İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Genel Sekreteri Ali Laricani, Lübnan merkezli Al Mayadeen TV’ye verdiği özel röportajda gündemdeki konuları değerlendirdi.

Welayet News  - Laricani, İran’ın Lübnan ve Irak ile ilişkilerini kardeşçe, dostane, güçlü ve stratejik olarak nitelendirdi.

Irak’a gerçekleştirdiği ziyaret hakkında Laricani, ‘’Bağdat'ta, iki ülkede güvenlik, istikrar ve barışı sağlama çabalarına odaklanan bir güvenlik anlaşması imzaladık ve bu, bölgesel iş birliğinin gerçekliğine dair genel bakış açımızdır.’’ dedi.

Laricani, ABD’nin bölgesel politikasını eleştirerek, şunları kaydetti:

‘’Amerikalıların öfkesi, bölgesel güvenliği sağlama konusundaki görüşlerinden kaynaklanıyor; Trump güç yoluyla barışı tesis etmek istediğini söyledi; bizim görüşümüz ise tamamen farklı.

Bölgedeki güvenlik, ülkelerin bağımsızlığı, güçleri ve egemenliklerine saygı yoluyla sağlanmalıdır; bir ülkenin diğerine teslim olmasıyla değil.’’

Lübnan ziyaretini de değerlendiren Laricani, ‘’Beyrut'taki görüşmelerimiz gayet olumlu geçti; Lübnan bizim için kardeş bir ülkedir; Her koşulda Lübnan’ın yanında olduk, her zaman bu ülkeyi ve direnişini savunduk. Direniş, bölge ülkeleri için büyük bir sermayedir ve her ülke kendi sistemine göre kararlar alır ve biz buna müdahale etmeyiz.’’ ifadesini kullandı.

Ali Laricani sözlerine şöyle devam etti:

‘’Direniş meselesi sadece ‘Şii’ veya ‘Sünni’ ile sınırlı değildir; Direniş herkes içindir ve biz mezhebe ait değil.

Sünni bir direniş olan Hamas'ı ve ‘Şii’ bir direniş olan Hizbullah'ı savunuyoruz; yani duruşumuz mezhepçilikle alakalı değil.

Direniş, İslam ümmeti için büyük bir sermayedir ve nerede olursa olsun desteklenmelidir, ancak bunu müdahale için bir bahane olarak kullanmıyoruz.

Seyyid Hasan Nasrallah şehit edildiğinde herkesin cenaze törenine katıldığını gördük; Bu, direnişin Müslümanlara ait olmadığını gösteriyor. Çünkü Hıristiyanlar da direnişe katılmıştır.’’

Laricani, siyonist rejimin 14 yıldır İran İslam Cumhuriyeti’ni yıkmak için planlar yaptığını ancak bunda başarısız kaldığını, hedeflerinin halkı sokağa dökmek olduğunu ama İran halkının hatta muhalefetin bile bu tuzağa düşmediğini vurguladı.

Laricani, Netanyahu’nun bölgedeki bazı ülkelerin İran’a karşı yanında olacağını düşündüğünü ancak tüm İslam dünyasının, aradaki sorunlara rağmen, İran’ın yanında saf tuttuğunu belirtti.

‘’Netanyahu, hem stratejik hem de taktiksel olarak hedeflerine ulaşamadı; savaşı kendisi başlattı ve durdurulması çağrısında bulundu. Siyonist rejimin herhangi bir saldırısına güçlü bir şekilde yanıt vermeye her zaman hazırız’’ diyen Laricani, İsrail rejiminin bölgenin istikrara kavuşmasına izin vermeyeceğini vurguladı.

Laricani, nükleer müzakerelere ilişkin de, Washington güç dayatmaya devam ettiği sürece sonuç alınamayacağını belirtti. Bazı Arap ülkelerinin ABD’ye yakın görünse de Çin ve İran’la ilişkileri çeşitlendirmek istediğini kaydetti.

Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Genel Sekreteri, Tahran-Şam ilişkilerine dair, ‘’Suriye ile ilişkilerin normalleşme olasılığı var ve bunun tamamen dışlandığını söylemiyoruz, ancak Suriye’deki mevcut sistemin atacağı adımlara bağlı. Suriye'deki mevcut durum çok kaotik ve net bir düzenleme yok; İsrail çok fazla müdahale etti, durumun gelecekte nereye varacağını göreceğiz.’’ değerlendirmesinde bulundu.