İran nükleer endüstrisi çerçevesinde birçok bilim insanı, uzman, bilirkişi, yetkili ve önde gelen isim bu sabah İmam Humeyni Hüseyniyesi'nde İslam İnkılabı Lideri İmam Hamanei ile bir araya geldi.

Welayet News  -  İslam İnkılabı Lideri İmam Hamanei, İran nükleer endüstrisi çerçevesinde birçok bilim insanı, uzman, bilirkişi, yetkili ve önde gelen isim ile bu sabah gerçekleştirdiği görüşmede yaptığı konuşmada nükleer sanayiyi ülke gücünün temel ve önemli bileşenlerinden biri olarak değerlendirerek şu ifadeleri kullandı: "Güçlü bir İran isteyen herkesin bilimsel, araştırma ve endüstriyel çabalarına ve burada yapılan çalışmaların bu kısmına dikkat etmesi gerekiyor."

İslam İnkılabı Rehberi bu sabah tarım, tıp, sanayi, çevre, su ve enerji santrali inşaatı alanlarındaki nükleer başarıların sergilendiği sergiyi 1,5 saatlik ziyaretinin ardından nükleer endüstrisinin bilim adamları, yetkilileri ile bir araya geldiği görüşmede, bu endüstriyi İran'ın çeşitli sektörlerde ilerlemesinin anahtarı olarak nitelendirdi ve nükleer gelişmelerin etkisini insanların yaşamlarında somut hale getirmek için ortaya koyulan topyekun çabayı vurgulayarak: "Nükleer sanayinin yerlileşmesi Batı'nın başarısızlığını gösteriyor ve bu da milleti küçük düşürmeye, ülkedeki çalışma ruhunu ve umudu zayıflatmaya çalışan Batılıların aşağılanması anlamına gelir."

İmam Hamanei, nükleer endüstrinin bilim adamlarına, yetkililerine ve aktivistlerine içtenlikle teşekkür ederek, ziyaret edilen sergiyi mükemmel, mutluluk verici ve müjdeleyici olarak nitelendirerek, "Bu gelişmelerin çeşitli boyutları ve millet hayatındaki etkileri insanlara tanıtılmalıdır."

Nükleer endüstrinin üç katlı önemini açıklayan İslam İnkılabı Lideri, bu endüstrinin ilerleme ve yeteneklerin ortaya çıkması açısından ülkeye "saygınlık" kazandırdığını belirterek nükleer başarıların insanların yaşamlarını iyileştirmedeki temel etkisine atıfta bulunarak şunları da sözlerine ekledi: "Nükleer endüstri, İran'ın siyasi ağırlığı ve küresel statüsü açısından, prestijinin artmasına neden olur. Aynı zamanda düşmanların ülkeyi ümitsizliğe düşürme ve gençleri yıldırma çabalarının aksine toplumda umut ruhunu ve milli özgüveni canlandırır ve başta gençler olmak üzere halka ne kadar önemli olduğunu gösterir."

Nükleer sanayinin stratejik ve aynı zamanda "nesnel ve somut" önemine değinen İnkılap Lideri, bunu İran'ın gücünün ve güvenilirliğinin temel bileşenlerinden biri olarak sıraladı ve şöyle dedi: "İran'ı, İslam Cumhuriyeti'ni ve ülkesini seven herkes, gücü ve ilerlemesi için can atan herkes, bilimsel faaliyetlerde yer almalı, araştırma ve nükleer sanayiye itibar etmeli ve önem vermelidir. "

İslam İnkılabı Lideri, Batı'nın "İran'da nükleer silah üretme korkusu" iddiasını yalan olarak nitelendirdi ve sözlerine şunları da ekledi: " Amerikan istihbarat camiasının son aylar da dahil olmak üzere birçok kez İran'ın nükleer silah üretme yönünde bir adım atmadığı gerçeğini kabul ettiği gibi bizim nükleer silah aramadığımızı kendileri de biliyorlar. "  

İmam Hamanei, nükleer silah üretiminin ve kitle imha silahlarının İslami kurallara da uymadığını belirterek; "Bu İslami bir temel olmasaydı ve nükleer silah üretme irademiz olsaydı, bunu yapardık ve düşmanlar da bizi durduramayacaklarını bilirlerdi. Ancak bunu yapmak istemiyoruz." dedi.

 İslam İnkılabı Lideri, düşmanların nükleer endüstriye karşı çıkmasının gerçek nedeni olarak "İran milletinin ilerlemesine karşı çıkmak istedikleri" olarak gördüğünü de belirtti.

İmam Hamanei, İslam Cumhuriyeti düşmanlarının 20 yıllık nükleer mücadelesini birçok gerçeği açıklığa kavuşturmak için önemli olarak değerlendirdi, bunlardan en önemlisi tehditler ve aralıksız yaptırımların ortasında İranlı gençliğin olağanüstü yetenek ve kabiliyetlerini ortaya çıkardığını da belirtti.

İslam İnkılabı Lideri bu konuşmasında bazı tavsiyelerde de bulundu. Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) ile iletişim, etkileşim ve işbirliğinin elbette koruma tedbirleri çerçevesinde sürdürülmesi gerekiyor. 

Nükleer endüstrinin çeşitli yetkililerine başından beri tavsiyem şu olmuştu "Atom Enerjisi Kurumu ile anlaşmalarda diğer tarafların asılsız iddiaları ve aşırı talepleriyle yükümlü olmamaları gerektiğini belirtmiş: "Ne yapmanız gerekiyorsa onu yapın. Ancak tutumlarınızın arkasında durarak, aşırı talepleri ve istekleri veya ara sıra ortaya çıkan iddiaları kabul etmeyin."