Velayeti’nin Rusya ziyaretinin en önemli hedefi nedeydi?

Pt, 16/07/2018 - 23:34

Batı Asya uzmanı Saadullah Zarii’nin belirttiğine göre, İran ve Rusya arasındaki stratejik işbirliği ikili ve karşılıklı bir ihtiyaca dayanıyor, zira her iki ülke de kendi ulusal ve bölgesel egemenliğini yeniden şekillendirmektedir.

Welayet News - İslam İnkılabı Rehberi dış politika danışmanı Ali Ekber Velayeti, geçen Çarşamba, İslam İnkılabı Liderinin ve Cumhurbaşkanı Ruhani’nin mesajlarını Rusya Devlet Başkanına iletmek için Moskova’ya gitti. Bu ziyaret, Amerika’nın anlaşmadan çekildiği ve İran’a karşı bir takım yaptırımları uygulamak istediği, dolaysıyla da Doğuya dönük politikanın icra edilmesinin önemini arttırdığı şartlarda gerçekleşirken, Tahran ve Moskova arasında bölgesel meselelerde, özellikle Suriye gelişmelerinde yakın bir işbirliği bulunuyor.

Dr. Velayeti’nin Moskova ziyaretinin çeşitli boyutlarını, İran ve Rusya’nın bütün alanlardaki işbirliğini irdelemek için üniversite hocası ve Batı Asya uzmanı Saadullah Zarii ile söyleşi yaptık. Söyleşinin metnini ilginize sunuyoruz.

Saadullah Zarii, Ali Ekber Velayeti’nin Rusya ziyaretinin önemine ilişkin şu değerlendirmede bulundu: “İran, Rusya Devlet Başkanıyla görüşme talebinde bulunduktan bu ziyaret gerçekleştiği zamana kadar bir hafta sürdü. Bu, Rusların Batı Asya’daki önemli ve güvenilir bir ülke olarak İran’a verdiği ehemmiyeti göstermektedir. Burada, İran ve Rusya’nın ilişkilerini stratejikleştirme yönünde hayati bir adımın atılması, yani ihtiyaçları karşılayabilecek uzun soluklu bir işbirliği çerçevesine varılması bu ziyaretin en önemli konusunu teşkil ettiğini söylemek gerekir. Aslında, bu işbirliği güvenlik ve askeri ilişkilerle sınırlı kalmamalı, belki iki ülkenin değişik alanlardaki ihtiyaçlarını karşılayabilmesi için ekonomik, siyasi, kültürel ve diğer alanları da kapsaması gerekir.

Doğunun kapısı açık

Batı Asya uzmanı, Dr. Velayeti’nin Kremlin yetkilileri tarafından karşılanmasına işaretle, şöyle dedi: “Bu konu, Batı’nın İran İslam Cumhuriyetine karşı baskıları sürerken ve hergün bir bahane ile Tahran’a yeni bir baskı getirmek için çırpınırlarken, Doğu kapısının İran İslam Cumhuriyetine açık olduğunu gösteriyor ve Tahran, Amerika ile müttefiklerinin girişimlerine rağmen,ilişkilerini güçlü ülkelerin bulunduğu Asya ile önemli bir noktaya taşıyabilir ve bu günlerde Amerika tarafından şahit olduğumuz ekonomik tehditler de böylece ortadan kalkmış olur. O yüzden, Dr. Velayeti’nin Rusya ziyareti bu hedefin temin edilmesi doğrultusunda önemli bir adım sayılıyor”.

Tahran ve Moskova’nın ikili ihtiyacı           

Zarii, ‘İran ve Rusya arası stratejik işbilirliği karşılıklı bir ihtiyaç mı?’ sorusuna cevaben, şunları belirtti: “Her iki ülkenin de bu işbirliğine ihtiyacı var, zira İran ve Rusya kendi ulusal ve bölgesel egemenliğini yeniden dizayn etme halindeler. Diğer bir değişle, Rusya bölgede ekonomisini ihya etme, güvenlik ve siyasi pozisyonunu sabitleştirme halindedir. Bunlar, İran için de geçerli olan özelliklerdir. Yani İran da kendi ekonomisini yapılandırma ve etrafında yaşanan gelişmeleri yönetme halindedir. Bu konular, İran ve Rusya arasında ciddi bir ilişkinin kurulmasına neden olmaktadır”.

 

Yol haritasına göre harekete geçmek

 Suriye gelişmelerinde İran ve Rusya’nın işbirliği, Amerika, siyonist rejim ve Arabistan’ın bu tür bir işbirliğine karşı çıkmalarıyla ilgili olarak da Zarii, şu değerlendirmede bulundu: “Bu karşı çıkmalar her zaman olmuştur ve yeni bir şey değil. Ruslar da bu tür muhalefetlere önem vermediklerini göstermişlerdir.  Aslında, İran ve Rusya kendi girişimlerini müşahhas bir gündem, net bir taplo ve yol haritası çerçevesinde yürütüyorlar. Bu girişimler, kabul edilebilir olan hukuki ve siyasi bir çerçeveye göre gerçekleşmektedir. Bu hususta bir takım muhalefetler oluyor, çünkü Batılılar ne Rusların kendi güçlerini yeniden kurmalarına, ne de İran İslam Cumhuriyetinin daha fazla güçlenmesine muvafıklar. Onlar, doğal olarak muhalefetlerini yapıyorlar ancak, bu muhalefetler İran ve Rusya işbirliğini etkileyecek mi? Cevap olarak denilebilir ki, şimdiye kadar etkilediği oranda gelecekte de etkileyebilir. Fakat Batı’nın İran ve Rusya işbirliği üzerindeki etkisini zayıf bir etki olarak değerlendirirsek, gelecekte de böyle olacağı aşikardır”.

