Tahran’ın Diğer Kozu: Hürmüz Boğazı

Per, 18/04/2024 - 08:35

Dünya, İran’ın düzenlediği “Gerçek Vaat” operasyonuna odaklanırken, Tahran’ın bir başka önemli kozu gözlerden kaçıyor gibi görünüyor. Tahran'ın başlıca petrol üreticisi ülkelerin petrol ihracatında önemli bir geçiş yolu olan Hürmüz Boğazı'nı abluka altına alma olasılığı Batı’da tedirginlik yaratıyor.

Welayet News  - Orta Doğu'daki gerilim eşi benzeri görülmemiş gelişmelerle tırmanırken, çatışmaların yayılması tehlikesine, Hürmüz Boğazı üzerinden yapılan küresel petrol sevkiyatının sekteye uğraması endişeleri de eklendi.

Dünya cumartesi gecesi olacaklardan habersizce Tahran’ın Tel Aviv’e vereceği yanıtı beklerken, günün erken saatlerinde Batı’nın hesap etmediği bir gelişme yaşandı. İran Devrim Muhafızları bir helikopterle Hürmüz Boğazı’ndan geçmekte olan İsrailli milyarder Eyal Ofer'e ait, Portekiz bandıralı MSC Aries'e indi ve gemiyi 25 kişilik mürettebatıyla İran sularına götürdü. El koyma eylemi Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) kıyı şeridinin 80 km kuzeydoğusundan meydana geldi. İsrail Dışişleri Bakanı Israel Katz, geminin bir Avrupa Birliği (AB) üyesine ait olduğunu söyleyerek Brüksel’in Devrim Muhafızları'nı “terör örgütü” olarak tanımlamaya ve İran'a yaptırım uygulamaya çağırdı.

‘UÇAK GEMİLERİNE SALDIRIDAN DAHA TEHLİKELİ’

Çok Kutuplu Dünya siyasetinin önde gelen savunucularından Brezilyalı duayen gazeteci Pepe Escobar, MSC Aries’a el konulmasına atıfta bulunarak, Tahran’ın cumartesi günkü operasyonlar zincirine “Batı’yı yanlış yönlendiren ustaca bir hamleyle” başladığını yazdı. Escobar, Devrim Muhafızları’nın İsrail gemisine el koymasını şu sözlerle yorumladı: “ABD-İsrail korku pornosu, tehlikeli Batılı istihbarat birimlerinin körüklediği listelerin dışına çıkınca, Devrim Muhafızları hızlı ve beklenmedik bir yan hareket yaparak Hürmüz Boğazı yakınında İsrail'e ait bir konteyner gemisini ele geçirdi. Bu son derece zarif bir manevraydı. Kolektif Batı’ya Tahran'ın Hürmüz Boğazı'nı elinde tuttuğunu hatırlatıyordu. Bu gerçek, tüm Batı ekonomisinin iskambilden evi için Batı Asya'daki "uçak gemilerine" yapılacak herhangi bir sınırlı saldırıdan çok daha tehlikeliydi. Zaten bu da oldu.”

KAYNAYAN DENİZLER

Yemen Ensarullah hareketinin 19 Kasım’da başlayan Kızıldeniz, Babülmendep Boğazı, Umman Denizi ve hatta son zamanlarda Hint Okyanusu’na uzanan operasyonları küresel deniz ticaretini krize sokarak, Batılı donanmaların bölgeye yığılmasına yol açtı. Buna ek olarak son aylarda Somalili korsanların oluşan kaotik ortamdan faydalanıp, Afrika Boynuzu açıklarında yeniden faaliyete geçmesi de bu sıcak sularda küçümsenemeyecek yeni bir baskı unsuru oluşturdu. Korsanlar son olarak 14 Nisan’da, geçen ay Mozambik'ten BAE'ye giderken ele geçirdikleri Bangladeş bandıralı MV Abdullah adlı gemiyi serbest bırakmak için 5 milyon dolar fidye aldı.

‘BATI İÇİN ÇATIŞMADAN DAHA BÜYÜK BİR RİSK’

Global Data sitesinin uzman savunma analisti Tristan Sauer'e göre İran'ın “Gerçek Vaat” operasyonuyla aynı gün Hürmüz Boğazı'nda İsrail bağlantılı bir gemiyi ele geçirmesi "İran ile bölgedeki diğer güçler arasında doğrudan çatışma riskinden daha büyük" bir tehlike oluşturuyor. Sauer, Naval Technology'ye şunları söyledi: "Hürmüz Boğazı, sivil varlıkların kaçırılması ve sabote edilmesi gibi asimetrik taktiklerin geçmişteki etkinliği nedeniyle uzun zamandır İran'ın siyasi kazanç için baskı uygulayabileceği kritik bir kilit noktası olarak görülüyor."

