Moskova’ya çıkan çift şeritli yol: Bir kefede Netanyahu diğerinde Velayeti

Ct, 14/07/2018 - 09:45

Artık mesele bir noktadan sonra İran’ı Ortadoğu’da bloke etme hedefine kilitlendiği için Suriye ile İran dosyalarında adımlar ardışık gidiyor. Rusya’nın izleyeceği strateji önemli. Rusya, İsrail’e verdiği ‘güvence’ ile İran’la ortaklığı gözden çıkarmıyor. Zaten İsrail’e güvencenin güvencesi de o ortaklık.

ABD Başkanı Donald Trump, NATO müttefiklerini ‘pataklama’ turnesine çevirdiği Avrupa temaslarında bir şey daha yapıyor: İran’a karşı kasıma doğru estirmeyi düşlediği büyük fırtına için rüzgâr biriktiriyor.

AB üyeleri, İran’la iş yapan Total gibi firmalara yaptırımlardan muafiyet beklese de nafile. Trump’ın esneyeceği yok. Çünkü hırlama yeteneği Yaşlı Kıta’nın efendilerinden daha fazla. Asıl pazarlık, 16 Temmuz’da Helsinki’de Trump ile Rusya lideri Vladimir Putin’in kallavi dosyalarla baş başa oturacağı masada dönecek. Pazarlığın bir ayağında İran, diğer ayağında Suriye. Putin, İran’a yaptırımları fırsatlara çevireceğinden muhtemelen Trump’ın dayatmalarını umursamayacak. Haliyle sürprizlerin geleceği dosya Suriye.

Rus gazetesi Nezavisimaya, ABD-İsrail kampına kaydıkça İran’la ortaklığın Rusya için riskli hale geleceğini yazdı. İsabet oranı düşük bir tespit. Rusya gibi bir ayağı doğu diğer ayağı batıda olan bir aktör için ‘tartışmalı’ ya da ‘riskli’ ilişkiler kullanışlı birer kart sayılır. Bu çaptaki aktörler için çelişkili ilişkiler yeni manevra alanlarına çıkan dar geçitlerdir. Geçmesini bilene.

Zirve öncesi Rusya’nın nasıl bir oyun sergileyeceğine dair bazı emareler görüldü. 6 Temmuz’daki yazımda, Rusya’nın ABD-Ürdün-İsrail üçgeninde yürüttüğü pazarlıkların Suriye’ye yansımalarına değinmiştim. Suriye’nin güneyinde, İran bağlantılı unsurların sınırlardan uzak durmasına karşılık İsrail ve ABD, Suriye ordusunun operasyonlarını engelleme tehdidinden geri adım attı. En önemlisi, ABD’nin Amman Büyükelçisi’nin Amman Operasyon Odası’ndan destek alan silahlı örgütlere, “Bize bel bağlayarak hareket etmeyin” diye mesaj göndermesiydi. Yeni gelen bilgiler de İran’ın Suriye’deki unsurlarını çekmesi koşuluyla ABD’nin Rus çizgisine yaklaşabileceğine işaret ediyor.

Helsinki’nin önemi artınca diplomatik trafik de kızıştı. Rusya’nın tutumunu etkilemeye dönük hamlelerden biri İsrail diğeri İran’dan geldi. Bu yıl üçüncü kez Rusya’ya giden İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu, 11 Temmuz’da Putin ile görüştükten sonra şunları söyledi:

“40 yıldır Esad rejimiyle bir sorunumuz yoktu. Golan Tepeleri’ne tek bir mermi atılmadı. Bizi rahatsız eden başlangıçta IŞİD, sonra İran ve Hizbullah’ın oraya getirilmesi. İran’ın sınırlarımızda ya da Suriye’nin diğer yerlerinde olmasını kabul etmeyeceğiz. Fakat iki şeyin üzerinde duruyoruz: Füzeler ile İran’ın vekil güçlerinin sınırdan uzaklaştırılması.”

Netanyahu’ya göre Rusya, İran’ı sınırdan 80 km uzaklaştırdı.

Suriye ordusunun Dera’dan sonra Kuneytra’ya yani işgal altındaki Golan Tepeleri’ne yönelmesi karşısında İsrail’in kendisini tutması bu sözler ışığında biraz daha anlaşılır hale geliyor. Yani Rusya, İran ilintili unsurların güney cephesinden uzak durmasını sağladı, İsrail de “Esad’la sorunumuz yok” noktasına geldi.

Haaretz gazetesi Netanyahu’nun Putin’e kabul ettirmeye çalıştığı dört noktayı şöyle sıraladı:

– Suriye’den İsrail’e yöneltilen füze sistemleri kaldırılmalı.

– İran güçleri çekilmeli.

– Suriye, Golan’da 1974’te varılan ateşkesi korumalı.

– İsrail’in desteklediği Golan’daki cihatçılara zarar verilmemeli.

Netanyahu’ya, “Esad yönetiminin Suriye’de kontrolü sağlamasına karşı olmadıkları” mesajını verdirten mutabakatın İsrail için neyi ne kadar garanti ettiğini bilmiyoruz. Fakat İsrail’in isteklerinin tamamen karşılık bulması mümkün değil. Bir kere Rusya, Golan’daki işgal sürdüğü müddetçe Suriye’nin İsrail’e dostluğunu garanti edemez. Sadece çatışmasızlık rejiminin devamı için ağırlığını koyabilir. İran’ın tamamen çekilmesi meselesi de Rusya’yı zorlar. Bu konuda en gerçekçi beklenti İran ve Suriye ile paslaşarak ortak bir yaklaşımın geliştirilmesi. Zaten Hizbullah ve diğer milis güçlerinin Dera’dan uzak durması bu yaklaşımın bir sonucu.