İşbirliğinin stratejikleştirilmesi

Batı Asya uzmanı, İran ve Rusya arasında ekonomik, ticari ve saire alanlarda işbirliğini geliştirmenin zarureti hakkında, şunları ifade etti: “Son yıllarda, dahili kulislerde Tahran ve Moskova ilişkilerine yönelik yapılan eleştirilerden bir tanesi, şuydu: İran’ın Rusya ile olan ilişkileri tek boyutlu ilişkilerdir ve bu ilişkiler sadece güvenlik – askeri alanlarla, o da bölgesel düzeyde sınırlı kalmıştır. Dolasıyla bu tür ilişkiler, ideal değil ve kırılgandır, hatta İran’ın güvenlik ve askeri ilişkilerini sorunlu hale getirebilir. Dr. Velayeti’nin Moskova ziyareti, bu meseleye dönük yapılan girişimlerden biridir. Bu ziyaret ardından İran ve Rusya işbirliğinin bir paket halinde olması bekleniliyor. Hakikatte, Tahran Rusya’yla ilişkilerini her alanda stratejikleştirmenin adımlarını atmaktadır. Şunu da belirtmeden geçmeyelim; İran, Çin ve Hindistan ile ilişkilerini stratejikleştirmek için istişare halindedir. Diğer ülkelerle ilişkilerin stratejikleştirilmesi İran ve Batı Asya için istikrarlı  bir vaziyet sağlayarak bölge sorunlarını çözebilir”.

Uluslararası potansiyellerden yararlanılması

Zarii, İran İslam Cumhuriyeti’nin ‘ne Doğu ne Batı’ politikasıyla ilgili, şöyle dedi: “Bu politika, sultanın reddedilmesi ve yabancı güçlerin ülke üzerinde tek teraflı olarak nüfuzunun nefyedilmesi demektir. Bugün bir Batı ve şekillenmemiş bir dünya ile karşıkarşıyayız. Şekillenmemiş dünyadan kasıt, Çin, Rusya ve Hindistan havzasındaki seyyal bölgeler ve genel olarak Asya, Afrika ve Latin Amerika’dır. Bu bölgelerde Doğunun sultası esasen söz konusu değil. Bizim söylemek istediğimiz şey, bölgenin ve kendi sorunlarımızı çözüme kavuşturmak için diğer ülkelerle stratejik işbirliği ile ilgilidir. Bu konuda şüphe yoktur ki, İslam Cumhuriyeti’nin takviye edilmesi ve ona yönelik düşmanlıkların boşa çıkarılması için uluslararası potansiyellerden istifade edebilmemiz gerekir. Bu mevzunun ‘ne Doğu ne Batı’ politikasıyla çelişen hiçbir yönü yoktur”.

Negativ propagandalar   

Zarii, Doğu’ya dönük politikanın Doğulu güçlü devletlerin ülke üzerinde sulta kurmasıyla sonuçlanacağını öne sürenlere cevaben de şunları belirtti: “İran’ın Asyalı güçlerle ilişkileri konusunda ülkede bir tür negativ ve kasıtlı propaganda ile karşıkarşıyayız. Bu propaganlar İran’ın ve Asyalı ülkelerin güçlenmesine muhalif olanlar tarafından yapılmaktadır. Onlar Batıcı görüşlerini gizleyerek ve bazı kelimeleri, tarihsel olayları ve belgeleri kullanarak, Rusya veya Çin’in ülkeye musallat olma karşında kendilerini kaygılı göstermeye çalışıyorlar ancak, öne sürdükleri kanıtları incelediğimizde farkına varıyoruz ki İran ve Rusya ya da İran ve Pekin ilişkilerine yönelik gösterdikleri hassasiyeti, İran ve İngiltere ilişkilerine gelince asla göstermiyorlar. Halbuki İran’a karşı İngiliz düşmanlığı şu an sari ve cari olan bir düşmanlıktır. Yani şu anda İngilizlerin birçok konuda İran’ın ulusal çıkarlarına karşı sabotajlarına tanık olmaktayız. Buna Amerikalılar ve Fransızlar da dahildir. Oysa, en asından son yüz yıl içinde İran’ın Rusya, Çin ya da Hindistan ile ilişkilerinde olumsuz ve karanlık hiçbir noktaya şahit olmuş değiliz.

Yönlendirilmiş zihniyet               

Son olarak, ülke çıkarlarının temin edilmesinin Batı ile işbirliğinden geçtiğini düşünen kimseleri eleştiren Zarii, “Bu kimseler yönlendirilmiş bir zihniyete sahipler. Bu maceranın perde arkasında, çeşitli yöntemlerle “Doğu ile stratejik işbirliği”nin kötümserliğini pompalama halinde olan sürmürgeci mahfiller bulunuyor” diye anımsattı.                   

            

Kaynak:Mashregh News

Çeviri:Mehmet Gönül

Welayet News

Tags: 


Yeni yorum ekle