‘KÖRFEZ ÜLKELERİNİN LİMANLARINA ERİŞİLEMEZ’

Aynı yayına konuşan Freightos’un Araştırma Başkanı Judah Levine, "Kızıldeniz trafiğine yönelik İran destekli devam eden saldırıların yanı sıra bu olay, konteyner endüstrisi için bir başka potansiyel zorluk teşkil ediyor." açıklamasını yaptı. Levine, Hürmüz Boğazı’nın kapatılması durumunda olabilecekleri şu ifadelerle dile getirdi: "Bu tür saldırılar devam eder, genişler ya da İran Hürmüz Boğazı'nı tamamen kapatmaya kalkarsa Orta Doğu konteyner akışları bundan çok güçlü şekilde etkilenecektir. Boğazın kapatılması halinde Kuveyt, Irak ve BAE limanlarının çoğu erişilemez hale gelecektir. Kızıldeniz limanlarına erişimi zaten zor olan Suudi Arabistan, Körfez limanlarına ulaşımının da kesildiğini görecektir."

‘TAHRAN, ASİMETRİK SAVAŞI SÜRDÜRECEK’

Uzmanlara göre İran'ın Hürmüz Boğazı'nda (ya da vekilleri aracılığıyla Kızıldeniz ve Aden Körfezi'nde) deniz saldırılarını arttırıp arttırmayacağı Tel Aviv’in Tahran'ın “Gerçek Vaat” operasyonuna yanıt verip vermeyeceğine bağlı. Sauer’a bakılırsa İran, muhtemelen bu tip asimetrik savaş kabiliyetlerine güvenmeye ve yatırım yapmaya devam edecek, “zira bu eylemlerin bölgesel ya da uluslararası süper güçlerle büyük bir gerilime yol açma olasılığı, hafta sonu görüldüğü gibi doğrudan çatışmalara kıyasla daha düşük görülüyor."

Kaldı ki şu ana kadar 33 binden fazla Filistinli öldürülse de İran'ın operasyonunun ardından Batı bir kez daha İsrail'in arkasında toplandı ve ABD Başkanı Biden, İsrail’in olası misillemesine yeşil ışık yakmasa da Washington’ın Tel Aviv’e verdiği "demir gibi" desteği yineledi. Bu sebeplerden ötürü Sauer şu sonuca varıyor: “Yüksek yoğunluklu bir savaşın ABD'nin doğrudan müdahalesine yol açması muhtemel olduğundan, İsrail'e yönelik asıl tehdit İran ve Direniş Ekseni içindeki vekillerinin asimetrik savaş tekniklerini kullanarak birlikte çalışmasından kaynaklanıyor.”

PETROLÜN YÜZDE 30’U HÜRMÜZ’DEN GEÇİYOR

JP Morgan’a göre piyasalar, deniz yoluyla taşınan petrolün yaklaşık %30′unun geçtiği Hürmüz Boğazı’nda aksamaya yol açabilecek İsrail ile İran arasındaki askeri gerilimlerin daha da tırmanması riskini değerlendirmeye devam ediyor. Yatırım devine bakılırsa salı günü petrol, İran’a yaptırım söylentilerinin etkisiyle yükselişe geçti. Lipow Oil Associates Başkanı Andy Lipow, Hürmüz Boğazı’nın kapatılmasının Brent ham petrol fiyatlarının 120 ila 130 dolar aralığına yükselmesiyle sonuçlanacağını söyledi.

Royal Bank Canada’nın Küresel Emtia Stratejisi ve Orta Doğu ile Kuzey Afrika Araştırmaları Başkanı Helima Croft, CNBC’ye verdiği demeçte İran’ın Hürmüz Boğazı’nı kapatmayacağını düşündüğünü aktardı fakat Tahran, ülkenin askeri yetenekleri göz önüne alındığında, “bölgedeki enerji altyapısına, gemilere dolayısıyla küresel ticarete önemli zararlar verebilir” diye ekledi. Croft’a göre İran kıyılarındaki demirleme yerlerini gemilerle doldurmak istemeyecektir fakat bu suları “sürekli bir kaos halinde tutabilir.”/aydınlık



Yeni yorum ekle