Sudan'da Siyonist Rejimle İşbirliğinin Acı Sonucu

Pt, 17/04/2023 - 17:23

Sudan'daki iktidar mücadelesi nihayet beklenen aşamaya geldi ve bu ülkenin iki darbeci generali Hartum şehrini savaş alanına çevirdi. Son raporlara göre bu çatışmada 56'dan fazla kişi öldü, 600 kişi de yaralandı.

Welayet News  - Sudan'daki güncel gelişmeleri anlamak için bu ülkede son yıllarda gidilen yola bakmak ve durumun bu aşamaya nasıl geldiğini öğrenmek gerekiyor. 1989'da askeri darbeyle kendisi de iktidara gelen Ömer Abdül Beşir, yaklaşık otuz yıl sonra Aralık 2018'de Batı medyasının Arap Baharı'nın ikinci dalgası olarak adlandırdığı sokak gösterileriyle karşı karşıya kaldı ve El Beşir istifaya zorlandı ve birkaç ay sonra Nisan 2019’da iktidardan istifa etmek zorunda kaldı.

2010 yılında Batı'nın baskısıyla Sudan'ın güneyindeki 10 vilayetinin ayrılmasına rıza gösteren Ömer el Beşir, başta Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri olmak üzere Arap ülkelerinin mali desteğini elde etmek için yolunu değiştirdi ve direniş ekseni ile iyi ilişkilerden Suudi ekseninin bölgedeki uydularından biri haline geldi.

Ancak el-Beşir dış politikadaki bu köklü değişikliklerden iki yıl sonra, ekonomik durumu iyileştirememesi nedeniyle bir darbe planının kurbanı oldu ve bunun sonuçları bu ülkenin bugünkü durumudur.

El Beşir'in devrilmesinden sonra ordunun komutanı General Abdülfettah Burhan ve Hamideti lakaplı Hızlı Destek Kuvvetlerinin komutanı General Muhammed Hamdan siyasi arenanın ana oyuncuları olarak görülüyordu.

Askeri Geçiş Konseyi'nden Sudan Egemenlik Konseyi'ne yetki devrinin ardından, Yönetim Konseyi geçiş döneminde Sudanlı diplomat ve ekonomist Abdullah Hamduk'u Başbakan olarak atadı.

 

Ancak generaller, bu göreve daha itaatkar bir kişinin atanmasını istedikleri için bu sivil rakibe müsamaha göstermediler.

Hamduk, Beşir sonrası dönemde sivil güçlerin temsilcisi olarak görülüyordu. İngiltere'de yüksek öğrenim görmesi, Sudan Maliye Bakanlığı ve Afrika Birliği dâhil uluslararası kuruluşlardaki geçmişi nedeniyle teknokrat bir şahsiyet olarak görülüyordu. Ancak asıl güç hala Burhan ve Hamideti'nin elinde olduğu için fiili olarak hiçbir yere gitmedi ve Ekim 2021'de bir darbe sırasında kaçırılarak bilinmeyen bir yere nakledildi.

 

Hamduk'un devrilmesinden sonra son yıllarda yaşanan siyasi gelişmeler aslında bu iki aktörün Sudan sahasına tamamen hâkim olmak için siyasi, askeri ve güvenlik oyunuydu ve her iki taraf da Mısır'daki darbeden çıkan askeri cumhurbaşkanı General Abdülfettah Sisi örneğini izleyerek aynı modeli Sudan'da uygulamaya çalışıyordu. Bu arada Sudan ordusunun komutanı General Abdülfettah Burhan, hava kuvvetlerine sahip olması nedeniyle kağıt üzerinde üstünlük sağladı; Ancak Hamideti, Özgürlük ve Değişim Koalisyonu da dâhil olmak üzere siyasi güçleri kullanarak Burhan'ı geri çekilmeye zorlamaya çalıştı.

Bu bağlamda, yürütme işlerinin bu ülkedeki en önemli siyasi güç olan Özgürlük ve Değişim Koalisyonuna devredilmesi için yaklaşık 4 ay önce müzakereler yapıldı ve ordunun iktidarı devretmesine ve aynı zamanda Destek Kuvvetlerinin orduya dâhil edilmesine karar verildi. Ancak birkaç hafta öncesinden bu yana, zamanlama ve ordunun komutası konusundaki anlaşmazlık nedeniyle iki general arasındaki gerilim tırmandı ve son iki gündür yaşanan çatışmalarla zirveye ulaştı.

Pazar sabahı Hızlı Destek Kuvvetleri sürpriz bir saldırıyla bazı ordu üslerinin kontrolünü ele geçirdi ve buna karşılık ordu güçleri ise Hamideti komutasındaki güçlere savaş uçakları ve tanklar da dâhil olmak üzere ağır silahlarla saldırdı. Bu arada en önemli çatışma merkezi, Sudan'ın Cumhurbaşkanlık sarayı yakınıydı. Hızlı Destek Kuvvetlerinin iddialarına rağmen bu bölge halen ordunun kontrolü altındaydı.

Görünen o ki,  iki taraf arasındaki güç dengesi ve barışçıl çözüme yönelik bir mekanizmanın olmaması nedeniyle, çatışmaların devam etmesi halinde ABD, Rusya, Suudi Arabistan, BAE ve hatta Siyonist rejim dâhil olmak üzere Sudan'daki etkin aktörler bu senaryonun gerçekleşmesini engellemezse bir iç savaş çıkma olasılığı bulunuyor.

Ancak mevcut uluslararası ortamda ve ABD ile Rusya arasında Ukrayna'da tırmanan gerilimde, iki uluslararası gücün Sudan'daki durumu yatıştırmak istemesi pek olası görünmüyor.

Ancak net olan, Sudan'ın son yıllardaki öğretici kaderidir. Dış politikadaki değişime ve hatta iktidara gelen generallerin Siyonist rejimle dost olmak için amansız çabalarına rağmen, bu ülkenin ekonomik sorunları çözülmediği gibi, derin bir siyasi kriz yaşadı ve bu kriz ülkeyi daha da derin bir krize sürükledi ve iç savaşın eşiğine getirdi ve bu durum Sudan'ı kan gölüne çevirebilir.



Yeni yorum ekle