Washington Post ise daha iddialı bir haberle dikkat çekti. Trump ile Putin arasında bir anlaşma taslağından söz eden gazeteye göre Suriye’de şiddete son verilmesi, böylece mültecilerin dönüşü ve siyasi bir sürecin başlaması öncelikli hedef olarak benimsenecek. ABD, Fırat’ın doğusundaki 2 bin 200 askeri çekecek. Suriye Demokratik Güçleri (SDG), Esad yönetimi ve Rusya ile çalışmaya teşvik edilecek. Rusya da Ürdün ve İsrail sınırlarındaki İran varlığını sınırlandıracak. Habere göre Washington’da bu konuda bölünme var. Mesela Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton, ABD’nin Tanaf’tan çekilmesinin İran’ın Suriye’den tamamen çekilmesi şartına bağlanmasını istiyor. Bolton, CBS’e demecinde de, “Stratejik mesele Esad değil İran” deyip İran’ın çekilmesine yardımcı olacak genişletilmiş müzakerelerden bahsetti. ABD’nin eski Şam Büyükelçisi Robert Ford ise İran tamamen çekilinceye kadar Tanaf’taki Amerikan askeri varlığının korunacağını öngörüyor. Helsinki’den gerçekten ne çıkacağını görmek için beklemekten başka şansımız yok.

Artık mesele bir noktadan sonra İran’ı Ortadoğu’da bloke etme hedefine kilitlendiği için Suriye ile İran dosyalarında adımlar ardışık gidiyor. Rusya’nın izleyeceği strateji önemli. Rusya, İsrail’e verdiği ‘güvence’ ile İran’la ortaklığı gözden çıkarmıyor. Zaten İsrail’e güvencenin güvencesi de o ortaklık. Tahran-Moskova ilişkilerinin son 40 yılına bakarak Putin’in Helsinki’de İran ve Suriye dosyalarını ayrı tutacağını söylemek mümkün. Zıtlıkları kendi stratejisinin önünü açmak için kullanıyor. İran’la İsrail’i, İsrail’le İran’ı birer adım geri attırırken ikisiyle de ilişkilerine halel getirmiyor. O yüzden, “Netanyahu, Putin’den ne kopardı” sorusu aynı günlerde Moskova’ya giden İran dini lideri Ayetullah Hamaney’in danışmanı Ali Ekber Velayeti’nin neyle döndüğü sorusuyla karşılık bulmalı. Putin’le görüşme sonrası Velayeti de iki önemli mesaj verdi:

– Rusya, Amerikan yaptırımlarını dinlemeyecek.

– Suriye’de işbirliği devam edecek.

Velayeti’ye göre Putin’le görüşme çok yapıcıydı; Rus lider, “Rusya, İran’daki 50 milyar dolar seviyesindeki petrol yatırımlarına devam edecek” dedi. Belki Velayeti’nin dediği gibi iki ülkeyi “stratejik ortak” olarak nitelemek abartılı olabilir ama bu diyalog, Moskova’nın İran’ı gözden çıkarmayacağının açık göstergesi. 4 milyar dolarlık yeni bir enerji anlaşmasından bahseden Velayeti ayrıca Rosneft ve Gazprom’la 10 milyar dolarlık anlaşmalar için görüşmelerin başladığı bilgisini verdi. Yani yaptırım tehdidiyle İran’dan vazgeçen batılı şirketlerin yerini Ruslar dolduracak. Rusya ile İran arasında ticaret bu yılın ilk dört ayında yüzde 36 artmış.

Suriye konusunda da Velayeti, “İran ve Rusya işbirliği yapmaya devam edecek. Putin Suriye’de İran ve Rusya arasında siyasi ve savunma işbirliğinin öneminin altını çizdi” dedi. Ve yakında İran, Türkiye ve Rusya liderlerinin Tahran’da buluşacağını hatırlattı.

Velhasıl İsrail ve ABD’nin Suriye’de Rusya’ya ihtiyacı var, Rusya’nın da İsrail ve ABD’yi belli bir çizgiye çekecek stratejiye. İsrail’in eski askeri istihbarat şefi Amos Yadlin’in, “Bugünlerde kimse Esad rejimini istikrarsızlaştıramaz. Bunu yapabilecek tek güç İsrail. Ve Ruslar bunu çok iyi biliyor” sözü bir yere kadar doğru. Doğrunun diğer yarısını İran’ın bölgedeki reddedilemez ve defedilemez rolü oluşturuyor. Tam bu dönemde Rusya’nın BM Büyükelçisi Vassily Nebenzia’nın çıkıp, “İran Suriye’de meşru bir güçtür” demesi bir gerçeğin teslimidir. İran’ın da Rusya ile uyumlu bir stratejiye ihtiyacı var. Hele yaptırımlar bir kasırga gibi gelmek üzereyken. 7 yılın sonunda “Esad gitmeli” diyen bütün dış aktörler Rusya ve İran’ın dediği noktaya geldi. Bu net bir sonuçtur. İran’ı Suriye’ye getiren motivasyon kendisiyle müttefik olan bir rejimin korunmasıydı. Süreç bu hedefi daha da reel kılacaksa İran, Rusya ile uyumlu bir pozisyona hayır demez. Yani İran’ın çekilmesi ABD’nin çekilmesini beraberinde getirecekse İran görünmezlik pelerinini sırtına geçirmekten yüksünmez. İran nüfuzunun bitirilmesi ayrı bir mesele.

 

Fehim Taştekin/Gazeteduvar

alinti yazilar: 


Yeni yorum ekle