Irakçi: İsrail’in Saldırısı ABD’nin Desteği Olmadan Mümkün Değildi
İran Dışişleri Bakanı Seyyid Abbas Irakçi, Tahran’daki yabancı ülkelerin büyükelçileri ve temsilcileriyle yaptığı toplantıda, son gelişmelerle ilgili şu açıklamalarda bulundu:
Welayet News - Bugün İsrail rejiminin İran’a yönelik açık saldırısına dair bazı açıklamalarda bulunmak istiyorum.
Siyonist rejim, hiçbir ön uyarı olmadan İran’daki çeşitli hedeflere saldırarak topraklarımıza açıkça saldırıda bulundu. Bu saldırılar, özellikle Natanz nükleer tesislerini ve Tahran başta olmak üzere çeşitli şehirlerdeki sivil alanları hedef aldı. Bu saldırılar sonucunda çok sayıda sivil vatandaş şehit oldu.
Bu saldırılar, ABD ile nükleer müzakerelerimizin sürdüğü bir dönemde gerçekleşti. Bugün, müzakerelerin altıncı turunun başlaması planlanmıştı.
İsrail rejimi, uluslararası hukuku çiğnemekte hiçbir sınır tanımıyor. Sadece Gazze’de değil, Filistin’de kadınlar ve çocuklar katledildi, insan hakları ve tüm uluslararası normlar ihlal edildi. Bu kez de nükleer tesislere saldırarak, uluslararası hukukun yeni bir kırmızı çizgisini aştılar. Oysa bu tür tesislere saldırı, hangi koşulda olursa olsun, yasaktır.
Ne yazık ki BM Güvenlik Konseyi bu konuda sessiz kalmıştır. Bu saldırıyı kınayan ülkelere teşekkür ederim; ancak ne yazık ki bazı Avrupalı ülkeler, İsrail’i kınamak yerine İran’ı suçlamayı tercih ettiler.
Bu saldırılara karşılık olarak meşru savunma hakkımızı kullandık. Bu, her ülkenin doğal hakkıdır ve Silahlı Kuvvetlerimiz bu karşılığı iki gece önce vermeye başladı.
İşgal altındaki Filistin topraklarında askeri ve ekonomik hedeflere yönelik balistik füze saldırılarımız, sadece meşru savunma amacı taşımaktadır. İlk gece yalnızca askeri hedefler vuruldu. Ancak İsrail rejimi dün gece ekonomik hedeflere yönelince, biz de buna karşılık vererek ekonomik hedefleri hedef aldık.
İsrail’in Asaluye’ye saldırısı, açık bir saldırı ve son derece tehlikeli bir adımdır. Bu, çatışmaları Basra Körfezi’ne yayma girişimidir ve asıl amacı savaşın İran dışına taşınmasıdır. Bu bölgedeki herhangi bir askeri gelişme, tüm dünyayı etkileyebilir. Uluslararası toplumun bu vahşeti durdurmak için harekete geçmesini umuyoruz.
İran, meşru savunmasına kararlılıkla devam edecektir. Natanz nükleer tesislerine yapılan saldırı hakkında Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı Başkanı'ndan olağanüstü toplantı talep ettim. Toplantı, Pazartesi günü gerçekleşecek. Umarım bu toplantıda, nükleer tesislere yapılan saldırının açıkça kınanması sağlanır.
Bizim beklentimiz, Siyonist rejimin bu saldırı nedeniyle sadece kınanması değil, aynı zamanda cezalandırılmasıdır. Eğer uluslararası toplum bu kırmızı çizgilerin aşılmasına sessiz kalırsa, bunun bedelini tüm ülkeler ödeyecektir.
Bizim açımızdan, İsrail rejiminin İran’a yönelik bu saldırısı, ABD’nin onayı ve desteği olmadan gerçekleşemezdi. Bölgede bulunan Amerikan kuvvetlerinin bu saldırılara destek verdiğine dair elimizde güçlü deliller var. Bu süreci dikkatle takip ettik ve çok sayıda belge ve kanıt elde ettik. Ancak en açık kanıt, Trump’ın açıklamalarıdır. Trump, açıkça bu saldırılara destek verdiğini ve yeni aşamaların geleceğini duyurdu. Bu nedenle, ABD bu saldırıların ortağıdır ve sorumluluğunu üstlenmelidir.
Biz bu saldırılara cevaben hedeflerimizi yalnızca İsrail toprakları içinde belirledik. Savaşı başka ülkelere yaymak gibi bir niyetimiz yoktur — bize dayatılmadıkça. Biz diplomasi yürütürken saldırıya uğradık. Bu nedenle, yaptığımız savunma meşrudur ve kararlıdır. Saldırılar durursa, bizim karşılıklarımız da duracaktır.
Bugün Muskat’ta yeni bir müzakere turu yapmamız planlanıyordu. Biz nükleer programımızın barışçıl olduğuna güveniyoruz. Ancak bu müzakerelerin amacı, İran’ı nükleer haklarından mahrum etmekse, böyle bir anlaşmayı kabul etmemiz mümkün değildir.
Şimdiye kadar beş tur müzakere yaptık. Bugün altıncı turda, kendi teklifimizi sunacaktık. ABD’nin sunduğu öneriler bizim açımızdan kabul edilebilir değildi. Biz farklı bir teklif sunmak istiyorduk ve bu teklifin, müzakereleri ileri taşıyabileceğine inanıyoruz.
İsrail’in müzakere istemediği çok açık. İran’a saldırmaları da zaten bunu gösteriyor. Geçmiş yıllarda da aynı şeyi yaptılar. Örneğin, 1400 yılı (2021) baharında, biz Viyana’da nükleer anlaşmayı canlandırmak için müzakere yürütürken, İsrail Natanz tesislerine sabotaj düzenledi. O zaman da, biz yanıt olarak uranyum zenginleştirmemizi %60’a çıkardık.
Bugün de yaptıkları şey müzakereleri sabote etmeye yöneliktir. Üzücü olan, ABD’nin bu saldırılarda İsrail’le işbirliği yapmasıdır. Son iki gün içinde ABD’den çeşitli kanallardan mesajlar aldık: “Biz saldırıya karışmadık” dediler. Ama biz bu sözlere inanmıyoruz.
Eğer gerçekten karışmadılarsa, bunu kamuoyuna açık şekilde ilan etsinler. Gizli mesajlar yeterli değildir. ABD, net bir şekilde tutumunu açıklamalı ve nükleer tesislere saldırıyı kınamalıdır.
Beklentimiz, ABD’nin bu çatışmadan kendisini çekmesi ve uluslararası toplumun İsrail’in saldırılarına karşı durmasıdır. Bu, bölgede barışın sağlanmasının en iyi yoludur.
Yeni yorum ekle