde mücadele etmek.

Lübnan’daki mevcut durumu, silahlarını teslim etmeye çalışan bazı iç aktörlerin temsil ettiği iç sorun ile İsrail saldırganlığının temsil ettiği dış sorun olmak üzere iki boyutlu bir kriz olarak nitelendiren Şeyh Naim Kasım, bazı yerel unsurların İsrail’i manipüle etme çabalarına karşı uyarıda bulundu ve içeride düşmanı haklı çıkaracak adımlardan kaçınmaları gerektiğini söyledi.

Halkı, dış tehditler çözülmeden ulusal güvenlik stratejisi tartışmalarına geçilmemesi konusunda uyararak, İsrail’in desteğine güvenmenin faydasız olduğunu vurguladı; tüm Lübnanlı Müslümanlar ve Hıristiyanları ulusun inşasına birlikte katılmaya çağırdı.

ABD, Lübnan'ı İsrail'e devretmeye hazır'

Şeyh Naim Kasım, hükümetin alternatif bir savunma imkânı yokken Lübnan’ın askeri kapasitesinden neden feragat etmek istediğini sorguladı ve ABD’nin ülkeyi tamamen İsrail’in kontrolüne devretmeye hazır olduğunu ileri sürdü:

"Hükümet, alternatif bir savunma imkânı yokken neden Lübnan'ın askeri gücünden vazgeçmek istiyor? ABD, Lübnan'ı tamamen İsrail'e devretmeye hazır. ABD ile düşmanın tek bir amacı var: Lübnan'ın gücünü elinden alıp, onu Büyük İsrail projesi için kolay bir hedef haline getirmek.''

Bu bağlamda Şeyh Naim Kasım, Washington’un Lübnan’a yönelik taahhütlerini geri çektiğini ve önceliğin düşmanın barışçıl veya askeri adımlarından önce partiyi silahsızlandırmak haline geldiğini savundu.

Batı’nın Lübnan’a değil, yalnızca İsrail’e odaklandığını vurgulayan Şeyh Naim Kasım, “Lübnan bizim toprağımız, geleceğimiz ve nesillerimizin güvenliğidir. Baskılara boyun eğmeyecek ve asla teslim olmayacağız” ifadelerini kullandı.

'Katar'a yönelik saldırı, "Büyük İsrail" projesinin bir uzantısı'

Hizbullah Genel Sekreteri Şeyh Naim Kasım, İsrail’in Katar’a yönelik saldırısı ve Hamas liderlerine düzenlenen suikast girişimini değerlendirirken, bu operasyonu “Amerikan onayıyla yürütülen, tam teşekküllü bir İsrail-Amerikan saldırısı” olarak nitelendirdi.

Şeyh Naim Kasım, Katar’daki Hamas liderlerini hedef alan saldırının göz ardı edilemeyecek ölçüde tehlikeli ve uluslararası hukuka aykırı olduğunu vurgulayarak, Hizbullah’ın bu saldırıya karşı Katar’ın yanında durduğunu belirtti.

Bu olayın münferit bir saldırı olmadığını, aksine “Büyük İsrail” projesinin ayrılmaz bir bileşeni olduğunu ifade etti:

''İki yıldır düşman, Gazze ve Batı Şeria'da “Büyük İsrail” projesiyle adım adım ilerliyor ve Katar'a yönelik saldırı, Nil'den Fırat'a uzanan bu projenin bir parçası. Netanyahu'nun açıklamalarını dinlemediniz mi? Bu projeyi geciktiren tek şey Direniş'in devamlılığı, ısrarıdır; Filistin'de, Lübnan'da ve dahası bölgede teslim olmayı reddetmesidir.''

Genel Sekreter, direnişin sürdürülmesinin projenin geciktirilmesindeki en temel faktör olduğunu işaret ederek, Arap ülkelerine bir soru yöneltti:

“Direniş sona ererse siz ne yapabilirsiniz? Direnişi desteklemeyenker baskı uygulamaktan ve pasif direnç göstermeyi bıraksın çünkü İsrail’e karşı koyabilecek tek etkin güç, direnişin kendisidir. En azından Direniş'i sırtından bıçaklamayın veya İsrail'in yanında yer almayın. Yapmanız gereken en asgari şey budur!” 

Genel Sekreter konuşmasını şu sözlerle sürdürdü:

''Arap devletlerine soruyorum: Neden Direnişi mali, siyasi, sosyal, medyada veya uluslararası forumlarda desteklemiyorsunuz? Düşman Direnişi ortadan kaldırırsa (ki bunu yapmayacaktır), sıra size gelecektir.''

'Filistinliler direnişi sürdürmeyi ve yaşamayı seçecek'

Ayrıca, Şeyh Naim Kasım, Filistin davasını destekleyen ve birliği savunmak için ağır sorumluluklar üstlenen “büyük ve cesur Yemen”i özel olarak övdü; Filistin’i savunmanın, İslam ümmetinin birliğinin en yüksek tezahürü olduğunu vurguladı.

Şeyh Naim Kasım, Filistin meselesinin İslam dünyasının birliğini doğrudan simgeleyen merkezi bir konu olmaya devam ettiğini ifade etti.

Filistin’e yönelik süregelen İsrail saldırganlığına dikkat çeken Şeyh Naim Kasım, Gazze ve Batı Şeria’daki halkın, İsrail-Amerikan eksenine karşı direnişin yanında durması gerektiğini belirtti; Filistin halkının kararlılığını ve tüm zorluklara rağmen direnişi sürdürme kapasitesini öne çıkardı.

Hizbullah Genel Sekreteri ayrıca, işgal altındaki Kudüs’te gerçekleştirilen Ramot Operasyonu'nu, Filistinlilerin cesaret ve irade göstergesi olarak nitelendirdi ve komplolar ne kadar yoğun olursa olsun, Filistin halkının yaşamaya ve direnişi sürdürmeye devam edecek güce sahip olduğunu teyit etti.(YDH)



Yeni yorum ekle